Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
İslamiyet
Resûlüllah (Aleyhisselatü Vesselam)
İKİ GÜZEL DÜĞÜN...
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="tuncerr" data-source="post: 50753" data-attributes="member: 99"><p><span style="font-size: 15px"><strong>Eşi, Peygamber Efendimiz'in sevgili kızı Rukayye radıyallahü anha'nın vefatı, kocası Hazreti Osman'ı çok üzdü...ağlıyor, sık sık hanımının kabrine gidiyor ve uzun zaman kabrin başında kalıyordu. Osman bin Affan radıyallahü anh'ın bu ağır üzüntüsü bütün dostları gibi Hazreti Ömer radıyallahü anh'ı da üzüyordu...bu sebeple bu üstün kıymetteki arkadaşının evine gitti: </strong></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong>-Ya Osman! Kabul edersen sana Ömer'in kızı Hafsa'yı nikâhlayabilirim. </strong></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong>Hazreti Osman, bir baba olarak Hazreti Ömer'in kendisi için gösterdiği takdire şayan bu fedakârlığa memnun oldu ve şükranlarını dile getirdi: </strong></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong>-Teşekkür ederim. Ancak bana lütfen biraz düşünebileceğim vakit ver. </strong></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong>...... </strong></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong>Bu konuşmalarının üzerinden bir-iki gün geçtikten sonra iki güzel arkadaş, yolda rastlaştılar. Hazreti Osman, Hazreti Ömer'in merakını bildiği için selâmdan sonra mevzuu açtı: </strong></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong>-Beni düşündüğün için; böyle büyük bir fedakârlıkta bulunduğun için tekrar şükranlarımı arz ediyorum...ancak lütfen bağışlayınız. Bir zaman daha evlenme fikrinde değilim. </strong></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong>Hazreti Ömer, tabii ki bir şey demedi...ama kalbine hüzün çiselerinin düşmesine mani olamadı. </strong></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong>...... </strong></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong>Şimdi dul olan Hazreti Ömer'in kızı Hafsa radıyallahü anha, Efendimize nebilik vazifesi gönderilmeden beş yıl önce dünyaya gelmişti. </strong></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong>...kocası Huneys bin Huzafe radıyallahü anh ile birlikte Medine'ye hicret etmişti. Hazreti Huneys, Bedr Cenginde aldığı ağır bir yara sebebi ile bilahare Medine'de vefat etti. O'nun vefatı Hafsa'yı genç yaşta yalnız bıraktı. </strong></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong>Bu hal, her babayı düşündüreceği gibi, Ömer bin Hattab'ı da kızına bir şey farkettirmese de düşündürüyordu...bu yüzden, dul kızını, dul ve hâlâ eşini kaybetmenin acıları ile sarsılan Osman bin Affan'a teklif etmişti. </strong></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong>...ama cevap malûm. </strong></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong>Bunun üzerine Hazreti Ömer, aynı teklifi müslümanların gözbebeği Ebu Bekr radıyallahü anh'a yaptı. Şüphesiz ki koca mümin'in yavrularından yana kalbi dağlıydı...cahiliyet zamanında küçücük kızını kendi elleri ile diri diri nasıl toprağa gömdüğünü hatırlayalım. Nerede o islam öncesi katı ve sert tavır; nerede bugün ciğerparesinin dul kalmasını bile kendine dert edinen pamuk gibi yumuşak kalb? Sanki Hafsa'nın şahsında toprağa gömdüğü kızının da gönlünü alıyordu. </strong></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong>Zaten gayet az konuşan Hazreti Ebubekr, sevgili arkadaşının bu teklifine karşı birşey söylemedi. </strong></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong>Hazreti Osman, hiç olmazsa, olumsuz da olsa bir cevap vermişti; Ebubekr'in Ömer'i bundan bile mahrum etmesi, iki kelime ile bir cevap bile vermemesi Hazreti Ömer radıyallahü anh'ı haylice üzdü. O muhteşem insanın narin kalbi örselenmişti. </strong></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong>Bir gün dayanamayıp derdini dertliler sığınağı O yüce Resule açtı: </strong></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong>-Hafsa'yı zevce olarak almaları için önce Osman'a sonra Ebubekr'e söyledim. İkisi de kabul etmedi. Halbuki Osman, şu ân dul.. </strong></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong>Sevgili Peygamberimiz sallallahü aleyhi ve sellem, bu seçilmişlerin seçkini can dostu ferahlandırdılar: </strong></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong>-Ya Ömer! Üzülme. Hak teâlâ, kızını Osman'dan hayırlı bir kimseye nasib etti ve Osman'a da kızından hayırlı bir hanım müyesser eyledi. </strong></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong>Hazreti Ömer'in kalbinde bir ânda huzur papatyaları açtı. </strong></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong>...... </strong></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong>Bir gün Allah'ın Resulü, Hazreti Osman'ı yanlarına davet ettiler ve sordular: </strong></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong>-Seni çok kederli görüyorum. Niçin? </strong></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong>-Ya Resulallah ben, hem hanımımı kaybettim; hem de Peygambere damat olma nimetini.. </strong></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong>Efendimiz, Hazreti Osman'ı da sevindirdiler. </strong></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong>-Ya Osman! Kardeşim Cebrail, yüce Allah'ın emrini getirdi ki, bu emr-i ilahide diğer kızım Ümmü Gülsüm'ü de Rukayye'nin mehri ile sana nikâhlamam buyuruluyor. </strong></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong>...tarifsiz sevinçler, Hazreti Osman'ın oldu. Bir kere daha Resulullah'a damat olma şanına kavuşuyordu. Böyle bir saadet yeryüzünde sadece O'na nasip oluyordu; evet sadece O'na. Yani Osman-ı Zinnureyn oldu; iki nura kavuşan. Peygamberimiz, Ümmü Gülsümle Osman bin Affan'ın nikâhlarını Hicri takvimle üçüncü yıl Rebiül evvel ayında yaptı...düğünse Cümadelahire ayında oldu. </strong></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong>...... </strong></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong>Sevgili Peygamberimiz Şaban ayında da Hafsa'yı Ömer bin Hattab'dan istediler...böylece mahzun Hafsa radıyallahü anha'yı Peygambere hanımlık; müminlere annelik tahtına çıkardılar. </strong></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong>Peygamberimiz'in, Hafsa validemize verdiği mehir, dörtyüz dirhem...farklı sebeplerle gönlü kırık iki yüksek dosttan biri damatlık, diğeri de Efendimize kayınpederlik şerefine kavuşuyordu. Hafsa hazretleri ise herkesten üstün bir yere...her şey ne kadar muntazam ne kadar yerli yerince. Ne gönül kırıklıkları kaldı, ne bir şey. </strong></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong>...... </strong></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong>Aradan bir zaman geçtikten sonra, bir gün yeri ve vesilesi gelince Hazreti Ömer, Hazreti Ebubekr'e sormadan edemedi: </strong></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong>-Ya kardeşim Ebubekr! Hafsa'yı sana teklif ettiğimde niçin hiç bir cevap vermedin? </strong></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong>Hazreti Ebubekr aziz dostunun yüzüne sevgi dolu gülücüklerle baktı: </strong></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong>-Çünkü O'nu Resulullah'ın isteyeceğini biliyordum. </strong></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong>Hazreti Ömer, heyecanına mani olamadı: </strong></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong>-E, peki bana niçin bu müjdeyi vermemiştin? </strong></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong>Üstün insan, bir umman kadar sâkindi: </strong></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong>-O'na ait bir sırrı nasıl açıklayabilirdim ki?</strong></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="tuncerr, post: 50753, member: 99"] [size=4][b]Eşi, Peygamber Efendimiz'in sevgili kızı Rukayye radıyallahü anha'nın vefatı, kocası Hazreti Osman'ı çok üzdü...ağlıyor, sık sık hanımının kabrine gidiyor ve uzun zaman kabrin başında kalıyordu. Osman bin Affan radıyallahü anh'ın bu ağır üzüntüsü bütün dostları gibi Hazreti Ömer radıyallahü anh'ı da üzüyordu...bu sebeple bu üstün kıymetteki arkadaşının evine gitti: -Ya Osman! Kabul edersen sana Ömer'in kızı Hafsa'yı nikâhlayabilirim. Hazreti Osman, bir baba olarak Hazreti Ömer'in kendisi için gösterdiği takdire şayan bu fedakârlığa memnun oldu ve şükranlarını dile getirdi: -Teşekkür ederim. Ancak bana lütfen biraz düşünebileceğim vakit ver. ...... Bu konuşmalarının üzerinden bir-iki gün geçtikten sonra iki güzel arkadaş, yolda rastlaştılar. Hazreti Osman, Hazreti Ömer'in merakını bildiği için selâmdan sonra mevzuu açtı: -Beni düşündüğün için; böyle büyük bir fedakârlıkta bulunduğun için tekrar şükranlarımı arz ediyorum...ancak lütfen bağışlayınız. Bir zaman daha evlenme fikrinde değilim. Hazreti Ömer, tabii ki bir şey demedi...ama kalbine hüzün çiselerinin düşmesine mani olamadı. ...... Şimdi dul olan Hazreti Ömer'in kızı Hafsa radıyallahü anha, Efendimize nebilik vazifesi gönderilmeden beş yıl önce dünyaya gelmişti. ...kocası Huneys bin Huzafe radıyallahü anh ile birlikte Medine'ye hicret etmişti. Hazreti Huneys, Bedr Cenginde aldığı ağır bir yara sebebi ile bilahare Medine'de vefat etti. O'nun vefatı Hafsa'yı genç yaşta yalnız bıraktı. Bu hal, her babayı düşündüreceği gibi, Ömer bin Hattab'ı da kızına bir şey farkettirmese de düşündürüyordu...bu yüzden, dul kızını, dul ve hâlâ eşini kaybetmenin acıları ile sarsılan Osman bin Affan'a teklif etmişti. ...ama cevap malûm. Bunun üzerine Hazreti Ömer, aynı teklifi müslümanların gözbebeği Ebu Bekr radıyallahü anh'a yaptı. Şüphesiz ki koca mümin'in yavrularından yana kalbi dağlıydı...cahiliyet zamanında küçücük kızını kendi elleri ile diri diri nasıl toprağa gömdüğünü hatırlayalım. Nerede o islam öncesi katı ve sert tavır; nerede bugün ciğerparesinin dul kalmasını bile kendine dert edinen pamuk gibi yumuşak kalb? Sanki Hafsa'nın şahsında toprağa gömdüğü kızının da gönlünü alıyordu. Zaten gayet az konuşan Hazreti Ebubekr, sevgili arkadaşının bu teklifine karşı birşey söylemedi. Hazreti Osman, hiç olmazsa, olumsuz da olsa bir cevap vermişti; Ebubekr'in Ömer'i bundan bile mahrum etmesi, iki kelime ile bir cevap bile vermemesi Hazreti Ömer radıyallahü anh'ı haylice üzdü. O muhteşem insanın narin kalbi örselenmişti. Bir gün dayanamayıp derdini dertliler sığınağı O yüce Resule açtı: -Hafsa'yı zevce olarak almaları için önce Osman'a sonra Ebubekr'e söyledim. İkisi de kabul etmedi. Halbuki Osman, şu ân dul.. Sevgili Peygamberimiz sallallahü aleyhi ve sellem, bu seçilmişlerin seçkini can dostu ferahlandırdılar: -Ya Ömer! Üzülme. Hak teâlâ, kızını Osman'dan hayırlı bir kimseye nasib etti ve Osman'a da kızından hayırlı bir hanım müyesser eyledi. Hazreti Ömer'in kalbinde bir ânda huzur papatyaları açtı. ...... Bir gün Allah'ın Resulü, Hazreti Osman'ı yanlarına davet ettiler ve sordular: -Seni çok kederli görüyorum. Niçin? -Ya Resulallah ben, hem hanımımı kaybettim; hem de Peygambere damat olma nimetini.. Efendimiz, Hazreti Osman'ı da sevindirdiler. -Ya Osman! Kardeşim Cebrail, yüce Allah'ın emrini getirdi ki, bu emr-i ilahide diğer kızım Ümmü Gülsüm'ü de Rukayye'nin mehri ile sana nikâhlamam buyuruluyor. ...tarifsiz sevinçler, Hazreti Osman'ın oldu. Bir kere daha Resulullah'a damat olma şanına kavuşuyordu. Böyle bir saadet yeryüzünde sadece O'na nasip oluyordu; evet sadece O'na. Yani Osman-ı Zinnureyn oldu; iki nura kavuşan. Peygamberimiz, Ümmü Gülsümle Osman bin Affan'ın nikâhlarını Hicri takvimle üçüncü yıl Rebiül evvel ayında yaptı...düğünse Cümadelahire ayında oldu. ...... Sevgili Peygamberimiz Şaban ayında da Hafsa'yı Ömer bin Hattab'dan istediler...böylece mahzun Hafsa radıyallahü anha'yı Peygambere hanımlık; müminlere annelik tahtına çıkardılar. Peygamberimiz'in, Hafsa validemize verdiği mehir, dörtyüz dirhem...farklı sebeplerle gönlü kırık iki yüksek dosttan biri damatlık, diğeri de Efendimize kayınpederlik şerefine kavuşuyordu. Hafsa hazretleri ise herkesten üstün bir yere...her şey ne kadar muntazam ne kadar yerli yerince. Ne gönül kırıklıkları kaldı, ne bir şey. ...... Aradan bir zaman geçtikten sonra, bir gün yeri ve vesilesi gelince Hazreti Ömer, Hazreti Ebubekr'e sormadan edemedi: -Ya kardeşim Ebubekr! Hafsa'yı sana teklif ettiğimde niçin hiç bir cevap vermedin? Hazreti Ebubekr aziz dostunun yüzüne sevgi dolu gülücüklerle baktı: -Çünkü O'nu Resulullah'ın isteyeceğini biliyordum. Hazreti Ömer, heyecanına mani olamadı: -E, peki bana niçin bu müjdeyi vermemiştin? Üstün insan, bir umman kadar sâkindi: -O'na ait bir sırrı nasıl açıklayabilirdim ki?[/b][/size] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
İslamiyet
Resûlüllah (Aleyhisselatü Vesselam)
İKİ GÜZEL DÜĞÜN...
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst