Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
İslamiyet
Resûlüllah (Aleyhisselatü Vesselam)
Peygamberimizin Sünneti
Peygamber efendimizin sünnetleri
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="genc_kalem" data-source="post: 168757" data-attributes="member: 15919"><p><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: red"><strong>Hz. Osman'ın Dilinde "Sünnet" Tabiri:</strong></span></span></span></p><p> </p><p>Bu hadiseden elli sene sonrasının münakaşasız bir kaynağı, bize açık bir şekilde gösteriyor ki, Peygamberin sünneti tabiri, muhakkak ki bu ilk asırda mevcuddu, fakat, resmî ve müstakil bir düstur olarak, Kur'an ile ilk iki halifenin sünneti arasına henüz dahil edilmiş değildi, ve onlardan sonraki halifelerin takib ettikleri siyasete müteveccih tenkidler, daima, onların Kur'an'dan ve Hz. Ebû Bekir ile Hz. Ömer'in sünnetinden uzaklaşmış olduklarını söylemekle yetiniyordu..." <a href="http://mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftn229" target="_blank"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="color: #0000ff">[229]</span></span></a></p><p> </p><p>Öncelikle belirtmeliyiz ki, Hz. Ali yukarıda ifade edildiği gibi, seleflerini örnek edinmeyi reddetmiş değildi. Bilakis o; Ahmed b. Hanbel'in rivayetine göre "Gücüm yettiği oranda", <a href="http://mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftn230" target="_blank"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="color: #0000ff">[230]</span></span></a> Taberi'nin rivayetlerine göre "Bilgim ve gücüm oranında öyle yapacacağımı, amel edeceğimi umuyorum" veya "Hayır! ancak gayretim ve takatim nisbetinde (üstlenebilirim)" şeklinde <a href="http://mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftn231" target="_blank"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="color: #0000ff">[231]</span></span></a> gayet ihtiyatlı ve gerçekçi ve biraz da tevazu içerisinde bir cevap vermiştir. Bu Hz. Ebû Bekir'in ilk naklettiğimiz sözüne parelel nitelikte bir sözdür. Yani, onlann örnekliğini kabul ediyor ama, bunu ancak gücü nisbetinde gerçekleştirebileceğini açıkça ifade ediyordu. Bizce burada asıl altı çizilmesi gereken husus, aynı bağlamda kullanılmış olmasına rağmen, Hz. Peygamberin icraatları için sünnet, ilk iki halifenin icraatları içinse siret ve fiil kelimelerinin kullanılmasıdır.</p><p> </p><p>Ayrıca, kullanılan tabirin, siyasî bir bağlamda geçiyor olması, onun hukukî muhtevasının bulunmadığını gösterir mi? Kaldı ki, İslam'da siyaset hukukunun, genel hukuktan ayrı mütala edilemeyeceği de ilmi ve tarihi bir gerçektir. Diğer taraftan siyasî otoritelerin, bilhassa ilk halifelerin İslam'ın genel hukukunun işletilmesine dair fonksiyonları da ortadadır. Özellikle, II. halife Hz. Ömer'in hukuktaki yeri, etki ve katkısı herkesçe bilinmektedir. Dolayısıyla, siyasî mesailde "Peygamberin sünnetine riayet edeceğim" demek, "Hukuk da dahil olmak üzere, hayatın her alanında ona uyacağım" şeklinde anlaşılmalıdır...O bakımdan burada önemli olan nokta, "Peygamberin sünneti" tabirinin kullanılmış olmasıdır. Aynca, kullanımın bu kadar erken bir zamanda var olduğunu müsteşriklerin onaylamış olmaları da anlamlıdır." <a href="http://mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftn232" target="_blank"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="color: #0000ff">[232]</span></span></a></p><p> </p><p>Nitekim, Abdurrahman b. Avf, Kur'an'a, Hz. Peygamberin sünnetine ve ilk iki halifenin sîretine riayeti tekeffül ettiği halde "Ben Ömer'in sünnetini terketmedim" demiştir. Bu konuda Hz. Osman, Hz. Ömer'in sünneti hakkında "Ben Ömer'in sünnetini de terketmedim. Ancak ona ne ben güç yetirebilirim, ne de o!" <a href="http://mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftn233" target="_blank"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="color: #0000ff">[233]</span></span></a> şeklinde cevap vermiştir</p><p> </p><p>Şüphesiz Hz. Osman'ın cevabî savunması gerçeğin bir ifadesi ve itirafıdır. Ne Hz. Osman'ın, ne Abdurrahman veya bir başkasının Hz. Ömer'in tarihe altın harflerle yazılmış adaletini, yüzyılları kucaklayan ileri görüşlü ve geniş ufuklu siyasetini gerçekleştirmeleri o kadar kolay değildi. Zira Hz. Ömer, adaleti, cesareti, feraseti ile siyasî bir deha idi ve insanlar üzerinde bir mehabeti ve karizması vardı. </p><p> </p><p>Yeniden ifade edelim ki, burada özellikle Ömer'in sünnetinin dile getirilmesi, sadece Hz. Osman'ın selefi olması hasebiyledir. Yoksa adı geçen oryantalistlerin düşündüğü gibi bu, onun sünnetinin, Hz. Peygamberin sünnetinden daha önemli ve öncelikli olduğunu göstermez. Zira, Hz. Ömer'in, imkanı ölçüsünde Hz.Peygamberin sünnetini, Hz. Ebû Bekir'in siyasetini izlediği, ihtiyaç halinde de kendi ictihad ve icraatlarını ortaya koymaktan çekinmediği herkesçe bilinen tarihi bir hakikattir.</p><p> </p><p>Hz. Osman'a karşı eleştiriler çoğalınca, H. 34 yılında ileri gelen bazı sahâbîlerin Halife'ye gönderdikleri Hz. Ali, Hz. Osman'ın huzuruna çıkarak ona şu uyarılarda bulunmuştur: "Ey Osman! şunu iyi bil ki, Allah katında kullarının en üstünü, doğru yola yönlendirilen, yönlendiren, bilinen sünneti uygulayan, terkedilmesi gereken bid'atı öldüren adil bir yöneticidir. Vallahi herşey apaçıktır. Sünnetler ortadadır ve alametleri bellidir. Bid'atlarda ortadadır ve onların da alametleri bellidir. Allah katında insanların en kötüsü de; kendisi saptığı gibi, başkalarını da saptıran, bilinen sünneti öldürüp, terkedilmiş bid'ati yaşatan zalim yöneticidir." <a href="http://mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftn234" target="_blank"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="color: #0000ff">[234]</span></span></a></p><p> </p><p>Hz. Ali'nin bu sözlerinde, hem sünnet, hem de bid'at kelimeleri, daha çok, doğru veya yanlış icraatlar ifade etmektedir. Elbette bu icraatlardan Hz. Peygamberin sünnetine, tatbikatına uygun olanlar sünnet; ona aykın olanlar ise, bidat ifadesiyle dile getirilmiştir. Yine burada doğru yolu ve sapmayı belirleyen temel kriterler, şüphesiz Kur'an ve Hz. Peygamberin sünnetidir.</p><p>Hz. Osman'ın H. 35 yılında abluka altındayken Mekke'lilere yazdığı mektubunda şu satırlar da yer almaktaydı: "Kim Allah'ın rızasını, hoşnudluğunu, Ahiret yurdunu, ümmetin düzelmesini, Rasulullah'ın ve ondan sonraki iki halifenin ortaya koydukları güzel sünneti isterse, bunun karşılığını size ancak Allah verir." <a href="http://mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftn235" target="_blank"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="color: #0000ff">[235]</span></span></a></p><p> </p><p>Burada da sünnet-i hasene, genel olarak Hz. Peygamberin ve onun ardından gelen iki halifenin güzel görülen, örnek gösterilen bütün uygulamalan ve icraatlandır. Her iki rivayet, aynı zamanda siyasî bir muhtevaya sahiptir.</p><p> </p><p>Yine o günlerde, işgalcilerin, Hz. Osman'dan hilafeti bırakması yolundaki baskılar üzerine Abdullah b. Ömer'in Halife'ye :</p><p> </p><p>"İslam'da böyle bir çığır açılmasından (en tusenne hâzini's-sunne) yana değilim. Zira (sen bu yolu açarsan) yöneticisine kızan her toplum onu azletmeye kalkar..." dediği nakledilir ki, <a href="http://mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftn236" target="_blank"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="color: #0000ff">[236]</span></span></a> burada sünnet ifadesi, çığır açma, ihdas etme ve kötüye örnek olma gibi lugavî anlamlarda kullanılmıştır.</p><p> </p><p><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: red">5- Hz. Alinin Dilinde "Sünnet" Tabiri:</span></span></span></strong></p><p> </p><p> </p><p>Kaynaklarımızda Hz. Ali'nin (ö.40) de bu tabiri birçok kez kullandığına dair değişik rivayetlere rastlamaktayız. Yukarıdakilere ilave olarak burada da bazılarını nakledelim:</p><p> </p><p>H. 36 yılında Kays b. Sa'd b. Ubade (ö. 59-60) <a href="http://mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftn237" target="_blank"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="color: #0000ff">[237]</span></span></a> Mısır'a gitmiş ve minberden, halka Hz. Ali'nin yazdığı şu mektubu okumuştu: "Allah'ın bu ümmete ikramlarından ve özel olarak onlara verdiği faziletlerden birisi de onlara Muhammed (s.a.v)'i göndermesidir ki, O, doğru yolda olmaları için onlara Kitabı, hikmeti, feraizi ve sünneti öğretmiştir... Sonra müslümanlar iki salih emiri halife seçmişler, onlar da Kitap ve sünnetle amel etmişler, güzel bir gidişat ortaya koymuşlar, sünnetten vaz geçmemişlerdir... Biliniz ki, sizin bizim üzerimizdeki hakkınız, Allah'ın Kitabı ve Rasulünün sünnetiyle amel etmemiz, Kur'an'ı hakkıyla uygulamamız ve sünneti uygulamamız olacaktır."</SPAN></p><p>Mektuptan sonra halka hitap etmeye devam eden Kays ise halkı Hz. Ali'ye bey'at etmeye çağırıken "Şu halde ey insanlar! Kalkın ve Allah'ın Kitabı ve Rasulünün sünneti üzere ona bey'at ediniz" demiştir. <a href="http://mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftn238" target="_blank"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="color: #0000ff">[238]</span></span></a></p><p> </p><p>Ahmed b. Hanbel'in naklettiği bir haberde de Hz. Ali, "Biliniz ki ben, ne peygamberim, ne de bana vahy geliyor. Fakat ben, gücüm yettiği kadar Allah'ın Kitabı ve Peygamberinin sünneti ile amel ediyorum" <a href="http://mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftn239" target="_blank"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="color: #0000ff">[239]</span></span></a> dediği rivayet edilmektedir.</SPAN></p><p> </p><p>Keza, Hz. Ali'nin Hacer-i Esved'i "Allahım, Kitabını ve Peygamberinin sünnetini tasdikleyerek" deyip selamladığını bilmekteyiz. <a href="http://mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftn240" target="_blank"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="color: #0000ff">[240]</span></span></a></p><p> </p><p>Hz. Ali'ye göre Bayram namazına çıkmazdan önce, birşeyler yemek ve yürüyerek gitmek sünnet olduğu gibi, <a href="http://mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftn241" target="_blank"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="color: #0000ff">[241]</span></span></a> Bayram namazının musallada kılınması da sünnet idi. Nitekim, Kufe'de musallaya çıkmakta zorlanan bazı zayıf kimseler için mescidde bayram namazı kılmaları talimatını verdiği zaman,</p><p> </p><p>"(Musallada kılmak) sünnet olmasaydı, ben de mescidde kılardım" <a href="http://mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftn242" target="_blank"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="color: #0000ff">[242]</span></span></a> demişti.</p><p> </p><p>Ona göre vitr namazı, farz namazları gibi, kesinlikle emrolunan bir namaz değil, lakin Rasûlullah'ın koyduğu bir sünnet idi. <a href="http://mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftn243" target="_blank"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="color: #0000ff">[243]</span></span></a>Yine ileride üzerinde genişçe duracağımız üzere, ona göre Rasûlullah (s.a.v) içki cezası konusunda belli bir sünnet koymamıştı <a href="http://mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftn244" target="_blank"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="color: #0000ff">[244]</span></span></a> fakat Hz. Ebû Bekir ve Ömer'in daha sonraki uygulamalarının hepsi de sünnetti <a href="http://mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftn245" target="_blank"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="color: #0000ff">[245]</span></span></a></p><p> </p><p>Hz. Ali'ye, kişinin kurbanlık devesine binip binemeyeceği sorulunca o, bunda bir beis olmadığını, zira Hz. Peygamberin, yürümekte olan kimselere kurbanlarına binmelerini emrettiğini söyledikten sonra,</p><p> </p><p>"Peygamberinizin sünnetinden daha üstün birşey aramayın!"<a href="http://mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftn246" target="_blank"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="color: #0000ff">[246]</span></span></a> demişti.</SPAN></p><p>Buhâri'nin rivayetine göre Hz. Ali, Halife Osman'ın hac ile birlikte umre yapılması yasağına dair talimatına aldırış etmemiş ve :</p><p> </p><p>"Ben bir kimsenin görüşünden dolayı Hz. Peygamberin sünnetini terkedecek değilim" <a href="http://mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftn247" target="_blank"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="color: #0000ff">[247]</span></span></a>demiştir. Oysa aynı ortak kanaldan gelen İbn Ebi Şeybe'nin rivayeti:</p><p>"Ben, senin görüşünden dolayı Rasûlullah'ın yaptığını terkedemem" <a href="http://mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftn248" target="_blank"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="color: #0000ff">[248]</span></span></a> şeklinde, Ahmed b. Hanbel'inki ise,</p><p>"Ben senin görüşünden dolayı, Rasûlullah'ın görüşünü terkedecek değilim" <a href="http://mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftn249" target="_blank"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="color: #0000ff">[249]</span></span></a> şeklindedir. Bu üç haberin ortak senedini şöyle gösterebiliriz:</p><p>Görüldüğü üzere haberin ilk iki ravisi aynıdır. En erken kaynak olan İbn Ebi Şeybe (ö. 235) rivayetinde Hz. Ali'nin sözü, "Resulullah'ın fiili"; Ahmed'in (ö. 241) rivayetinde "Rasûlullah'ın kavli (görüşü)" diye ifade edilirken, Buhâri'nin (ö. 256) rivayetinde ise bu "Peygamberin sünneti" şeklinde tabir edilmiştir. Aynı ortak kaynaktan gelmesine rağmen bu üç varyanttaki lafız farkları, ravilerin onu mana ile rivayet ettiklerini ve biraz tasarruf ile, belki de manayı kavramlarla ifade ettiklerini göstermektedir. <a href="http://mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftn250" target="_blank"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="color: #0000ff">[250]</span></span></a></p><p> </p><p>Buna benzer başka bir misali, yine Buhâri'nin nakletmiş olduğu şu kullanımda görmekteyiz. Ebû Vail'In naklettiğine göre Huzeyfe (ö. 36), rükû ve secdesini tam yapmadan namaz kılan birisini görmüş, namazını bitirince ona "Sen namaz kılmadın" demişti. Devamla Ebû Vail "Ve sanıyorum o şöyle demişti: </p><p> </p><p>"Eğer sen (bu şekildeki namazınla) ölsen, Muhammed'in (s.a.v) sünnetinden başka birşey üzere ölürsün!" <a href="http://mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftn251" target="_blank"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="color: #0000ff">[251]</span></span></a></p><p> </p><p>Oysa Abdurrazzak'ın Zeyd b. Vehb kanalından naklettiği başka bir varyantta, kırk yıldır bu şekilde namaz kıldığını söyleyen bu adama Huzeyfe'nin söylediği söz şöyledir:</p><p> </p><p>"Eğer (bu hâl üzere) ölürsen, Muhammed'in (s.a.v) ortaya koyduğu şeklin dışında birşey üzere ölmüş olursun." <a href="http://mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftn252" target="_blank"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="color: #0000ff">[252]</span></span></a></p><p> </p><p>Görüldüğü gibi zaten "sanıyorum" ifadesi ile tereddüdünü dile getiren Ebû Vail, haberi mana ile rivayet etmiş, Hz. Peygamberin namaz kılış biçimini ifade için kullanılan fıtrat kelimesi yerine, yine aynı anlama gelen sünnet tabirini kullanmıştır. Burada gerek Ebû Vail'in tereddüdü ve gerekse Abdurrazzak'ın (ö. 211), Buhârî'den daha erken bir kaynak olması sebebiyle, ikinci rivayeti tercih etmekteyiz.</p><p> </p><p>Ancak burada laûz farklı olsa da, mana aynıdır ve Huzeyfe o şahsın kıldığı namazın, Hz. Peygamberin namaz kılış tarzına uygun olmadığını, diğer bir ifade ile sünnete muhalif olduğunu söylemektedir. Şu halde "sünnet" tabiri, isim olarak kullanılmasa dahi, bir mana ve mefhum olarak, uyulması gereken bir ölçü ve model olarak mevcuttur.</p><p> </p><p>Bu ve benzer bazı rivayetler karşılaştırıldığında, bazı raviler, işte bu mana ve mefhumu, kendi dönemlerinde iyice yerleşen, kavramlaşan sünnet tabiri ile ifade edebilmişler, hatta bir anlamda "hedy, fıtrat, <a href="http://mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftn253" target="_blank"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="color: #0000ff">[253]</span></span></a> fiil vb. bazı kelimeleri, aralarında yaygın hale gelen sünnet kelimesi ile terceme etmişlerdir. Bu sebepledir ki, bu tür rivayetleri, muhtemel ravi tasarruflarından dolayı, mutlaka - varsa daha erken kaynaklara müracat edip- diğer varyantlarıyla karşılaştırmamız ve böylece orjinal lafzı tesbit etmeye çalışmamız gerekmektedir.</p><p> </p><p><span style="color: blue"><strong>*Sahabenin Sünnet Anlayışı/Dr. Bünyamin Erol</strong></span></p><p> </p><p><u><strong>Dipnotlar</strong></u>:</p><p><a href="http://mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftnref229" target="_blank"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="color: #0000ff">[229]</span></span></a> J. Schacht. 'Peygamberin Sünneti’ Tabiri Hakkında, ter. M. S. Hatiboğlu, AÜİFD, XVIII. 81.</p><p> </p><p><a href="http://mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftnref230" target="_blank"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="color: #0000ff">[230]</span></span></a> Ahmed. I. 75.</p><p> </p><p><a href="http://mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftnref231" target="_blank"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="color: #0000ff">[231]</span></span></a> Taberî, a.y.</p><p> </p><p><a href="http://mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftnref232" target="_blank"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="color: #0000ff">[232]</span></span></a> Özafşar, M. Emin, Hadisi Yeniden Düşünmek, s. 52-3. </p><p> </p><p><a href="http://mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftnref233" target="_blank"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="color: #0000ff">[233]</span></span></a> Ahmed, l. 68.</p><p> </p><p><a href="http://mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftnref234" target="_blank"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="color: #0000ff">[234]</span></span></a> Taberî, Tarih, IV. 337.</p><p> </p><p><a href="http://mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftnref235" target="_blank"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="color: #0000ff">[235]</span></span></a> Taberî, Tarih, IV. 410.</p><p> </p><p><a href="http://mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftnref236" target="_blank"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="color: #0000ff">[236]</span></span></a> İbn Sa'd, III. 66.</p><p> </p><p><a href="http://mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftnref237" target="_blank"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="color: #0000ff">[237]</span></span></a> Bkz. İbnu'l-Esir, Usdu'l-Ğâbe, IV. 424-6.</p><p> </p><p><a href="http://mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftnref238" target="_blank"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="color: #0000ff">[238]</span></span></a> Taberî, a.g.e.IV. 548-9; Aynı şekilde Hz. Ali. Hz. Ebu Bekir'in halife seçilince, Rasulullah'ın ameli ile amel ettiğini, ölünceye kadar onun sîretine uygun yaşadığını, Hz. Ömer'in de aynı şeyi yaptığını söylemektedir. Bkz: Ahmed. I. 128.</p><p> </p><p><a href="http://mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftnref239" target="_blank"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="color: #0000ff">[239]</span></span></a> Ahmed. I. 160.</p><p> </p><p><a href="http://mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftnref240" target="_blank"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="color: #0000ff">[240]</span></span></a> İbn Ebî Şeybe, III. 441. no: 15797.</p><p> </p><p><a href="http://mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftnref241" target="_blank"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="color: #0000ff">[241]</span></span></a> Tirmizî. Salat 382. no: 530, II. 410;</p><p> </p><p><a href="http://mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftnref242" target="_blank"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="color: #0000ff">[242]</span></span></a> Zeyd b. Ali. b. Huseyn b. Ali, Musnedu'l-İmâm Zeyd, derl. Abdulaziz b. İshak el-Bağdâdi, Beyrut-1983. II. baskı, Daru'l-Kütüb el-İlmiyye, s. 128.</p><p> </p><p><a href="http://mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftnref243" target="_blank"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="color: #0000ff">[243]</span></span></a> Fezari, Siyer, s. 314. no. 600; Tirmizî, Salat 333, no: 453, II. 316; Nesâi, Kıyamu'l-Leyl 27, III. 229; Ahmed. I. 86. 120. </p><p> </p><p><a href="http://mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftnref244" target="_blank"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="color: #0000ff">[244]</span></span></a> Abdurrazzâk, VII. 378. no: 13543: Buhâri. Hudud 4, VIll. 14; Müslim. Hudud 39. II. 1332; Ebû Dâvûd, Hudûd 37, no; 4486. IV. 626.</p><p> </p><p><a href="http://mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftnref245" target="_blank"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="color: #0000ff">[245]</span></span></a> Abduırazzâk, VII. 379, no: 13554; İbn Ebi Şeybe. V. 503. no: 28407; Müslim, Hudud 38, II. 1331-2.</p><p> </p><p><a href="http://mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftnref246" target="_blank"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="color: #0000ff">[246]</span></span></a> Ahmed. I. 121.</p><p> </p><p><a href="http://mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftnref247" target="_blank"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="color: #0000ff">[247]</span></span></a> Buhari, Hac34, II. 151.</p><p> </p><p><a href="http://mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftnref248" target="_blank"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="color: #0000ff">[248]</span></span></a> İbn Ebi Şeybe, III. 289. no: 14288.</p><p> </p><p><a href="http://mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftnref249" target="_blank"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="color: #0000ff">[249]</span></span></a> Ahmed. I. 95.</p><p> </p><p><a href="http://mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftnref250" target="_blank"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="color: #0000ff">[250]</span></span></a> Hz. Ali'den gelen diğer kullanımlar için bkz: Ahmed, I. 93. 107, 116, 121. 140-1, 143, 153.</p><p> </p><p><a href="http://mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftnref251" target="_blank"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="color: #0000ff">[251]</span></span></a> Buhâri, Salat 26, I. 102; Ahmed. V. 396.</p><p> </p><p><a href="http://mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftnref252" target="_blank"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="color: #0000ff">[252]</span></span></a> Abdurrazzâk. II. 368. no: 3732-3; Ahmed. V. 384.</p><p> </p><p><a href="http://mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftnref253" target="_blank"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="color: #0000ff">[253]</span></span></a> Misal için bkz: Nesâî, Zine 1, VIII. 126-8"de merfu ve muttasıl olarak gelen Hz. Aişe rivayetinde “On şey fıtrattandır” denirken, bu senedin ravilerinden Talk b. Habib'den mursel olarak gelen rivayette ise "On şey sünnettendir" şeklinde rivayet edilmektedir.</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="genc_kalem, post: 168757, member: 15919"] [FONT=Times New Roman][SIZE=4][COLOR=red][B]Hz. Osman'ın Dilinde "Sünnet" Tabiri:[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] Bu hadiseden elli sene sonrasının münakaşasız bir kaynağı, bize açık bir şekilde gösteriyor ki, Peygamberin sünneti tabiri, muhakkak ki bu ilk asırda mevcuddu, fakat, resmî ve müstakil bir düstur olarak, Kur'an ile ilk iki halifenin sünneti arasına henüz dahil edilmiş değildi, ve onlardan sonraki halifelerin takib ettikleri siyasete müteveccih tenkidler, daima, onların Kur'an'dan ve Hz. Ebû Bekir ile Hz. Ömer'in sünnetinden uzaklaşmış olduklarını söylemekle yetiniyordu..." [URL="mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftn229"][FONT=Times New Roman][COLOR=#0000ff][229][/COLOR][/FONT][/URL] Öncelikle belirtmeliyiz ki, Hz. Ali yukarıda ifade edildiği gibi, seleflerini örnek edinmeyi reddetmiş değildi. Bilakis o; Ahmed b. Hanbel'in rivayetine göre "Gücüm yettiği oranda", [URL="mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftn230"][FONT=Times New Roman][COLOR=#0000ff][230][/COLOR][/FONT][/URL] Taberi'nin rivayetlerine göre "Bilgim ve gücüm oranında öyle yapacacağımı, amel edeceğimi umuyorum" veya "Hayır! ancak gayretim ve takatim nisbetinde (üstlenebilirim)" şeklinde [URL="mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftn231"][FONT=Times New Roman][COLOR=#0000ff][231][/COLOR][/FONT][/URL] gayet ihtiyatlı ve gerçekçi ve biraz da tevazu içerisinde bir cevap vermiştir. Bu Hz. Ebû Bekir'in ilk naklettiğimiz sözüne parelel nitelikte bir sözdür. Yani, onlann örnekliğini kabul ediyor ama, bunu ancak gücü nisbetinde gerçekleştirebileceğini açıkça ifade ediyordu. Bizce burada asıl altı çizilmesi gereken husus, aynı bağlamda kullanılmış olmasına rağmen, Hz. Peygamberin icraatları için sünnet, ilk iki halifenin icraatları içinse siret ve fiil kelimelerinin kullanılmasıdır. Ayrıca, kullanılan tabirin, siyasî bir bağlamda geçiyor olması, onun hukukî muhtevasının bulunmadığını gösterir mi? Kaldı ki, İslam'da siyaset hukukunun, genel hukuktan ayrı mütala edilemeyeceği de ilmi ve tarihi bir gerçektir. Diğer taraftan siyasî otoritelerin, bilhassa ilk halifelerin İslam'ın genel hukukunun işletilmesine dair fonksiyonları da ortadadır. Özellikle, II. halife Hz. Ömer'in hukuktaki yeri, etki ve katkısı herkesçe bilinmektedir. Dolayısıyla, siyasî mesailde "Peygamberin sünnetine riayet edeceğim" demek, "Hukuk da dahil olmak üzere, hayatın her alanında ona uyacağım" şeklinde anlaşılmalıdır...O bakımdan burada önemli olan nokta, "Peygamberin sünneti" tabirinin kullanılmış olmasıdır. Aynca, kullanımın bu kadar erken bir zamanda var olduğunu müsteşriklerin onaylamış olmaları da anlamlıdır." [URL="mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftn232"][FONT=Times New Roman][COLOR=#0000ff][232][/COLOR][/FONT][/URL] Nitekim, Abdurrahman b. Avf, Kur'an'a, Hz. Peygamberin sünnetine ve ilk iki halifenin sîretine riayeti tekeffül ettiği halde "Ben Ömer'in sünnetini terketmedim" demiştir. Bu konuda Hz. Osman, Hz. Ömer'in sünneti hakkında "Ben Ömer'in sünnetini de terketmedim. Ancak ona ne ben güç yetirebilirim, ne de o!" [URL="mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftn233"][FONT=Times New Roman][COLOR=#0000ff][233][/COLOR][/FONT][/URL] şeklinde cevap vermiştir Şüphesiz Hz. Osman'ın cevabî savunması gerçeğin bir ifadesi ve itirafıdır. Ne Hz. Osman'ın, ne Abdurrahman veya bir başkasının Hz. Ömer'in tarihe altın harflerle yazılmış adaletini, yüzyılları kucaklayan ileri görüşlü ve geniş ufuklu siyasetini gerçekleştirmeleri o kadar kolay değildi. Zira Hz. Ömer, adaleti, cesareti, feraseti ile siyasî bir deha idi ve insanlar üzerinde bir mehabeti ve karizması vardı. Yeniden ifade edelim ki, burada özellikle Ömer'in sünnetinin dile getirilmesi, sadece Hz. Osman'ın selefi olması hasebiyledir. Yoksa adı geçen oryantalistlerin düşündüğü gibi bu, onun sünnetinin, Hz. Peygamberin sünnetinden daha önemli ve öncelikli olduğunu göstermez. Zira, Hz. Ömer'in, imkanı ölçüsünde Hz.Peygamberin sünnetini, Hz. Ebû Bekir'in siyasetini izlediği, ihtiyaç halinde de kendi ictihad ve icraatlarını ortaya koymaktan çekinmediği herkesçe bilinen tarihi bir hakikattir. Hz. Osman'a karşı eleştiriler çoğalınca, H. 34 yılında ileri gelen bazı sahâbîlerin Halife'ye gönderdikleri Hz. Ali, Hz. Osman'ın huzuruna çıkarak ona şu uyarılarda bulunmuştur: "Ey Osman! şunu iyi bil ki, Allah katında kullarının en üstünü, doğru yola yönlendirilen, yönlendiren, bilinen sünneti uygulayan, terkedilmesi gereken bid'atı öldüren adil bir yöneticidir. Vallahi herşey apaçıktır. Sünnetler ortadadır ve alametleri bellidir. Bid'atlarda ortadadır ve onların da alametleri bellidir. Allah katında insanların en kötüsü de; kendisi saptığı gibi, başkalarını da saptıran, bilinen sünneti öldürüp, terkedilmiş bid'ati yaşatan zalim yöneticidir." [URL="mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftn234"][FONT=Times New Roman][COLOR=#0000ff][234][/COLOR][/FONT][/URL] Hz. Ali'nin bu sözlerinde, hem sünnet, hem de bid'at kelimeleri, daha çok, doğru veya yanlış icraatlar ifade etmektedir. Elbette bu icraatlardan Hz. Peygamberin sünnetine, tatbikatına uygun olanlar sünnet; ona aykın olanlar ise, bidat ifadesiyle dile getirilmiştir. Yine burada doğru yolu ve sapmayı belirleyen temel kriterler, şüphesiz Kur'an ve Hz. Peygamberin sünnetidir. Hz. Osman'ın H. 35 yılında abluka altındayken Mekke'lilere yazdığı mektubunda şu satırlar da yer almaktaydı: "Kim Allah'ın rızasını, hoşnudluğunu, Ahiret yurdunu, ümmetin düzelmesini, Rasulullah'ın ve ondan sonraki iki halifenin ortaya koydukları güzel sünneti isterse, bunun karşılığını size ancak Allah verir." [URL="mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftn235"][FONT=Times New Roman][COLOR=#0000ff][235][/COLOR][/FONT][/URL] Burada da sünnet-i hasene, genel olarak Hz. Peygamberin ve onun ardından gelen iki halifenin güzel görülen, örnek gösterilen bütün uygulamalan ve icraatlandır. Her iki rivayet, aynı zamanda siyasî bir muhtevaya sahiptir. Yine o günlerde, işgalcilerin, Hz. Osman'dan hilafeti bırakması yolundaki baskılar üzerine Abdullah b. Ömer'in Halife'ye : "İslam'da böyle bir çığır açılmasından (en tusenne hâzini's-sunne) yana değilim. Zira (sen bu yolu açarsan) yöneticisine kızan her toplum onu azletmeye kalkar..." dediği nakledilir ki, [URL="mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftn236"][FONT=Times New Roman][COLOR=#0000ff][236][/COLOR][/FONT][/URL] burada sünnet ifadesi, çığır açma, ihdas etme ve kötüye örnek olma gibi lugavî anlamlarda kullanılmıştır. [B][FONT=Times New Roman][SIZE=4][COLOR=red]5- Hz. Alinin Dilinde "Sünnet" Tabiri:[/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] Kaynaklarımızda Hz. Ali'nin (ö.40) de bu tabiri birçok kez kullandığına dair değişik rivayetlere rastlamaktayız. Yukarıdakilere ilave olarak burada da bazılarını nakledelim: H. 36 yılında Kays b. Sa'd b. Ubade (ö. 59-60) [URL="mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftn237"][FONT=Times New Roman][COLOR=#0000ff][237][/COLOR][/FONT][/URL] Mısır'a gitmiş ve minberden, halka Hz. Ali'nin yazdığı şu mektubu okumuştu: "Allah'ın bu ümmete ikramlarından ve özel olarak onlara verdiği faziletlerden birisi de onlara Muhammed (s.a.v)'i göndermesidir ki, O, doğru yolda olmaları için onlara Kitabı, hikmeti, feraizi ve sünneti öğretmiştir... Sonra müslümanlar iki salih emiri halife seçmişler, onlar da Kitap ve sünnetle amel etmişler, güzel bir gidişat ortaya koymuşlar, sünnetten vaz geçmemişlerdir... Biliniz ki, sizin bizim üzerimizdeki hakkınız, Allah'ın Kitabı ve Rasulünün sünnetiyle amel etmemiz, Kur'an'ı hakkıyla uygulamamız ve sünneti uygulamamız olacaktır."</SPAN> Mektuptan sonra halka hitap etmeye devam eden Kays ise halkı Hz. Ali'ye bey'at etmeye çağırıken "Şu halde ey insanlar! Kalkın ve Allah'ın Kitabı ve Rasulünün sünneti üzere ona bey'at ediniz" demiştir. [URL="mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftn238"][FONT=Times New Roman][COLOR=#0000ff][238][/COLOR][/FONT][/URL] Ahmed b. Hanbel'in naklettiği bir haberde de Hz. Ali, "Biliniz ki ben, ne peygamberim, ne de bana vahy geliyor. Fakat ben, gücüm yettiği kadar Allah'ın Kitabı ve Peygamberinin sünneti ile amel ediyorum" [URL="mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftn239"][FONT=Times New Roman][COLOR=#0000ff][239][/COLOR][/FONT][/URL] dediği rivayet edilmektedir.</SPAN> Keza, Hz. Ali'nin Hacer-i Esved'i "Allahım, Kitabını ve Peygamberinin sünnetini tasdikleyerek" deyip selamladığını bilmekteyiz. [URL="mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftn240"][FONT=Times New Roman][COLOR=#0000ff][240][/COLOR][/FONT][/URL] Hz. Ali'ye göre Bayram namazına çıkmazdan önce, birşeyler yemek ve yürüyerek gitmek sünnet olduğu gibi, [URL="mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftn241"][FONT=Times New Roman][COLOR=#0000ff][241][/COLOR][/FONT][/URL] Bayram namazının musallada kılınması da sünnet idi. Nitekim, Kufe'de musallaya çıkmakta zorlanan bazı zayıf kimseler için mescidde bayram namazı kılmaları talimatını verdiği zaman, "(Musallada kılmak) sünnet olmasaydı, ben de mescidde kılardım" [URL="mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftn242"][FONT=Times New Roman][COLOR=#0000ff][242][/COLOR][/FONT][/URL] demişti. Ona göre vitr namazı, farz namazları gibi, kesinlikle emrolunan bir namaz değil, lakin Rasûlullah'ın koyduğu bir sünnet idi. [URL="mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftn243"][FONT=Times New Roman][COLOR=#0000ff][243][/COLOR][/FONT][/URL]Yine ileride üzerinde genişçe duracağımız üzere, ona göre Rasûlullah (s.a.v) içki cezası konusunda belli bir sünnet koymamıştı [URL="mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftn244"][FONT=Times New Roman][COLOR=#0000ff][244][/COLOR][/FONT][/URL] fakat Hz. Ebû Bekir ve Ömer'in daha sonraki uygulamalarının hepsi de sünnetti [URL="mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftn245"][FONT=Times New Roman][COLOR=#0000ff][245][/COLOR][/FONT][/URL] Hz. Ali'ye, kişinin kurbanlık devesine binip binemeyeceği sorulunca o, bunda bir beis olmadığını, zira Hz. Peygamberin, yürümekte olan kimselere kurbanlarına binmelerini emrettiğini söyledikten sonra, "Peygamberinizin sünnetinden daha üstün birşey aramayın!"[URL="mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftn246"][FONT=Times New Roman][COLOR=#0000ff][246][/COLOR][/FONT][/URL] demişti.</SPAN> Buhâri'nin rivayetine göre Hz. Ali, Halife Osman'ın hac ile birlikte umre yapılması yasağına dair talimatına aldırış etmemiş ve : "Ben bir kimsenin görüşünden dolayı Hz. Peygamberin sünnetini terkedecek değilim" [URL="mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftn247"][FONT=Times New Roman][COLOR=#0000ff][247][/COLOR][/FONT][/URL]demiştir. Oysa aynı ortak kanaldan gelen İbn Ebi Şeybe'nin rivayeti: "Ben, senin görüşünden dolayı Rasûlullah'ın yaptığını terkedemem" [URL="mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftn248"][FONT=Times New Roman][COLOR=#0000ff][248][/COLOR][/FONT][/URL] şeklinde, Ahmed b. Hanbel'inki ise, "Ben senin görüşünden dolayı, Rasûlullah'ın görüşünü terkedecek değilim" [URL="mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftn249"][FONT=Times New Roman][COLOR=#0000ff][249][/COLOR][/FONT][/URL] şeklindedir. Bu üç haberin ortak senedini şöyle gösterebiliriz: Görüldüğü üzere haberin ilk iki ravisi aynıdır. En erken kaynak olan İbn Ebi Şeybe (ö. 235) rivayetinde Hz. Ali'nin sözü, "Resulullah'ın fiili"; Ahmed'in (ö. 241) rivayetinde "Rasûlullah'ın kavli (görüşü)" diye ifade edilirken, Buhâri'nin (ö. 256) rivayetinde ise bu "Peygamberin sünneti" şeklinde tabir edilmiştir. Aynı ortak kaynaktan gelmesine rağmen bu üç varyanttaki lafız farkları, ravilerin onu mana ile rivayet ettiklerini ve biraz tasarruf ile, belki de manayı kavramlarla ifade ettiklerini göstermektedir. [URL="mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftn250"][FONT=Times New Roman][COLOR=#0000ff][250][/COLOR][/FONT][/URL] Buna benzer başka bir misali, yine Buhâri'nin nakletmiş olduğu şu kullanımda görmekteyiz. Ebû Vail'In naklettiğine göre Huzeyfe (ö. 36), rükû ve secdesini tam yapmadan namaz kılan birisini görmüş, namazını bitirince ona "Sen namaz kılmadın" demişti. Devamla Ebû Vail "Ve sanıyorum o şöyle demişti: "Eğer sen (bu şekildeki namazınla) ölsen, Muhammed'in (s.a.v) sünnetinden başka birşey üzere ölürsün!" [URL="mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftn251"][FONT=Times New Roman][COLOR=#0000ff][251][/COLOR][/FONT][/URL] Oysa Abdurrazzak'ın Zeyd b. Vehb kanalından naklettiği başka bir varyantta, kırk yıldır bu şekilde namaz kıldığını söyleyen bu adama Huzeyfe'nin söylediği söz şöyledir: "Eğer (bu hâl üzere) ölürsen, Muhammed'in (s.a.v) ortaya koyduğu şeklin dışında birşey üzere ölmüş olursun." [URL="mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftn252"][FONT=Times New Roman][COLOR=#0000ff][252][/COLOR][/FONT][/URL] Görüldüğü gibi zaten "sanıyorum" ifadesi ile tereddüdünü dile getiren Ebû Vail, haberi mana ile rivayet etmiş, Hz. Peygamberin namaz kılış biçimini ifade için kullanılan fıtrat kelimesi yerine, yine aynı anlama gelen sünnet tabirini kullanmıştır. Burada gerek Ebû Vail'in tereddüdü ve gerekse Abdurrazzak'ın (ö. 211), Buhârî'den daha erken bir kaynak olması sebebiyle, ikinci rivayeti tercih etmekteyiz. Ancak burada laûz farklı olsa da, mana aynıdır ve Huzeyfe o şahsın kıldığı namazın, Hz. Peygamberin namaz kılış tarzına uygun olmadığını, diğer bir ifade ile sünnete muhalif olduğunu söylemektedir. Şu halde "sünnet" tabiri, isim olarak kullanılmasa dahi, bir mana ve mefhum olarak, uyulması gereken bir ölçü ve model olarak mevcuttur. Bu ve benzer bazı rivayetler karşılaştırıldığında, bazı raviler, işte bu mana ve mefhumu, kendi dönemlerinde iyice yerleşen, kavramlaşan sünnet tabiri ile ifade edebilmişler, hatta bir anlamda "hedy, fıtrat, [URL="mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftn253"][FONT=Times New Roman][COLOR=#0000ff][253][/COLOR][/FONT][/URL] fiil vb. bazı kelimeleri, aralarında yaygın hale gelen sünnet kelimesi ile terceme etmişlerdir. Bu sebepledir ki, bu tür rivayetleri, muhtemel ravi tasarruflarından dolayı, mutlaka - varsa daha erken kaynaklara müracat edip- diğer varyantlarıyla karşılaştırmamız ve böylece orjinal lafzı tesbit etmeye çalışmamız gerekmektedir. [COLOR=blue][B]*Sahabenin Sünnet Anlayışı/Dr. Bünyamin Erol[/B][/COLOR] [U][B]Dipnotlar[/B][/U]: [URL="mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftnref229"][FONT=Times New Roman][COLOR=#0000ff][229][/COLOR][/FONT][/URL] J. Schacht. 'Peygamberin Sünneti’ Tabiri Hakkında, ter. M. S. Hatiboğlu, AÜİFD, XVIII. 81. [URL="mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftnref230"][FONT=Times New Roman][COLOR=#0000ff][230][/COLOR][/FONT][/URL] Ahmed. I. 75. [URL="mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftnref231"][FONT=Times New Roman][COLOR=#0000ff][231][/COLOR][/FONT][/URL] Taberî, a.y. [URL="mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftnref232"][FONT=Times New Roman][COLOR=#0000ff][232][/COLOR][/FONT][/URL] Özafşar, M. Emin, Hadisi Yeniden Düşünmek, s. 52-3. [URL="mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftnref233"][FONT=Times New Roman][COLOR=#0000ff][233][/COLOR][/FONT][/URL] Ahmed, l. 68. [URL="mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftnref234"][FONT=Times New Roman][COLOR=#0000ff][234][/COLOR][/FONT][/URL] Taberî, Tarih, IV. 337. [URL="mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftnref235"][FONT=Times New Roman][COLOR=#0000ff][235][/COLOR][/FONT][/URL] Taberî, Tarih, IV. 410. [URL="mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftnref236"][FONT=Times New Roman][COLOR=#0000ff][236][/COLOR][/FONT][/URL] İbn Sa'd, III. 66. [URL="mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftnref237"][FONT=Times New Roman][COLOR=#0000ff][237][/COLOR][/FONT][/URL] Bkz. İbnu'l-Esir, Usdu'l-Ğâbe, IV. 424-6. [URL="mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftnref238"][FONT=Times New Roman][COLOR=#0000ff][238][/COLOR][/FONT][/URL] Taberî, a.g.e.IV. 548-9; Aynı şekilde Hz. Ali. Hz. Ebu Bekir'in halife seçilince, Rasulullah'ın ameli ile amel ettiğini, ölünceye kadar onun sîretine uygun yaşadığını, Hz. Ömer'in de aynı şeyi yaptığını söylemektedir. Bkz: Ahmed. I. 128. [URL="mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftnref239"][FONT=Times New Roman][COLOR=#0000ff][239][/COLOR][/FONT][/URL] Ahmed. I. 160. [URL="mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftnref240"][FONT=Times New Roman][COLOR=#0000ff][240][/COLOR][/FONT][/URL] İbn Ebî Şeybe, III. 441. no: 15797. [URL="mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftnref241"][FONT=Times New Roman][COLOR=#0000ff][241][/COLOR][/FONT][/URL] Tirmizî. Salat 382. no: 530, II. 410; [URL="mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftnref242"][FONT=Times New Roman][COLOR=#0000ff][242][/COLOR][/FONT][/URL] Zeyd b. Ali. b. Huseyn b. Ali, Musnedu'l-İmâm Zeyd, derl. Abdulaziz b. İshak el-Bağdâdi, Beyrut-1983. II. baskı, Daru'l-Kütüb el-İlmiyye, s. 128. [URL="mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftnref243"][FONT=Times New Roman][COLOR=#0000ff][243][/COLOR][/FONT][/URL] Fezari, Siyer, s. 314. no. 600; Tirmizî, Salat 333, no: 453, II. 316; Nesâi, Kıyamu'l-Leyl 27, III. 229; Ahmed. I. 86. 120. [URL="mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftnref244"][FONT=Times New Roman][COLOR=#0000ff][244][/COLOR][/FONT][/URL] Abdurrazzâk, VII. 378. no: 13543: Buhâri. Hudud 4, VIll. 14; Müslim. Hudud 39. II. 1332; Ebû Dâvûd, Hudûd 37, no; 4486. IV. 626. [URL="mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftnref245"][FONT=Times New Roman][COLOR=#0000ff][245][/COLOR][/FONT][/URL] Abduırazzâk, VII. 379, no: 13554; İbn Ebi Şeybe. V. 503. no: 28407; Müslim, Hudud 38, II. 1331-2. [URL="mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftnref246"][FONT=Times New Roman][COLOR=#0000ff][246][/COLOR][/FONT][/URL] Ahmed. I. 121. [URL="mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftnref247"][FONT=Times New Roman][COLOR=#0000ff][247][/COLOR][/FONT][/URL] Buhari, Hac34, II. 151. [URL="mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftnref248"][FONT=Times New Roman][COLOR=#0000ff][248][/COLOR][/FONT][/URL] İbn Ebi Şeybe, III. 289. no: 14288. [URL="mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftnref249"][FONT=Times New Roman][COLOR=#0000ff][249][/COLOR][/FONT][/URL] Ahmed. I. 95. [URL="mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftnref250"][FONT=Times New Roman][COLOR=#0000ff][250][/COLOR][/FONT][/URL] Hz. Ali'den gelen diğer kullanımlar için bkz: Ahmed, I. 93. 107, 116, 121. 140-1, 143, 153. [URL="mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftnref251"][FONT=Times New Roman][COLOR=#0000ff][251][/COLOR][/FONT][/URL] Buhâri, Salat 26, I. 102; Ahmed. V. 396. [URL="mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftnref252"][FONT=Times New Roman][COLOR=#0000ff][252][/COLOR][/FONT][/URL] Abdurrazzâk. II. 368. no: 3732-3; Ahmed. V. 384. [URL="mk:@MSITStore:C:\Documents%20and%20Settings\SEZER\Belgelerim\Kütüphane\DarulKitap\darulkitap-v2.chm::/hadis/muhtelif-kitaplar/sahabeninsunnetanlayisi/1.htm#_ftnref253"][FONT=Times New Roman][COLOR=#0000ff][253][/COLOR][/FONT][/URL] Misal için bkz: Nesâî, Zine 1, VIII. 126-8"de merfu ve muttasıl olarak gelen Hz. Aişe rivayetinde “On şey fıtrattandır” denirken, bu senedin ravilerinden Talk b. Habib'den mursel olarak gelen rivayette ise "On şey sünnettendir" şeklinde rivayet edilmektedir. [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
İslamiyet
Resûlüllah (Aleyhisselatü Vesselam)
Peygamberimizin Sünneti
Peygamber efendimizin sünnetleri
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst