Ukbaa
Well-known member
İkinci Lem’a

اِذْ نَادٰى رَبَّهُ اَنِّى مَسَّنِىَ الضُّرُّ وَاَنْتَ اَرْحَمُ الرَّاحِمِينَ
1

SABIR KAHRAMANI Hazret-i Eyyub Aleyhisselâmın şu münâcâtı, hem mücerreb, hem tesirlidir.

رَبِّى اَنِّى مَسَّنِىَ الضُّرُّ وَاَنْتَ اَرْحَمُ الرَّاحِمِينَ

Hazret-i Eyyub Aleyhisselâmın meşhur kıssasının hülâsası şudur ki:

Pek çok yara, bere içinde epey müddet kaldığı halde, o hastalığın azîm mükâfâtını düşünerek, kemâl-i sabırla tahammül edip kalmış. Sonra, yaralarından tevellüt eden kurtlar kalbine ve diline iliştiği zaman, zikir ve marifet-i İlâhiyenin mahalleri olan kalb ve lisanına iliştikleri için,


İşte bu Lem’ada Beş Nükte var.
[NOT]
Dipnot-1 “Eyyub’u da hatırla ki, Rabbine şöyle niyaz etmişti: ‘Bana gerçekten zarar dokundu. Sen ise merhametlilerin en merhametlisisin.’” Enbiyâ Sûresi, 21:83.
Dipnot-2 bk. Enbiyâ Sûresi; 21:84.
Dipnot-3 Ey Rabbim! Bana gerçekten zarar dokundu. Sen ise merhametlilerin en merhametlisisin.
Dipnot-4 bk. et-Taberî, Câmiu’l-Beyân: 17:71-72; İbn-i Hacer, Fethü’l-Bârî: 6:421; İbnü’l-Mübarek, ez-Zühd: s.49.
Dipnot-5 bk. Ebnü’l-Esîr, el-Kâmil fi’t-Târîh: 1:98-100
Dipnot-6 bk. Enbiyâ Sûresi, 21:84; Sâd Sûresi, 38:42-43. Ayrıca bk. Buhârî, Gusül: 20, Tevhid: 35; Müsned: 2:314.
[/NOT]
<TABLE border=0 cellSpacing=2 cellPadding=0><TBODY><TR><TD>Cenâb-ı Hak: Hakkın tâ kendisi olan şeref ve yücelik sahibi Allah</TD><TD>Hazret-i Eyyup: [bk. bilgiler – Eyyup (a.s.)]</TD></TR><TR><TD>Rab: her bir varlığa muhtaç olduğu şeyleri veren, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulunduran Allah</TD><TD>aleyhisselâm: Allah’ın selâmı onun üzerine olsun</TD></TR><TR><TD>azîm: büyük</TD><TD>envâ-ı merhamet: merhamet türleri</TD></TR><TR><TD>garazsız: başka bir niyet taşımaksızın</TD><TD>halel: zarar</TD></TR><TR><TD>hâlis: saf</TD><TD>hülâsa: özet</TD></TR><TR><TD>ihsan: bağış</TD><TD>iktibas: alıntı</TD></TR><TR><TD>kemâl-i sabır: tam sabır</TD><TD>kemâl-i âfiyet: tam anlamıyla sağlıklı olma</TD></TR><TR><TD>lem’a: parıltı</TD><TD>lillâh için: Allah için</TD></TR><TR><TD>mahal: yer</TD><TD>marifet-i İlâhiye: Allah’ı tanıma</TD></TR><TR><TD>mazhar etmek: eriştirmek</TD><TD>mücerreb: denenmiş</TD></TR><TR><TD>müddet: süre</TD><TD>mükâfât: ödül</TD></TR><TR><TD>münâcât: Allah’a yalvarış, duâ</TD><TD>nükte: derin ve ince anlamlı söz</TD></TR><TR><TD>suret: şekil, biçim</TD><TD>sâfi: temiz, arınmış</TD></TR><TR><TD>tahammül etme: dayanma</TD><TD>tevellüt eden: kaynaklanan</TD></TR><TR><TD>ubudiyet: kulluk</TD><TD>ubudiyet-i İlâhiye: Allah’a kulluk</TD></TR><TR><TD>vazife-i ubudiyet: kulluk görevi</TD><TD>zikir: Allah’ı anma</TD></TR><TR><TD>âyet: Kur’ân’ın her bir cümlesi</TD></TR></TBODY></TABLE>
<TABLE role=presentation cellSpacing=0 cellPadding=0><TBODY role=presentation><TR role=presentation></TR></TBODY></TABLE>