<center><table><tr><td>
<table style="border: 1px solid rgb(245, 147, 105);" align="center" bgcolor="#ffffff" border="0" cellpadding="0" cellspacing="0" width="700"><tbody><tr><td height="64" valign="top" width="499">[img]http://www.resulullah.org/images/logo.gif[/img]</td><td rowspan="2" valign="top" width="201">[img]http://www.resulullah.org/images/res_10.gif[/img]</td></tr><tr><td style="padding: 10px;" align="center" height="146" valign="top"><font style="font-size: 12px;" color="#990000" face="Tahoma">[b]Ebu Said el-Hudri Radiyallâhu Anhın rivayetine göre Resul-i
Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur:
"Sahur
yemeğinde bereket vardır. Bir yudum su bile içecek olsanız sahura kalkmayı ihmal
etmeyiniz. Çünkü sahura kalkana Allah rahmet eder, melekler de bağışlanmaları
için dua ederler." (Müsned, 3:44)
---
[/b]</font>
<font style="font-size: 11px;" color="#000000" face="Tahoma">Sahura kalkmak iki türlü
berekete vesiledir. Birisi, sahur yemeğini yiyen insanın gündüz oruç sıkıntısını
çok daha az çekmesi, oruca dayanıklı olmasıdır. Böylece Cenab-ı Hak onun
rızkına, yediklerine bereket, bolluk ihsan eder.
Diğeri de, seher vakti
uyanık kalmakla insan, ibadete, duaya ve zikretmeye fırsat bulur. Çünkü sahura
kalkamayacak olsa o bereketli saatleri uyku ile geçirecek, dolayısıyla manevî
hissesi az olacaktır.
Hadisteki teşvik bu iki noktanın sağlanması
açısından önem taşır.
Ayrıca Peygamber Efendimiz Sallallâhu Aleyhi
Vesellem iftar yemeğini acele tutarken, sahur yemeğini geciktirirdi. İmsak
vaktinin girmesine yakın zamana kadar bekler, o zaman gelince yer içerdi. Çünkü,
yemek ne kadar geç yenirse o kadar geç acıkılır, oruca daha hazırlıklı
olunur.
Enes´in Radiyallâhu Anh rivayetine göre ise Resulullah Sallallâhu
Aleyhi Vesellem sahur yemeğini yememizi özel olarak tavsiye ederek şöyle
buyururlar:
"Sahur yemeği yiyin, zira sahur yemeğinde bereket vardır."
(Buhari, Savm: 20, Müslim, Sıyâm: 45; Tirmizî, Savm: 17; Nesâi, Savm:
18.)
Oruç ibadeti Hz. Musa ve Hz. İsa´nın şeriatında da vardı. Çünkü oruç
semavi dinlerin ortak ibadetidir. Bakara Sûresinde:
"Ey iman edenler!
Oruç sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı. Umulur ki,
takvaya erersiniz" buyurulur. (Bakara Sûresi, 183)
Âyette de açıkça
ifade edildiği gibi Yahudi ve Hıristiyanlar da ilk zamanlar oruç tutuyorlardı.
Fakat namaz ve zekat gibi diğer ibadetleri kendi elleriyle değiştirdikleri gibi,
orucun vaktini, tutulma şeklini de değiştirdiler. İlk zamanlarda tuttukları
oruçla bizim orucumuz arasında sadece bir fark vardı. O da sahur.
Amr
ibni Âs Radiyallâhu Anhın rivayet ettiği bir hadiste Resulullah Sallallâhu
Aleyhi Vesellem bu farkı şöyle bildirir:
"Bizim orucumuzla Ehl-i Kitabın
orucunu ayıran fark sahur yemeğidir."
(Müslim, Sıyâm: 46; Ebu Dâvud, Savm:
15; Tirmizî, Savm: 17; Nesâi, Savm: 27)</font></td></tr><tr align="center"><td colspan="2" height="20">[url="http://www.resulullah.org/"]<font title="http://www.resulullah.org" style="font-size: 10px;" color="#ee5208" face="Tahoma">Resulullah.org</font>[/url]</td></tr></tbody></table>
</p>
</td></tr></table></center>