müdavim
Üye Sorumlusu
Medine 'den Hareket (Ramazan ayının ilk günleri idi.)
Gönülleri Allah ve Resulünün muhabbetiyle coşup taşan 10 bin mücâhid, Medine'de hazır bekliyordu.778 Bunların 700'ü Muhacirlerdendi. Beraberlerinde 300 at vardı. Ensâr'ın mevcudu ise dört bin idi. Onların da yanında 500 at vardı. Geri kalan asker sayısını, etraftaki kabilelerden gelen Müslümanlar teşkil ediyordu.
Resûli Kibriya Efendimiz, Medine'de yerine Ebû Rühm Külsüm b. Husayn'ı vekil bıraktı.779
Bu haliyle İslâm Ordusu, hareket için Hz. Resûlullah'ın emrini bekliyordu.
Müşriklere Gönderilen Haber İslâm Ordusu harekete hazır bekliyordu.Bu sırada Peygamber Efendimiz, Hz. Ali, Hz. Zübeyr b. Avvam ve Hz. Mikdad b. Esved'e şu emri verdi:
"Sür'atle gidiniz! Hah Bahçesine vardığınızda, hayvan üzerinde, yanında mektup bulunan bir kadın bulacaksınız. Mektubu ondan alıp bana getiriniz!"780
Bu emrin sebebini sormaya gerek duymadan, üç sahabî, son sür'at yol alıp Hah Bahçesine vararak orada kadını buldular.
Kadına, "Yanındaki mektup nerede?" diye sordular.
Kadın, "Benim yanımda mektup filân yok!" diye cevap verdi.
Bunun üzerine kadının devesini ıhdırdılar. Onu üzerinden indirip eşyasını aradılar, fakat mektup nâmına bir şey bulamadılar.
Bunun üzerine Hz. Ali, kılıcını sıyırdı ve kadına hiddetle, "Allah'a yemin ederim ki," dedi, "Resûlullah (a.s.m.), hiçbir zaman hilâfı hakikat konuşmaz. Ya sen bu yazıyı çıkarırsın ya da biz yapacağımızı biliriz; gerekirse üstünü başını arar, elbiseni çıkartırız!"
Kadın, "Siz Müslüman değil misiniz?" dedi.
Mücâhidler, "Evet, Müslümanız; ama Resûlullah (a.s.m.), bize, beraberinde mektup bulunduğunu söyledi." diye konuştular.
Kadın, kurtuluş çâresinin kalmadığını anlamıştı. Mücâhidlere, "Yüzünüzü başka tarafa çeviriniz." dedi.
Sahabîler yüzlerini çevirince de, başının örgülü saçlarını çözdü. Mektubu oradan çıkarıp Hz. Ali'ye uzattı.781
Vazifeli sahabîler, mektubu alıp Hz. Resûlullah'a getirdiler.
Herkeste bir hayret ve şaşkınlık başlamıştı. Çünkü mektup, "Bedir ashabı"ndan olan Hatıb b. Ebî Beltaa tarafından, müşriklere hitaben, Peygamber Efendimizin hazırlığını haber vermek üzere yazılmıştı!782
Peygamber Efendimiz, derhâl Hz. Hatıb'ı huzuruna çağırdı. Hz. Hatıb gelince, mektup kendisine okundu.Resûli Ekrem, "Bu mektubu tanıdın mı?" diye sordu. "Evet, tanıdım!" dedi."Bunu sen mi yazdın?" Hz. Hatıb inkâr etmedi: "Evet, ben yazdım!" Peygamber Efendimiz, "Bunu niçin yaptın?" diye sordu.
Hz. Hatıb izah etti: "Yâ Resûlallah!.. Bu hususta hakkımda hüküm vermekte acele etme! Ben, Kureyşlilerden olmayan bir kimseyim. Muhacir Müslümanlar gibi, Mekke'de ailem ve mallarımı koruyacak kimsem de yok. Ben, bunu, Kureyş ileri gelenlerini bir minnet altında bırakayım da ailemi korusunlar diye yaptım! Yoksa, bunu küfre saptığım veya dinimden döndüğüm için yapmış değilim! Vallahi, ben Allah'a ve Resulüne olan îmanımda sabitim!"783
Peygamber Efendimiz, "Doğru söyledin!" buyurdu; sonra ashabına dönerek, "O, size doğru söyledi! Bunun hakkında hayırdan başka bir şey söylemeyiniz." dedi.784
Kendisini zabtedemeyen Hz. Ömer, "Bırak yâ Resûlallah, şu münâfıkın boynunu vurayım!" dedi.
Resûli Ekrem müsaade etmedi ve, "O, Bedir Muharebesinde bulunmuştur! Ne bilirsin; belki Allah, Bedir Harbine katılmış bulunanlara, savaş günü bakıp, 'Siz istediğinizi yapınız; Ben sizi affetmişimdir. Cennet size vâcib olmuş, siz de Cennet'e girmeye hak kazanmışsınız.' buyurmuştur." diye konuştu. Manzara karşısında Hz. Ömer'in gözleri doldu ve, "Allah ve Resulü her şeyi daha iyi bilir!" dedi.785
Bu hâdise üzerine Cenâbı Hakk, şu âyeti kerîmeyi inzal buyurarak mü'minleri ikaz etti:
"Ey îman edenler!.. Benim de, sizin de düşmanınız (olanları) dostlar edinmeyin! (Kendileriyle aranızdaki) sevgi yüzünden onlara (Peygamber'in maksadını) ulaştırırsınız (değil mi)? Hâlbuki onlar, Hakk'tan size gelene küfretmişlerdir. Peygamber'i de, sizi de Allah'a îman ediyorsunuz diye (yurtlarınızdan) çıkarıyorlardı onlar... Eğer siz, Benim yolumda savaşmak, Benim rızamı aramak için çıkmışsanız (bunu yapmazsınız). Onlara hâlâ muhabbet mi gizleyeceksiniz? Hâlbuki, Ben, sizin gizlediğinizi de, açıkladığınızı da çok iyi bilenim. İçinizden kim bunu yaparsa, muhakkak ki hak yolun tâ ortasından sapmış olur!"786
Gönülleri Allah ve Resulünün muhabbetiyle coşup taşan 10 bin mücâhid, Medine'de hazır bekliyordu.778 Bunların 700'ü Muhacirlerdendi. Beraberlerinde 300 at vardı. Ensâr'ın mevcudu ise dört bin idi. Onların da yanında 500 at vardı. Geri kalan asker sayısını, etraftaki kabilelerden gelen Müslümanlar teşkil ediyordu.
Resûli Kibriya Efendimiz, Medine'de yerine Ebû Rühm Külsüm b. Husayn'ı vekil bıraktı.779
Bu haliyle İslâm Ordusu, hareket için Hz. Resûlullah'ın emrini bekliyordu.
Müşriklere Gönderilen Haber İslâm Ordusu harekete hazır bekliyordu.Bu sırada Peygamber Efendimiz, Hz. Ali, Hz. Zübeyr b. Avvam ve Hz. Mikdad b. Esved'e şu emri verdi:
"Sür'atle gidiniz! Hah Bahçesine vardığınızda, hayvan üzerinde, yanında mektup bulunan bir kadın bulacaksınız. Mektubu ondan alıp bana getiriniz!"780
Bu emrin sebebini sormaya gerek duymadan, üç sahabî, son sür'at yol alıp Hah Bahçesine vararak orada kadını buldular.
Kadına, "Yanındaki mektup nerede?" diye sordular.
Kadın, "Benim yanımda mektup filân yok!" diye cevap verdi.
Bunun üzerine kadının devesini ıhdırdılar. Onu üzerinden indirip eşyasını aradılar, fakat mektup nâmına bir şey bulamadılar.
Bunun üzerine Hz. Ali, kılıcını sıyırdı ve kadına hiddetle, "Allah'a yemin ederim ki," dedi, "Resûlullah (a.s.m.), hiçbir zaman hilâfı hakikat konuşmaz. Ya sen bu yazıyı çıkarırsın ya da biz yapacağımızı biliriz; gerekirse üstünü başını arar, elbiseni çıkartırız!"
Kadın, "Siz Müslüman değil misiniz?" dedi.
Mücâhidler, "Evet, Müslümanız; ama Resûlullah (a.s.m.), bize, beraberinde mektup bulunduğunu söyledi." diye konuştular.
Kadın, kurtuluş çâresinin kalmadığını anlamıştı. Mücâhidlere, "Yüzünüzü başka tarafa çeviriniz." dedi.
Sahabîler yüzlerini çevirince de, başının örgülü saçlarını çözdü. Mektubu oradan çıkarıp Hz. Ali'ye uzattı.781
Vazifeli sahabîler, mektubu alıp Hz. Resûlullah'a getirdiler.
Herkeste bir hayret ve şaşkınlık başlamıştı. Çünkü mektup, "Bedir ashabı"ndan olan Hatıb b. Ebî Beltaa tarafından, müşriklere hitaben, Peygamber Efendimizin hazırlığını haber vermek üzere yazılmıştı!782
Peygamber Efendimiz, derhâl Hz. Hatıb'ı huzuruna çağırdı. Hz. Hatıb gelince, mektup kendisine okundu.Resûli Ekrem, "Bu mektubu tanıdın mı?" diye sordu. "Evet, tanıdım!" dedi."Bunu sen mi yazdın?" Hz. Hatıb inkâr etmedi: "Evet, ben yazdım!" Peygamber Efendimiz, "Bunu niçin yaptın?" diye sordu.
Hz. Hatıb izah etti: "Yâ Resûlallah!.. Bu hususta hakkımda hüküm vermekte acele etme! Ben, Kureyşlilerden olmayan bir kimseyim. Muhacir Müslümanlar gibi, Mekke'de ailem ve mallarımı koruyacak kimsem de yok. Ben, bunu, Kureyş ileri gelenlerini bir minnet altında bırakayım da ailemi korusunlar diye yaptım! Yoksa, bunu küfre saptığım veya dinimden döndüğüm için yapmış değilim! Vallahi, ben Allah'a ve Resulüne olan îmanımda sabitim!"783
Peygamber Efendimiz, "Doğru söyledin!" buyurdu; sonra ashabına dönerek, "O, size doğru söyledi! Bunun hakkında hayırdan başka bir şey söylemeyiniz." dedi.784
Kendisini zabtedemeyen Hz. Ömer, "Bırak yâ Resûlallah, şu münâfıkın boynunu vurayım!" dedi.
Resûli Ekrem müsaade etmedi ve, "O, Bedir Muharebesinde bulunmuştur! Ne bilirsin; belki Allah, Bedir Harbine katılmış bulunanlara, savaş günü bakıp, 'Siz istediğinizi yapınız; Ben sizi affetmişimdir. Cennet size vâcib olmuş, siz de Cennet'e girmeye hak kazanmışsınız.' buyurmuştur." diye konuştu. Manzara karşısında Hz. Ömer'in gözleri doldu ve, "Allah ve Resulü her şeyi daha iyi bilir!" dedi.785
Bu hâdise üzerine Cenâbı Hakk, şu âyeti kerîmeyi inzal buyurarak mü'minleri ikaz etti:
"Ey îman edenler!.. Benim de, sizin de düşmanınız (olanları) dostlar edinmeyin! (Kendileriyle aranızdaki) sevgi yüzünden onlara (Peygamber'in maksadını) ulaştırırsınız (değil mi)? Hâlbuki onlar, Hakk'tan size gelene küfretmişlerdir. Peygamber'i de, sizi de Allah'a îman ediyorsunuz diye (yurtlarınızdan) çıkarıyorlardı onlar... Eğer siz, Benim yolumda savaşmak, Benim rızamı aramak için çıkmışsanız (bunu yapmazsınız). Onlara hâlâ muhabbet mi gizleyeceksiniz? Hâlbuki, Ben, sizin gizlediğinizi de, açıkladığınızı da çok iyi bilenim. İçinizden kim bunu yaparsa, muhakkak ki hak yolun tâ ortasından sapmış olur!"786