Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
İslamiyet
Resûlüllah (Aleyhisselatü Vesselam)
Peygamber Efendimizin Bir Günü
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Kýrýk Testi" data-source="post: 134029" data-attributes="member: 358"><p><strong>Peygamber Efendimiz'in Bir Günü</strong></p><p></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: purple">Normal bir ömür yaşamış her hangi bir insanın hayatından yirmi dört saatlik kısa bir dilimi, yani '<strong>bir gün</strong>'ü anlatmak, o kişiyi tanıtma adına ciddi yetersizlikler taşır. Zira yaşanan günlerin hemen hiç biri diğeriyle aynı değildir. Hele o kişi Efendimiz (sav) gibi, müstesna bir zat ise iş daha da zorlaşacaktır. Bu zorluğa rağmen günü belli dilimlere ayırarak, aynı günde olmazsa bile, o zaman diliminde genellikle işlenen fiilleri, sahih kaynaklar ışığında ele almaya gayret ettik. </span></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: purple">Asr-ı Saadet ve sonraki dönemlerde günler daha çok <strong>cami</strong> etrafında ve <strong>namaz</strong> merkezli geçtiğinden, günü namaz vakitlerinin sayısınca beşe böldük. Efendimiz (sav) ve o çizgide gidenlerin hayatında <strong>gece</strong>nin ayrı bir önemi olduğundan onu da ayrı bir dilim olarak ekledik. </span></span></span></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: purple">Sabah</span></span></span></strong></p><p></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: purple">Yeryüzünde günlük hayat sabah gün doğmadan başlar. Şebnemlerin oluşmasından, tomurcukların açılmasına; kuşların ötüşünden, nesimin esmesine varıncaya kadar hemen bütün varlık kendilerine mahsus dilleriyle gün doğmadan toplu bir zikir halkasına otururlar. İnsan da bu zikir halkasına, şuurlu bir şekilde iştirak eder ve başta namaz olmak üzere değişik zikir ve aktivitelerle güne başlar. </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: purple">Efendimiz (sav) de güne sabah namazı ile başlardı. Âmâ bir sahabe olan Abdullah b. Ümmi Mektum'un okuduğu ezandan sonra</span></span></span><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: purple">1</span></span></span></strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: purple"> Hz. Peygamber odasında sünneti kılar ve farzı kıldırmak üzere mescide çıkardı. Mescide gelemeyecek kadar ciddi mazeretleri olanlar dışında, Medine'de bulunan bütün Müslümanlar her farz namazı Efendimiz'in arkasında kılmaya gayret ederlerdi. </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: purple">Namazdan sonra her gün, güneş belli bir yüksekliğe çıkıncaya kadar önce tesbihatını ve o vakte ait mutad evradını yapar, sonra yüzünü ashabına dönerek bağdaş kurar ve ashabıyla sohbet ederdi. Bu sohbetler sırasında gündelik konulardan, tarihi hatıralara, rüya tabirlerinden, imana hizmet konularına, sorulara cevap vermekten, sıkıntısı olanların sıkıntısını gidermeye varıncaya kadar beşeriyetin gereği olan birçok mesele konuşuluyordu. Yani ibadet halkasından hemen sonra tam bir ilim ve irfan halkası kuruluyordu.</span></span></span><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: purple">2</span></span></span></strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: purple"> Yıllarca, her günün en verimli vaktinde ve en az bir saat süren '<strong>Peygamber Sohbeti</strong>' kişiye neler kazandırır, her halde onu ancak yaşayanlar bilir. Sahabenin üstünlüğü de burada aranmalıdır. </span></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: purple"><strong>Kuşluk namazı</strong> kılındıktan sonra oradan bir yere gidilmeyecekse Efendimiz (sav) eve döner ve evde yiyecek bir şey olup olmadığını sorardı. Şayet yiyecek bir şey varsa kahvaltı yapar yoksa "<em>öyle ise oruçluyum</em>"</span></span></span><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: purple">3</span></span></span></strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: purple"> der o günü oruçlu geçirirdi. "Bir şey var" denildiği zamanlarda var olan şey genelde süt, hurma, bir kaç dilim kuru arpa ekmeği vb. şeylerdi. Yani evlerinde ne bulurlarsa onu yerler, yemekler arasında ayırım yapmazlardı. </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: purple">Efendimiz'in hayatında yemek işi, günümüzde olduğu gibi hayatın merkezinde yer almıyor, gündelik hayat yemek öğünlerine göre şekillenmiyor, yemek için fazla zaman harcanmıyor, yemek olmadığı zaman problem yapılmıyor, mükellef sofralar kurulmuyor, sohbetlerde sürekli yemek çeşitlerinden söz edilmiyor, daha güzel bir yemek için kilometrelerce yol kat edilmiyor, yıllık yiyecek hesabı yapılıp depolanmıyor, yemek masası kurulmuyor vs. Durum böyle olunca da, günümüzün tam aksine, diğer önemli şeylere daha çok vakit ve para ayrılıyordu. </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: purple">Hz. Peygamber öğleden önce bir süre dinlenirdi. Gece ibadet ve benzeri faaliyetlerle uğraşıldığı için yeterince dinlenememek, iş yoğunluğu ve stresten ötürü dikkatin dağılması, bedenin yorulması ve sıcak iklim şartlarından ötürü, gecenin yanı sıra bir de gündüz uyuyup dinlenme söz konusudur. İslami, literatürde buna <strong>kaylule</strong> denilmektedir. Türkçemizde buna <strong>öğle uykusu</strong> veya <strong>öğle öncesi uyku</strong> demek mümkündür. </span></span></span></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: purple">Öğle</span></span></span></strong></p><p></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: purple">Öğle, gündüzün kemale erip zevale meylettiği, günlük işlerin belli bir seviyeye getirildiği, iş yoğunluğundan uzaklaşarak kısa bir dinlenmeğe ihtiyaç duyulduğu, fânî dünyanın geçici ve ağır işlerinin verdiği gaflet ve yorgunluktan ruhun teneffüse ihtiyaç hissettiği bir zamandır. İnsan ruhu, bu sıkıcı atmosferden kurtulmak, Yüce Rabbinin huzuruna çıkıp el bağlayarak nimetlerine şükür ve hamd edip yardım dilemek, celal ve azametine karşı rükû ve secde ile aczini ortaya koymak üzere öğle namazını kılmaya büyük bir heves ve ihtiyaç duyar. Hele bu namaz Efendimiz (sav)'in arkasında kılınacaksa... </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: purple">Evet, Hz. Peygamber, büyük bir iştiyakla camiye koşan ashabına gün ortasında öğle namazını kıldırırdı. Eğer o gün haftanın <strong>Cuma</strong> günü ise bambaşka bir coşku ile yani bayram havasında namaza hazırlanılırdı. Tırnaklar kesilir, banyo yapılır, yeni elbiseler giyilir, kokular sürülür, her günden daha erken camiye gidilir, Efendimiz'in hutbesine kulak verilir ve ardından da namaz kılınırdı. Özellikle bu namaza çocuk ve kadınlar diğer vakitlere nazaran daha çok iştirak ederlerdi. </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: purple">Kaynaklarımızda düzenli bir şekilde yenilen <strong>öğle yemeği</strong>nden söz edilmemektedir. Fıtır sadakası veya bazı keffaretlerin miktarı belirlenirken günde iki öğün üzerinden hesaplanması gösteriyor ki, sabah ve akşam yemeklerine ek olarak üçüncü bir öğün bulunmamaktadır. Böylece, sabah kahvaltısını sahurda yiyen kişinin günlerini ne kadar kolay bir şekilde oruçlu geçirebileceği de daha iyi anlaşılmaktadır. Aslında günümüzde de iki öğünle yetinmek hem zaman kazanma, hem bütçe dengeleri, hem de sağlık açısından tavsiyeye şayan olmanın ötesinde uyulması gereken bir sünnettir. Elbette şeker hastalığı vb. durumlar istisnadır. </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: purple">Hz. Peygamber zaman zaman ashabına ziyaretlerde bulunur, gündelik meşgalelerini deruhte eder, devlet başkanı olarak kamuyu ilgilendiren işlere bakar, nazil olan âyetleri vahiy katiplerine yazdırır, hemen yerine getirilmesi gereken emirler varsa bunları bir münadi vasıtasıyla halka duyurur ve gelen misafirlerle ilgilenirdi. Mesela hicretin sekizinci yılından itibaren yoğun bir elçiler ziyareti yaşanmıştır. Günün bir bölümü bu elçileri karşılama, ağırlama, soru ve isteklerine cevap verme ve uğurlama ile geçmekteydi. </span></span></span></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: purple">İkindi</span></span></span></strong></p><p></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: purple">İkindi günlük işlerin sona ermeye başladığı, gün içinde mazhar olduğumuz sağlık, selamet ve hayırlı hizmet gibi ilahî nimetlerin meyvesinin alındığı zamandır. </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: purple">Efendimiz (sav) de bu namaza, Kur'ân'ın işareti</span></span></span><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: purple">4</span></span></span></strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: purple"> ile âdeta ayrı bir değer verir ve Hz. Bilal'in yanık sesiyle ashabını camiye davet ederdi. İkindi vaktı mümini koruma-kollama ile görevli gece ve gündüz meleklerinin nöbet devir anlarından biri olduğu bilindiği için de, namaz sonrası tesbihat daha uzun tutulurdu. Nitekim bir hadis-i şerifte konu şu şekilde anlatılmaktadır: "G<em>ece bir grup, gündüz de bir grup melek yanınızda olurlar. Bunlar sabah ve ikindi namazları vaktinde bir araya gelir ve nöbet değişimi yaparlar. Rableri namaz kılmış kullarının hallerini en iyi bildiği halde, yine o meleklere: ‘Kullarımı ne halde bıraktınız?' diye sorar. Onlar da: 'Biz onları namaz kılar halde bıraktık ve yanlarına da namaz kılarken varmıştık', derler.</em>"</span></span></span><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: purple">5</span></span></span></strong> </p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: purple">Efendimiz'in pek terk etmediği bir âdeti vardı: Her ikindi namazından sonra hanımlarını dolaşır, onların hal ve hatırlarını sorar, ihtiyaçlarını tesbit ederdi. Bu mutad ziyaretlerinde Evzac-ı Tahiratın her biri yanlarında bulunanlardan Efendimiz'e ikram ederlerdi.</span></span></span><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: purple">6</span></span></span></strong> </p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: purple">Akşam</span></span></span></strong></p><p></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: purple">Akşam vakti, güz mevsiminin sonunda pek çok canlının ölmesine benzer şekilde, hem insanın bir gün vefat edeceğini, hem de kıyametin başlangıcında dünyanın harap olacağını ihtar eder. Böyle bir anda insan ruhu, şu önemli işleri yapan Zat'ın dergahına durmayı, "Allah-u Ekber" diyerek fânî olan her şeyden el çekip O'na hamd etmeyi, O'nu tesbih etmeyi, büyüklüğünü bir daha haykırmayı şiddetle arzu eder. Hz. Peygamber de bu arzu ile çoğu zaman güneşin batmasından önce akşam namazını beklemeye başlar, ezan okunur okunmaz hemen Yüce Divan'a dururdu. Farz namazdan sonra Evvabin adıyla bilinen 2-6 rekat namaz kılar ve bunu tavsiye ederdi.</span></span></span><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: purple">7</span></span></span></strong> </p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: purple">Efendimiz (sav) akşam namazından sonra o gün hangi hanımının yanında kalacaksa diğer ev halkı oraya toplanır ve aile sohbeti başlardı. Hz. Peygamber'in aile yuvası, hem sağlığında hem de ahirete intikal ettikten sonra ilmî faaliyetlerin hiç duraksamadan devam ettiği bir ortam olmuştur. Zira Efendimiz'in vefatından sonra hanımları bu ilim faaliyetini daha geniş bir halkaya açarak devam ettirmişledir. İslam dininin genel olarak pek çok hükmünün yanında, özellikle kadınlarla ilgili bazı özel hükümlerin öğrenilip aktarılmasında ve öğretilmesinde Efendimiz'in aile hayatının büyük fonksiyonu olmuştur. Özellikle bu '<strong>akşam sohbetleri</strong>'nin rolü küçümsenemez. Âdeta bir mektep gibi işleyen akşam sohbetleri, Hz. Âişe validemiz başta olmak üzere, birçok eşsiz alimin yetişmesine beşiklik etmiştir. Tabi sadece ilmî bahisler konuşulmuyordu; farklı çevre, kültür ve karaktere sahip ev halkı arasında ciddi bir muhabbet oluşuyor, birbirlerini daha iyi tanıyor, risalet görevinin tatlı ağırlığını Efendimiz'le beraber azaltmaya gayret ediyor, zaman zaman şakalaşıyor... kısacası mutlu bir ailede olması gereken ortamı sağlıyorlardı. </span></span></span></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: purple">Yatsı</span></span></span></strong></p><p></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: purple">Yatsı vaktinde karanlık her tarafı kaplar, gündüz görünen şeyler âdeta yokluğa gömülür, sanki vefat etmiş insanın geriye kalan eşyası da arkasından vefat edip unutulur. İmtihan için verilen dünya hayatının bütünüyle sona erdiğinin bir göstergesi gibidir. Adeta mutlak tasarruf sahibi olan Allah'ın yüceliği, ülfet perdesine sık sık gömülen insanoğluna bir daha gösterilmektedir. Çünkü Allah (cc) gece ile gündüzü, kış ve yazı, dünya ve ahireti bir kitabın sayfaları gibi kolaylıkla çevirir, yazar, bozar, değiştirir. İşte aciz, zaif, muhtaç ve geleceği karanlık gören insan bu vakitte yatsı namazını kılarak, her şeye gücü yeten ve gerçek bir dost olan Allah'a yönelir, dayanır ve sığınır. O'nu unutan ve karanlığa gömülen dünyayı, o da unutup, dertlerini dergah-ı rahmete döker. Ayrıca ne olur ne olmaz, ölüme benzeyen uykuya dalmadan önce son ibadetini yapıp, günlük hesap defterini güzelliklerle kapatmak ister. </span></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: purple">Hz. Peygamber de ashabına yatsı namazını kıldırır ve önemli bir durum olmazsa, kimseyle konuşmadan dinlenmeye çekilirdi. Uyumaya geçmeden önce <strong>dua</strong> ederdi. Bilindiği gibi O'nun hayatında dua pek büyük bir yere sahipti. Zira dua Kur'ân'ın ifadesiyle <strong>insanlığın değer ölçüsü</strong>dür. Hz. Aişe validemiz, O'nun yatmadan önce yaptığı dua ve uygulamayı şu şekilde anlatmaktadır: <em>"Allah Rasûlü her gece yatağına girdiğinde iki elini birleştirir, onlara üfler, İhlas, Felak ve Nas sûrelerini okur, sonra da başından başlayarak, vücudunda ulaşabildiği her yere elini sürer ve bunu üç defa tekrar ederdi."</em></span></span></span><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: purple">8</span></span></span></strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: purple"> Elbette bu konuda başka tavsiye ve uygulamaları da bulunmaktadır. Mesela Hz. Ali (ra) şunu rivayet etmektedir: <em>"Allah Rasûlü bana ve Fatıma'ya şu tavsiyede bulundu: Yatağınıza girdiğinizde 33 defa 'Allah-u Ekber', 33 defa 'subhanellah', 33 defa (bir rivayette 34) 'elhamdulillah' deyin."</em> Hz. Ali o günden sonra bunu hiç terk etmediğini söyleyince, bir zat "Sıffin günü de mi?" dedi, o "evet o gün bile..." cevabını verdi."</span></span></span><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: purple">9</span></span></span></strong> </p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: purple">Gece</span></span></span></strong></p><p></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: purple">Gece vakti ise, hem kışı, hem kabri, hem âlem-i berzahı hatırlatarak insan ruhunun Allah'ın rahmetine ne kadar muhtaç olduğunu hatırlatır. Dolayısıyla gece kılınacak teheccüd namazı, kabir gecesinde vef berzah karanlığında önümüzü aydınlatacak vazgeçilmez ışık kaynağımız olacaktır. </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: purple">Efendimiz (sav) günün son dilimi olan gecelerini de engin bir ibadetle geçirmekteydi. Tafsilatını ilgili eserlere havale ederek Hz. Âişe validemizin bir müşahedesini nakletmek istiyoruz: "Peygamber Efendimiz (sav), gece ayakları şişene kadar namaz kılardı. Kendisine, "Ey Allah'ın Rasûlü! Allah, senin geçmiş ve gelecek günahlarını bağışlamıştır.</span></span></span><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: purple">10</span></span></span></strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: purple"> Buna rağmen ibadet konusunda niye kendini bu kadar zorluyorsun?" denilince, "<em>Ben Allah'ın bu mağfiretine karşı şükreden bir kul olmayayım mı?</em>" cevabını verirdi."</span></span></span><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: purple">11</span></span></span></strong> </p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: purple">Teheccüd namazından sonra bir süre dinlenir ve müezzinin nidasıyla sabah namazına kalkardı. Hz. Bilal imsakten önce ezan okur ve halkı hem sahur hem de teheccüde kaldırırdı. Hz. Abdullah b. Ümmi Mektum ise imsak vaktinin başlamasıyla ezan okur ve sabah namazının girdiğini bildirirdi. </span></span></span></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: purple">Netice</span></span></span></strong></p><p></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: purple">Kainatın Efendisinin günlük hayatı çok değişik yönleriyle ele alınabilir. Ancak ne şekilde ele alınırsa alınsın, her yönüyle bütün insanlığa ışık olacak uygulama, tanzim ve sözlerle karşılaşılacaktır. Günlük hayatın adeta kabusa dönüştüğü bir dönemde, Efendimiz'in günlük hayatını tetkik eden ve kendisine dersler çıkaranlara ne mutlu.</span></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: purple">Prof.Dc Abdulhakim Yüce</span></span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Kýrýk Testi, post: 134029, member: 358"] [b]Peygamber Efendimiz'in Bir Günü[/b] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][COLOR=purple]Normal bir ömür yaşamış her hangi bir insanın hayatından yirmi dört saatlik kısa bir dilimi, yani '[B]bir gün[/B]'ü anlatmak, o kişiyi tanıtma adına ciddi yetersizlikler taşır. Zira yaşanan günlerin hemen hiç biri diğeriyle aynı değildir. Hele o kişi Efendimiz (sav) gibi, müstesna bir zat ise iş daha da zorlaşacaktır. Bu zorluğa rağmen günü belli dilimlere ayırarak, aynı günde olmazsa bile, o zaman diliminde genellikle işlenen fiilleri, sahih kaynaklar ışığında ele almaya gayret ettik. [/COLOR][/SIZE][/FONT] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=purple]Asr-ı Saadet ve sonraki dönemlerde günler daha çok [B]cami[/B] etrafında ve [B]namaz[/B] merkezli geçtiğinden, günü namaz vakitlerinin sayısınca beşe böldük. Efendimiz (sav) ve o çizgide gidenlerin hayatında [B]gece[/B]nin ayrı bir önemi olduğundan onu da ayrı bir dilim olarak ekledik. [/COLOR][/FONT][/SIZE] [B][FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][COLOR=purple]Sabah[/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][COLOR=purple]Yeryüzünde günlük hayat sabah gün doğmadan başlar. Şebnemlerin oluşmasından, tomurcukların açılmasına; kuşların ötüşünden, nesimin esmesine varıncaya kadar hemen bütün varlık kendilerine mahsus dilleriyle gün doğmadan toplu bir zikir halkasına otururlar. İnsan da bu zikir halkasına, şuurlu bir şekilde iştirak eder ve başta namaz olmak üzere değişik zikir ve aktivitelerle güne başlar. [/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][COLOR=purple]Efendimiz (sav) de güne sabah namazı ile başlardı. Âmâ bir sahabe olan Abdullah b. Ümmi Mektum'un okuduğu ezandan sonra[/COLOR][/SIZE][/FONT][URL="javascript:void(0);"][B][FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][COLOR=purple]1[/COLOR][/SIZE][/FONT][/B][/URL][FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][COLOR=purple] Hz. Peygamber odasında sünneti kılar ve farzı kıldırmak üzere mescide çıkardı. Mescide gelemeyecek kadar ciddi mazeretleri olanlar dışında, Medine'de bulunan bütün Müslümanlar her farz namazı Efendimiz'in arkasında kılmaya gayret ederlerdi. [/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][COLOR=purple]Namazdan sonra her gün, güneş belli bir yüksekliğe çıkıncaya kadar önce tesbihatını ve o vakte ait mutad evradını yapar, sonra yüzünü ashabına dönerek bağdaş kurar ve ashabıyla sohbet ederdi. Bu sohbetler sırasında gündelik konulardan, tarihi hatıralara, rüya tabirlerinden, imana hizmet konularına, sorulara cevap vermekten, sıkıntısı olanların sıkıntısını gidermeye varıncaya kadar beşeriyetin gereği olan birçok mesele konuşuluyordu. Yani ibadet halkasından hemen sonra tam bir ilim ve irfan halkası kuruluyordu.[/COLOR][/SIZE][/FONT][URL="javascript:void(0);"][B][FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][COLOR=purple]2[/COLOR][/SIZE][/FONT][/B][/URL][FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][COLOR=purple] Yıllarca, her günün en verimli vaktinde ve en az bir saat süren '[B]Peygamber Sohbeti[/B]' kişiye neler kazandırır, her halde onu ancak yaşayanlar bilir. Sahabenin üstünlüğü de burada aranmalıdır. [/COLOR][/SIZE][/FONT] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=purple][B]Kuşluk namazı[/B] kılındıktan sonra oradan bir yere gidilmeyecekse Efendimiz (sav) eve döner ve evde yiyecek bir şey olup olmadığını sorardı. Şayet yiyecek bir şey varsa kahvaltı yapar yoksa "[I]öyle ise oruçluyum[/I]"[/COLOR][/FONT][/SIZE][URL="javascript:void(0);"][B][FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][COLOR=purple]3[/COLOR][/SIZE][/FONT][/B][/URL][FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][COLOR=purple] der o günü oruçlu geçirirdi. "Bir şey var" denildiği zamanlarda var olan şey genelde süt, hurma, bir kaç dilim kuru arpa ekmeği vb. şeylerdi. Yani evlerinde ne bulurlarsa onu yerler, yemekler arasında ayırım yapmazlardı. [/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][COLOR=purple]Efendimiz'in hayatında yemek işi, günümüzde olduğu gibi hayatın merkezinde yer almıyor, gündelik hayat yemek öğünlerine göre şekillenmiyor, yemek için fazla zaman harcanmıyor, yemek olmadığı zaman problem yapılmıyor, mükellef sofralar kurulmuyor, sohbetlerde sürekli yemek çeşitlerinden söz edilmiyor, daha güzel bir yemek için kilometrelerce yol kat edilmiyor, yıllık yiyecek hesabı yapılıp depolanmıyor, yemek masası kurulmuyor vs. Durum böyle olunca da, günümüzün tam aksine, diğer önemli şeylere daha çok vakit ve para ayrılıyordu. [/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][COLOR=purple]Hz. Peygamber öğleden önce bir süre dinlenirdi. Gece ibadet ve benzeri faaliyetlerle uğraşıldığı için yeterince dinlenememek, iş yoğunluğu ve stresten ötürü dikkatin dağılması, bedenin yorulması ve sıcak iklim şartlarından ötürü, gecenin yanı sıra bir de gündüz uyuyup dinlenme söz konusudur. İslami, literatürde buna [B]kaylule[/B] denilmektedir. Türkçemizde buna [B]öğle uykusu[/B] veya [B]öğle öncesi uyku[/B] demek mümkündür. [/COLOR][/SIZE][/FONT] [B][FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][COLOR=purple]Öğle[/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][COLOR=purple]Öğle, gündüzün kemale erip zevale meylettiği, günlük işlerin belli bir seviyeye getirildiği, iş yoğunluğundan uzaklaşarak kısa bir dinlenmeğe ihtiyaç duyulduğu, fânî dünyanın geçici ve ağır işlerinin verdiği gaflet ve yorgunluktan ruhun teneffüse ihtiyaç hissettiği bir zamandır. İnsan ruhu, bu sıkıcı atmosferden kurtulmak, Yüce Rabbinin huzuruna çıkıp el bağlayarak nimetlerine şükür ve hamd edip yardım dilemek, celal ve azametine karşı rükû ve secde ile aczini ortaya koymak üzere öğle namazını kılmaya büyük bir heves ve ihtiyaç duyar. Hele bu namaz Efendimiz (sav)'in arkasında kılınacaksa... [/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][COLOR=purple]Evet, Hz. Peygamber, büyük bir iştiyakla camiye koşan ashabına gün ortasında öğle namazını kıldırırdı. Eğer o gün haftanın [B]Cuma[/B] günü ise bambaşka bir coşku ile yani bayram havasında namaza hazırlanılırdı. Tırnaklar kesilir, banyo yapılır, yeni elbiseler giyilir, kokular sürülür, her günden daha erken camiye gidilir, Efendimiz'in hutbesine kulak verilir ve ardından da namaz kılınırdı. Özellikle bu namaza çocuk ve kadınlar diğer vakitlere nazaran daha çok iştirak ederlerdi. [/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][COLOR=purple]Kaynaklarımızda düzenli bir şekilde yenilen [B]öğle yemeği[/B]nden söz edilmemektedir. Fıtır sadakası veya bazı keffaretlerin miktarı belirlenirken günde iki öğün üzerinden hesaplanması gösteriyor ki, sabah ve akşam yemeklerine ek olarak üçüncü bir öğün bulunmamaktadır. Böylece, sabah kahvaltısını sahurda yiyen kişinin günlerini ne kadar kolay bir şekilde oruçlu geçirebileceği de daha iyi anlaşılmaktadır. Aslında günümüzde de iki öğünle yetinmek hem zaman kazanma, hem bütçe dengeleri, hem de sağlık açısından tavsiyeye şayan olmanın ötesinde uyulması gereken bir sünnettir. Elbette şeker hastalığı vb. durumlar istisnadır. [/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][COLOR=purple]Hz. Peygamber zaman zaman ashabına ziyaretlerde bulunur, gündelik meşgalelerini deruhte eder, devlet başkanı olarak kamuyu ilgilendiren işlere bakar, nazil olan âyetleri vahiy katiplerine yazdırır, hemen yerine getirilmesi gereken emirler varsa bunları bir münadi vasıtasıyla halka duyurur ve gelen misafirlerle ilgilenirdi. Mesela hicretin sekizinci yılından itibaren yoğun bir elçiler ziyareti yaşanmıştır. Günün bir bölümü bu elçileri karşılama, ağırlama, soru ve isteklerine cevap verme ve uğurlama ile geçmekteydi. [/COLOR][/SIZE][/FONT] [B][FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][COLOR=purple]İkindi[/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][COLOR=purple]İkindi günlük işlerin sona ermeye başladığı, gün içinde mazhar olduğumuz sağlık, selamet ve hayırlı hizmet gibi ilahî nimetlerin meyvesinin alındığı zamandır. [/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][COLOR=purple]Efendimiz (sav) de bu namaza, Kur'ân'ın işareti[/COLOR][/SIZE][/FONT][URL="javascript:void(0);"][B][FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][COLOR=purple]4[/COLOR][/SIZE][/FONT][/B][/URL][FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][COLOR=purple] ile âdeta ayrı bir değer verir ve Hz. Bilal'in yanık sesiyle ashabını camiye davet ederdi. İkindi vaktı mümini koruma-kollama ile görevli gece ve gündüz meleklerinin nöbet devir anlarından biri olduğu bilindiği için de, namaz sonrası tesbihat daha uzun tutulurdu. Nitekim bir hadis-i şerifte konu şu şekilde anlatılmaktadır: "G[I]ece bir grup, gündüz de bir grup melek yanınızda olurlar. Bunlar sabah ve ikindi namazları vaktinde bir araya gelir ve nöbet değişimi yaparlar. Rableri namaz kılmış kullarının hallerini en iyi bildiği halde, yine o meleklere: ‘Kullarımı ne halde bıraktınız?' diye sorar. Onlar da: 'Biz onları namaz kılar halde bıraktık ve yanlarına da namaz kılarken varmıştık', derler.[/I]"[/COLOR][/SIZE][/FONT][URL="javascript:void(0);"][B][FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][COLOR=purple]5[/COLOR][/SIZE][/FONT][/B][/URL][FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][COLOR=purple] [/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][COLOR=purple]Efendimiz'in pek terk etmediği bir âdeti vardı: Her ikindi namazından sonra hanımlarını dolaşır, onların hal ve hatırlarını sorar, ihtiyaçlarını tesbit ederdi. Bu mutad ziyaretlerinde Evzac-ı Tahiratın her biri yanlarında bulunanlardan Efendimiz'e ikram ederlerdi.[/COLOR][/SIZE][/FONT][URL="javascript:void(0);"][B][FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][COLOR=purple]6[/COLOR][/SIZE][/FONT][/B][/URL][FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][COLOR=purple] [/COLOR][/SIZE][/FONT] [B][FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][COLOR=purple]Akşam[/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][COLOR=purple]Akşam vakti, güz mevsiminin sonunda pek çok canlının ölmesine benzer şekilde, hem insanın bir gün vefat edeceğini, hem de kıyametin başlangıcında dünyanın harap olacağını ihtar eder. Böyle bir anda insan ruhu, şu önemli işleri yapan Zat'ın dergahına durmayı, "Allah-u Ekber" diyerek fânî olan her şeyden el çekip O'na hamd etmeyi, O'nu tesbih etmeyi, büyüklüğünü bir daha haykırmayı şiddetle arzu eder. Hz. Peygamber de bu arzu ile çoğu zaman güneşin batmasından önce akşam namazını beklemeye başlar, ezan okunur okunmaz hemen Yüce Divan'a dururdu. Farz namazdan sonra Evvabin adıyla bilinen 2-6 rekat namaz kılar ve bunu tavsiye ederdi.[/COLOR][/SIZE][/FONT][URL="javascript:void(0);"][B][FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][COLOR=purple]7[/COLOR][/SIZE][/FONT][/B][/URL][FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][COLOR=purple] [/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][COLOR=purple]Efendimiz (sav) akşam namazından sonra o gün hangi hanımının yanında kalacaksa diğer ev halkı oraya toplanır ve aile sohbeti başlardı. Hz. Peygamber'in aile yuvası, hem sağlığında hem de ahirete intikal ettikten sonra ilmî faaliyetlerin hiç duraksamadan devam ettiği bir ortam olmuştur. Zira Efendimiz'in vefatından sonra hanımları bu ilim faaliyetini daha geniş bir halkaya açarak devam ettirmişledir. İslam dininin genel olarak pek çok hükmünün yanında, özellikle kadınlarla ilgili bazı özel hükümlerin öğrenilip aktarılmasında ve öğretilmesinde Efendimiz'in aile hayatının büyük fonksiyonu olmuştur. Özellikle bu '[B]akşam sohbetleri[/B]'nin rolü küçümsenemez. Âdeta bir mektep gibi işleyen akşam sohbetleri, Hz. Âişe validemiz başta olmak üzere, birçok eşsiz alimin yetişmesine beşiklik etmiştir. Tabi sadece ilmî bahisler konuşulmuyordu; farklı çevre, kültür ve karaktere sahip ev halkı arasında ciddi bir muhabbet oluşuyor, birbirlerini daha iyi tanıyor, risalet görevinin tatlı ağırlığını Efendimiz'le beraber azaltmaya gayret ediyor, zaman zaman şakalaşıyor... kısacası mutlu bir ailede olması gereken ortamı sağlıyorlardı. [/COLOR][/SIZE][/FONT] [B][FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][COLOR=purple]Yatsı[/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][COLOR=purple]Yatsı vaktinde karanlık her tarafı kaplar, gündüz görünen şeyler âdeta yokluğa gömülür, sanki vefat etmiş insanın geriye kalan eşyası da arkasından vefat edip unutulur. İmtihan için verilen dünya hayatının bütünüyle sona erdiğinin bir göstergesi gibidir. Adeta mutlak tasarruf sahibi olan Allah'ın yüceliği, ülfet perdesine sık sık gömülen insanoğluna bir daha gösterilmektedir. Çünkü Allah (cc) gece ile gündüzü, kış ve yazı, dünya ve ahireti bir kitabın sayfaları gibi kolaylıkla çevirir, yazar, bozar, değiştirir. İşte aciz, zaif, muhtaç ve geleceği karanlık gören insan bu vakitte yatsı namazını kılarak, her şeye gücü yeten ve gerçek bir dost olan Allah'a yönelir, dayanır ve sığınır. O'nu unutan ve karanlığa gömülen dünyayı, o da unutup, dertlerini dergah-ı rahmete döker. Ayrıca ne olur ne olmaz, ölüme benzeyen uykuya dalmadan önce son ibadetini yapıp, günlük hesap defterini güzelliklerle kapatmak ister. [/COLOR][/SIZE][/FONT] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=purple]Hz. Peygamber de ashabına yatsı namazını kıldırır ve önemli bir durum olmazsa, kimseyle konuşmadan dinlenmeye çekilirdi. Uyumaya geçmeden önce [B]dua[/B] ederdi. Bilindiği gibi O'nun hayatında dua pek büyük bir yere sahipti. Zira dua Kur'ân'ın ifadesiyle [B]insanlığın değer ölçüsü[/B]dür. Hz. Aişe validemiz, O'nun yatmadan önce yaptığı dua ve uygulamayı şu şekilde anlatmaktadır: [I]"Allah Rasûlü her gece yatağına girdiğinde iki elini birleştirir, onlara üfler, İhlas, Felak ve Nas sûrelerini okur, sonra da başından başlayarak, vücudunda ulaşabildiği her yere elini sürer ve bunu üç defa tekrar ederdi."[/I][/COLOR][/FONT][/SIZE][URL="javascript:void(0);"][B][FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][COLOR=purple]8[/COLOR][/SIZE][/FONT][/B][/URL][FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][COLOR=purple] Elbette bu konuda başka tavsiye ve uygulamaları da bulunmaktadır. Mesela Hz. Ali (ra) şunu rivayet etmektedir: [I]"Allah Rasûlü bana ve Fatıma'ya şu tavsiyede bulundu: Yatağınıza girdiğinizde 33 defa 'Allah-u Ekber', 33 defa 'subhanellah', 33 defa (bir rivayette 34) 'elhamdulillah' deyin."[/I] Hz. Ali o günden sonra bunu hiç terk etmediğini söyleyince, bir zat "Sıffin günü de mi?" dedi, o "evet o gün bile..." cevabını verdi."[/COLOR][/SIZE][/FONT][URL="javascript:void(0);"][B][FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][COLOR=purple]9[/COLOR][/SIZE][/FONT][/B][/URL][FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][COLOR=purple] [/COLOR][/SIZE][/FONT] [B][FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][COLOR=purple]Gece[/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][COLOR=purple]Gece vakti ise, hem kışı, hem kabri, hem âlem-i berzahı hatırlatarak insan ruhunun Allah'ın rahmetine ne kadar muhtaç olduğunu hatırlatır. Dolayısıyla gece kılınacak teheccüd namazı, kabir gecesinde vef berzah karanlığında önümüzü aydınlatacak vazgeçilmez ışık kaynağımız olacaktır. [/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][COLOR=purple]Efendimiz (sav) günün son dilimi olan gecelerini de engin bir ibadetle geçirmekteydi. Tafsilatını ilgili eserlere havale ederek Hz. Âişe validemizin bir müşahedesini nakletmek istiyoruz: "Peygamber Efendimiz (sav), gece ayakları şişene kadar namaz kılardı. Kendisine, "Ey Allah'ın Rasûlü! Allah, senin geçmiş ve gelecek günahlarını bağışlamıştır.[/COLOR][/SIZE][/FONT][URL="javascript:void(0);"][B][FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][COLOR=purple]10[/COLOR][/SIZE][/FONT][/B][/URL][FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][COLOR=purple] Buna rağmen ibadet konusunda niye kendini bu kadar zorluyorsun?" denilince, "[I]Ben Allah'ın bu mağfiretine karşı şükreden bir kul olmayayım mı?[/I]" cevabını verirdi."[/COLOR][/SIZE][/FONT][URL="javascript:void(0);"][B][FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][COLOR=purple]11[/COLOR][/SIZE][/FONT][/B][/URL][FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][COLOR=purple] [/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][COLOR=purple]Teheccüd namazından sonra bir süre dinlenir ve müezzinin nidasıyla sabah namazına kalkardı. Hz. Bilal imsakten önce ezan okur ve halkı hem sahur hem de teheccüde kaldırırdı. Hz. Abdullah b. Ümmi Mektum ise imsak vaktinin başlamasıyla ezan okur ve sabah namazının girdiğini bildirirdi. [/COLOR][/SIZE][/FONT] [B][FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][COLOR=purple]Netice[/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][COLOR=purple]Kainatın Efendisinin günlük hayatı çok değişik yönleriyle ele alınabilir. Ancak ne şekilde ele alınırsa alınsın, her yönüyle bütün insanlığa ışık olacak uygulama, tanzim ve sözlerle karşılaşılacaktır. Günlük hayatın adeta kabusa dönüştüğü bir dönemde, Efendimiz'in günlük hayatını tetkik eden ve kendisine dersler çıkaranlara ne mutlu.[/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][COLOR=purple][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][COLOR=purple]Prof.Dc Abdulhakim Yüce[/COLOR][/SIZE][/FONT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
İslamiyet
Resûlüllah (Aleyhisselatü Vesselam)
Peygamber Efendimizin Bir Günü
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst