Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
İslamiyet
Resûlüllah (Aleyhisselatü Vesselam)
Peygamberimizin Ehlibeyti
Hz.Hüseyin ( r.a )
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="ASHAB-I BEDR" data-source="post: 279741" data-attributes="member: 1013691"><p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'"><strong><img src="https://fbcdn-sphotos-a.akamaihd.net/hphotos-ak-ash4/385918_10150455678584672_696779671_8356986_1816345181_n.jpg" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /></strong></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'"><strong></strong></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'"><strong>Hz.HÜSEYİN (r.a.)</strong></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'"></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'">Hz. Peygamber (s.a.s)'in Hz. Fatıma (r.anha)'dan torunu, Hz. Ali ve Hz. Fatıma'nın ikinci oğlu. Hicretin dördüncü yılı Şaban ayının beşinde dünyaya geldi.</span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'"></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'"></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'">Hz. Hüseyin'in ismini Peygamber Efendimiz koydu. Hz. Hüseyin doğduğu zaman, Cebrail (a.s) gelip "Ya Muhammed! Rabbin sana selâm söylüyor. Oğluna, şu Harun'un oğlunun ismini koy diyor" dedi.</span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'"></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'">Peygamber Efendimiz "Ey Cebrail: Harun'un oğlunun ismi nedir?" diye sordu.</span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'"></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'">Cebrail (a.s) "Şebir" dedi.</span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'"></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'">Peygamberimiz "Benim dilim, Arapça:" buyurdu.</span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'"></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'">Cebrail (a.s) "Öyle ise, bunun Arapça karşılığı olan Hüseyin ismini koy" dedi</span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'"></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'">(Diyar bekrî, el-Hamîs, 1,471).</span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'"></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'">Hz. Hüseyin, Hz. Peygamber (s.a.s)'e çok benziyordu. Hz. Ali (r.a) "Hasan, Rasûlüllah'a göğsünden başına kadar olan kısmında, Hüseyin de bundan aşağı olan kısmında çok benzerdi" (Ahmed b. Hanbel Müsned, 1, 108) demişlerdir.</span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'"></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'">Hz. Peygamber (s.a.s) Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin (r.a)'a son derece düşkün olup onları çok severdi. Onların hakkında,</span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'"></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'">"Allah'ım: Ben, bunları seviyorum. Sen de sev bunları"</span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'"></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'">(Tirmîzî Sünen V, 661).</span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'"></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'">"Hasan ve Hüseyin, benim dünyada kolladığım iki reyhanimdir" </span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'"></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'">(Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 288);</span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'"></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'">"Hasan ve Hüseyin'i seven, beni sevmiş, onlara kin tutan da bana kin tutmuştur" </span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'"></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'">(Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 288);</span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'"></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'"></span></span><span style="color: #808080"><span style="font-family: 'Georgia'"><strong>Peygamber Efendimiz (s.a.s) Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'in gönüllerince oynayıp eğlenmeleri için onlara eşlik eder, bir çocuk gibi onlarla oynardı. Hz. Hüseyin, Rasûlüllah (s.a.s)'dan deve olmalarını istediklerinde hemen yere eğilir ve onları mübarek sırtına alırdı. Arkasından da "Bundan güzel deve olabilir mi?" buyururlardı.</strong></span></span><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'"></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'"></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'">Peygamber Efendimiz, bir gün, cenazelerin konulduğu yerde oturuyordu. Hz. Hasan ile Hz. Hüseyin, güreşmeye başladılar. Peygamber Efendimiz gülerek "Ha gayret Hasan; Göreyim seni, yakala Hüseyin'i!" diyerek Hz. Hasan'ı kayırınca, Hz. Ali:</span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'"></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'"></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'">"Yâ Rasûlüllah: Sen Hüseyin'i kayırmalı değil miydin? Hasan daha büyüktür" dedi. Peygamberimiz "Baksana Cebrail'de, Hüseyin'e: (Ha gayret Hüseyin göreyim seni) diyor." buyurdu </span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'"></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'">(Zehebî, Siyer Alâmü'n-Nübelâ, 111, s. 190-191).</span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'"></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'">Hz. Peygamber (s.a.s) torunlarından olan Hz. Hüseyin'in çocukluk yılları Peygamberimizin otağından geçmiştir. Rasûlüllah'ın eğitiminden yetişip imanı yudumlaya yudumlaya büyüyen Hz. Hüseyin'in sonu da şehadet ikliminde gerçekleşmiştir. İnsanın hayatında Allah ve Rasûlü'nün hükmünden başka hiç bir hükmün geçerli olamayacağını derinden kavramış olan Hz. Hüseyin, bu gerçeğe gölge düşürenlere zerre kadar meyletmemiş; bilakis destansı bir tavırla onların önlerine dikilmiştir.</span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'"></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'">Hz. Muâviye, hicretin altmışıncı yılında Recep ayının ortalarında Şam'da vefat etti. Muâviye'nin vefatından sonra Şamlılar Muâviye b. Ebi Sûfyan'ın oğlu Yezid'e bey'at ettiler.</span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'"></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'">Yezid'in iktidara geçmesi saltanat seklinde gerçekleşti. Yezid, kendisinin bu şekilde idareyi ele alışına başta Hz. Hüseyin olmak üzere pek çok Sahabe'nin rıza göstermeyeceğini, hatta şiddetli tepkilerle karşılayacağını biliyordu. İktidarı elden kaçırmamak için çok süratli davranıyordu. Hemen Medine valisi Velid b. Utbe b. Ebi Sufyan'a bir mektup gönderdi.</span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'"></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'"></span></span><strong><span style="color: #696969"><span style="font-family: 'Georgia'">Mektubunda şöyle yazıyordu:</span></span></strong></p> <p style="text-align: center"><strong><span style="color: #696969"><span style="font-family: 'Georgia'"></span></span></strong></p> <p style="text-align: center"><strong><span style="color: #696969"><span style="font-family: 'Georgia'">"Mektubum sana geldiği zaman, Hüseyin b. Ali ile Abdullah b. Zübeyr'i buldur, onların bana bey'atlarını al! Eğer, bey'attan kaçınırlarsa, boyunlarını vur, başlarını bana gönder: Halkın da bey'atlarını al, Bey'attan kaçınanlar hakkında, Hüseyin b. Ali ve Abdullah b. Zübeyr hakkında olduğu üzere, hükmü yerine getir, Vesselam "</span></span></strong><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'"></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'"></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'">Yezidin; Medine valisine yazmış olduğu mektubunda Hz. Hüseyin'den ve ileri gelen sahabilerden bey'atlarını almasını, bu konuda gevşek davranmamasını istediği de kaynaklarda kaydedilir .</span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'"></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'">Yezid'in iktidarı ele almasından sonra Kûfeliler Hz. Hüseyin (r.a)'e mektuplar göndererek, onu dâvet edip, yanlarına geldiği takdirde kendisini Emirü'l-mü'minin ilan edeceklerini üst üste yazdıkları mektuplarda belirtmişlerdi. Ayrıca şu anda emirleri olmadığından cuma namazına çıkmadıklarını bildirmişlerdi.</span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'"></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'">Hz. Hüseyin, Medine'den Mekke'ye gidip buradan Küfelilerle haberleşmeye başlamıştı. Kûfelilerin durumunu kesin olarak anlamak için de amcasının oğlu Müslim b. Akil'i Kûfe'ye göndermişti. Müslim Kûfe'de durumun iyi olduğunu, insanların bey'at için hazır bulunduklarını bildiren bir mektup gönderdi. Hz. Hüseyin bu haberden sonra kesin karar verip Kûfe'ye gitme hazırlıklarına başladı.</span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'"></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'">Hz. Hüseyin Kûfe yolculuğuna hazırlanırken, Abdullah İbn Abbâs, bu yolculuktan vazgeçmesini ısrarla istemişti. Aynı şekilde Abdullah ibn Ömer ve tabiunun ileri gelen âlimlerinden İmam Şa'bî de Hz. Hüseyin'in Kûfe'ye gitmemesini istemişler, özellikle Iraklılara güvenilmeyeceğini vurgulamışlardı. Ama Hz. Hüseyin Kûfe'ye gitme konusunda kesin kararlıydı .</span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'"></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'">Yezid, Hz. Hüseyin'in Kûfe'ye doğru yol aldığını haber alınca, Kûfe valisini değiştirmiş, Basra valisi olan Ubeydullah ibn Ziyad'a ek bir görev olarak, Kûfe valiliğini de vermişti.</span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'"></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'">Ubeydullah b. Ziyad, Kûfe valiliğini de üstlenince ilk iş olarak Müslim b. Akil'i çok feci bir şekilde şehid etti.</span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'"></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'">Yezid, Kûfe valisi Ubeydullah b. Ziyad'a Hz. Hüseyin hakkında şu emri veriyordu:</span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'"></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'">"Şimdi sen, benim istediğim gibi olmakta devam ediyorsun. Yaptığını akıllı ve beceriklilere yaraşır bir biçimde yaptın. Sebatlı, azimli bir kahraman saldırışıyla saldırdın. Başkalarına ihtiyaç bırakmayıp bu işin üstünden geldin. Bana erişen habere göre: Hüseyin b. Ali, Mekke'den ayrılmış, senin tarafına doğru gelmekte imiş. O'na hemen casusları kavuştur. Yollara gözcüler dik. Olanca duruşla bunun üzerinde dur. Seninle çarpışmadıkça sakın kimse ile çarpışma. Her gün, olan bitenlerin haberini bana yaz."</span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'"></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'">Hz. Hüseyin'in Kûfe yolculuğu sürerken, gelen haberler hiç de iyi değildi. Müslim b. Akil'in şehid edildiği haberi bile kendisine ulaştığında artık geri dönmek mümkün değildi. Yol esnasında pek çok kişi Kûfe'ye gitmemesini, mutlaka geri dönmesi gerektiğini söylemişlerdi.</span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'"></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'"></span></span><span style="color: #696969"><span style="font-family: 'Georgia'"><strong>Bütün bu olumsuzluklara rağmen, Hz. Hüseyin büyük bir kararlılıkla Kûfe'ye doğru yol almaya devam ediyordu. Bu arada kendisi için tuzaklar kuruldu. Gelişen olumsuz olaylar nedeniyle, Hz. Hüseyin beraberindekilere "dileyen dönebilir, ben sizi yanımda zorla götürmek istemem" demişti. Ama hiç bir kimse ondan ayrılmadı </strong></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #696969"><span style="font-family: 'Georgia'"><strong></strong></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #696969"><span style="font-family: 'Georgia'"><strong>(Zehebî- A'lâmü'n-Nübelâ, 111, 201-202).</strong></span></span><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'"></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'"></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'">Hz. Hüseyin, Hurr b. Yezid et-Temimî'nin kumandası altındaki bin kişilik Kûfe süvârî birliği ile karşılaştı. Hurr b. Yezid, Ubeydullah b. Ziyâd'ın emrine uygun olarak hareket ediyordu. Hurr, Ubeydullah'ın emri gereğince Hz. Hüseyin'i Kerbelâ'ya doğru sürükledi.</span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'"></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'">Ubeydullah b. Ziyad olayın ciddiyetini fevkalade kavramıştı. O sırada Merv valiliğine tayin edilmiş bulunan Ömer b. Sa'd Kûfe'de hazırlıklarını yapıyordu. Ancak Ubeydullah; Ömer b. Sa'd'ı Hz. Hüseyin'e karşı kullanmak istedi ve hemen ona emir vererek ordusuyla beraber Kerbelâ'ya gelmesini istedi. Ömer b. Sa'd, Hz. Hüseyin'in karşısına çıkmak istemiyordu. Bu durumu anlayan İbn Ziyad: "eğer, onunla çarpışmaya gitmeyecek olursan, seni Merv valiliğinden azleder, evini yıkar, boynunu vururum" (Zehebî aynı yer) diyordu.</span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'"></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'">Durum giderek vahimleşiyordu. Hz. Hüseyin bu durumun önüne geçmek ve kanların akıtılmasına meydan vermemek amacıyla Ömer b. Sa'd'a şu teklifleri yapmıştı: "Ey Ömer! Şu üç teklifimden birini kabul ediniz;</span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'"></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'">Bırakınız da ben, cihad etmek üzere, hudut boylarına gideyim. Yahut Yezid'in yanına varıp kendisiyle görüşeyim. Yahut dönüp Medine'ye gideyim" (Zehebî, A'lâmü'n-Nübela, 111, 208-209). Ama İbn Ziyâd bu teklifleri asla kabul etmiyor ve Hz. Hüseyin'i artık bırakmak istemiyordu.</span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'"></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'">Ömer b. Sa'd ise Hz. Hüseyin'e karşı her hangi bir saldırıda bulunmuyor ve günler böyle geçip gidiyordu. Ubeydullah b. Ziyâd, son emrini verdi. Ömer b. Sa'd'a yazdığı son emrinde şöyle diyordu:</span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'"></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'">"Ben seni, Hüseyin'le günler geçiresin, onun selâmet ve bekâsını dileyesin ve benim katımda onun şefâatçısı, kayırıcısı olasın diye göndermedim. Ona ve adamlarına hemen teklif et; hükmüme boyun eğsinler. Eğer, sana teslim olurlarsa, onu ve etrafındakileri bana gönder. Şayet kabule yanaşmazlarsa üzerlerine yürü. Çünkü, o asi ve şakidir."</span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'"></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'">Bu emirden sonra Hz. Hüseyin'e saldırılar başladı. Hz. Hüseyin'in yanındaki bir avuç mücahid ve Ehl-i beytten hanım ve çocuklar binlerce askerden oluşan orduya karşı büyük bir direnç gösteriyor ve bir bir şehadet şerbetini içiyorlardı. En son Hz. Hüseyin kahramanca savaştı ve almış olduğu otuzüç mızrak ve otuzdört kılıç yarasıyla bedeni toprağa yığılırken, ruhu şehidlerin ruhlarına karışıyordu.</span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'"></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'">Kerbelâ'da Hz. Hüseyin'in akrabalarından yetmişiki kişi şehid düştü. Adeta Ehl-i beyt, tümden imha edilmek istenmişti. Kufelilerden de seksensekiz kişi ölmüştü.</span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'"></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'">Hz. Hüseyin, Hicrî altmışbirinci yılın on Muharreminde şehid olmuştu. Şehid düştüğünde elliyedi yaşında idi.</span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'"></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'">Hz. Hüseyin'in şehadeti Ömer b. Sa'd'ı ve Yezid'i derin bir şekilde etkilemiş ve üzülmelerine yol açmıştı. Ancak bu üzülmelerin ne anlamı olabilirdi. Hz. Hüseyin'in şehadetine yol, açan öncelikle Yezid olmuştu.</span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'"></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Georgia'">Şâmil İA</span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="ASHAB-I BEDR, post: 279741, member: 1013691"] [CENTER][COLOR=#000000][FONT=Georgia][B][IMG]https://fbcdn-sphotos-a.akamaihd.net/hphotos-ak-ash4/385918_10150455678584672_696779671_8356986_1816345181_n.jpg[/IMG] Hz.HÜSEYİN (r.a.)[/B] Hz. Peygamber (s.a.s)'in Hz. Fatıma (r.anha)'dan torunu, Hz. Ali ve Hz. Fatıma'nın ikinci oğlu. Hicretin dördüncü yılı Şaban ayının beşinde dünyaya geldi. [/FONT][/COLOR] [COLOR=#000000][FONT=Georgia] Hz. Hüseyin'in ismini Peygamber Efendimiz koydu. Hz. Hüseyin doğduğu zaman, Cebrail (a.s) gelip "Ya Muhammed! Rabbin sana selâm söylüyor. Oğluna, şu Harun'un oğlunun ismini koy diyor" dedi. Peygamber Efendimiz "Ey Cebrail: Harun'un oğlunun ismi nedir?" diye sordu. Cebrail (a.s) "Şebir" dedi. Peygamberimiz "Benim dilim, Arapça:" buyurdu. Cebrail (a.s) "Öyle ise, bunun Arapça karşılığı olan Hüseyin ismini koy" dedi (Diyar bekrî, el-Hamîs, 1,471). Hz. Hüseyin, Hz. Peygamber (s.a.s)'e çok benziyordu. Hz. Ali (r.a) "Hasan, Rasûlüllah'a göğsünden başına kadar olan kısmında, Hüseyin de bundan aşağı olan kısmında çok benzerdi" (Ahmed b. Hanbel Müsned, 1, 108) demişlerdir. Hz. Peygamber (s.a.s) Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin (r.a)'a son derece düşkün olup onları çok severdi. Onların hakkında, "Allah'ım: Ben, bunları seviyorum. Sen de sev bunları" (Tirmîzî Sünen V, 661). "Hasan ve Hüseyin, benim dünyada kolladığım iki reyhanimdir" (Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 288); "Hasan ve Hüseyin'i seven, beni sevmiş, onlara kin tutan da bana kin tutmuştur" (Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 288); [/FONT][/COLOR][COLOR=#808080][FONT=Georgia][B]Peygamber Efendimiz (s.a.s) Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'in gönüllerince oynayıp eğlenmeleri için onlara eşlik eder, bir çocuk gibi onlarla oynardı. Hz. Hüseyin, Rasûlüllah (s.a.s)'dan deve olmalarını istediklerinde hemen yere eğilir ve onları mübarek sırtına alırdı. Arkasından da "Bundan güzel deve olabilir mi?" buyururlardı.[/B][/FONT][/COLOR][COLOR=#000000][FONT=Georgia] Peygamber Efendimiz, bir gün, cenazelerin konulduğu yerde oturuyordu. Hz. Hasan ile Hz. Hüseyin, güreşmeye başladılar. Peygamber Efendimiz gülerek "Ha gayret Hasan; Göreyim seni, yakala Hüseyin'i!" diyerek Hz. Hasan'ı kayırınca, Hz. Ali: "Yâ Rasûlüllah: Sen Hüseyin'i kayırmalı değil miydin? Hasan daha büyüktür" dedi. Peygamberimiz "Baksana Cebrail'de, Hüseyin'e: (Ha gayret Hüseyin göreyim seni) diyor." buyurdu (Zehebî, Siyer Alâmü'n-Nübelâ, 111, s. 190-191). Hz. Peygamber (s.a.s) torunlarından olan Hz. Hüseyin'in çocukluk yılları Peygamberimizin otağından geçmiştir. Rasûlüllah'ın eğitiminden yetişip imanı yudumlaya yudumlaya büyüyen Hz. Hüseyin'in sonu da şehadet ikliminde gerçekleşmiştir. İnsanın hayatında Allah ve Rasûlü'nün hükmünden başka hiç bir hükmün geçerli olamayacağını derinden kavramış olan Hz. Hüseyin, bu gerçeğe gölge düşürenlere zerre kadar meyletmemiş; bilakis destansı bir tavırla onların önlerine dikilmiştir. Hz. Muâviye, hicretin altmışıncı yılında Recep ayının ortalarında Şam'da vefat etti. Muâviye'nin vefatından sonra Şamlılar Muâviye b. Ebi Sûfyan'ın oğlu Yezid'e bey'at ettiler. Yezid'in iktidara geçmesi saltanat seklinde gerçekleşti. Yezid, kendisinin bu şekilde idareyi ele alışına başta Hz. Hüseyin olmak üzere pek çok Sahabe'nin rıza göstermeyeceğini, hatta şiddetli tepkilerle karşılayacağını biliyordu. İktidarı elden kaçırmamak için çok süratli davranıyordu. Hemen Medine valisi Velid b. Utbe b. Ebi Sufyan'a bir mektup gönderdi. [/FONT][/COLOR][B][COLOR=#696969][FONT=Georgia]Mektubunda şöyle yazıyordu: "Mektubum sana geldiği zaman, Hüseyin b. Ali ile Abdullah b. Zübeyr'i buldur, onların bana bey'atlarını al! Eğer, bey'attan kaçınırlarsa, boyunlarını vur, başlarını bana gönder: Halkın da bey'atlarını al, Bey'attan kaçınanlar hakkında, Hüseyin b. Ali ve Abdullah b. Zübeyr hakkında olduğu üzere, hükmü yerine getir, Vesselam "[/FONT][/COLOR][/B][COLOR=#000000][FONT=Georgia] Yezidin; Medine valisine yazmış olduğu mektubunda Hz. Hüseyin'den ve ileri gelen sahabilerden bey'atlarını almasını, bu konuda gevşek davranmamasını istediği de kaynaklarda kaydedilir . Yezid'in iktidarı ele almasından sonra Kûfeliler Hz. Hüseyin (r.a)'e mektuplar göndererek, onu dâvet edip, yanlarına geldiği takdirde kendisini Emirü'l-mü'minin ilan edeceklerini üst üste yazdıkları mektuplarda belirtmişlerdi. Ayrıca şu anda emirleri olmadığından cuma namazına çıkmadıklarını bildirmişlerdi. Hz. Hüseyin, Medine'den Mekke'ye gidip buradan Küfelilerle haberleşmeye başlamıştı. Kûfelilerin durumunu kesin olarak anlamak için de amcasının oğlu Müslim b. Akil'i Kûfe'ye göndermişti. Müslim Kûfe'de durumun iyi olduğunu, insanların bey'at için hazır bulunduklarını bildiren bir mektup gönderdi. Hz. Hüseyin bu haberden sonra kesin karar verip Kûfe'ye gitme hazırlıklarına başladı. Hz. Hüseyin Kûfe yolculuğuna hazırlanırken, Abdullah İbn Abbâs, bu yolculuktan vazgeçmesini ısrarla istemişti. Aynı şekilde Abdullah ibn Ömer ve tabiunun ileri gelen âlimlerinden İmam Şa'bî de Hz. Hüseyin'in Kûfe'ye gitmemesini istemişler, özellikle Iraklılara güvenilmeyeceğini vurgulamışlardı. Ama Hz. Hüseyin Kûfe'ye gitme konusunda kesin kararlıydı . Yezid, Hz. Hüseyin'in Kûfe'ye doğru yol aldığını haber alınca, Kûfe valisini değiştirmiş, Basra valisi olan Ubeydullah ibn Ziyad'a ek bir görev olarak, Kûfe valiliğini de vermişti. Ubeydullah b. Ziyad, Kûfe valiliğini de üstlenince ilk iş olarak Müslim b. Akil'i çok feci bir şekilde şehid etti. Yezid, Kûfe valisi Ubeydullah b. Ziyad'a Hz. Hüseyin hakkında şu emri veriyordu: "Şimdi sen, benim istediğim gibi olmakta devam ediyorsun. Yaptığını akıllı ve beceriklilere yaraşır bir biçimde yaptın. Sebatlı, azimli bir kahraman saldırışıyla saldırdın. Başkalarına ihtiyaç bırakmayıp bu işin üstünden geldin. Bana erişen habere göre: Hüseyin b. Ali, Mekke'den ayrılmış, senin tarafına doğru gelmekte imiş. O'na hemen casusları kavuştur. Yollara gözcüler dik. Olanca duruşla bunun üzerinde dur. Seninle çarpışmadıkça sakın kimse ile çarpışma. Her gün, olan bitenlerin haberini bana yaz." Hz. Hüseyin'in Kûfe yolculuğu sürerken, gelen haberler hiç de iyi değildi. Müslim b. Akil'in şehid edildiği haberi bile kendisine ulaştığında artık geri dönmek mümkün değildi. Yol esnasında pek çok kişi Kûfe'ye gitmemesini, mutlaka geri dönmesi gerektiğini söylemişlerdi. [/FONT][/COLOR][COLOR=#696969][FONT=Georgia][B]Bütün bu olumsuzluklara rağmen, Hz. Hüseyin büyük bir kararlılıkla Kûfe'ye doğru yol almaya devam ediyordu. Bu arada kendisi için tuzaklar kuruldu. Gelişen olumsuz olaylar nedeniyle, Hz. Hüseyin beraberindekilere "dileyen dönebilir, ben sizi yanımda zorla götürmek istemem" demişti. Ama hiç bir kimse ondan ayrılmadı (Zehebî- A'lâmü'n-Nübelâ, 111, 201-202).[/B][/FONT][/COLOR][COLOR=#000000][FONT=Georgia] Hz. Hüseyin, Hurr b. Yezid et-Temimî'nin kumandası altındaki bin kişilik Kûfe süvârî birliği ile karşılaştı. Hurr b. Yezid, Ubeydullah b. Ziyâd'ın emrine uygun olarak hareket ediyordu. Hurr, Ubeydullah'ın emri gereğince Hz. Hüseyin'i Kerbelâ'ya doğru sürükledi. Ubeydullah b. Ziyad olayın ciddiyetini fevkalade kavramıştı. O sırada Merv valiliğine tayin edilmiş bulunan Ömer b. Sa'd Kûfe'de hazırlıklarını yapıyordu. Ancak Ubeydullah; Ömer b. Sa'd'ı Hz. Hüseyin'e karşı kullanmak istedi ve hemen ona emir vererek ordusuyla beraber Kerbelâ'ya gelmesini istedi. Ömer b. Sa'd, Hz. Hüseyin'in karşısına çıkmak istemiyordu. Bu durumu anlayan İbn Ziyad: "eğer, onunla çarpışmaya gitmeyecek olursan, seni Merv valiliğinden azleder, evini yıkar, boynunu vururum" (Zehebî aynı yer) diyordu. Durum giderek vahimleşiyordu. Hz. Hüseyin bu durumun önüne geçmek ve kanların akıtılmasına meydan vermemek amacıyla Ömer b. Sa'd'a şu teklifleri yapmıştı: "Ey Ömer! Şu üç teklifimden birini kabul ediniz; Bırakınız da ben, cihad etmek üzere, hudut boylarına gideyim. Yahut Yezid'in yanına varıp kendisiyle görüşeyim. Yahut dönüp Medine'ye gideyim" (Zehebî, A'lâmü'n-Nübela, 111, 208-209). Ama İbn Ziyâd bu teklifleri asla kabul etmiyor ve Hz. Hüseyin'i artık bırakmak istemiyordu. Ömer b. Sa'd ise Hz. Hüseyin'e karşı her hangi bir saldırıda bulunmuyor ve günler böyle geçip gidiyordu. Ubeydullah b. Ziyâd, son emrini verdi. Ömer b. Sa'd'a yazdığı son emrinde şöyle diyordu: "Ben seni, Hüseyin'le günler geçiresin, onun selâmet ve bekâsını dileyesin ve benim katımda onun şefâatçısı, kayırıcısı olasın diye göndermedim. Ona ve adamlarına hemen teklif et; hükmüme boyun eğsinler. Eğer, sana teslim olurlarsa, onu ve etrafındakileri bana gönder. Şayet kabule yanaşmazlarsa üzerlerine yürü. Çünkü, o asi ve şakidir." Bu emirden sonra Hz. Hüseyin'e saldırılar başladı. Hz. Hüseyin'in yanındaki bir avuç mücahid ve Ehl-i beytten hanım ve çocuklar binlerce askerden oluşan orduya karşı büyük bir direnç gösteriyor ve bir bir şehadet şerbetini içiyorlardı. En son Hz. Hüseyin kahramanca savaştı ve almış olduğu otuzüç mızrak ve otuzdört kılıç yarasıyla bedeni toprağa yığılırken, ruhu şehidlerin ruhlarına karışıyordu. Kerbelâ'da Hz. Hüseyin'in akrabalarından yetmişiki kişi şehid düştü. Adeta Ehl-i beyt, tümden imha edilmek istenmişti. Kufelilerden de seksensekiz kişi ölmüştü. Hz. Hüseyin, Hicrî altmışbirinci yılın on Muharreminde şehid olmuştu. Şehid düştüğünde elliyedi yaşında idi. Hz. Hüseyin'in şehadeti Ömer b. Sa'd'ı ve Yezid'i derin bir şekilde etkilemiş ve üzülmelerine yol açmıştı. Ancak bu üzülmelerin ne anlamı olabilirdi. Hz. Hüseyin'in şehadetine yol, açan öncelikle Yezid olmuştu. Şâmil İA[/FONT][/COLOR][/CENTER] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
İslamiyet
Resûlüllah (Aleyhisselatü Vesselam)
Peygamberimizin Ehlibeyti
Hz.Hüseyin ( r.a )
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst