Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
İslamiyet
Resûlüllah (Aleyhisselatü Vesselam)
Peygamberimizin Hayatı
Hicretin 3. yılı
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="müdavim" data-source="post: 185088" data-attributes="member: 5987"><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkGreen"><strong>MEDİNE'YE DÖNÜŞ VE KARŞILANIŞ</strong></span></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px">Ensâr kadınları Medine sokaklarına dökülmüşlerdi; gelen orduyu seyrediyorlar, Hz. Resûlullah'ın sağ salim gelip gelmediğini öğrenmek ve görmek istiyorlardı. İslâm Ordusu 7 Şevval Cumartesi günü akşamüzeri Medine'ye giriyordu. Kadınlar, şehid olan erkekleri için ağlıyorlardı. Bunu duyan Resûli Ekrem'in de gözlerinden yaşlar aktı.</span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkGreen"><strong>Sadâkatin Böylesi</strong></span></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px">Atı üzerinde bulunan Peygamber Efendimize bir kadın yaklaştı. Bu kadın, Efendimizin atının dizginini elinde tutan Sa'd b. Muaz'ın annesi Ubeyd kızı Kebşe idi. Uhud'da oğlu Amr b. Muaz'ı şehid vermişti. İçi acıyla buruk buruktu. Resûli Ekrem'e iyice yaklaştı, onun nurânî sımasına başını kaldırıp baktı ve, "Babam anam sana feda olsun yâ Resûlallah!.. Seni sağ salim gördüm. Sen sağ salim olunca hangi felâkete uğrarsam uğrayayım bana hiç gelir!" diye konuştu.</span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px">Bu cümleler, gerçek îmanın ve Resûli Ekrem Efendimize sonsuz sadâkatin ifadesiydi. Şehid düşen oğlunu sormuyor, Hz. Resûlullah'ın sağ salim dönmesinden dolayı hadsiz sevinç duyuyordu.</span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px">Resûli Ekrem de, bu kahraman İslâm kadınına şehid olan oğlundan dolayı taziye diledi ve, <span style="color: Red">"Ey Sa'd'ın annesi (Sa'd b. Muaz)!.. Sana ve onun ev halkına müjdeler olsun ki, onlardan şehid düşenlerin hepsi Cennet'te toplandılar ve birbirlerine arkadaş oldular. Onlar, ev halklarına da şefaat edeceklerdir."</span> buyurdu; sonra da, Kebşe Hâtun'un arzusu üzerine, ev halkına şu duada bulundu:</span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"><span style="color: Red">"Allah'ım!.. Onların kalblerinde bulunan üzüntüleri yok et; geri kalanlarını da, geride kalmışların en hayırlısı kıl!"</span></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px">Kalbi Nübüvvet iksiriyle temas hâlinde olan sahabînin, Allah ve Resulü için göze alamayacağı fedakârlık, zahmet ve meşakkat yoktu. Öz evlâdını da kaybetse, bu yolda yine sabırlı, yine mütehammil olurdu. Zîra, İslâm dâvasının ancak fedakârlıklar, feragat ve meşakkatlerle yücelebileceğini gayet iyi biliyordu. İslâm uğrunda, Resûlullah uğrunda gösterilecek fedakârlıkların, Allah katında en makbul fedakârlık olduğunun derin şuurunda idiler. Onun içindir ki Kâinatın Efendisi, onlar hakkında şöyle buyurmuştur:</span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px">"Cenâbı Hakk, ashabımı—nebî ve resuller hâriç—bütün âlemin üzerine üstün ve seçkin kıldı!"183</span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkGreen"><strong>Peygamberimiz Hânei Saadetinde</strong></span></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px">Uhud'dan dönen sahabîler, mağlûbiyetin kalblerinde meydana getirdiği acı ve buruk bir hava içinde evlerine dağılırken, Peygamber Efendimiz de Hânei Saadetine gitti. Kızı Hz. Fâtıma'ya kılıcı Zûlfıkâr'ı uzatarak, "Yavrucuğum, al bunun kınını yıka. Vallahi, o, bugün yapacağı vazifeyi bîhakkın yaptı!" buyurdu.184</span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px">Kâinatın Efendisi, ümitli idi. Tattığı bu acı mağlûbiyetten dolayı asla me'yus değildi. Hak ve hakikatin er geç şerre ve bâtıla galib geleceğini çok iyi biliyordu. Kızı Hz. Fâtıma'ya söylediği, "Allah, fethi bize nasîb edinceye kadar, müşrikler bizi bir daha böyle bir musibete uğratamayacaklardır."185 ümit dolu sözleri bu gerçeği aksettiriyordu.</span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px">Medine'ye gelen Peygamberimiz, hâlâ müşrik tehlikesinden emin değildi. Yarı yoldan dönüp şehre ânî baskın yapma tehlikeşi her an muhtemeldi. Bu sebeple bütün gece Müslümanlar, Hânei Saadet'in kapısında nöbet tuttular.</span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="müdavim, post: 185088, member: 5987"] [COLOR="DarkSlateGray"][SIZE="4"][COLOR="DarkGreen"][B]MEDİNE'YE DÖNÜŞ VE KARŞILANIŞ[/B][/COLOR] Ensâr kadınları Medine sokaklarına dökülmüşlerdi; gelen orduyu seyrediyorlar, Hz. Resûlullah'ın sağ salim gelip gelmediğini öğrenmek ve görmek istiyorlardı. İslâm Ordusu 7 Şevval Cumartesi günü akşamüzeri Medine'ye giriyordu. Kadınlar, şehid olan erkekleri için ağlıyorlardı. Bunu duyan Resûli Ekrem'in de gözlerinden yaşlar aktı. [COLOR="DarkGreen"][B]Sadâkatin Böylesi[/B][/COLOR] Atı üzerinde bulunan Peygamber Efendimize bir kadın yaklaştı. Bu kadın, Efendimizin atının dizginini elinde tutan Sa'd b. Muaz'ın annesi Ubeyd kızı Kebşe idi. Uhud'da oğlu Amr b. Muaz'ı şehid vermişti. İçi acıyla buruk buruktu. Resûli Ekrem'e iyice yaklaştı, onun nurânî sımasına başını kaldırıp baktı ve, "Babam anam sana feda olsun yâ Resûlallah!.. Seni sağ salim gördüm. Sen sağ salim olunca hangi felâkete uğrarsam uğrayayım bana hiç gelir!" diye konuştu. Bu cümleler, gerçek îmanın ve Resûli Ekrem Efendimize sonsuz sadâkatin ifadesiydi. Şehid düşen oğlunu sormuyor, Hz. Resûlullah'ın sağ salim dönmesinden dolayı hadsiz sevinç duyuyordu. Resûli Ekrem de, bu kahraman İslâm kadınına şehid olan oğlundan dolayı taziye diledi ve, [COLOR="Red"]"Ey Sa'd'ın annesi (Sa'd b. Muaz)!.. Sana ve onun ev halkına müjdeler olsun ki, onlardan şehid düşenlerin hepsi Cennet'te toplandılar ve birbirlerine arkadaş oldular. Onlar, ev halklarına da şefaat edeceklerdir."[/COLOR] buyurdu; sonra da, Kebşe Hâtun'un arzusu üzerine, ev halkına şu duada bulundu: [COLOR="Red"]"Allah'ım!.. Onların kalblerinde bulunan üzüntüleri yok et; geri kalanlarını da, geride kalmışların en hayırlısı kıl!"[/COLOR] Kalbi Nübüvvet iksiriyle temas hâlinde olan sahabînin, Allah ve Resulü için göze alamayacağı fedakârlık, zahmet ve meşakkat yoktu. Öz evlâdını da kaybetse, bu yolda yine sabırlı, yine mütehammil olurdu. Zîra, İslâm dâvasının ancak fedakârlıklar, feragat ve meşakkatlerle yücelebileceğini gayet iyi biliyordu. İslâm uğrunda, Resûlullah uğrunda gösterilecek fedakârlıkların, Allah katında en makbul fedakârlık olduğunun derin şuurunda idiler. Onun içindir ki Kâinatın Efendisi, onlar hakkında şöyle buyurmuştur: "Cenâbı Hakk, ashabımı—nebî ve resuller hâriç—bütün âlemin üzerine üstün ve seçkin kıldı!"183 [COLOR="DarkGreen"][B]Peygamberimiz Hânei Saadetinde[/B][/COLOR] Uhud'dan dönen sahabîler, mağlûbiyetin kalblerinde meydana getirdiği acı ve buruk bir hava içinde evlerine dağılırken, Peygamber Efendimiz de Hânei Saadetine gitti. Kızı Hz. Fâtıma'ya kılıcı Zûlfıkâr'ı uzatarak, "Yavrucuğum, al bunun kınını yıka. Vallahi, o, bugün yapacağı vazifeyi bîhakkın yaptı!" buyurdu.184 Kâinatın Efendisi, ümitli idi. Tattığı bu acı mağlûbiyetten dolayı asla me'yus değildi. Hak ve hakikatin er geç şerre ve bâtıla galib geleceğini çok iyi biliyordu. Kızı Hz. Fâtıma'ya söylediği, "Allah, fethi bize nasîb edinceye kadar, müşrikler bizi bir daha böyle bir musibete uğratamayacaklardır."185 ümit dolu sözleri bu gerçeği aksettiriyordu. Medine'ye gelen Peygamberimiz, hâlâ müşrik tehlikesinden emin değildi. Yarı yoldan dönüp şehre ânî baskın yapma tehlikeşi her an muhtemeldi. Bu sebeple bütün gece Müslümanlar, Hânei Saadet'in kapısında nöbet tuttular.[/SIZE][/COLOR] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
İslamiyet
Resûlüllah (Aleyhisselatü Vesselam)
Peygamberimizin Hayatı
Hicretin 3. yılı
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst