Perşembeyi cum’a gününe bağlayan geceye yahud cum’a gününe mahsus bir ibadet olmamasından rağmen,Perşembe gününüm ikindi zamanından itibaren cum’a gününün ikindisine kadar, özellikle cum’a gününün fecrinden akşam namazına kadar okunan salavât-ı şerifeler, Nebi sallallâhu aleyhi ve sellem’e bildirilir, arzolunur.Bundan böyle Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem:
"Her cum’a gününde üzerime çokça salavat okuyun.Zira cum’a günü,içinde meleklerin hazır bulunduğu bir gündür;sevaları yazmak üzere melekler cum’a gününde hazır olurlar.Elbette üzerimde salavat okuyan kimse yoktur ki,bitirinceye kadar, okuduğu salavatları Bana arzolunmamış olsun." Buyurunca Ebû Derdâ:
"Ölümden sonra da mı?" diye sormuş; Rasûlullah :
"Gerçekte Allah Teâlâ enbiyâ’nın cesedlerini,yerin yemesine haram kılmıştır." Cevabını vermiştir.(Sünen-i İbni Mace h.n. 1637,et-Terğîb vet’Terhîb c.2 s.503)
Diğer bir hadîs-i şerîfte: "Her cum’a gününde üzerime çokça salavat okuyun.Zira ümmetimin okuduğu salavatları,her cum’a gününde bana arzolunur; onlardan Benim üzerimde en çok salavat okuyan,derece olarak ahirette Bana en yakındır." (Sünen-i Beyhakî c.3 s.249,el-firdevs c.1 s.81 h.n. 250,et-Terğîb vet’Terhîb c.2 s.503)
Bir diğer hadîs-i şerîfte: "Gerçekte sizin günlerinizin en hayrlısı cum’a günüdür.O günde Âdem yaratıldı,o günde kabzedildi;o günde birinci Sûr’a üfürülüş olacak, o günde ikinci sa’k nefhası= Sûr’un üfürülüşü olacaktır.Binaenaleyh o günde benim üzerime salavatları çoğaltın.Gerçekte sizin salavatınız bana açık görülmektedir." Buyurmuştur.
Bu arada ashâb-ı kiramdan bazıları: "Sen çürümüş olduğun halde nasıl bizim salavatlarımız Sana arzolunur mu açık görülürmü?" Demişler, bunun üzerine:
"Gerçekte Allah Teâlâ enbiyâ’nın cesedlerini,yerin yemesine haram kılmıştır." (Müsned-i İmam Ahmed c.4 s.8 h.n.16143, Sünen-i Dârimi c.1 s.393 h.n. 1535,Sünen-i Ebî Dâvûd h.n.1531 yahud 1517,Sünen-i İbni Mâce h.n. 1085,el-İhsân fî Takrîb-i Sahîh-i İbni Hibbân, c.3 s.191 h.n.910,el-Müstedrek c.1 s.278 h.n.1029,Mesâbih-us-Sünne h.n.961)diye cevab vermiştir.
Hava alan her canlının cesedi topraklaşmasına rağmen, mükellef olanların ruh ve cesedleri bâkî kalır; cezasını çeker yahut mükafatını görür.
Âlemimizde berzah âlemine en benzer,görülen rüyalardır.Kimi taş üzerinde uyur,kendini sarayda bulur; kimi sarayda uyur, kendini vahşi hayvanların pençelerinde zehirli yılanların sokmalarında görür.
Berzah âlemi bunun çok fevkinde olunca,peygambererin bedenleri dağılsa bile, nefs ve ruhları birleşen sâir insanlardan farklıdırlar,toprakları görmeye,hissetmeye elverişlidir; işitir, gelen gidenleri tanır, amelve ma’rifet olarak da sevdikleri yakın insanlarla söyleşirler; topraklaşmak, yani yerküresinin toprağıyla birleşmeleri,tasarruflarını engellemez.