Güzel bir paylaşım olmuş Allah cc razı olsun.Lakin Kilis de benim bildiğim önemli zat-ı şerifler vardı eklemek istedim.
Şurahbil Bin Hasene ve Türbesi
Şurahbil Bin Hasene Mekkeli sahabelerdendir. Mekke’de Resulullah tarafından görevlendirilen ilk vahiy kâtibidir. Habeşistan’a hicret edenler arasında yer almış olup, Hz. Peygamber (sav) ile birçok savaşa katılmıştır. Hz. Peygamber (sav) vefat ettiğinde Mısır’da elçi olarak bulunuyordu. Peygamberimizin hayata veda etmesinden sonra elçilik, Kumandanlık ve Valilik yapmıştır. Hz. Ebubekir döneminde Şam’ın fethine gönderilmiştir. Ürdün’ü savaşla, Taberiyya’yı barışla fethetmiştir. Kilis’te Meşhedlik denilen yerde yapılan savaşa katılmış ve bölgede 6 ay komutanlık yapmıştır. Şurahbil Bin Hasene, M. 639 yılında bir rivayete göre şehit düşmüştür, bir başka rivayete göre ise koleradan vefat etmiştir.
Türbe, Karataş mevkiinde, Şurahbil Caddesi Çiğdem Sokakta Şurahbil Camii müştemilatında yer almaktadır. Caminin ve zaviyenin ne zaman yapıldığı bilinmiyor. Cami ve zaviyenin camide bulunan kitabeden Kanuni Sultan döneminde (M. 1571) restore edildiği anlaşılmakta. İkinci restorasyonun 1902 yılında II. Abdulhamit zamanında yapıldığı sanılmaktadır. Cami avlusunda, eskiden aş evi ve dini eğitimin verildiği odaların varlığı görülüyor.
Şeyh Muhammed Bedevi ve Türbesi
Savaşta ve barışta hurma dağıtıcılığı görevinde bulunan Şeyh Muhammed Bedevi’nin , Hz. Ömer’in halifeliği zamanında Ebu Ubeyde Bin Cerrah komutasındaki İslam ordusu ile bu bölgeye geldiği rivayet edilmektedir.
Türbe, Kilis’in batısındaki tepenin (Kalleş Tepesi) güneyindeki yükselti üzerinde olup; XIV.Yüzyıl’ın ikinci yarısında yapıldığı sanılmaktadır.
Şeyh Muahammed Rittali, Şeyh Muhammed Arabi adlarıyla da bilinmektedir.
Evliya Çelebi’nin:“Şehrin batısında bir büyük tekke vardır. Burada Sahabe-i kiramdan Şeyh Muhammed Arab-i ve Rıttal-i diye meşhur bir zat yatar ...” şeklindeki açıklamasından bu türbedeki sandukanın Şeyh Muhammed Arabi ve Rıttal diye ünlü bir sahabeye ait olduğu anlaşılmaktadır.
Şeyh Mansur Simati ve Türbesi
Hz. Peygamber'in çeşnigir başı olan Şeyh Mansur’un, Hz. Peygamberin yanına gelen sahabelere hizmet ettiği ve gelen fakir insanlara da sofra açarak onların karnını doyurduğu söylenmektedir.
Türbe, Kilis'in 3 km güneyinde bağ ve bahçelerin içerisindedir. Evliya Çelebi Seyahatnamesi'nde: "Şehrin kıblesinde aydınlık bir kubbe içinde Şeyh Mehmet Simati isminde Hz. Peygamber'in çeşnigir başının yattığını, Hz. Peygamber'in sofrasını / simatını döşediği için kendisine 'simati (sofra, yemek masası, sofraya gelen yemekler, ziyafet)' denildiğini, her zaman tekkesine gelen fakirlerin ağırlandıklarını, Hz. Peygamberin ashabından olup, Hz. Ebu Bekir'in halifeliği zamanında şehit olduğunu ve bu türbenin yanında da küçük kubbeli bir yapının da Şeyh İzzeddin ve Şeyh Yusuf a ait olduğunu" belirtir.
TALHA BİN UBEYDULLAH VE ZÜBEYR BİN AVVAM (R.A) TÜRBESİ
Hz. Talha ve Zübeyr daha sağlıklarında iken cennetle müjdelenen on sahabe arasında yer almaktadırlar. Bu iki zat-ı muhteremin adlarını taşıyan türbe, Kilis’in Abdioymağı Mahallesindedir. Halep Salnâmesinde “ Kilis’te Abdi Oymağı Mahallesi’nde Talha Hazretlerinin merkadi vardır.” şeklinde bir ibare bulunsa da, Evliya Çelebi Seyahatnâmesinde bu türbeden bahsetmez. Ayrıca diğer bütün kaynakların verdiği bilgiye göre hem Hz. Zübeyr hem de Talha başka yerlerde vefat etmişlerdir.
Bu türbe Kilis’te genellikle Kütküt Dede ismi ile anılmasına rağmen biraz daha işin önemine vakıf kimselerce Şemun Nebi Türbesi diye de bilinir. Bu isimlerin her ikisi de esasen doğrudur. Zira türbe içinde iki ayrı sanduka vardır. Bizim öğrendiğimize göre Kütküt Dede vaktiyle bu türbenin bakıcılığını yapmış, halkın takdirini kazanmış, keramet ehli bir zat-ı muhteremdir.
Diğer sanduka ise Şemun Nebi adına ithaf edilmektedir. Türbe Kilis’in Nurettin Mahallesi’nde bulunmaktadır. Türbe üzerindeki tamir kitabesi 1958 yılını göstermektedir. Şair Fazıl’ın yazdığı kitabeye göre türbenin yapılış tarihi 1891 olarak belirtilmektedir.[1] Türbeye ad olan (kütküt) halk arasında arpacık diye bilinen göz rahatsızlığının diğer adıdır. Halk, Kütküt Dede’nin de meftun bulunduğu bu türbenin toprağından alıp gözlerinde çıkan kütküte sürermiş. Öyle anlatılıyor ki, bu işi yapanlar şifa bulurmuş. Bir vakit Kilis’te salgın olan göz humması ve dönemin gayet basit tedavi şekilleri düşünüldüğünde bu olasılık daha da güçlenmektedir.
ŞEMUN NEBİ KİMDİR?
Anlatılan bir menkıbeye göre Palulu Mehmet Efendi bir savaşta arkadaşları ile beraber tehlikeli bir duruma düşmüş, düşman tarafından imha edilecekken bu türbe içinde yatan zat yeşil elbisesi ve sancağı ile yetişip onları bu vahim durumdan kurtarmıştır. Bunun üzerine bir minnet borcu olarak Mehmet Efendi Kilis’e döndüğünde bu türbeyi tamir ettirmiştir.
Türbenin kitabesini yazan Şair Fazıl Kilis’te asil bir aileye mensup Kırıkzâdelerden Hâmid Efendi’nin oğludur. 1841 yılında Kilis’te doğmuştur. Bu türbedeki kitabeyi yazdığı sene Hicaz’a gitmiş, Medine’de Harem-i Şerif’te müderrislik yapmış, iyi bir ilim adamı ve güçlü bir şairdir. 45 yaşında Medine’de bekâr olarak vefat etmiştir. O, bu türbenin Şemun Nebi’ye ait olduğunu belirtirken halk da bunu bu şekilde beyan etmektedir. Lakin hâl böyle iken Kur’an-ı Kerim’de bu isimde bir peygamber adı geçmemektedir.[1] Fakat İslam inanışına göre insanlığa gönderilen peygamberlerin sayısını ancak Allah (c.c.) bilmektedir. Yani bu türbede Şemun Nebi isminde bir peygamberin yatması ihtimali vardır.
Hz. İsa’nın doğumundan 2206 sene evvel doğduğu ve 147 yaşında öldüğü kabul edilen bir adı da (Allah’ın kulu) olan İsrail, Hz. Yakub’un on evladından birinin de adı Şemun’dur. Bir rivayete göre Hz. Yûsuf Mısır’a sultan olduğunda ondan erzak istemek için gelen kardeşlerinden birini erzak karşılığı rehin almıştır. Bu rehin alınan kardeşi bazı kaynaklar Bünyamin olarak bildirirken bazıları ise Şemun olarak bildirirler. Şemseddin Sami Kamusu’l Alâm’da: Şemon, St. Simon Hz. Meryem’in yeğenidir. Hz. İsa’ya iman etmiş ve 170 yılında 120 yaşında öldürülmüştür. Buna benzer ibareler değişik kaynaklarda geçmektedir. [2] Bu bilgilerden anlaşılacağı üzere Şemun isminde biri vardır. Fakat adı geçen bu şahısların herhangi birinin Kilis’te meftun olduğuna dair hiçbir aslî belge yoktur. Kilis’teki bu türbenin ne zaman yapıldığı gibi türbeye neden bu ismin verildiği de muammadır.