müdavim
Üye Sorumlusu
Efendimizin Hükümdarları İslam'a Daveti
Peygamberimiz Hz. Muhammed'in (s.a.v.) dini ve daveti umumîdir, hitabı bütün insanlığadır; diğer peygamberler gibi bir kavme, bir kabileye, bir millete veya bir bölgeye münhasır değildir.
Cenâbı Hakk, birçok âyeti kerîmede bu hususu beyan buyurmuştur: "(Resulüm!..) De ki: 'Ey insanlar!.. Ben, sizin hepinize gelen, Allah'ın Peygamberiyim!"498
Buna binâen, Peygamber Efendimizin daveti elbette yalnız bazı Arap kabilelerine, birtakım insanlara ve belli bölgelere münhasır kalamazdı. B>ütün insanlığa bu îman ve İslâm daveti sesinin duyurulması gerekiyordu.
Bunun için, Hudeybiye Sulhu sonrası, en müsait bir zamandı. Zîra, anlaşma gereğince 10 yıl harb yapılmaycaktı.
Hicret'in 7. senesi, Muharrem ayı idi.
Peygamber Efendimiz, bir gün Ashabı Kiram'ı toplayarak, "Allah, beni bütün insanlara rahmet olarak gönderdi. İslâm'ı yayma hususunda bana yardımcı olun! Havarilerin Meryem oğlu İsa'ya muhalefetleri gibi, siz de bana karşı muhalefette bulunmayın!" buyurdu.
Sahabîler, "Yâ Resûlallah!.. Havariler, İsa'ya (a.s.) nasıl muhalefet etmişlerdi?" diye sordular.
Resûli Ekrem izah etti: "Benim sizi davet ettiğim vazifeye, o da havarilerini davet etmişti. Ancak onun yakın yere gönderdiği kimseler, isteyerek gidip selâmete eriştiler; uzak yere göndermek istedikleri kimseler ise, gitmekten kaçındılar. İsa (a.s.), bu durumu Allah'a arzetti ve şikâyette bulundu. Gitmeye üşenenlerin her biri, gönderilecekleri milletlerin dillerini konuşur oldukları hâlde sabahladılar. İsa (a.s.), onlara, 'Bu, Allah'ın sizin için kesinleştirdiği ve ehemmiyet verdiği bir iştir. Haydi, gidiniz!' demişti; onlar da gitmişlerdi!"4''9
Bunun üzerine sahabîler, "Yâ Resûlallah!.." dediler, "Biz, sana bu hususta yardımcı olacağız: Bizi arzu ettiğin yere gönder!" dediler.500
Peygamberimiz Hz. Muhammed'in (s.a.v.) dini ve daveti umumîdir, hitabı bütün insanlığadır; diğer peygamberler gibi bir kavme, bir kabileye, bir millete veya bir bölgeye münhasır değildir.
Cenâbı Hakk, birçok âyeti kerîmede bu hususu beyan buyurmuştur: "(Resulüm!..) De ki: 'Ey insanlar!.. Ben, sizin hepinize gelen, Allah'ın Peygamberiyim!"498
Buna binâen, Peygamber Efendimizin daveti elbette yalnız bazı Arap kabilelerine, birtakım insanlara ve belli bölgelere münhasır kalamazdı. B>ütün insanlığa bu îman ve İslâm daveti sesinin duyurulması gerekiyordu.
Bunun için, Hudeybiye Sulhu sonrası, en müsait bir zamandı. Zîra, anlaşma gereğince 10 yıl harb yapılmaycaktı.
Hicret'in 7. senesi, Muharrem ayı idi.
Peygamber Efendimiz, bir gün Ashabı Kiram'ı toplayarak, "Allah, beni bütün insanlara rahmet olarak gönderdi. İslâm'ı yayma hususunda bana yardımcı olun! Havarilerin Meryem oğlu İsa'ya muhalefetleri gibi, siz de bana karşı muhalefette bulunmayın!" buyurdu.
Sahabîler, "Yâ Resûlallah!.. Havariler, İsa'ya (a.s.) nasıl muhalefet etmişlerdi?" diye sordular.
Resûli Ekrem izah etti: "Benim sizi davet ettiğim vazifeye, o da havarilerini davet etmişti. Ancak onun yakın yere gönderdiği kimseler, isteyerek gidip selâmete eriştiler; uzak yere göndermek istedikleri kimseler ise, gitmekten kaçındılar. İsa (a.s.), bu durumu Allah'a arzetti ve şikâyette bulundu. Gitmeye üşenenlerin her biri, gönderilecekleri milletlerin dillerini konuşur oldukları hâlde sabahladılar. İsa (a.s.), onlara, 'Bu, Allah'ın sizin için kesinleştirdiği ve ehemmiyet verdiği bir iştir. Haydi, gidiniz!' demişti; onlar da gitmişlerdi!"4''9
Bunun üzerine sahabîler, "Yâ Resûlallah!.." dediler, "Biz, sana bu hususta yardımcı olacağız: Bizi arzu ettiğin yere gönder!" dediler.500