Muhammedin (a.s.m.) risaletine şahadet eden deliller

þualar

Active member
Evet, okumak ve yazmak öğrenmediği ve ümmi olduğu halde, on dört asrın ukalasını, feylesoflarını hayrette bırakan ve edyan-ı semaviyede birinciliği kazanan bir din ile birden, tecrübesiz ve defaten meydana çıkması emsal kabul etmez bir halet olduğu gibi, sözlerinden, fiillerinden, hallerinden çıkan İslamiyet, her zamanda üç yüz elli milyon insanın ruhlarına, nefislerine, akıllarına terbiyekarane ders vermesi ve manevi terakkiyata sevk etmesi, emsalsiz bir halettir.
Hem, öyle bir şeriatla meydana gelmiş ki, adilane kanunlarıyla nev-i beşerin beşten birisini on dört asırda maddi ve manevi terakki içinde idare etmesi misilsiz bir halet olduğu gibi, o Zat (a.s.m.) öyle bir iman ve itikadla meydana çıktı ki, bütün ehl-i hakikat, her zaman onun mertebe-i imanından feyiz almalarıyla beraber en yüksek ve en kuvvetli bir derecededir diye müttefikan tasdikleri ve o zamanda hadsiz muarızlarının ona muhalefeti zerre kadar bir telaş, bir vesvese, bir şüphe vermemesi gösteriyor ki, kuvvet-i imaniyede dahi onun emsali yok ve o külli yüksek imanı misilsizdir.
Hem, öyle bir ubudiyet ve ibadet gösterdi ki, iptida ve intihayı birleştirip hiç kimseyi taklit etmeyerek, ibadetin en ince esrarını görüp müraat ederek en dağdağalı zamanlarda dahi tam tamına ubudiyeti yapması emsalsiz bir halet olması gibi, Halıkına karşı öyle daavat ve münacat ve ricalar yapmış ki, bu zamana kadar telahuk-u efkarla beraber o mertebeye yetişilmemiş. Mesela, Cevşenü’l-Kebir münacatında bin bir esma-i İlahiyeyi şefaatçi ederek Halıkını öyle bir tarzda tavsif ve tarif eder ki, emsali yok. Ve marifetullahta kimse ona yetişememesi, misilsiz bir halettir.
Hem, öyle bir metanetle insanları dine davet ve öyle bir cüretle risaletini tebliğ etmiş ki, kavmi ve amcası ve dünyanın büyük devletleri ve eski dinlerin etbaları ona muarız ve düşman oldukları halde, zerre kadar korkmayarak, çekinmeyerek umumuna meydan okuması ve başa da çıkarması emsalsiz bir halettir.
İşte, onun sıdkına ve nübüvvetine bu harika, emsalsiz sekiz haletin mecmuu gayet kuvvetli bir şehadettir. Ve bu haletler, o zatın (a.s.m.) nihayet derecede ciddiyetine ve itminanına ve kemal-i sıdkına ve hakkaniyetine kati kanaatı var olduğunu gösteriyor. Alem-i İslam, her günde, her teşehhüdde milyonlar lisanla
b619.gif
der. Ve onun memuriyetine


Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerine olsun ey Peygamber!
teslimiyetini ve getirdiği saadet-i ebediye beşaretini tasdik ettiğini ve beşeriyetin derin bir aşkla ve fıtri ve istidadi pek kuvvetli bir iştiyakla aradığı hayat-ı bakiyeye sağlam bir yol açtığına karşı alem-i İslam, minnettarane, müteşekkirane
b620.gif
- ile bir manevi ziyaret ve görüşmek ve üç yüz
elli milyon, belki milyarlar namına onu tebrik eder.
Yirmi külli şehadetlerden ve çok şehadetleri ihtiva eden ikinci şahadet:

b621.gif

Yani, "Îmanın altı rükünlerinin hakikatleri ve tahakkukları ve hakkaniyetleri, Muhammedin (a.s.m.) risaletine ve hakkaniyetine kati şahadet eder. " Çünkü, onun risalet hayatının şahsiyet-i maneviyesi ve bütün davalarının esası ve mahiyet-i nübüvveti, o altı rükündür. Öyle ise, rükünlerin tahakkuklarına delalet eden bütün deliller, Muhammedin (a.s.m.) risaletinin hak olduğuna ve onun sadıkıyetine dahi delalet ederler. Hem ahiretin tahakkukuna sair rükünlerinin delaletini Meyve Risalesi ve Onuncu Sözün zeyilleri beyan ettikleri gibi; öyle de, her bir rükün, hüccetleriyle beraber onun risaletine bir hüccettir
.
 
Üst