Ehl-i Takva
New member
Risale-i Nur'daki kuvvetli tesiratın sırrı nedir acaba? Her kesimden insanı etkiliyor ve cezbediyor, insanları kendine hayran bıraktırıyor?..
Risale-i Nur'daki kuvvetli tesiratın sırrı nedir acaba? Her kesimden insanı etkiliyor ve cezbediyor, insanları kendine hayran bıraktırıyor?..
Hoş buldum.Sağolun.Allah razı olsun.Çok hüsn-ü zan sahibisiniz..Evvela sorunuza geçmeden önce hoş geldiniz demek isterim bununla beraber kullanıcı adınız ve resminiz tam muvafık olmuş ve sorunuz ile üçü bir arada olmuşsunuz
Ustad Bediüzzaman Risale-i nurun bir çok yerinde nurlar benim malım değildir ancak ben sebeb kılınmışım demekde ve Risale-i nurun Kuranın malı olduğunu ve Ondan ders aldığını vurgulamakta. Bizlerde Risale-i Nurları okudukca Ustadımızın bu sözlerini daha iyi anlıyoruz. Hem şayet öylede değil mi : Belagat ile uğraşan bir kavme belagatta üstünlüğü göstermek için Kuranın belagatını öne cıkarıyor, ve bulagatı duyan mekke müşrikleri dahi belgatından kendilerini alamayıp iman etmedikleri halde o belagata secde etmemişler miydi ? Hatta bazen Risale-i Nuru okuduğum vakitler öyle zamanlar oluyorki belgatından kendimi alamayıp uzun bir süre okuduğum olmuşdur..
Şu hikayeciği aktarmadan edemiyeceğim :
Stajyer bir avukat, Eskişehir hapsindeki çalışması sırasında Bedîüzzaman'la görüşür ve "Takip ettiğim kadarıyla sizde herhangi harika bir hal görmedim. Eğer gerçekten varsa, bana da gösterir misiniz? Meselâ elinizdeki tesbihi yürütebilir misiniz?" der. Bunun üzerine Bedîüzzaman Hazretleri tebessüm eder ve şu hikâyeyi anlatır:
"Bir adamın çok sevdiği bir çocuğu varmış. Ona çok değerli bir hediye almak için kuyumcu dükkânına götürmüş. "Elmas ve mücevherlerden hangisini istersen sana alayım.' demiş. Kuyumcu, dükkânının daha cazip olmasını temin için dükkânın tavanına çeşitli renkte balonlar asmış. Çocuk dükkâna girince gözü balonlara takılmış ve "Baba ben bu balonlardan istiyorum' deyince, babası "Oğlum ben sana daha kıymetli mücevherlerden almak istiyorum' dediyse de çocuk "Hayır ben balon istiyorum' diyerek ağlamaya başlamış."
Bedîüzzaman bu hikâyeyi anlattıktan sonra avukata dönüp;
"Ben Kur'â'nın mücevherat dükkânının dellâlıyım, bekçisiyim. Ben baloncu değilim. Benim dükkânımda, benim pazarımda Kur-ân'ın ölümsüz elmasları var. Ben onları satıyorum, balon satmıyorum" diyerek Kur-ânî davasının hakikatini bir hikâyecikle anlatmış olur..."