Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
İslamiyet
İslam Akaidi ve Fıkıh
İmanın Şartları
O çayciyi ariyorum.....
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="kayýp_gül" data-source="post: 99908" data-attributes="member: 3579"><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #3f3151"><img src="http://www.karakalem.net/imgs/titles/10.gif" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /></span></span></span></strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><img src="http://www.harikayaa.com/wp-content/uploads/2007/09/cay-simit-f.jpg" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /></span></span></p><p> </p><p> </p><p> </p><p> </p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #3f3151">İhtida öyküleri arasında dolaşırken, San Fransisco’da yayınlanan The Islamic Bulletin adlı dergide neşredilmiş bir söyleşiyle de karşılaştım. Söyleşi, California’da oturan ve 1991 yılında İslâm’ı seçip İsmail ismini alan bir Amerikalı ile idi. Çok manidar notlar içeren bu söyleşinin tamamını aktaracak değilim. İsmail Goodwin isimli, şu an aşağı-yukarı elli yaşında olan bu mü’min kardeşimizin Körfez Savaşı hengâmında ABD’nin niye Orta Doğuda böyle bir işe giriştiğini anlama saiki ile Orta Doğuya dair on kitabı, ardından bu kitaplarda kendilerine atıfta bulunulan doğrudan İslâm’la ilgili birçok kitabı okumasından, sonra da direkt Müslümanlarca yazılmış İslâmî eserleri okuyup San Fransisco’daki bir İslâm merkezine gidip bazı Müslümanlarla tanışıp görüşmesinden sonra gerçekleştiğini belirtmekle yetinelim. </span></span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #3f3151">Burada sözkonusu etmek istediğim husus, İsmail Goodwin ağabeyimizin başından geçen ve "Lisan-ı hal, lisan-ı kâlden üstündür" sırrını belgeleyen bir hadise. Kendisi, söyleşi içinde şahsına yöneltilen, "Şimdi, bir Müslüman olarak, Müslümanlara dair izlenimleriniz neler?" sorusuna cevaben, gezip görmek amacıyla geldiği İstanbul’da yaşadığı bir hadiseyi anlatıyor. </span></span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #3f3151">Hadise şöyle: </span></span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #3f3151">İstanbul sokakları arasında, anlaşıldığı kadarıyla Beyazıt ile Eminönü arasındaki bir muhitte yokuş aşağı yürürken, ezan okunmaya başlıyor. Bunun üzerine, namazı hemencecik kılmak üzere, gördüğü bir camiye giriyor. Ki, küçük bir cami bu. Caminin şadırvanında abdestini alıyor ve cemaatle birlikte namazını kılıyor. </span></span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #3f3151">Namazın bitiminde, cemaatin, halinden tipinden Amerikalı, yahut en azından Batılı olduğunu tahmin ettikleri bir insanın kendileriyle birlikte namaz kılıyor oluşunu bir derece taaccüple karşıladıklarını hissediyor olmalı ki, içlerinden kimsenin İngilizce bilmediği cemaate, "I am İsmail. I came from America" gibi kısa ifadelerle, Amerikalı olduğunu, adının İsmail olduğunu, yani İslâm’ı seçmiş biri olduğunu filan anlatmaya çalışıyor. Ne dediğini çözmeye çalışan cemaatin efradından biri, hiç İngilizce bilmemekle birlikte, İsmail Goodwin ağabeyimizin ne dediğini, kim olduğunu tahminen anlıyor ve çaya İngilizce "Tea" dendiğini dahi bilmeyen bir Türk mü’min olarak, hemen Türkçe "Çay!" diyor ve ona omuzunu atıp çay içmeye çağırıyor. Birbirinin dillerini bilmeyen, ama camide beraberce aynı Rabbe ibadet eden iki kişi olarak, kalabalık ve dar sokaklarda kolkola yürüyor ve en sonunda bir işhanının giriş katındaki bir çayhanede bu yürüyüşü noktalıyorlar. "Dilini hiç bilmediğim tam bir yabancıyla, yabancı bir ülkede, aşina olmadığım similar arasında kolkola yürüdüm" diyor İsmail Goodwin. Çayhaneye geldiklerinde, "Çay!" hitabı ile "tea" içmeye davet edildiğini, kendisini oraya davet edenin ise bu küçük çayhaneyi işleten bir mü’min olduğunu öğreniyor ve sonrasında, birbirinin dillerini bilmeyen iki insan olmakla birlikte, beraber namaz kıldıklarının şuuruyla, hal diliyle, jest ve mimiklerle ve de çay ikramıyla anlaşıyorlar! İsmail Goodwin ağabeyimiz, sözü edilen çaycı ağabeyimiz onu camiden alıp götürürken, hiç mi hiç bu adam beni nereye götürüyor türünden endişe yaşamadığını da ekliyor ve aynı dili konuşmasalar bile aynı Rabbe ibadet ettiklerini bilen iki insan olarak yaşadıkları bu olaydan bahisle, "İşte" diyor, "İslâm’ın güzelliği! Müslümanların yekdiğerine karşı hissiyatı, bu güzelliği yansıtıyor." Ve ardından, "Müslümanlara dair izlenimlerim çok olumlu" diyor. "Elbette mükemmel değiliz, ama genel olarak konuşmak gerekirse, ortalama bir insanın sergilediği ahlâk ve edeb standardının üstündeyiz. İstisnalar elbette var, ama bu kaideyi bozmaz" diyor. </span></span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #3f3151">Şahsen, yakınımda, çok yakınımda bulunan bu çaycının kim olduğunu, çayhanesinin hangi handa bulunduğunu merak ediyorum. Bu çaycının, imandan gelen ihsan, ikram, uhuvvet gibi duyguların eşliğinde sergilediği davranışın, dünyanın öbür ucundaki, dilini dahi bilmediği bir insanın kalbinde yol açtığı tesirin farkında olup olmadığını da merak ediyorum. Bir mü’min olarak hasbeten lillah sergilediği bu davranışın, İsmail Goodwin adlı dilini bilmediği mü’min kardeşi tarafından önce bir dergiye, ardından internet üzerinden dünyanın her tarafından ulaşabilen herkese aktarılarak ‘cihanşümûl’ bir keyfiyet kazandığını biliyor olduğunu ise, sanmıyorum. </span></span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #3f3151">Ama, vâkıa bu işte. "Çay"ın İngilizce "tea" dendiğini dahi bilmeyen, yani eğitim-öğretim olarak belki ilkokul düzeyinde bulunan bir çaycının, imanın gerektirdiği kerem, ihsan, kardeşlik, tebessüm, yumuşak huyluluk gibi hasletlerle hallenmesi sayesinde, ‘hal diliyle’ anlattığı o kadar güzel birşey var ki ortada; eminim, çok iyi İngilizce bilen biri olarak, lâkin donuk, ruhsuz ve bilgiç bir edayla İslâm’da kardeşlik, ihsan, hoşgörü falan filandan İsmail Goodwin’e söz edecek olsa, bu kadar iz bırakmazdı. </span></span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #3f3151">Bu bakımdan, ‘hal dili’nin öneminin kesinkes farkında olmak; gerçekten, mü’min olmanın gerektirdiği güzel haller ile hallenmek gerekiyor. Görülüyor ki, bu güzel haller ile hallenen bir mü’min, çok iyi dil bilen bir insanın beceremediğini, hal diliyle beceriyor. </span></span></span></strong></p><p> </p><p style="text-align: center"><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #3f3151">Öyleyse, gelin, imanın gerektirdiği hallerle hallenelim; ve imana yakışmayan, fıtraten de sevilmeyen halleri sürgün edelim dünyamızdan...</span></span></span></strong></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="kayýp_gül, post: 99908, member: 3579"] [B][FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][COLOR=#3f3151][IMG]http://www.karakalem.net/imgs/titles/10.gif[/IMG][/COLOR][/SIZE][/FONT][/B][FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][IMG]http://www.harikayaa.com/wp-content/uploads/2007/09/cay-simit-f.jpg[/IMG][/SIZE][/FONT] [B][FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][COLOR=#3f3151]İhtida öyküleri arasında dolaşırken, San Fransisco’da yayınlanan The Islamic Bulletin adlı dergide neşredilmiş bir söyleşiyle de karşılaştım. Söyleşi, California’da oturan ve 1991 yılında İslâm’ı seçip İsmail ismini alan bir Amerikalı ile idi. Çok manidar notlar içeren bu söyleşinin tamamını aktaracak değilim. İsmail Goodwin isimli, şu an aşağı-yukarı elli yaşında olan bu mü’min kardeşimizin Körfez Savaşı hengâmında ABD’nin niye Orta Doğuda böyle bir işe giriştiğini anlama saiki ile Orta Doğuya dair on kitabı, ardından bu kitaplarda kendilerine atıfta bulunulan doğrudan İslâm’la ilgili birçok kitabı okumasından, sonra da direkt Müslümanlarca yazılmış İslâmî eserleri okuyup San Fransisco’daki bir İslâm merkezine gidip bazı Müslümanlarla tanışıp görüşmesinden sonra gerçekleştiğini belirtmekle yetinelim. [/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][COLOR=#3f3151]Burada sözkonusu etmek istediğim husus, İsmail Goodwin ağabeyimizin başından geçen ve "Lisan-ı hal, lisan-ı kâlden üstündür" sırrını belgeleyen bir hadise. Kendisi, söyleşi içinde şahsına yöneltilen, "Şimdi, bir Müslüman olarak, Müslümanlara dair izlenimleriniz neler?" sorusuna cevaben, gezip görmek amacıyla geldiği İstanbul’da yaşadığı bir hadiseyi anlatıyor. [/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][COLOR=#3f3151]Hadise şöyle: [/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][COLOR=#3f3151]İstanbul sokakları arasında, anlaşıldığı kadarıyla Beyazıt ile Eminönü arasındaki bir muhitte yokuş aşağı yürürken, ezan okunmaya başlıyor. Bunun üzerine, namazı hemencecik kılmak üzere, gördüğü bir camiye giriyor. Ki, küçük bir cami bu. Caminin şadırvanında abdestini alıyor ve cemaatle birlikte namazını kılıyor. [/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][COLOR=#3f3151]Namazın bitiminde, cemaatin, halinden tipinden Amerikalı, yahut en azından Batılı olduğunu tahmin ettikleri bir insanın kendileriyle birlikte namaz kılıyor oluşunu bir derece taaccüple karşıladıklarını hissediyor olmalı ki, içlerinden kimsenin İngilizce bilmediği cemaate, "I am İsmail. I came from America" gibi kısa ifadelerle, Amerikalı olduğunu, adının İsmail olduğunu, yani İslâm’ı seçmiş biri olduğunu filan anlatmaya çalışıyor. Ne dediğini çözmeye çalışan cemaatin efradından biri, hiç İngilizce bilmemekle birlikte, İsmail Goodwin ağabeyimizin ne dediğini, kim olduğunu tahminen anlıyor ve çaya İngilizce "Tea" dendiğini dahi bilmeyen bir Türk mü’min olarak, hemen Türkçe "Çay!" diyor ve ona omuzunu atıp çay içmeye çağırıyor. Birbirinin dillerini bilmeyen, ama camide beraberce aynı Rabbe ibadet eden iki kişi olarak, kalabalık ve dar sokaklarda kolkola yürüyor ve en sonunda bir işhanının giriş katındaki bir çayhanede bu yürüyüşü noktalıyorlar. "Dilini hiç bilmediğim tam bir yabancıyla, yabancı bir ülkede, aşina olmadığım similar arasında kolkola yürüdüm" diyor İsmail Goodwin. Çayhaneye geldiklerinde, "Çay!" hitabı ile "tea" içmeye davet edildiğini, kendisini oraya davet edenin ise bu küçük çayhaneyi işleten bir mü’min olduğunu öğreniyor ve sonrasında, birbirinin dillerini bilmeyen iki insan olmakla birlikte, beraber namaz kıldıklarının şuuruyla, hal diliyle, jest ve mimiklerle ve de çay ikramıyla anlaşıyorlar! İsmail Goodwin ağabeyimiz, sözü edilen çaycı ağabeyimiz onu camiden alıp götürürken, hiç mi hiç bu adam beni nereye götürüyor türünden endişe yaşamadığını da ekliyor ve aynı dili konuşmasalar bile aynı Rabbe ibadet ettiklerini bilen iki insan olarak yaşadıkları bu olaydan bahisle, "İşte" diyor, "İslâm’ın güzelliği! Müslümanların yekdiğerine karşı hissiyatı, bu güzelliği yansıtıyor." Ve ardından, "Müslümanlara dair izlenimlerim çok olumlu" diyor. "Elbette mükemmel değiliz, ama genel olarak konuşmak gerekirse, ortalama bir insanın sergilediği ahlâk ve edeb standardının üstündeyiz. İstisnalar elbette var, ama bu kaideyi bozmaz" diyor. [/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][COLOR=#3f3151]Şahsen, yakınımda, çok yakınımda bulunan bu çaycının kim olduğunu, çayhanesinin hangi handa bulunduğunu merak ediyorum. Bu çaycının, imandan gelen ihsan, ikram, uhuvvet gibi duyguların eşliğinde sergilediği davranışın, dünyanın öbür ucundaki, dilini dahi bilmediği bir insanın kalbinde yol açtığı tesirin farkında olup olmadığını da merak ediyorum. Bir mü’min olarak hasbeten lillah sergilediği bu davranışın, İsmail Goodwin adlı dilini bilmediği mü’min kardeşi tarafından önce bir dergiye, ardından internet üzerinden dünyanın her tarafından ulaşabilen herkese aktarılarak ‘cihanşümûl’ bir keyfiyet kazandığını biliyor olduğunu ise, sanmıyorum. [/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][COLOR=#3f3151]Ama, vâkıa bu işte. "Çay"ın İngilizce "tea" dendiğini dahi bilmeyen, yani eğitim-öğretim olarak belki ilkokul düzeyinde bulunan bir çaycının, imanın gerektirdiği kerem, ihsan, kardeşlik, tebessüm, yumuşak huyluluk gibi hasletlerle hallenmesi sayesinde, ‘hal diliyle’ anlattığı o kadar güzel birşey var ki ortada; eminim, çok iyi İngilizce bilen biri olarak, lâkin donuk, ruhsuz ve bilgiç bir edayla İslâm’da kardeşlik, ihsan, hoşgörü falan filandan İsmail Goodwin’e söz edecek olsa, bu kadar iz bırakmazdı. [/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][COLOR=#3f3151]Bu bakımdan, ‘hal dili’nin öneminin kesinkes farkında olmak; gerçekten, mü’min olmanın gerektirdiği güzel haller ile hallenmek gerekiyor. Görülüyor ki, bu güzel haller ile hallenen bir mü’min, çok iyi dil bilen bir insanın beceremediğini, hal diliyle beceriyor. [/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [CENTER][B][FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][COLOR=#3f3151]Öyleyse, gelin, imanın gerektirdiği hallerle hallenelim; ve imana yakışmayan, fıtraten de sevilmeyen halleri sürgün edelim dünyamızdan...[/COLOR][/SIZE][/FONT][/B][/CENTER] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
İslamiyet
İslam Akaidi ve Fıkıh
İmanın Şartları
O çayciyi ariyorum.....
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst