Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
İslamiyet
İslam Akaidi ve Fıkıh
İslamın Şartları
Namaz Kılmak
namazın esası
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="hayru nisa" data-source="post: 246184" data-attributes="member: 1013763"><p>Bütün ibadetler gibi namaz da iç rahatlatmak, yürek ferahlatmak için değil, yalnız ve yalnız Allah'ın istek ve emirlerine boyun eğdiğini göstermek için vardır. eğer din mensubu namazı ruhunu aydınlatmak için kılıyorsa, orucu yüreğini, vicdanını temizlemek için tutuyorsa, burada bir yanlışlık vardır ibadetin amacı adına. </p><p>kişi, kendi menfaatine uyması yahut kendine maddi/manevi bir çıkar sağlaması için ibadet yaptığı anda amacından sapmış olur. islama göre, emir ve yasaklarda herhangi bir dünya mantığı aramak söz konusu olamaz. bu ancak sonradan sonraya gayrimüslimlere islamı aşılamak için gündeme gelmiş bir metoddur, yok efendim islam bilimle aynı yoldan gitmektedir, şu ayette anlatılan şey aslında tıbbi açıdan buna denk gelmektedir gibi doğruluğu yahut yanlışlığı ispatlanamayan birtakım verilerle insanların aklını ikna etmeye çalışılmaktadır. </p><p>oysa özünde müminden böyle bir akli kavrama, anlama değil, yalnızca teslimiyet bekler bu din. namaz kılayım da içime nur dolsun motivasyonuyla hareket eden kişi yanılır. bunu benim aklım bir türlü almasa da, namaz kılarken aklıma kırk çeşit dünya işi takılsa da, bir türlü konsantre olamayıp halimi oldukça anlamsız yahut gülünç bulsam da ben bu işe devam edeceğim çünkü inandığım allah benden bunu bekliyor diyen ibadetin amacını kavramıştır. </p><p>tabii namaz kılmaya devam edilen süreç içerisinde manevi bir rahatlama hissedilmesi yanlış olamaz, ibadetin değerini azaltmaz. fakat defaatle söylenmesi gerekir ki, ibadetin yapılış amacı manevi rahata kavuşmak olmamalıdır. lâkin amellerde önce imanın hasıl olması gerekir. ancak imanla namazdan lezzet alınabilir.</p><p> imam-ı rabbani hazretleri' bu lezzeti şöyle tarif eder.</p><p> </p><p>nemâzların hepsinde hâsıl olan lezzetden, nefse bir pay yokdur. insan bu tadı duyarken, nefsi inlemekde, feryâd etmekdedir. yâ rabbî! bu, ne büyük bir rütbedir!</p><p>bizim gibi, rûhları hasta olanların, bu sözleri duyması da, büyük bir nimetdir ve hakîkî seâdetdir.</p><p></p><p></p><p>"ilâhî hakîkatlerden (celle sultânühü) nasîb almak, ancak âhıretde olacakdır. dünyâda bunlardan nasîb, ancak nemâzdadır ki, nemâz, müminin mirâcıdır. yanî dünyâdan âhırete yükselten bir merdiven gibidir. nemâzda sanki dünyâdan çıkıp, âhırete gidilir ve âhıretde kavuşulacak olan şeylerden haz, zevk alınır. öyle zan ediyorum ki, nemâzda bu devletin hâsıl olması, kâ'beye dönüldüğü içindir. çünki orası, ilâhî hakîkatlerin (teâlâ ve tekaddeset) zuhûr etdiği yerdir. görülüyor ki, kâ'be, dünyâda şaşılacak birşeydir. görünüşde dünyâdaki evlerden biridir. hakîkatde ise, âhıretdendir. kâ'be dolayısı ile nemâzda da, bu hâl hâsıl olmuş, sûreti de, hakîkati de, dünyâ ve âhıreti kendinde toplamışdır. muhakkak olarak anladım ki, nemâz kılarken hâsıl olan hâller, nemâz dışında hâsıl olan bütün hâllerin üstündedir. çünki bu hâllerin hepsi, zıl ve sûretden kurtulamamış, ne kadar yüksek ve kıymetli olsalar da, asıldan nasîb alamamışlardır. nemâzdaki hâller ise, asıldan nasîblidir. zıl ile asl ve birşey ile gölgesi arasında ne kadar fark varsa, bu iki hâl arasında da, o kadar fark vardır. "</p><p>bu iş, büyük nimetdir acabâ kime nasip olur?</p><p></p><p>iyi biliniz ki, dünyâda nemâzın rütbesi, derecesi, âhıretde, Allahü teâlâyı görmenin yüksekliği gibidir. dünyâda insanın Allahü teâlâya en yakın bulunduğu zemân, nemâz kıldığı zemândır. âhıretde en yakın olduğu da (rüyet), yanî Allahü teâlâyı gördüğü zemândır. dünyâdaki bütün ibâdetler, insanı nemâz kılabilecek bir hâle getirmek içindir. asl maksad, nemâz kılmakdır"</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="hayru nisa, post: 246184, member: 1013763"] Bütün ibadetler gibi namaz da iç rahatlatmak, yürek ferahlatmak için değil, yalnız ve yalnız Allah'ın istek ve emirlerine boyun eğdiğini göstermek için vardır. eğer din mensubu namazı ruhunu aydınlatmak için kılıyorsa, orucu yüreğini, vicdanını temizlemek için tutuyorsa, burada bir yanlışlık vardır ibadetin amacı adına. kişi, kendi menfaatine uyması yahut kendine maddi/manevi bir çıkar sağlaması için ibadet yaptığı anda amacından sapmış olur. islama göre, emir ve yasaklarda herhangi bir dünya mantığı aramak söz konusu olamaz. bu ancak sonradan sonraya gayrimüslimlere islamı aşılamak için gündeme gelmiş bir metoddur, yok efendim islam bilimle aynı yoldan gitmektedir, şu ayette anlatılan şey aslında tıbbi açıdan buna denk gelmektedir gibi doğruluğu yahut yanlışlığı ispatlanamayan birtakım verilerle insanların aklını ikna etmeye çalışılmaktadır. oysa özünde müminden böyle bir akli kavrama, anlama değil, yalnızca teslimiyet bekler bu din. namaz kılayım da içime nur dolsun motivasyonuyla hareket eden kişi yanılır. bunu benim aklım bir türlü almasa da, namaz kılarken aklıma kırk çeşit dünya işi takılsa da, bir türlü konsantre olamayıp halimi oldukça anlamsız yahut gülünç bulsam da ben bu işe devam edeceğim çünkü inandığım allah benden bunu bekliyor diyen ibadetin amacını kavramıştır. tabii namaz kılmaya devam edilen süreç içerisinde manevi bir rahatlama hissedilmesi yanlış olamaz, ibadetin değerini azaltmaz. fakat defaatle söylenmesi gerekir ki, ibadetin yapılış amacı manevi rahata kavuşmak olmamalıdır. lâkin amellerde önce imanın hasıl olması gerekir. ancak imanla namazdan lezzet alınabilir. imam-ı rabbani hazretleri' bu lezzeti şöyle tarif eder. nemâzların hepsinde hâsıl olan lezzetden, nefse bir pay yokdur. insan bu tadı duyarken, nefsi inlemekde, feryâd etmekdedir. yâ rabbî! bu, ne büyük bir rütbedir! bizim gibi, rûhları hasta olanların, bu sözleri duyması da, büyük bir nimetdir ve hakîkî seâdetdir. "ilâhî hakîkatlerden (celle sultânühü) nasîb almak, ancak âhıretde olacakdır. dünyâda bunlardan nasîb, ancak nemâzdadır ki, nemâz, müminin mirâcıdır. yanî dünyâdan âhırete yükselten bir merdiven gibidir. nemâzda sanki dünyâdan çıkıp, âhırete gidilir ve âhıretde kavuşulacak olan şeylerden haz, zevk alınır. öyle zan ediyorum ki, nemâzda bu devletin hâsıl olması, kâ'beye dönüldüğü içindir. çünki orası, ilâhî hakîkatlerin (teâlâ ve tekaddeset) zuhûr etdiği yerdir. görülüyor ki, kâ'be, dünyâda şaşılacak birşeydir. görünüşde dünyâdaki evlerden biridir. hakîkatde ise, âhıretdendir. kâ'be dolayısı ile nemâzda da, bu hâl hâsıl olmuş, sûreti de, hakîkati de, dünyâ ve âhıreti kendinde toplamışdır. muhakkak olarak anladım ki, nemâz kılarken hâsıl olan hâller, nemâz dışında hâsıl olan bütün hâllerin üstündedir. çünki bu hâllerin hepsi, zıl ve sûretden kurtulamamış, ne kadar yüksek ve kıymetli olsalar da, asıldan nasîb alamamışlardır. nemâzdaki hâller ise, asıldan nasîblidir. zıl ile asl ve birşey ile gölgesi arasında ne kadar fark varsa, bu iki hâl arasında da, o kadar fark vardır. " bu iş, büyük nimetdir acabâ kime nasip olur? iyi biliniz ki, dünyâda nemâzın rütbesi, derecesi, âhıretde, Allahü teâlâyı görmenin yüksekliği gibidir. dünyâda insanın Allahü teâlâya en yakın bulunduğu zemân, nemâz kıldığı zemândır. âhıretde en yakın olduğu da (rüyet), yanî Allahü teâlâyı gördüğü zemândır. dünyâdaki bütün ibâdetler, insanı nemâz kılabilecek bir hâle getirmek içindir. asl maksad, nemâz kılmakdır" [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
İslamiyet
İslam Akaidi ve Fıkıh
İslamın Şartları
Namaz Kılmak
namazın esası
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst