Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
İslamiyet
Resûlüllah (Aleyhisselatü Vesselam)
Peygamberimizin Sünneti
Peygamber Efendimiz(S.A.V)'in Örnek Ahlakı
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="genc_kalem" data-source="post: 174367" data-attributes="member: 15919"><p><strong>z Peygamber (s.a.s.) de Adâb-ı Muaşeret-1</strong></p><p></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Century Gothic'"><strong><span style="color: red">Hz Peygamber (s.a.s.) </span><span style="color: red">de </span><span style="color: red">Adâb-ı Muaşeret</span><span style="color: red">-1</span></strong></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Century Gothic'"><span style="font-size: 15px"><strong>Edep, sözlükte “iyi terbiye, naziklik, usluluk, zariflik” manasına gelir. “Adâb” bunun çoğuludur. Muaşeret ise, “birlikte yaşayan kişilerin iyi geçinmesi” demektir. Buna göre âdâb-ı muaşeret deyince: <span style="color: red">“Topluluk hâlinde bir arada yaşayan insanların iyi ilişkiler içinde başarılı olmalarını sağlayan bilgiler”</span> akla gelmektedir. Buna halk arasında <span style="color: red">“görgü kuralları”</span> denmektedir. (Fr. savoir vivre) Eskiler bu konuda hüsn-i muaşeret yani “iyi geçinme” deyimini de kullanmışlardır.</strong></span></span></p><p></p><p><span style="font-family: 'Century Gothic'"><span style="font-size: 15px"><strong>Hiç şüphesiz âdâb-ı muaşeret deyimi geniş olarak ele alındığında insan hayatının bütün yönlerini kapsar: “Doğum, ad koyma, çocuk yetiştirme, öksüz çocukların durumu, yeme içme (sofra âdabı), eğitim öğretim, ilim, iş ahlâkı ve çalışıp kazanma âdabı, düğün, bayram, ev düzeni, aile fertleri arasında ilişkiler; beden, elbise ve sokakların temizliği, cömertlik, tevazu, dostluk, anne babaya ve yaşlılara karşı davranış usülleri, kadınlara saygı, ölüm,cenaze vs...”</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Century Gothic'"><span style="font-size: 15px"><strong>Demek ki, âdâb-ı muâşeret’in uygulama sahası insan hayatıdır, toplumdur. İnsanlar bir arada yaşamaya mecburdurlar. Hiçbir insan, “Ben bütün ihtiyaçlarımı ölünceye kadar tek başına karşılarım, benim kimseye, kimsenin de bana ihtiyacı yoktur!” diye düşünemez. Çünkü kişinin yediği ekmekte, içtiği çayda, giydiği elbisede ve bindiği arabada yüz binlerce, belki milyonlarca insanın emeği ve alın teri söz konusudur.</strong></span></span></p><p></p><p><span style="font-family: 'Century Gothic'"><span style="font-size: 15px"><strong>O hâlde önce İslâm’ın, insana bakışına temas etmekte yarar vardır:</strong></span></span></p><p></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Century Gothic'"><strong>İslâm, insanı saygıdeğer bir varlık olarak görür. Yüce Allah Kur’ân-ı Kerim’inde şöyle buyurur: <span style="color: red">“Biz insanı en güzel şekilde yarattık.” (Tin,95/4) “Andolsun ki biz, insanoğullarını şerefli kıldık, onların karada ve denizde gezmesini sağladık, temiz şeylerle onları rızıklandırdık, yaratıklarımızın pek çoğundan üstün kıldık.”(İsra, 17/70)</span></strong></span></span></p><p></p><p><span style="font-family: 'Century Gothic'"><span style="font-size: 15px"><strong>Âyetlerden açıkça anlaşılıyor ki, insan, gerek şekil ve beden yapısı bakımından, gerekse şerefi yani mânevi yapısı bakımından en güzel bir şekilde yaratılmış ve yaratıkların hepsine üstün kılınmıştır. Bu, öyle bir üstünlüktür ki, Cenâb-ı Hak, her şeyi onun emir ve hizmetine vermiştir. Bununla alâkalı bir âyet şöyledir:</strong></span></span></p><p></p><p><span style="font-family: 'Century Gothic'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: red"><strong>“Yüce Allah göklerde olanları, yerde olanları, hepsini sizin buyruğunuz altına vermiştir.” (Câsiye, 15/13)</strong></span></span></span></p><p></p><p><span style="font-family: 'Century Gothic'"><span style="font-size: 15px"><strong>Gerçekten de güneş bizi aydınlatmakta, ısıtmakta; yıldızlar geceleyin yol göstermekte, atmosfer teneffüs imkânı vermekte, yağmurlar yağmakta, yeryüzünde bereket fışkırmakta, koyun bizim için süt vermekte, arı bal üretmekte, milyonlarca yılda yeraltında oluşan kömür ve petrol, biz insanların yararına çıkarılmakta, işletilmektedir.</strong></span></span></p><p></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Century Gothic'"><strong>İnsanoğlunun hizmetine verilen şeyler sadece, bu tür maddî imkânlar değildir. İnsan; aklıyla, düşüncesiyle, konuşmasıyla, bilgisiyle, çalışarak ilerleyebilmesiyle yani mânevi yönüyle de üstün kılınmıştır. Allah insana mânevî yüceliklere erişebilme kabiliyetini vermiş, ona düşünce plânında en güzel rengi ihsan etmiştir. Bununla alâkalı olarak Yüce Kitab’ımızda şöyle buyurmaktadır: <span style="color: red">“Allah’ın verdiği renkten daha güzel renk var mıdır?”(Bakara, 2/138).</span> Âlimlere göre bu âyetteki renkten maksat: <span style="color: red">“Yaratılışıyla insana verilen fıtrat, hak dine yöneliş ve insan ruhuna verilmiş iyi eğilimlerdir.” (1)</span></strong></span></span></p><p></p><p><span style="font-family: 'Century Gothic'"><span style="font-size: 15px"><strong>İşte insan, Yüce Allah’ın, doğuştan kendisine verdiği bu iyi eğilimleri geliştirmek ve bu suretle hem Allah’ına, hem kendisine, hem de diğer insanlara karşı vazifelerini yapmak durumundadır. Şayet bunu yaparsa; insan olarak, diğer varlıklara karşı, yaratılıştan üstün kılınan özelliklerini geliştirmiş olacaktır. Bunun aksi, bu özelliklerin giderek zayıflamasına ve yok olmasına yol açacaktır. İslâm dini; kuvvetli bir iman, gerçeği aydınlatacak bilgi, yararlı işler ve güzel ahlâk ile kişinin saygıdeğer olma vasfını koruyabileceğini göstermiş; insanları kan dökmekten, ırzı namusu çiğnemekten, soyu bozulmaktan, vicdanı baskılardan alıkoyarak doğuştan verilen iyi eğilimlerin olumlu yönde gelişmesine ortam hazırlamıştır. Bu münasebetle İslâm dini:<span style="color: red"> “Can, mal, soy, akıl ve din”i,</span> dokunulmazlığı olan ve titizlikle korunması gereken esaslar olarak görmüştür. Eskiler bunlara: <span style="color: red">“Zarurât-ı hamse: Korunması gereken beş esas” </span>derlerdi.</strong></span></span></p><p></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Century Gothic'"><strong><span style="color: red">İslâm’a göre Allah katında insanlar, bir tarağın dişleri gibi eşittirler.</span> <span style="color: red">Mânevî üstünlük ancak takva iledir.</span> Nitekim Kur’ân-ı Kerim’de şöyle buyurulur: <span style="color: red">“Ey insanlar! Doğrusu biz sizleri bir erkekle bir dişiden yarattık. Sizi milletler ve kabileler hâline koyduk ki, birbirinizi kolayca tanıyasınız. Şüphesiz Allah katında en değerliniz O’na karşı gelmekten en çok sakınanınızda: Allah bilendir, haberdardır.”(Hucurât, 49/13)</span></strong></span></span></p><p></p><p><span style="font-family: 'Century Gothic'"><span style="font-size: 15px"><strong>Kişi; yaptığı iyi işleri, güzel davranışları ve güzel ahlâkı ile özel bir değere sahip olacaktır. Nitekim: <span style="color: red">“İşlediklerine karşılık her birinin dereceleri vardır.” (En’am, 6/132)</span> âyetinden herkesin, yaptığına uygun bir dereceye getirileceği ve mükâfatlandırılacağı anlaşılmaktadır.</strong></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Century Gothic'"><strong>İslâm dini, insanı toplum içinde değer kazanan, hizmetleriyle toplumu yararlandıran ve topumun hizmetlerinden de nasibini alan bir varlık olarak görür; dil, soy, renk, zenginlik, yoksulluk, gibi şeyleri üstünlük ve farklılık vasıtası saymaz. Nitekim Peygamber Efendimiz (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: <span style="color: red">“İnsanlar Âdem’in oğullarıdır. Âdem’i de Allah, topraktan yaratmıştır.”(2)</span></strong></span></span></p><p></p><p><span style="font-family: 'Century Gothic'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: red"><strong>“Ey insanlar! İyi biliniz ki Rabbiniz birdir; babanız birdir. Arab’ın Arap olmayana, Arap olmayanın da Arab’a; beyazın siyaha, siyahın da beyaza Allah korkusu dışında hiçbir üstünlüğü yoktur.” (3)</strong></span></span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="genc_kalem, post: 174367, member: 15919"] [b]z Peygamber (s.a.s.) de Adâb-ı Muaşeret-1[/b] [SIZE=4][FONT=Century Gothic][B][COLOR=red]Hz Peygamber (s.a.s.) [/COLOR][COLOR=red]de [/COLOR][COLOR=red]Adâb-ı Muaşeret[/COLOR][COLOR=red]-1[/COLOR][/B][/FONT][/SIZE] [FONT=Century Gothic][SIZE=4][/SIZE][/FONT] [FONT=Century Gothic][SIZE=4][B]Edep, sözlükte “iyi terbiye, naziklik, usluluk, zariflik” manasına gelir. “Adâb” bunun çoğuludur. Muaşeret ise, “birlikte yaşayan kişilerin iyi geçinmesi” demektir. Buna göre âdâb-ı muaşeret deyince: [COLOR=red]“Topluluk hâlinde bir arada yaşayan insanların iyi ilişkiler içinde başarılı olmalarını sağlayan bilgiler”[/COLOR] akla gelmektedir. Buna halk arasında [COLOR=red]“görgü kuralları”[/COLOR] denmektedir. (Fr. savoir vivre) Eskiler bu konuda hüsn-i muaşeret yani “iyi geçinme” deyimini de kullanmışlardır.[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Century Gothic][SIZE=4][/SIZE][/FONT] [FONT=Century Gothic][SIZE=4][B]Hiç şüphesiz âdâb-ı muaşeret deyimi geniş olarak ele alındığında insan hayatının bütün yönlerini kapsar: “Doğum, ad koyma, çocuk yetiştirme, öksüz çocukların durumu, yeme içme (sofra âdabı), eğitim öğretim, ilim, iş ahlâkı ve çalışıp kazanma âdabı, düğün, bayram, ev düzeni, aile fertleri arasında ilişkiler; beden, elbise ve sokakların temizliği, cömertlik, tevazu, dostluk, anne babaya ve yaşlılara karşı davranış usülleri, kadınlara saygı, ölüm,cenaze vs...”[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Century Gothic][SIZE=4][B]Demek ki, âdâb-ı muâşeret’in uygulama sahası insan hayatıdır, toplumdur. İnsanlar bir arada yaşamaya mecburdurlar. Hiçbir insan, “Ben bütün ihtiyaçlarımı ölünceye kadar tek başına karşılarım, benim kimseye, kimsenin de bana ihtiyacı yoktur!” diye düşünemez. Çünkü kişinin yediği ekmekte, içtiği çayda, giydiği elbisede ve bindiği arabada yüz binlerce, belki milyonlarca insanın emeği ve alın teri söz konusudur.[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Century Gothic][SIZE=4][/SIZE][/FONT] [FONT=Century Gothic][SIZE=4][B]O hâlde önce İslâm’ın, insana bakışına temas etmekte yarar vardır:[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Century Gothic][SIZE=4][/SIZE][/FONT] [SIZE=4][FONT=Century Gothic][B]İslâm, insanı saygıdeğer bir varlık olarak görür. Yüce Allah Kur’ân-ı Kerim’inde şöyle buyurur: [COLOR=red]“Biz insanı en güzel şekilde yarattık.” (Tin,95/4) “Andolsun ki biz, insanoğullarını şerefli kıldık, onların karada ve denizde gezmesini sağladık, temiz şeylerle onları rızıklandırdık, yaratıklarımızın pek çoğundan üstün kıldık.”(İsra, 17/70)[/COLOR][/B][/FONT][/SIZE] [FONT=Century Gothic][SIZE=4][/SIZE][/FONT] [FONT=Century Gothic][SIZE=4][B]Âyetlerden açıkça anlaşılıyor ki, insan, gerek şekil ve beden yapısı bakımından, gerekse şerefi yani mânevi yapısı bakımından en güzel bir şekilde yaratılmış ve yaratıkların hepsine üstün kılınmıştır. Bu, öyle bir üstünlüktür ki, Cenâb-ı Hak, her şeyi onun emir ve hizmetine vermiştir. Bununla alâkalı bir âyet şöyledir:[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Century Gothic][SIZE=4][/SIZE][/FONT] [FONT=Century Gothic][SIZE=4][COLOR=red][B]“Yüce Allah göklerde olanları, yerde olanları, hepsini sizin buyruğunuz altına vermiştir.” (Câsiye, 15/13)[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Century Gothic][SIZE=4][/SIZE][/FONT] [FONT=Century Gothic][SIZE=4][B]Gerçekten de güneş bizi aydınlatmakta, ısıtmakta; yıldızlar geceleyin yol göstermekte, atmosfer teneffüs imkânı vermekte, yağmurlar yağmakta, yeryüzünde bereket fışkırmakta, koyun bizim için süt vermekte, arı bal üretmekte, milyonlarca yılda yeraltında oluşan kömür ve petrol, biz insanların yararına çıkarılmakta, işletilmektedir.[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Century Gothic][SIZE=4][/SIZE][/FONT] [SIZE=4][FONT=Century Gothic][B]İnsanoğlunun hizmetine verilen şeyler sadece, bu tür maddî imkânlar değildir. İnsan; aklıyla, düşüncesiyle, konuşmasıyla, bilgisiyle, çalışarak ilerleyebilmesiyle yani mânevi yönüyle de üstün kılınmıştır. Allah insana mânevî yüceliklere erişebilme kabiliyetini vermiş, ona düşünce plânında en güzel rengi ihsan etmiştir. Bununla alâkalı olarak Yüce Kitab’ımızda şöyle buyurmaktadır: [COLOR=red]“Allah’ın verdiği renkten daha güzel renk var mıdır?”(Bakara, 2/138).[/COLOR] Âlimlere göre bu âyetteki renkten maksat: [COLOR=red]“Yaratılışıyla insana verilen fıtrat, hak dine yöneliş ve insan ruhuna verilmiş iyi eğilimlerdir.” (1)[/COLOR][/B][/FONT][/SIZE] [FONT=Century Gothic][SIZE=4][/SIZE][/FONT] [FONT=Century Gothic][SIZE=4][B]İşte insan, Yüce Allah’ın, doğuştan kendisine verdiği bu iyi eğilimleri geliştirmek ve bu suretle hem Allah’ına, hem kendisine, hem de diğer insanlara karşı vazifelerini yapmak durumundadır. Şayet bunu yaparsa; insan olarak, diğer varlıklara karşı, yaratılıştan üstün kılınan özelliklerini geliştirmiş olacaktır. Bunun aksi, bu özelliklerin giderek zayıflamasına ve yok olmasına yol açacaktır. İslâm dini; kuvvetli bir iman, gerçeği aydınlatacak bilgi, yararlı işler ve güzel ahlâk ile kişinin saygıdeğer olma vasfını koruyabileceğini göstermiş; insanları kan dökmekten, ırzı namusu çiğnemekten, soyu bozulmaktan, vicdanı baskılardan alıkoyarak doğuştan verilen iyi eğilimlerin olumlu yönde gelişmesine ortam hazırlamıştır. Bu münasebetle İslâm dini:[COLOR=red] “Can, mal, soy, akıl ve din”i,[/COLOR] dokunulmazlığı olan ve titizlikle korunması gereken esaslar olarak görmüştür. Eskiler bunlara: [COLOR=red]“Zarurât-ı hamse: Korunması gereken beş esas” [/COLOR]derlerdi.[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Century Gothic][SIZE=4][/SIZE][/FONT] [SIZE=4][FONT=Century Gothic][B][COLOR=red]İslâm’a göre Allah katında insanlar, bir tarağın dişleri gibi eşittirler.[/COLOR] [COLOR=red]Mânevî üstünlük ancak takva iledir.[/COLOR] Nitekim Kur’ân-ı Kerim’de şöyle buyurulur: [COLOR=red]“Ey insanlar! Doğrusu biz sizleri bir erkekle bir dişiden yarattık. Sizi milletler ve kabileler hâline koyduk ki, birbirinizi kolayca tanıyasınız. Şüphesiz Allah katında en değerliniz O’na karşı gelmekten en çok sakınanınızda: Allah bilendir, haberdardır.”(Hucurât, 49/13)[/COLOR][/B][/FONT][/SIZE] [FONT=Century Gothic][SIZE=4][/SIZE][/FONT] [FONT=Century Gothic][SIZE=4][B]Kişi; yaptığı iyi işleri, güzel davranışları ve güzel ahlâkı ile özel bir değere sahip olacaktır. Nitekim: [COLOR=red]“İşlediklerine karşılık her birinin dereceleri vardır.” (En’am, 6/132)[/COLOR] âyetinden herkesin, yaptığına uygun bir dereceye getirileceği ve mükâfatlandırılacağı anlaşılmaktadır.[/B][/SIZE][/FONT] [SIZE=4][FONT=Century Gothic][B]İslâm dini, insanı toplum içinde değer kazanan, hizmetleriyle toplumu yararlandıran ve topumun hizmetlerinden de nasibini alan bir varlık olarak görür; dil, soy, renk, zenginlik, yoksulluk, gibi şeyleri üstünlük ve farklılık vasıtası saymaz. Nitekim Peygamber Efendimiz (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: [COLOR=red]“İnsanlar Âdem’in oğullarıdır. Âdem’i de Allah, topraktan yaratmıştır.”(2)[/COLOR][/B][/FONT][/SIZE] [FONT=Century Gothic][SIZE=4][/SIZE][/FONT] [FONT=Century Gothic][SIZE=4][COLOR=red][B]“Ey insanlar! İyi biliniz ki Rabbiniz birdir; babanız birdir. Arab’ın Arap olmayana, Arap olmayanın da Arab’a; beyazın siyaha, siyahın da beyaza Allah korkusu dışında hiçbir üstünlüğü yoktur.” (3)[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
İslamiyet
Resûlüllah (Aleyhisselatü Vesselam)
Peygamberimizin Sünneti
Peygamber Efendimiz(S.A.V)'in Örnek Ahlakı
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst