Niçin Müslümanligi Tam manasi ile Yasamiyoruz?
Niçin bildigimiz hayirli ilimle amel edemiyoruz?
Niçin günahlarin zararlarini bildigimiz halde terk edemiyoruz?
için dünyanin fânî oldugunu, ölümün her birimizin üzerine gelecegini bildigimiz halde kabire hazirlanmiyoruz?
Bunlar düsündürücüdür.
Bunlarin sebeplerini yine tasavvufî hayattan enbiya-i izamin, arifibillah ve mürsid-i kâmillerin bilgieriyle anlamaya çalisacagiz.
Söylece bilinsin ki, bütün bularin sebepleri, dünyanin cazibesi, seytanin igvasi,
kötü arkadaslarin kötülügü ile onlarla ahbaplik kurmak ve bunlara sebep olan insan bünyesindeki nefsin sifatlaridir.
Arifibillahlar buyurdular ki, nefsin ilk sifati vücutta nefs-i emmaredir.
Ayet-i kerimede "emmaretün" seklinde telaffuz edilmis olup "kötülügü siddetle emreden" manasini tasimaktadir.
Nefsi emmarenin seyri, ibadet ve taatla Allah'a karsidir.
Bulundugu âlem, sehadet âlemidir. Nefsin mahalli insanin sadri, vücûdudur.
Nefsin meyil üze-rindedir. Neye karsi? Allah'in emir ve yasaklarina karsidir.
Nefs-i emmare lezzet ve safa ister. Sifatlan onikidir:
Küfür, cehalet (bilgisizlik anlaminda olmayip hayri serden, hidayeti delâletten ayirmamak anlamindadir.)
kibir, kin, intikam, sehvet, gazap, menfaat, söhret...vb. dir.
Islahi için nefsin dayanagi Peygamberimiz Muhammed (S. A. V) in bize bildirdigi yoldur.
Bunun disinda hiçbir yolla nefsi islah etmek mümkün degildir.
Nefsin, saydigimiz bu kötü sifatlari terbiyet ve tezkiye olmadikça Allah'a ubudiyet imkâni olamaz.
Nefsi emmare insana en büyük düsman, sinnî kemale ermemis bir bilgisizlik yoludur.
Sinnî kemale ermek yasça degil basça olur. "Kemalat yasta degil bastadir" denilmesi bundan dolayidir.
Nice gençler vardir, Allah dostu olmustur. Nice yasli insanlar da vardir fakat efelleri nefs-i emmarenin sifatidir.
Nefsin en siddetli arzusu Allahu Teala'ya düsmanlik, seytana itaattir. Bu yüzden nefsin en samimi arkadasi seytandir.
Ulema-yi izamin beyanina göre, seytan bazi sartlarda insandan kaçip kurtuldugu halde, nefis, ism-i azam okunsa da insandan kaçmaz.
O, Rabbani bir emirdir. Gözümüzün görmesi nasil bizim için mukadderse, nefsin vücud üzerindeki efali bütün insanlik için müsterek bir vasiftir.
ani insan, okudugu dualarla, çektigi zikirlerle seytani kaçirabilir fakat nefsini vücud ikliminden çikaramaz.
Nefis, Allah'in hükümlerini inkâr edicidir.
Böyle olunca, Hak Teala'nin emirleri hilâfina hareket eder.
Çünkü Allah'in emir ve nehiylerinin icrasi nefse çok agir gelir.
Bu yüzden nefsin tezkiyesi ve kalbin tasfiyesi zaruri olup tezkiye olmadikça insanda yakîn hali müsahade edilemez;
huzur, seadet ve felah ele geçmez.
Bir seyin vasfinin degiserek, o seyin yeni bir vasif kazanmasi tezkiyedir.
Meselâ koyunun yüzülen derisinin ayakkabi, çanta hâline getirilmesi veya üzüm suyundan sirke yapilmasi gibi.
Tezkiye sifati degistirmektir. Nefsin cibilliyetinde de, yukarida saydigimiz çirkin sifat bulundugu için,
ahvalinin degismesi Rabbimizin emriyle müm-kündür.
Nefis tezkiye olmadan kamil bir insan olunamaz. Allahu Teala söyle buyurmaktadir: "Nefsimi temize çika-ramam.
Rabbimin acayip korudugu hariç, nefis asiri derecede kötülügU emredicidir.
Rabbim çok bagislayan, çok esirgeyendir."
1 Resul-i Ekrem (S. A. V) Efendimiz de, bu ayet-i çelileyi tefsir mahiyetinde su hadis-i serifi buyurmustur:
"Senin düsmanlarinin en düsmani, en siddetlisi, iki tarafin (iki kürek kemigi) arasinda bulunan nef-sindir."
Cenab-i Hak Sûre-i Furkan'da mealen, "'Allah onlarin seyyiatmi hasenata tebdil eyler."
2. Eger bir kimse tövbe-i nasuh ile tövbe eder, nefs-i emmarenin çirkin sifatlarini birakir,
Kur'an'in hükümlerine uyar ve tövbesinde sabit kalirsa, Rabbim Teala, o kulun islemis oldugu günahlari hasenata tebdil eyler.
Bunun için Resulullah (S. A. V) Efendimiz muharebe dünüsünde Sahabe-i güzine "Hayirli bir gelisle geldiniz.
Küçük cihaddan büyük cihada geldiniz." Buyurdu.
Sahabenin, "Büyük cihad nedir ya Resulallah?" sualine Efendimiz, "Kulun, nefsi ve hevasiyla cihad etmesi büyük cihaddir." Karsiligini verdi.