Otuz Üçüncü Söz
Otuz Üç Penceredir
Otuz Üç Penceredir
Bir cihette Otuz Üçüncü Mektup ve bir cihette Otuz Üçüncü Söz
سَنُرِيهِمْ اٰيَاتِنَا فِى اْلاٰفَاقِ وَفِىۤ اَنْفُسِهِمْ حَتّٰى يَتَبَيَّنَ لَهُمْ اَنَّهُ الْحَقُّ اَوَلَمْ يَكْفِ بِرَبِّكَ اَنَّهُ عَلٰى كُلِّ شَىْءٍ شَهِيدٌ
SUAL: Şu iki âyet-i câmianın ifade ettiği vücub ve vahdâniyet-i İlâhiye ve evsâf ve şuûnât-ı Rabbâniyeye, âlem-i asgar ve ekber olan insan ve kâinatın vech-i delâletlerini, mücmel ve kısa bir surette beyanlarını isteriz. Çünkü münkirler pek ileri gittiler. “Ne vakte kadar
Elcevap: Yazılan bütün otuz üç adet Sözler, o âyetin denizinden ve ifaza ettiği hakikat bahrinden otuz üç katredir. Onlara baksanız, cevabınızı alabilirsiniz. Şimdilik, yalnız o denizden bir katrenin reşehâtına işaret nev’inden şöyle deriz ki:
Meselâ, nasıl ki bir zât-ı mu’ciznümâ, büyük bir saray yapmak istese, evvelâ temellerini, esaslarını, muntazaman, hikmetle vaz eder ve ilerideki neticelerine ve gayelerine muvafık bir tarzda tertip eder. Sonra menzillere, kısımlara maharetle
[NOT]Dipnot-1
“Onlara, gerek içinde yaşadıkları âlemin her tarafında, gerekse kendi nefislerinde âyetlerimizi göstereceğiz—tâ ki Kur’ân’ın hak olduğu onlara iyice açıklanmış olsun. Rabbinin herşeye şahit olması yetmez mi?” Fussılet Sûresi, 41:53
Dipnot-2
“O herşeye kàdirdir.” Mülk Sûresi, 67:1.[/NOT]
bahr: deniz | beyan: açıklama (bk. b-y-n) |
evsaf ve şuûnât-ı Rabbâniye: Cenâb-ı Hakkın yüce sıfatları ve terbiye edicilikle ilgili nitelikleri (bk. v-ṣ-f; ş-e-n; r-b-b) | hakikat: gerçek, doğru (bk. ḥ-ḳ-ḳ) |
hikmet: herşeyin belirli gayelere yönelik olarak, mânâlı, faydalı ve tam yerli yerinde olması (bk. ḥ-k-m) | ifâza: feyizlendirme, bereketlendirme (bk. f-y-ḍ) |
katre: damla | kâinat: evren, yaratılmış herşey (bk. k-v-n) |
maharet: ustalık, hüner | menzil: mekân, oda (bk. n-z-l) |
muntazaman: düzenli olarak (bk. n-ẓ-m) | muvafık: uygun |
mücmel: kısa, özet halinde (bk. c-m-l) | münkir: inkârcı, inançsız (bk. n-k-r) |
nev’: tür | reşahât: sızıntılar |
suret: şekil, biçim (bk. ṣ-v-r) | tertip etme: düzenleme |
vaz etme: koyma, yerleştirme | vech-i delâlet: delil olma yönü |
vücub ve vahdâniyet-i İlâhiye: Allah’ın birliği ve varlığının zorunlu oluşu (bk. v-c-b; v-ḥ-d; e-l-h) | zât-ı mu’ciznümâ: mu’cize gösteren zât (bk. a-c-z) |
âlem-i asgar ve ekber: en küçük ve en büyük âlem (bk. a-l-m; k-b-r) | âyet-i câmia: geniş, kapsamlı âyet (bk. c-m-a) |
<tbody>
</tbody>