Yüzün Kapatılmasına Dair Kitaptan Birinci Delil

Ali KOCA

New member
Alıntı : Yüzün Kapatılmasına Dair Kitaptan Birinci Delil - Kaleme ve yazmakta oldukları şeylere yemîn olsun!
Yüzün Kapatılmasına Dair Kitaptan Birinci Delil
A. YÜZ KAPANMALIDIR DİYENLER VE DELİLLERİ

Şafiîler ve Hanbelîler, kitap, sünnet ve akli olarak kadının yüz ve ellerinin avret olduğuna dair delil getiriyorlar.

A. KİTAPTAN DELİL

I. Kitaptan birinci delil

Kur'an-ı Kerîmde Nûr sûresinin 31. âyet-i kerimesindeki "süslerini göstermesinler"[1] kavli. Bu mevzuda önce ayet-i kerîmenin iniş sebebini arz edecek, daha sonra da müfessirlerin ayet üzerindeki tefsirlerini nakledeceğiz.

1. Ayet-i kerimenin sebeb-i nüzûlü:

Mukâtil ibn-ü Hayyân'ın anlattığına göre bu âyet-i kerimenin iniş sebebi şöyledir:

Cabir İbn-ü Abdillâh'ın anlattığına göre Esma Bint-i Mersed, Benî Harise'de ki kendi mahallinde bulunduğu bir sırada, kadınlar îzarsız (peştemal gibi bir elbise) olarak yanına girmeye başladılar. Ayaklarında ki halhalları, göğüslerinde ve elbiselerinde bulunan süsleri gösteriyorlardı. Esma (ise bundan rahatsız oldu ve) "Bu ne çirkin bir durum"[2] dedi. Cenab-ı Hakk bunun üzerine bu âyet-i kerimeyi indirdi.

2. Müfessirlerin bu ayet hakkındaki tefsirleri:

a) Müfessir İbn-i Cerir (V.310) bu mevzûdaki açıklamasında şöyle diyor:

"Cenab-ı Hakk, kendilerine mahrem olmayan kimselere karşı zînetlerini göstermesinler" buyuruyor. Bu ziynetler iki çeşittir. Birincisi halhal, bilezik, küpe, gerdanlık vs. gibi gizlenmesi mümkün olanlar, ikincisi ise gizlenemeyip de açıkta kalanlardır. Meşhur sahabî ve tabiînden gelen rivayetlerde "ziynet (süs)" için, elbisenin görünen kısımlarıdır denilmektedir. Meselâ; Aleyhissalât-u ve's selâmın ifadesi ile Kur'an ilimlerinde en büyük dört otoritelerinden birisi olan Abdullah ibn-i Mes'ud, Asr-ı saadetten günümüze kadar insanların en allamesi olan Abdullah İbn-i Abbâs, büyük fikir akımlarının cereyan ettiği dönemde İslâm akidesinin hararetle savunucusu olan Hasanu'l Basrî ve tabiînin büyük imamlarından, ibn-i Mes'ud'un talebesi, İmam-ı Azamın da hocası olan İbrahim en-Nehaî "ancak kendiliğinden görünenler hariç" âyetini elbise ile tefsir etmişlerdir.[3]

Sahabe ve Tabiin radıyallâh-ü anhüm hazaratının hiç birisi "ancak görünenler hariç" kavlindeki istisnayı el ve yüz olarak tefsir etmemişlerdir. Bu ayete dayanarak kadın elini ve yüzünü açabilir diye bir ma’nâ çıkarmamışlardır. Belki hemen hemen hepsi de kadının, zarurete binaen görülebilecek olan ziynetinin, süsünün elbise olduğunu beyan etmişlerdir.

b) Cessas'da Ankâmu'l-Kur'ân isimli eserinde süs mevzuunda şunları anlatıyor (V.370):

"Ebu'l-Ahves Abdullah İbn-u Mes'ûd'dan rivayet ediyor. Ziynet iki kısımdır:

1. Gizli kalan süs ki onu kocasından başkası göremez. Bilezik, yüzük ve iklil (taç şeklinde mücevherle örülmüş baş bağı)

2. Açıkta kalan süs ki, o da elbisedir.[4]

Ebu'l-Ahves'in Abdullah radıyallâh-ü anhdan olan diğer bir rivayetinde ise "süslerini göstermesinler" kavli, ne halhallarını, ne gerdanlıklarını ne küpelerini göstermeyecekler; "görünenler hariç" kavli de elbise şeklinde yorumlanmıştır.[5]

c) Cevzî (V.597) ise bu mevzuda meydana gelmiş olan görüşleri tefsirinde şöyle bir sıralamaya tabi tutuyor: Bu hususta 7 görüş var:

1. Görünenden maksat elbisedir. Bu görüşü Ebu'l Ahves İbn-i Mes'ûd'dan naklediyor. İbn-i Mes'ud'un diğer bir kavlinde ise görünenden maksat ridâdır.

2. Bir görüşe göre görünenden maksat el, yüzük ve yüzdür.

3. Said İbn-u Cübeyr'in îbn-i Abbas'tan naklettiğine göre sürme ve yüzüktür.

4. Bilezik, yüzük ve sürmedir.

5. Mücahid'e göre sürme, yüzük ve kınadır.

6. Hasan-ı Basrî'ye göre yüzük ve bileziktir.

7. Dahhak'a göre ise yüz ve ellerdir.

Kâdî Ebû Ya'lâ birinci şıkkı en uygun görüş olarak kabul ediyor."[6]

Açıkça görüldüğü üzere Cevzî'nin yapmış olduğu bu sıralamada "ancak görünenler hariç" kavli için yedi görüşten ancak iki tanesi bu ifadeden el ve yüzü anlamışlardır.

Cevzî devamla şöyle diyor:

İmam-ı Ahmed'in zahiri süs, elbisedir; kadından olan her şey, hattâ tırnağı bile onun avretidir" demesi yabancı kadınların herhangi bir yerine özürsüz olarak bakmanın haram olduğunu ifade ediyor. Ama evlenmek veya şahitlik yapmak istediği zaman hassaten yüzüne bakar. Fakat kadına özürsüz olarak bakması ister şehvetle, isterse şehvetsiz olsun caiz değildir. Yüz, el ve bedenin diğer kısımları bu mevzuda müsâvîdir.

Öyleyse niçin yüzünü açmasıyla namaz bozulmuyor? diye sorulsa cevabımız şu olacaktır. Onları örtmesinde meşakkat vardır. Bu sebeble ondan afvedilmiştir.[7]

d) Fahru'r-Razî (V.606)'de merhum, bu mevzuda şunları naklediyor:

-"Süs" kelimesinde ihtilaf ediliyor. Bil ki, ziynet kelimesi Allâh-ü teâlânın meydana getirmiş olduğu yaratılış güzellikleriyle, insanın güzel elbise, süs vs. şeylerine delâlet eder. Bazı kimseler, bu kelimenin kadının tabii güzelliği ma’nâsına da gelebileceğini kabul etmiyorlar. Çünkü onlara göre yaratılıştan olan güzellik için "bu onun süsüdür" cümlesi hiç kullanılmaz. Bu gibi bir cümle ancak, sürme, kına vs. şeyler gibi sonradan iktisab edilenler için kullanılır. Ama bununla beraber ma’nâya en uygun olanı da yaratılışa ait tabii güzelliklerin ziynet kelimesine dâhil olmasıdır. Şimdi izahını yapacağımız iki nokta, bu iddiamızı kuvvetlendiriyor.

Birincisi: Kadınlardan birçoğu ziynet, süs gibi şeylerden uzak kalırlar. Nitekim bazı kadınlar, özellikle köylüler süslenmek için bir gayret sarf etmezler, bir kısmı da hiç süslenmez. Şimdi böyle kadınları âyetin hüküm alanından çıkaracak mıyız? Bu ayet-i kerime süslenmeyen kadınlara da hitab etmiyor mu? Ama biz, zîrTğr~ kelimesini her iki manaya da hamledersek umuma hakkını vermiş oluruz. Ayrıca (kına, yüzük sürme gibi) süslerin de bu kelime içerisine girmesine mani olmamış oluruz.

İkincisi: "Başörtülerini yakalarının üzerine koy(up boyunlarını ört)sünler"[8] ayet-i kerimesi de ziynet ile kasdolunan şeyin tabii güzellik ve gayrisine şamil olduğuna delâlet eder. Böylece Cenab-ı hak, başörtüsü örtmeyi farz kılmakla, kadınları, yaratılış güzelliklerini izhardan men ediyor.[9]

e) Beyzâvî (V.692)'de aynı görüşler paralelinde şunları naklediyor:

"Süs"den kasıt; elbise, yüzük gibi (farkında olmadan) kayması, açılması ihtimali olan şeylerdir. Çünkü bunların kapatılmasında güçlük vardır. Bir görüşe göre de ziynet kelimesinden kasıt, onların takıldıkları yerdir. Kadın, yüzük, bilezik gibi süslerinden ziyade en çok bu süsleri taktığı el ve bilek gibi azalarını gizlemek zorundadır. Aynı zamanda süs'den kasıt, yaratılışa ait olan güzelliklerdir. İstisna edilenler ise yüz ve ellerdir. Yalnız, yüz ve ellerin açık tutulabilmesi namaz için geçerlidir, bakmak için değil. Çünkü kadının bütün bedeni avrettir. Mahremi ve zevcinin dışındaki kimselerin kadının herhangi bir uzvuna bakmaları, tıbbî müdahale ve şahitlik gibi zaruri durumlar haricinde helâl değildir.[10]

f) Celâleddîn es-Suyûtî (V.911)'de tefsirinde "fitne korkusu olması sebebiyle kadının yüzüne bakmak haramdır" Diyor.

g) Alûsî (V.1270) merhumun da bu husustaki beyanatı şöyle:

"Süslerini göstermesinler" ancak âdet ve tabiat saikasıyla görünenler hariç. Burada asıl olan sürme, kına, yüzük ve fetha (gümüşten bir çeşit kaşsız, halka yüzük) gibi şeylerdir. Kadının bu süslerini yabancılara göstermesinde bir sorumluluk yoktur! Ama asıl sorumluluk gizlenmesi gerekli olan bilezik, halhal, bileğe takılan süsler, gerdanlık, iklil, kemer veya küpeyi gizlemediği zaman meydana gelir.

Ayet-i kerimede "süs takılan azalar" yerinde "süslerini gizlesinler" buyrulması tesettür emrindeki mübalâğa içindir. Çünkü bu süs ve ziynetler kadın vücuduna bakılması helâl olmayan yerlere takılmaktadır. Şayet ziynet kelimesinden murad onların takıldığı yerler olsaydı, yabancı erkeklerin bu ziynet mevkilerinden görünen yerlere bakmaları helâl olacaktı. Bu ise batılıdır.

Yine ayet-i kerime hükmünce yüz ve eller avrettir. Bunların açılması ayetin devamında istisna edilenler[11] dışındaki kimselere karşı haramdır.

Bu sabit hükümden işaret tarikiyle kadının ziynet yerlerine bakan kimsenin âhirette hesaba çekileceği ortaya çıkar. Ama kasdî olmaksızın gerek kadından zahir olanlar, gerekse bu mahalle kasıtsız bakılmadan dolayı muaheze olunmayacağı söylenebilir. Doktor müdahalesi, şahitlik gibi durumlar da bu hükmün içine girer. Kadın bunlardan dolayı da muâheze olmaz.

Taberânî, Hâkim (ki sahihtir diyor), İbn-i Münzir ve diğer zatların İbn-i Mes'ûd'dan yaptıkları rivayete göre "görünen" den maksat elbise ve cilbâbdır. Bir rivayette de görüşler elbise üzerinde yoğunlaşıyor.[12]



[1] K.K 24/31

[2] İbn-i Kesîr, Tefsir, C.3, S. 283

[3] İbn-i Cerir, Câmiu'l-Beyân fî Tefsîri'l-Kur'ân C.8 S. 92-3

[4] Cessâs, Ahkâmu'1-Kur'an, C.3, S. 315

[5] Hâkim, El-Müstedrek, Kitâbu't-Tefsir, C.2, S. 397

[6] Cevzî, Zâdu'l-Mesîr fi İlmi't-Tefsir, C.6 S. 31-2

[7] Cevzî. a.g.e C.6, S. 32

[8] K.K 24/31

[9] Fahru'r-Râzî, Et-Tefslru'1-Kebir, C. 25. S. 205

[10] Beyzâvî, Envâru't-Tenzîl, C.4, S.78

[11] Ayet-i kerimenin tamamının meali şöyledir: "Mü'min kadınlara da söyle: Gözlerini (haramdan) sakınsınlar ırzlarını korusunlar. Süslerini göstermesinler. Ancak (elbise yüzük gibi örtülmesinde güçlük bulunan ve) kendiliğinden görünenler hariç. Başörtülerini yakalarının üzerine koy(up boyunlarını ört)sünler. Süslerini kimseye göstermesin ler. Yalnız kocalarına yahut babalarına yahut oğullarına yahut kardeşlerine yahut kardeşlerinin oğullarına yahut kız kardeşlerinin oğullarına yahut kadınlarına yahut ellerinin altında bulunan (köle ve cariye) lerine, yahut kadına İhtiyacı bulunmayan (iktidarsız, şehvetsiz)erkeklerden tâbi'lerine (yani hizmetçilere, yardıma muhtaç ihtiyarlara, bunaklara ve dilencilere) yahut henüz kadınların mahrem yerlerini anlamayan çocuklara (gösterebilirler). Ey Mü'minler, topluca Allah'a tevbe edin ki felaha eresiniz. (Nûr Suresi, ayet 31)

[12] El-Aiûsî, Rûhu'l-Meânî, C. 18, S. 140-1


Alıntı : Yüzün Kapatılmasına Dair Kitaptan Birinci Delil - Kaleme ve yazmakta oldukları şeylere yemîn olsun!
 
Üst