Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
İslamiyet
Resûlüllah (Aleyhisselatü Vesselam)
Peygamberimizin Ehlibeyti
RASULULLAHIN HANIMLARI-HZ. ZEYNEP BİNTİ CAHŞ (r.anha)
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Yeltegiyan" data-source="post: 81183" data-attributes="member: 3"><p style="text-align: center"><p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: black"><strong>HZ. ZEYNEP BİNTİ CAHŞ (r.anha)</strong></span></span></p> </p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black"><strong>Zeynep binti Cahş radıyallahu anhâ Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimizin diğer bir hanımı... islâmiyeti ilk kabul eden hanım sahâbîlerden... Efendimizin hala kızı... ibadete düşkün oluşu ve cömertliğiyle meşhur... Fakirlerin, gariblerin annesi diye anılan takvâ erlerinden... Kendi el emeği ile geçinen, dikiş, nakış ve el işi yaparak kazandığı paraları fakirlere infak eden sehâvet sahibi bir mücâhide... Nikâhını Allah Teâlâ’nın kıydığı bir bahtiyar... Fahr-i Kâinat (s.a) Efendimizin ahirete göç eylemesinden sonra kendisine ilk kavuşan annemiz...</strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black"><strong>O, bi’setten yirmi sene önce Mekke’de doğdu. İlk iman edenlerden oldu. Asıl adı Berre idi. Resûl-i Ekrem (s.a) onu Zeynep olarak değiştirdi. Babası Beni Esad kabilesinden Burre olup annesi de Rasûlullah’in halası Ümeyye binti Abdülmuttalib’dir. Abdullah İbni Cahş (r.a)’ın kızkardeşidir.</strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black"><strong>O, ilk hicret edenler arasında yer alarak Mekke’den Medine’ye hicret etti. İlk muhacirlerden oldu. Bekârdı. Fahr-i Kâinat (s.a) Efendimiz onu evlâtlığı Zeyd İbni Hârise (r.a) ile evlendirmeyi düşündü. Cahiliye devrinin yanlış âdetlerinden birisini daha yıkmak istedi. Kölelerin aşağılanmasını ortadan kaldırmak ve islâmiyetin insanları eşit saydığını göstermek üzere Zeyneb’e dünürcü olarak gitti.</strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black"><strong>Zeynep ve kardeşleri bu işi uygun görmediler. Hür bir kadının, azâtlı biriyle evlenmesi o günki örfe göre imkân dahilinde değildi. Bunu içlerine sindiremediler. Hatta Zeynep tavrını şu ifadeleriyle ortaya koydu: "Ya Rasûlallah! Ben senin halanın kızıyım. Ona varmaya râzı değilim. Ben Kureyşliyim." dedi. Bunun üzerine Allah Teâlâ Ahzab sûresinden 36. âyet-i kerîmeyi nâzil buyurdu. Meâlen:</strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black"><strong>"Allah ve Resûlü bir işe hüküm verdiği zaman, inanmış bir erkek ve kadına o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Her kim Allah ve Resûlüne karşı gelirse, apaçık bir sapıklığa düşmüş olur."</strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black"><strong>Zeynep binti Cahş (r.anhâ) tekrar Rasûlullah (s.a)’a sordu: "Yâ Rasûlallah sen, Zeyd ile evlenmemi istiyor musun?" dedi. Efendimiz de: "Evet!" buyurdu. Bunun üzerine o: "Rasûlullah’a âsî olamam" dedi ve kabul etti.</strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black"><strong>Fakat Hz. Zeyd ile Hz. Zeynep arasında samimi bir sevgi ve sıcak bir anlayış hâkim olamadı. Evlilik onlara rahat getirmedi. Geçimsizlikleri arttı. Bu beraberliğin uzun ömürlü olamıyacağını sezen Zeyd İbni Hârise (r.a) durumu Fahr-i Kâinat (s.a)’e açma zarûretini duydu ve Efendimize gelerek: "Ya Rasûlallah! Ben ailemden ayrılmak istiyorum." dedi. İki Cihan Güneşi Efendimiz bu söze üzüldü. Kendisinin sebeb olduğu bir ailenin dağılmasına gönlü râzı olmadı. Fahr-i Kâinat (s.a) Efendimiz ona: "Eşini tut, boşama. Allah’tan kork!.." buyurdu.</strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black"><strong>İki Cihan Güneşi Efendimiz bu âilenin devam etmesi için gayret ediyordu. Fakat gönüller bir defa soğumuştu. Ülfet edebilmek, tahammül gösterebilmek bir hayli zorlaşmıştı. Buna rağmen âile olarak beraberlikleri bir sene devam etti. Geçimsizlikleri son haddine vardı. Bu birlikteliğe tahammülü kalmayan Zeyd (r.a) nikah akdini bozmak zorunda kaldı. Zeynep (r.anhâ)’yı boşadı.</strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black"><strong>Resûl-i Ekrem (s.a) bu hadiseye çok üzüldü. Ancak cahiliye âdetleri toplumu kara bulutlar gibi sarmıştı. Bir kimse evlâtlığının hanımı ile evlenemezdi. Allah Teâlâ bu yanlış anlayışların, bâtıl âdetlerin kalkmasını murad etti. Çok geçmeden vahyini indirdi. Ahzab sûresinin; 4 ve 5. âyetleriyle bu konuyu açıklığa kavuşturdu. Şöyle ki: Meâlen:</strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black"><strong>"... Evlâtlıklarınızı öz oğullarınız gibi tanımadı. Bu, sizin ağızlarınızdaki lâfınızdır. Allah, hakkı söyler ve O, doğru, yolu gösterir. Onları babalarına nisbetle çağırın. Bu Allah katında daha doğrudur. Eğer babalarının kim olduğunu bilmiyorsanız, bu takdirde onları din kardeşleriniz ve görüp gözettiğiniz kimseler olarak kabul edin. Yanılarak yaptıklarınızda size vebal yoktur. Fakat kalblerinizin bile bile yöneldiğinde günah vardır. Allah bağışlayandır, esirgeyendir."</strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black"><strong>Bu âyetler nâzil olunca azâd edilmiş köleler ve evlâtlıklar, öz babalarının adıyla anılmaya başlandı. Öz babası bilinmeyenler de eski efendilerinin dostu ve din kardeşi oldular.</strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black"><strong>Aradan bir zaman geçti.</strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black"><strong>Daha sonra da ayet, bu konudaki endişeleri izale eden hükmü bildirdi. Allah Teâlâ Ahzab suresi: 37-40. âyetlerini inzal buyurdu. Meâlen:</strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black"><strong>"(Resûlüm!) Hani Allah’ın nimet verdiği, senin de kendisine iyilik ettiğin kimseye: Eşini yanında tut, Allah’tan kork! diyordun. Allah’ın açığa vuracağı şeyi insanlardan çekinerek içinde gizliyordun. Oysa asıl korkmana lâyık olan Allah’tır. Zeyd, o kadından ilişiğini kesince biz onu sana nikâhladık ki evlâtlıkları karılarıyla ilişkilerini kestiklerinde (o kadınlarla evlenmek isterlerse) müminlere bir güçlük olmasın. Allah’ın emri yerine getirilmiştir."</strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black"><strong>"Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir. Fakat o, Allah’ın Resûlü ve peygamberlerin sonuncusudur. Allah her şeyi hakkıyla bilendir."</strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black"><strong>Hz. Âişe (r.anhâ) annemiz bu âyetleri duyduğu zaman: "İşlerin en büyüğü en faziletlisi ona nasib olmuş ve Allah onu gökte Resûlüne nikâhlamıştır. Zeynep, bize karşı bununla iftihar edecek, öğünecektir." dedi.</strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black"><strong>Zeynep binti Cahş ile iki Cihan Güneşi Efendimiz, hicretin beşinci senesinde evlendi. O sırada Zeynep (r.anhâ) annemiz 35 yaşlarında idi. Mükellef bir düğün ziyafeti verildi. Enes İbni Mâlik (r.a)’in annesi Ümmü Süleym (r.anhâ) o gün Medine hurmasını yağ ile karıştırarak özel bir yemek yaptı. "Hays" adı verilen bu yemeği Enes ile birlikte Efendimize gönderdi. Yemek iki kişiye zor yeterdi. Ama Allah dilerse bir orduya yetirirdi.</strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black"><strong>Enes o zamana kadar hiç görmediği bir manzara ile karşılaştı. İki Cihan Güneşi Efendimiz ona: "Ebû Bekir, Ömer, Osman ve Ali’yi çağır" dedi. O hayretler içerisinde gitti çağırdı. Efendimiz tekrar Enes’e: "Mescidde kim varsa, yolda kimi görürsen davet et!" buyurdu. Enes büsbütün şaşırdı. Bu kadar yemek kime yetecek diye kendi kendine alıp verdi? Ama emre uyarak dışarı çıktı. Kimi gördü ise düğün yemeğine çağırdı. Ulaşılabilen ashabın hepsi grup grup gelmeye başladı. Habib-i Kibriya (s.a) efendimiz yemek kabını ortaya koydu. Bereketlenmesi için duâ etti ve: "Onar onar sofraya otursunlar ve herkes önünden yesin." buyurdular. Çağırılan herkes o yemekten doyasıya yedi. Enes (r.a) diyor ki: "Yedikçe kaptaki yemek çoğalıyordu. Adetâ alttan kaynıyordu. Davetlilerin hepsi yedi ve doydu. Getirdiğim yemek aynen ortada idi." Resûl-i Ekrem (s.a) bana: "Yâ Enes! tabağı kaldır." buyurdu. Tabağı zevcesinin yanına koydum ve annemin yanına döndüm. Gördüklerimi hayretler içerisinde anneme anlattım. Annem bana "Hayret etme. Cenâb-ı Hak o yemekten bütün Medinelilerin yemesini dilemiş olsaydı, hepsi de yer ve doyardı." diyerek bunun bir mûcize olduğunu söyledi.</strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black"><strong>Ne iman!... Ne muhabbet!... Ne ülfet!... Ne teslimiyet!... Ey yüceler yücesi Allahım böyle bir iman, muhabbet, ülfet ve kaynaşmayı bizlere de nasib et!... Amin.</strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black"><strong>Zeynep (r.anhâ) annemizin düğün ziyafeti tesettür ayetlerinin nüzûlüne de vesile oldu. Davetliler yemekten sonra kalkıp gitmişti. Üç kişi vardi ki, onlar oturmuş çene çalıyorlardı. İki Cihan Güneşi Efendimiz onların kalkıp gitmesi için odaya girip çıkıyordu. Fakat onlar bu hareketten anlamıyorlardı. Efendimiz (s.a) annelerimizin odalarını ayrı ayrı dolaştı geldi yine onlar konuşuyordu. Can sıkıcı bu hadise üzerine Allah Teâlâ Ahzab Sûresi: 53. ayet-i celileyi nâzil buyurdu. Meâlen:</strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black"><strong>"Ey iman edenler! Peygamberin evlerine yemeğe dâvet olunmadan vaktine de bakmadan girmeyin. Ancak davet edildiğiniz zaman girin. Yemeği yediğinizde hemen dağılın, sohbete dalmayın. Çünkü bu hareketiniz Peygamberi üzmekte, fakat o (size bunu söylemekten) utanmaktadır. Ama, Allah hakkı söylemekten çekinmez. Peygamberin hanımlarından birşey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin. Bu, hem sizin kalpleriniz hem de onların kalpleri için daha temiz bir davranıştır. Sizin Allah’ın Resûlünü üzmeniz ve kendisinden sonra onun hanımlarını nikâhlamanız aslâ câiz olamaz. Çünkü bu, Allah katında büyük bir günahtır."</strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black"><strong>O günden itibaren Resûl-i Ekrem (s.a) Efendimizin âileleri, mü’minlerin anneleri, perde arkasına çekildiler. Kıyamete kadar gelecek islâm hanımefendilerine örnek teşkil ettiler. İnsanlık haysiyet ve şerefini böyle muhafaza ettiler. İffet timsâli nezih bir hayat sürdüler. Gözler ve gönüller islam’ın bu güzellikleriyle huzur ve sükûn buldu. İnsanlık bu ölçülerle mutlu oldu. İnsan kıymeti ancak bu şekilde bilindi. İnsan insanlığının şerefine erdi.</strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black"><strong>Zeynep binti Cahş (r.anhâ) annemiz ibâdete düşkün, takva sahibiydi. Çokça nâfile namaz kılar, nâfile oruç tutardı. Resûl-i Ekrem (s.a) Efendimiz bir gün mescitte iki direk arasında bağlı bir ip gördü. "Bu ip nedir?" diye sordu. Ashâb-ı Kiram da: "Zeynep annemizin" dediler. Namazda ayakta durmaktan yorulunca bu ipe tutunur diye ilâve ettiler. Fahr-i Kâinat (s.a) Efendimiz bu hareketten pek hoşlanmadı. Bunun üzerine: "ibadette böyle güçlüğe girilmez. Bu ipi çözünüz. Sizler zinde oldukça ayakta kılın." buyurdular.</strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black"><strong>O, vefâkâr bir hanımefendiydi. Hakkı teslim ederdi. Dürüştlükten ayrılmazdı. Birgün, münâfıklar Hz. Aişe annemize iftira atmışlardı. İki Cihan Güneşi Efendimiz bu konuda Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali (r.anhüm)’ün fikirlerini sordu. Bu arada Zeynep (r.anhâ) annemizin de görüşünü almak istedi. Bunun üzerine Zeynep annemiz bütün insanlığa örnek olacak şu cevabı verdi:</strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black"><strong>"Ya Rasûlallah! Ben işitmediğimi işittim demekten, görmediğimi gördüm demekten kendimi korurum. Onun hakkında vallahi hayırdan başka bir şey bilmiyorum." dedi.</strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black"><strong>Bu cevap hem Habib-i Ekrem (s.a) Efendimizi hem de Hz. Âişe (r.anhâ) annemizi çok sevindirdi.</strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black"><strong>Zeynep binti Cahş (r.anhâ) annemizin en bâriz vasıflarından biri de cömertliği idi. O, dünya malına önem vermezdi. Kendi el emeği ile geçinirdi. Dikiş ve el işi yapardı. Deri tabaklar onları diker ve deri eşyalar üretip satardı. Elde ettiği kazancı Allah yolunda fakir ve yoksullara dağıtırdı. Ömrü boyunca sehavet üzere yaşadı. İnfak etmek onun için büyük bir zevkti. Hz. Âişe (r.anha) onun cömertliği hakkında şöyle der:</strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black"><strong>"Ben, dini yaşama konusunda Zeynep’ten daha hayırlı, ondan daha çok Allah’tan korkan, ondan daha doğru sözlü, akraba hakkını ondan daha çok gözeten, Allah’ın rızâsını kazanabilmek için fakirlere ondan daha çok sadaka veren bir kadın görmedim."</strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black"><strong>Yine onun cömertliğini ortaya koyan bir örnek de şudur:</strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black"><strong>"Hz. Ömer (r.a) sahâbîlere hazineden maaş bağlamıştı. Zeynep annemize de bağladığı maaşı gönderdi. Zeynep annemiz bu kadar çok parayı görünce şaşırdı ve: "Allah Ömer’i affetsin. Diğer kardeşlerimin hisseleri de bunun içinde mi?" diye sordu. Parayı getirenler: "Hayır! Bunların hepsi senindir." dediler. Bunun üzerine o: "Sübhanallah!" diyerek örtüsü ile yüzünü kapadı ve hizmetçisine: "Elini sok, o paradan bir avuç al, falan oğullarına götür. Bir avuç al, filan’a ver." diyerek akrabasına ve kimsesizlere dağıttı. Örtünün altında avuçlayacak bir şey kalmadı. Hizmetçisi: "Ey mü’minlerin annesi! Allah sizi affetsin. Bunda bizim de payımız var." dedi. Bu söz üzerine Zeynep annemiz örtünün altında kalanlar da senin olsun dedi ve gelen paranın hepsini dağıttı. Hz. Ömer (r.a) annemizin bu davranışından haberdar olunca bin dirhem getirdi. Onun kapışında durdu, selâm verdi ve: "Gönderdiğim parayı dağıttığını duydum. Bari bunları elinde tut." dedi.</strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black"><strong>Zeynep (r.anhâ) o parayı da ihtiyaç sahiplerine dağıttı. Üstelik ellerini açtı ve bütün samimiyetiyle şöyle duâ etti.</strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black"><strong>"Allahım! bundan sonra beni Ömer’in ihsanını almaya eriştirme. Çünkü bu dünya malı bir fitnedir." dedi.</strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black"><strong>Kanaat ve cömertlik büyük bir hazine idi. Fakiri, yoksulu sevindirmek iki Cihan Seâdetini elde etmekti. Vermek, infak etmek dağıtmak onun en büyük zevkiydi.</strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black"><strong>Bu yüce hasletlerinden dolayı o, Fahr-i Kâinat (s.a) Efendimize vefatından sonra ilk kavuşan annemiz oldu. "Bana en önce kavuşacak olanınız kolu uzun olanınızdır." hikmetli sözünün muhatabı olarak anıldı. Kolu uzun olmak cömertlikten kinaye olarak söylenmişti.</strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black"><strong>Zeynep binti Cahş (r.anhâ) vâlidemizin yapmış olduğu samimi duası Allah katında kabul buyuruldu ve hicrî 20 yılında 53 yaşında iken Medine’de vefat etti. Bir daha maaş alamadı. Cenâze namazını Hz. Ömer (r.a) kıldırdı. Cennetü’l-Bakî kabristanlığına defnedildi. Cenâb-ı Hak şefaatlerine nail eylesin. Amin.</strong></span></span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Yeltegiyan, post: 81183, member: 3"] [CENTER][CENTER][FONT=Comic Sans MS][COLOR=black][B]HZ. ZEYNEP BİNTİ CAHŞ (r.anha)[/B][/COLOR][/FONT][/CENTER] [/CENTER] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=black][B]Zeynep binti Cahş radıyallahu anhâ Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimizin diğer bir hanımı... islâmiyeti ilk kabul eden hanım sahâbîlerden... Efendimizin hala kızı... ibadete düşkün oluşu ve cömertliğiyle meşhur... Fakirlerin, gariblerin annesi diye anılan takvâ erlerinden... Kendi el emeği ile geçinen, dikiş, nakış ve el işi yaparak kazandığı paraları fakirlere infak eden sehâvet sahibi bir mücâhide... Nikâhını Allah Teâlâ’nın kıydığı bir bahtiyar... Fahr-i Kâinat (s.a) Efendimizin ahirete göç eylemesinden sonra kendisine ilk kavuşan annemiz...[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=black][B]O, bi’setten yirmi sene önce Mekke’de doğdu. İlk iman edenlerden oldu. Asıl adı Berre idi. Resûl-i Ekrem (s.a) onu Zeynep olarak değiştirdi. Babası Beni Esad kabilesinden Burre olup annesi de Rasûlullah’in halası Ümeyye binti Abdülmuttalib’dir. Abdullah İbni Cahş (r.a)’ın kızkardeşidir.[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=black][B]O, ilk hicret edenler arasında yer alarak Mekke’den Medine’ye hicret etti. İlk muhacirlerden oldu. Bekârdı. Fahr-i Kâinat (s.a) Efendimiz onu evlâtlığı Zeyd İbni Hârise (r.a) ile evlendirmeyi düşündü. Cahiliye devrinin yanlış âdetlerinden birisini daha yıkmak istedi. Kölelerin aşağılanmasını ortadan kaldırmak ve islâmiyetin insanları eşit saydığını göstermek üzere Zeyneb’e dünürcü olarak gitti.[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=black][B]Zeynep ve kardeşleri bu işi uygun görmediler. Hür bir kadının, azâtlı biriyle evlenmesi o günki örfe göre imkân dahilinde değildi. Bunu içlerine sindiremediler. Hatta Zeynep tavrını şu ifadeleriyle ortaya koydu: "Ya Rasûlallah! Ben senin halanın kızıyım. Ona varmaya râzı değilim. Ben Kureyşliyim." dedi. Bunun üzerine Allah Teâlâ Ahzab sûresinden 36. âyet-i kerîmeyi nâzil buyurdu. Meâlen:[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=black][B]"Allah ve Resûlü bir işe hüküm verdiği zaman, inanmış bir erkek ve kadına o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Her kim Allah ve Resûlüne karşı gelirse, apaçık bir sapıklığa düşmüş olur."[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=black][B]Zeynep binti Cahş (r.anhâ) tekrar Rasûlullah (s.a)’a sordu: "Yâ Rasûlallah sen, Zeyd ile evlenmemi istiyor musun?" dedi. Efendimiz de: "Evet!" buyurdu. Bunun üzerine o: "Rasûlullah’a âsî olamam" dedi ve kabul etti.[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=black][B]Fakat Hz. Zeyd ile Hz. Zeynep arasında samimi bir sevgi ve sıcak bir anlayış hâkim olamadı. Evlilik onlara rahat getirmedi. Geçimsizlikleri arttı. Bu beraberliğin uzun ömürlü olamıyacağını sezen Zeyd İbni Hârise (r.a) durumu Fahr-i Kâinat (s.a)’e açma zarûretini duydu ve Efendimize gelerek: "Ya Rasûlallah! Ben ailemden ayrılmak istiyorum." dedi. İki Cihan Güneşi Efendimiz bu söze üzüldü. Kendisinin sebeb olduğu bir ailenin dağılmasına gönlü râzı olmadı. Fahr-i Kâinat (s.a) Efendimiz ona: "Eşini tut, boşama. Allah’tan kork!.." buyurdu.[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=black][B]İki Cihan Güneşi Efendimiz bu âilenin devam etmesi için gayret ediyordu. Fakat gönüller bir defa soğumuştu. Ülfet edebilmek, tahammül gösterebilmek bir hayli zorlaşmıştı. Buna rağmen âile olarak beraberlikleri bir sene devam etti. Geçimsizlikleri son haddine vardı. Bu birlikteliğe tahammülü kalmayan Zeyd (r.a) nikah akdini bozmak zorunda kaldı. Zeynep (r.anhâ)’yı boşadı.[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=black][B]Resûl-i Ekrem (s.a) bu hadiseye çok üzüldü. Ancak cahiliye âdetleri toplumu kara bulutlar gibi sarmıştı. Bir kimse evlâtlığının hanımı ile evlenemezdi. Allah Teâlâ bu yanlış anlayışların, bâtıl âdetlerin kalkmasını murad etti. Çok geçmeden vahyini indirdi. Ahzab sûresinin; 4 ve 5. âyetleriyle bu konuyu açıklığa kavuşturdu. Şöyle ki: Meâlen:[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=black][B]"... Evlâtlıklarınızı öz oğullarınız gibi tanımadı. Bu, sizin ağızlarınızdaki lâfınızdır. Allah, hakkı söyler ve O, doğru, yolu gösterir. Onları babalarına nisbetle çağırın. Bu Allah katında daha doğrudur. Eğer babalarının kim olduğunu bilmiyorsanız, bu takdirde onları din kardeşleriniz ve görüp gözettiğiniz kimseler olarak kabul edin. Yanılarak yaptıklarınızda size vebal yoktur. Fakat kalblerinizin bile bile yöneldiğinde günah vardır. Allah bağışlayandır, esirgeyendir."[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=black][B]Bu âyetler nâzil olunca azâd edilmiş köleler ve evlâtlıklar, öz babalarının adıyla anılmaya başlandı. Öz babası bilinmeyenler de eski efendilerinin dostu ve din kardeşi oldular.[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=black][B]Aradan bir zaman geçti.[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=black][B]Daha sonra da ayet, bu konudaki endişeleri izale eden hükmü bildirdi. Allah Teâlâ Ahzab suresi: 37-40. âyetlerini inzal buyurdu. Meâlen:[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=black][B]"(Resûlüm!) Hani Allah’ın nimet verdiği, senin de kendisine iyilik ettiğin kimseye: Eşini yanında tut, Allah’tan kork! diyordun. Allah’ın açığa vuracağı şeyi insanlardan çekinerek içinde gizliyordun. Oysa asıl korkmana lâyık olan Allah’tır. Zeyd, o kadından ilişiğini kesince biz onu sana nikâhladık ki evlâtlıkları karılarıyla ilişkilerini kestiklerinde (o kadınlarla evlenmek isterlerse) müminlere bir güçlük olmasın. Allah’ın emri yerine getirilmiştir."[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=black][B]"Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir. Fakat o, Allah’ın Resûlü ve peygamberlerin sonuncusudur. Allah her şeyi hakkıyla bilendir."[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=black][B]Hz. Âişe (r.anhâ) annemiz bu âyetleri duyduğu zaman: "İşlerin en büyüğü en faziletlisi ona nasib olmuş ve Allah onu gökte Resûlüne nikâhlamıştır. Zeynep, bize karşı bununla iftihar edecek, öğünecektir." dedi.[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=black][B]Zeynep binti Cahş ile iki Cihan Güneşi Efendimiz, hicretin beşinci senesinde evlendi. O sırada Zeynep (r.anhâ) annemiz 35 yaşlarında idi. Mükellef bir düğün ziyafeti verildi. Enes İbni Mâlik (r.a)’in annesi Ümmü Süleym (r.anhâ) o gün Medine hurmasını yağ ile karıştırarak özel bir yemek yaptı. "Hays" adı verilen bu yemeği Enes ile birlikte Efendimize gönderdi. Yemek iki kişiye zor yeterdi. Ama Allah dilerse bir orduya yetirirdi.[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=black][B]Enes o zamana kadar hiç görmediği bir manzara ile karşılaştı. İki Cihan Güneşi Efendimiz ona: "Ebû Bekir, Ömer, Osman ve Ali’yi çağır" dedi. O hayretler içerisinde gitti çağırdı. Efendimiz tekrar Enes’e: "Mescidde kim varsa, yolda kimi görürsen davet et!" buyurdu. Enes büsbütün şaşırdı. Bu kadar yemek kime yetecek diye kendi kendine alıp verdi? Ama emre uyarak dışarı çıktı. Kimi gördü ise düğün yemeğine çağırdı. Ulaşılabilen ashabın hepsi grup grup gelmeye başladı. Habib-i Kibriya (s.a) efendimiz yemek kabını ortaya koydu. Bereketlenmesi için duâ etti ve: "Onar onar sofraya otursunlar ve herkes önünden yesin." buyurdular. Çağırılan herkes o yemekten doyasıya yedi. Enes (r.a) diyor ki: "Yedikçe kaptaki yemek çoğalıyordu. Adetâ alttan kaynıyordu. Davetlilerin hepsi yedi ve doydu. Getirdiğim yemek aynen ortada idi." Resûl-i Ekrem (s.a) bana: "Yâ Enes! tabağı kaldır." buyurdu. Tabağı zevcesinin yanına koydum ve annemin yanına döndüm. Gördüklerimi hayretler içerisinde anneme anlattım. Annem bana "Hayret etme. Cenâb-ı Hak o yemekten bütün Medinelilerin yemesini dilemiş olsaydı, hepsi de yer ve doyardı." diyerek bunun bir mûcize olduğunu söyledi.[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=black][B]Ne iman!... Ne muhabbet!... Ne ülfet!... Ne teslimiyet!... Ey yüceler yücesi Allahım böyle bir iman, muhabbet, ülfet ve kaynaşmayı bizlere de nasib et!... Amin.[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=black][B]Zeynep (r.anhâ) annemizin düğün ziyafeti tesettür ayetlerinin nüzûlüne de vesile oldu. Davetliler yemekten sonra kalkıp gitmişti. Üç kişi vardi ki, onlar oturmuş çene çalıyorlardı. İki Cihan Güneşi Efendimiz onların kalkıp gitmesi için odaya girip çıkıyordu. Fakat onlar bu hareketten anlamıyorlardı. Efendimiz (s.a) annelerimizin odalarını ayrı ayrı dolaştı geldi yine onlar konuşuyordu. Can sıkıcı bu hadise üzerine Allah Teâlâ Ahzab Sûresi: 53. ayet-i celileyi nâzil buyurdu. Meâlen:[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=black][B]"Ey iman edenler! Peygamberin evlerine yemeğe dâvet olunmadan vaktine de bakmadan girmeyin. Ancak davet edildiğiniz zaman girin. Yemeği yediğinizde hemen dağılın, sohbete dalmayın. Çünkü bu hareketiniz Peygamberi üzmekte, fakat o (size bunu söylemekten) utanmaktadır. Ama, Allah hakkı söylemekten çekinmez. Peygamberin hanımlarından birşey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin. Bu, hem sizin kalpleriniz hem de onların kalpleri için daha temiz bir davranıştır. Sizin Allah’ın Resûlünü üzmeniz ve kendisinden sonra onun hanımlarını nikâhlamanız aslâ câiz olamaz. Çünkü bu, Allah katında büyük bir günahtır."[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=black][B]O günden itibaren Resûl-i Ekrem (s.a) Efendimizin âileleri, mü’minlerin anneleri, perde arkasına çekildiler. Kıyamete kadar gelecek islâm hanımefendilerine örnek teşkil ettiler. İnsanlık haysiyet ve şerefini böyle muhafaza ettiler. İffet timsâli nezih bir hayat sürdüler. Gözler ve gönüller islam’ın bu güzellikleriyle huzur ve sükûn buldu. İnsanlık bu ölçülerle mutlu oldu. İnsan kıymeti ancak bu şekilde bilindi. İnsan insanlığının şerefine erdi.[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=black][B]Zeynep binti Cahş (r.anhâ) annemiz ibâdete düşkün, takva sahibiydi. Çokça nâfile namaz kılar, nâfile oruç tutardı. Resûl-i Ekrem (s.a) Efendimiz bir gün mescitte iki direk arasında bağlı bir ip gördü. "Bu ip nedir?" diye sordu. Ashâb-ı Kiram da: "Zeynep annemizin" dediler. Namazda ayakta durmaktan yorulunca bu ipe tutunur diye ilâve ettiler. Fahr-i Kâinat (s.a) Efendimiz bu hareketten pek hoşlanmadı. Bunun üzerine: "ibadette böyle güçlüğe girilmez. Bu ipi çözünüz. Sizler zinde oldukça ayakta kılın." buyurdular.[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=black][B]O, vefâkâr bir hanımefendiydi. Hakkı teslim ederdi. Dürüştlükten ayrılmazdı. Birgün, münâfıklar Hz. Aişe annemize iftira atmışlardı. İki Cihan Güneşi Efendimiz bu konuda Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali (r.anhüm)’ün fikirlerini sordu. Bu arada Zeynep (r.anhâ) annemizin de görüşünü almak istedi. Bunun üzerine Zeynep annemiz bütün insanlığa örnek olacak şu cevabı verdi:[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=black][B]"Ya Rasûlallah! Ben işitmediğimi işittim demekten, görmediğimi gördüm demekten kendimi korurum. Onun hakkında vallahi hayırdan başka bir şey bilmiyorum." dedi.[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=black][B]Bu cevap hem Habib-i Ekrem (s.a) Efendimizi hem de Hz. Âişe (r.anhâ) annemizi çok sevindirdi.[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=black][B]Zeynep binti Cahş (r.anhâ) annemizin en bâriz vasıflarından biri de cömertliği idi. O, dünya malına önem vermezdi. Kendi el emeği ile geçinirdi. Dikiş ve el işi yapardı. Deri tabaklar onları diker ve deri eşyalar üretip satardı. Elde ettiği kazancı Allah yolunda fakir ve yoksullara dağıtırdı. Ömrü boyunca sehavet üzere yaşadı. İnfak etmek onun için büyük bir zevkti. Hz. Âişe (r.anha) onun cömertliği hakkında şöyle der:[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=black][B]"Ben, dini yaşama konusunda Zeynep’ten daha hayırlı, ondan daha çok Allah’tan korkan, ondan daha doğru sözlü, akraba hakkını ondan daha çok gözeten, Allah’ın rızâsını kazanabilmek için fakirlere ondan daha çok sadaka veren bir kadın görmedim."[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=black][B]Yine onun cömertliğini ortaya koyan bir örnek de şudur:[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=black][B]"Hz. Ömer (r.a) sahâbîlere hazineden maaş bağlamıştı. Zeynep annemize de bağladığı maaşı gönderdi. Zeynep annemiz bu kadar çok parayı görünce şaşırdı ve: "Allah Ömer’i affetsin. Diğer kardeşlerimin hisseleri de bunun içinde mi?" diye sordu. Parayı getirenler: "Hayır! Bunların hepsi senindir." dediler. Bunun üzerine o: "Sübhanallah!" diyerek örtüsü ile yüzünü kapadı ve hizmetçisine: "Elini sok, o paradan bir avuç al, falan oğullarına götür. Bir avuç al, filan’a ver." diyerek akrabasına ve kimsesizlere dağıttı. Örtünün altında avuçlayacak bir şey kalmadı. Hizmetçisi: "Ey mü’minlerin annesi! Allah sizi affetsin. Bunda bizim de payımız var." dedi. Bu söz üzerine Zeynep annemiz örtünün altında kalanlar da senin olsun dedi ve gelen paranın hepsini dağıttı. Hz. Ömer (r.a) annemizin bu davranışından haberdar olunca bin dirhem getirdi. Onun kapışında durdu, selâm verdi ve: "Gönderdiğim parayı dağıttığını duydum. Bari bunları elinde tut." dedi.[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=black][B]Zeynep (r.anhâ) o parayı da ihtiyaç sahiplerine dağıttı. Üstelik ellerini açtı ve bütün samimiyetiyle şöyle duâ etti.[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=black][B]"Allahım! bundan sonra beni Ömer’in ihsanını almaya eriştirme. Çünkü bu dünya malı bir fitnedir." dedi.[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=black][B]Kanaat ve cömertlik büyük bir hazine idi. Fakiri, yoksulu sevindirmek iki Cihan Seâdetini elde etmekti. Vermek, infak etmek dağıtmak onun en büyük zevkiydi.[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=black][B]Bu yüce hasletlerinden dolayı o, Fahr-i Kâinat (s.a) Efendimize vefatından sonra ilk kavuşan annemiz oldu. "Bana en önce kavuşacak olanınız kolu uzun olanınızdır." hikmetli sözünün muhatabı olarak anıldı. Kolu uzun olmak cömertlikten kinaye olarak söylenmişti.[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=black][B]Zeynep binti Cahş (r.anhâ) vâlidemizin yapmış olduğu samimi duası Allah katında kabul buyuruldu ve hicrî 20 yılında 53 yaşında iken Medine’de vefat etti. Bir daha maaş alamadı. Cenâze namazını Hz. Ömer (r.a) kıldırdı. Cennetü’l-Bakî kabristanlığına defnedildi. Cenâb-ı Hak şefaatlerine nail eylesin. Amin.[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
İslamiyet
Resûlüllah (Aleyhisselatü Vesselam)
Peygamberimizin Ehlibeyti
RASULULLAHIN HANIMLARI-HZ. ZEYNEP BİNTİ CAHŞ (r.anha)
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst