Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
İslamiyet
Resûlüllah (Aleyhisselatü Vesselam)
Peygamberimizin Hayatı
Efendimizin 12 Yaşından 38 Yaşına Kadar Olan Hayatı
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="müdavim" data-source="post: 175692" data-attributes="member: 5987"><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="color: Red"><span style="color: Red">Z</span>eyd Bin Harise'yi Azad Etmesi ve Hz.Ali'yi Yanına Almas</span><span style="color: Red">ı </span></span></span></p><p> <span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Zeyd b. Harise, Kelb Kabîlesne mensuptu. Henüz sekiz yaşlarında küçük bir çocuk iken, annesiyle beraber gittiği akrabalarının yanında, bir başka kabilenin baskını sırasında esir alınmıştı. Esirler pazarından da, Hz. Hatice'nin yeğeni Hâkim b. Hizan tarafından 400 dirheme satın alınıp Mekke'ye getirilmişti.128 Hz. Hatice, Zeyd'i yeğeninden almış ve evinde barındırıyordu.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Bu sırada Efendimiz, Hz. Hatice'yle evli bulunuyordu.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Resûli Ekrem, bu küçük çocuğu sevmişti. Bu sebeple, Hz. Hatice'den onu kendisine bağışlamasını istedi. Muhterem zevceleri, Peygamberimizin bu arzusunu yerine getirdi.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Nebîyyi Ekrem Efendimiz, onu alır almaz âzad etti.129 Her zaman hürriyeti benimseyen ve seven bir büyük insandı o... Her yaşında, insanlara, onların vazgeçilmez hak ve hürriyetlerine son derece hürmetkar ve riayetkardı. Fânî hayatının son ânına kadar bu eşsiz ulvî duygusu ve hasleti her zaman kemâl derecesinde tecellî edecektir!</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Zeyd, belirttiğimiz gibi, henüz küçük bir çocuktu.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Ebeveyni, onun nereye götürüldüğünü, kime satıldığını bilmiyordu. Harise Ailesi, çocukları için her gün gözyaşı döküyordu.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Babası Harise, evde duramaz olmuştu. Diyar diyar dolaşıyor, sormadık kabile ve uğramadık yurt bırakmıyordu. Biricik oğlu Zeyd için şiirler söylene söylene geziyordu.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Küçük Zeyd ise, sanki anne babasını unutuvermişti. Mes'ud ailenin saadeti onun da yüksek ruhunu olanca gücüyle sarmış ve âdeta onun ayrılmaz bir parçası hâline gelmişti. Rahatı yerindeydi, Kâinatın Efendisiyle kaynaşmıştı. Onun şefkatli kanatları arasında mes'uddu, sevinçli ve huzurlu idi.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="color: Red">Zeyd'in Yeri Tesbit Edildi!</span></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Günün birinde Kelb Kabilesinden birkaç kişi, Kabe'yi ziyarete geldi. Bu arada, Zeyd'i gördüler ve kendisiyle sohbet edince de tanıdılar.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Babasının, annesinin durmadan kendisi için gözyaşı döktüklerini, hasretiyle yanıp tutuştuklarını Zeyd'e anlattılar.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Fakat Zeyd, gayet sakin ve rahat idi. Anne şefkati ve baba sevgisinden daha ulvî ve kutsî şeylere mazhar olmanın gönül rahatlığı içinde, onlara cevabı şu oldu:</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">"Annemin babamın benim için gözyaşı döktüklerini biliyorum. Sâdece, sizden, şu söyleyeceklerimin onlara ulaştırılmasını istiyorum:</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">'"Ben, her ne kadar uzaklarda bulunuyor isem de, kavmimle haber gönderdim ki, hacc merasimi yapılan belli yerler yanındaki Beytullah'ta oturuyor, hizmet ediyorum. Artık, aradığınızı elde etmek için son gücünüzü harcamaktan, uzun uzun yollar katetmekten, develeri yeryüzünde koşturup durmaktan vazgeçin! Allah'a hamdederim ki, ben şimdi, öyle hayırlı, öyle şerefli bir aile içinde bulunuyorum ki, Maad'ın sulbünden—uludan uluya geçerek gelmiş olan—en şerefliler, bu ailedendir!""30</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Bu haberi alan Harise, kardeşi Kâ'b'la birlikte yanına fazla miktarda akçe de alarak Zeyd'i kurtarmak için derhâl Mekke'ye geldi. Sorup soruşturup Resûli Ekrem Efendimizi buldu ve, "Ey Kureyş Kavminin Efendisi, efendisinin oğlu!.. Siz, Harem halkı ve Haremi Şerifin komşususunuz! Beytullah'ın yanında esirlerin esaret bağlarını çözer ve karınlarını doyurursunuz!" diye konuştuktan sonra, asıl maksadını şöyle arzetti:</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">"Yanında bulunan oğlumuz için sana geldik. Sen bizi memnun ve razı edecek bir fıdyei necat [kurtuluş akçesi] iste; biz sana onu verelim, oğlumuzu serbest bırak!"</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Nebîyyi Ekrem, "Oğlunuz kimdir?" diye sordu. "Zeyd b. Harise..." dediler.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Peygamberimiz, "Bundan başka bir istediğiniz var mı?" dedi.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Onlar, "Hayır, başka isteğimiz yok." cevabını verdiler.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Bunun üzerine, Resûli Kibriya Efendimiz, "Zeyd'i çağırın! Dilediğini yapmakta serbest bırakın! Eğer, sizi tercih ederse fıdyei necat almaksızın, o sizindir, alın götürün; yok, eğer beni tercih ederse, vallahi, ben, beni tercih edene, kimseyi tercih etmem!"13' diye konuştu.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Harise ve kardeşi, Efendimizin bu konuşmasından memnun oldular ve, "Sen," dediler, "bize karşı çok insaflı davrandın!"</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Huzura gelen Zeyd'e Efendimiz, "Şunları tanıyor musun?" diye sordu.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Zeyd, "Evet, tanıyorum." dedi.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Peygamberimiz tekrar, "Kimdir onlar?.." dedi.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Zeyd, "Bu babamdır, şu da amcamdır." cevabını verdi.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Bundan sonra Peygamber Efendimiz, Zeyd'e, "Sen, benim kim olduğumu öğrendin. Sana olan şefkat ve sevgimi de gördün. O hâlde ya beni tercih et, yanımda kal; ya onları tercih et, git." diyerek, onu tercihinde serbest bıraktı. </span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Zeyd'in cevabı şu oldu:</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">"Ben, hiçbir kimseyi, sana tercih etmem! Sen, benim için anne ve baba makamındasin!"</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Oğlunun bu cevabı karşısında şaşıran ve sarsılan baba Harise, hiddetle, "Yazıklar olsun sana!.." dedi, "Demek ki, sen köleliği, hürriyete, anne babana, amcana ve ev halkına tercih ediyorsun!"</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Fakat, Zeyd, babasıyla aynı kanaatte değildi. "Babacığım!.." dedi, "Ben, bu zâttan öyle şeyler gördüm ki, kendisine hiçbir zaman bir kimseyi tercih edemem!"132</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Küçük Zeyd, böylece, Resûli Ekrem Efendimize olan sadâkat ve bağlılığını ispatlamıştı. Kader, ona nurlu ve parlak bir istikbâl hazırlıyordu. Bu hâli, onun ilk müjdesiydi.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="color: Red">Efendimizin, Zeyd 'i Evlâd Edinmesi!</span></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Peygamber Efendimiz, Zeyd'e, bu eşsiz bağlılığın mükâfatını vermede gecikmedi. Hemen elinden tutarak, onu Kureyş'in oturduğu Hıcır mahalline götürdü ve halka şöyle hitab etti:</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">"Ey hazır bulunanlar!.. Şâhid olunuz ki, bundan böyle Zeyd, benim oğlumdur. Ben, ona vârisim, o da bana vâristir."</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Mekkeliler, birini evlâd edinmek istedikleri zaman böyle yaparlardı. Efendimiz de onların bu âdetlerine uyarak, Zeyd'i böylece kendisine evlâd edinmiş oldu.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Peygamber Efendimizin bu güzel davranışı, şaşkın ve dalgın duran Harise'nin mahzun gönlünde sevinç rüzgârı estirdi: Demek ki, oğlu emin bir elde bulunuyordu!</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Gönül huzuru içinde Harise, oğlunu Kâinatın Efendisinin yanında bırakarak yurduna döndü.1" </span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Bundan sonra, Mekke'de herkes Zeyd'i, "Muhammed'in oğlu Zeyd..." diye çağırmaya başladı.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Efendimiz, peygamberlik vazifesiyle memur edilip vahiy gelmeye başlayınca, evlâdlıkların kendi öz babalarının adlarıyla çağrılmaları emredildi.134 Bunun üzerine Hz. Zeyd, babasının ismiyle, "Harise oğlu Zeyd." diye çağrıldı.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Bu konuda âyeti kerîmede meâlen şöyle buyurulur:</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">"Evlâdları, babalarına nisbet ederek çağırın! Allah katında, bu, daha doğrudur. Eğer babalarını bilmiyorsanız, onlar dinde kardeşleriniz ve dostlarınızdırlar (Kendilerini "Kardeşim" veya "Dostum" diye çağırın.)"135</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Hz. Ömer'in oğlu Abdullah (r.a.), bu hususu şöyle ifade etmiştir:</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">"Biz, 'Evlâdları babalarının adıyla çağırın.' âyeti ininceye kadar Zeyd'i 'Harise oğlu Zeyd' diye değil, 'Muhammed oğlu Zeyd' diye çağırırdık."116</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Ayrıca, bu âyetle, evlâdlıkların, evlâd edinen kimseye vâris olması hükmü de ortadan kaldırıldı.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Hz. Zeyd, Efendimize peygamberlik vazifesi verildikten sonra, Hz. Hatice ve Hz. Ali'yi müteakip derhâl İslâm'ın sînesine koşacak ve "üçüncü Müslüman" olma şerefine erecektir.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Resûli Kibriya Efendimiz, Hz. Zeyd'i fazlasıyla severdi. Zaman zaman kendisine, "Ey Zeyd!.. Sen, kardeşimiz ve âzadlımızsın."137 diyerek iltifatta bulunurdu.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Resûli Ekrem, daha sonra çok sevdiği bu büyük insanı, dadısı Ümmü Eymen'le evlendirecektir ve bu evlilikten yine çok sevdiği ve çoğu zaman terkisinde taşıdığı Üsame Hazretleri dünyaya gelecektir!</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="color: Red">PEYGAMBERİMİZİN, HZ. ALİ'Yİ YANINA ALMASI</span></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Efendiler Efendisi 36 yaşında. Milâdî 607 senesi.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Mekke'de şiddetli bir kuraklık ve kıtlık baş göstermişti. Çoğu aile, geçim sıkıntısından perişan bir durumda idi.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Geçin sıkıntısı içinde bulunan ailelerden biri de,Resûli Ekrem Efendimizin amcası Ebû Tâlib'in ailesiydi.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Efendiler Efendisinin kalbi, şefkat ve merhamet kaynağıydı sanki... Zâtına yapılan iyilikleri asla unutmuyordu. Kendisine karşı gösterilen kadirşinaslıkları asla karşılıksız bırakmak istemiyordu! Böylesi güzel ve eşsiz bir mizaca sahip bulunuyordu!</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">İşte, şimdi geçim sıkıntısı çeken biri vardı. Kendisine elinden gelen yardımı esirgemeyen biri. Çocukluğundan beri, şefkatli kanatlan arasında büyüdüğü biri: Ebû Tâlib...</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Amcası geçim sıkıntısı içindeyken, o nasıl rahat edebilir ve nasıl yardımına koşmazdı?</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Derhâl harekete geçti. Hâli vakti yerinde olan diğer amcası Hz. Abbas'a koştu, durumu kendisine arzetti. Sıkıntı içinde kıvranan Ebû Tâlib'e yardım ellerini uzatmaları, yükünü bir nebze de olsa hafifletmeleri gerektiğini anlattı.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Hz. Abbas, Efendimizin bu davetini memmuniyetle karşıladı ve birlikte Ebû Tâlib'e vardılar.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Maksatları, Ebû Tâlib'in evindeki kalabalığı biraz azaltmak, hiç olmazsa birkaçının nafaka yükünü omuzundan kaldırmaktı!</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Maksatlarını Ebû Tâlib'e açınca, o bundan memnuniyet duydu ve sonunda Efendimiz ismini bizzat koyduğu Hz. Ali'yi, Hz. Abbas da Hz. Cafer'i himayesine aldı.148</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">O sırada Hz. Ali, dört veya beş yaşında bulunuyordu. Henüz bu yaşta, "Güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim." buyuran Resûli Kibriya'nın himayesine girmesi, Hz. Ali için eşsiz bir mazhariyetti. Bu yaşından itibaren onun terbiye süzgecinden geçecek, davet edildiğinde ise, derhâl îman edecektir! Bu îmanı sırasında 9-10 yaşlarında bulunan Hz. Ali, aynı zamanda "ilk Müslüman çocuk" şerefini de kazanmış olacaktır.1"9</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">--------------------------------------------------------------------------------</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">128 İbni Sa'd, Tabakat, c. 1, s. 497; İbni Esir, Üsdû'lGabe, c. 2, s. 224; İbni Hacer, ellsabe, c. 1, s. 563. 129 ibni Hişam, Sîre, c. 1, s. 264; İbni Sa'd, A.g.e., c. 1, s. 497.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">130 ibni Sa'd, A.g.e., c. 3, s. 41; Ibni Esir, A.g.e., c. 2, s. 225; ibni Hacer, A.g.e.,c. 1, s. 523.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">131 İbni Sa'd, A.g.e., c. 3, s. 42; ibni Esir, A.g.e., c. 2, s. 225; ibni Hacer, A.g.e., c. 1, s. 523.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">132 Ibni Sa'd, A.g.e., c. 3, s. 42; ibni Esir, A.g.e., c. 2, s. 225.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">133 ibn-i Sa'd, A.g.e., c. 3, s. 42; Ibn-i Esir, A.g.e., c. 2, s. 225; İbn-i Hacer,A.g.e., c. 1, s. 563.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">134 Ahzab, 5, 40.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">135 Ahzab, 5.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">136 İbn-i Sa'd, A.g.e., c. 3, s. 43; Buharî, Sahih, c. 3, s. 174; Müslim, Sahih, c.3, s. 131.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">137 Baharı, A.g.e., c. 3, s. 303.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">148 İbni Hişam, Sîre, c. 1, s. 263. Ibni Hişam, A.g.e., c. 1, s. 262; Taberî, Tarih, c. 2, s. 213.</span></span></p><p> <span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="müdavim, post: 175692, member: 5987"] [SIZE="4"][COLOR="DarkSlateGray"][COLOR="Red"][COLOR="Red"]Z[/COLOR]eyd Bin Harise'yi Azad Etmesi ve Hz.Ali'yi Yanına Almas[/COLOR][COLOR="Red"]ı [/COLOR] Zeyd b. Harise, Kelb Kabîlesne mensuptu. Henüz sekiz yaşlarında küçük bir çocuk iken, annesiyle beraber gittiği akrabalarının yanında, bir başka kabilenin baskını sırasında esir alınmıştı. Esirler pazarından da, Hz. Hatice'nin yeğeni Hâkim b. Hizan tarafından 400 dirheme satın alınıp Mekke'ye getirilmişti.128 Hz. Hatice, Zeyd'i yeğeninden almış ve evinde barındırıyordu. Bu sırada Efendimiz, Hz. Hatice'yle evli bulunuyordu. Resûli Ekrem, bu küçük çocuğu sevmişti. Bu sebeple, Hz. Hatice'den onu kendisine bağışlamasını istedi. Muhterem zevceleri, Peygamberimizin bu arzusunu yerine getirdi. Nebîyyi Ekrem Efendimiz, onu alır almaz âzad etti.129 Her zaman hürriyeti benimseyen ve seven bir büyük insandı o... Her yaşında, insanlara, onların vazgeçilmez hak ve hürriyetlerine son derece hürmetkar ve riayetkardı. Fânî hayatının son ânına kadar bu eşsiz ulvî duygusu ve hasleti her zaman kemâl derecesinde tecellî edecektir! Zeyd, belirttiğimiz gibi, henüz küçük bir çocuktu. Ebeveyni, onun nereye götürüldüğünü, kime satıldığını bilmiyordu. Harise Ailesi, çocukları için her gün gözyaşı döküyordu. Babası Harise, evde duramaz olmuştu. Diyar diyar dolaşıyor, sormadık kabile ve uğramadık yurt bırakmıyordu. Biricik oğlu Zeyd için şiirler söylene söylene geziyordu. Küçük Zeyd ise, sanki anne babasını unutuvermişti. Mes'ud ailenin saadeti onun da yüksek ruhunu olanca gücüyle sarmış ve âdeta onun ayrılmaz bir parçası hâline gelmişti. Rahatı yerindeydi, Kâinatın Efendisiyle kaynaşmıştı. Onun şefkatli kanatları arasında mes'uddu, sevinçli ve huzurlu idi. [COLOR="Red"]Zeyd'in Yeri Tesbit Edildi![/COLOR] Günün birinde Kelb Kabilesinden birkaç kişi, Kabe'yi ziyarete geldi. Bu arada, Zeyd'i gördüler ve kendisiyle sohbet edince de tanıdılar. Babasının, annesinin durmadan kendisi için gözyaşı döktüklerini, hasretiyle yanıp tutuştuklarını Zeyd'e anlattılar. Fakat Zeyd, gayet sakin ve rahat idi. Anne şefkati ve baba sevgisinden daha ulvî ve kutsî şeylere mazhar olmanın gönül rahatlığı içinde, onlara cevabı şu oldu: "Annemin babamın benim için gözyaşı döktüklerini biliyorum. Sâdece, sizden, şu söyleyeceklerimin onlara ulaştırılmasını istiyorum: '"Ben, her ne kadar uzaklarda bulunuyor isem de, kavmimle haber gönderdim ki, hacc merasimi yapılan belli yerler yanındaki Beytullah'ta oturuyor, hizmet ediyorum. Artık, aradığınızı elde etmek için son gücünüzü harcamaktan, uzun uzun yollar katetmekten, develeri yeryüzünde koşturup durmaktan vazgeçin! Allah'a hamdederim ki, ben şimdi, öyle hayırlı, öyle şerefli bir aile içinde bulunuyorum ki, Maad'ın sulbünden—uludan uluya geçerek gelmiş olan—en şerefliler, bu ailedendir!""30 Bu haberi alan Harise, kardeşi Kâ'b'la birlikte yanına fazla miktarda akçe de alarak Zeyd'i kurtarmak için derhâl Mekke'ye geldi. Sorup soruşturup Resûli Ekrem Efendimizi buldu ve, "Ey Kureyş Kavminin Efendisi, efendisinin oğlu!.. Siz, Harem halkı ve Haremi Şerifin komşususunuz! Beytullah'ın yanında esirlerin esaret bağlarını çözer ve karınlarını doyurursunuz!" diye konuştuktan sonra, asıl maksadını şöyle arzetti: "Yanında bulunan oğlumuz için sana geldik. Sen bizi memnun ve razı edecek bir fıdyei necat [kurtuluş akçesi] iste; biz sana onu verelim, oğlumuzu serbest bırak!" Nebîyyi Ekrem, "Oğlunuz kimdir?" diye sordu. "Zeyd b. Harise..." dediler. Peygamberimiz, "Bundan başka bir istediğiniz var mı?" dedi. Onlar, "Hayır, başka isteğimiz yok." cevabını verdiler. Bunun üzerine, Resûli Kibriya Efendimiz, "Zeyd'i çağırın! Dilediğini yapmakta serbest bırakın! Eğer, sizi tercih ederse fıdyei necat almaksızın, o sizindir, alın götürün; yok, eğer beni tercih ederse, vallahi, ben, beni tercih edene, kimseyi tercih etmem!"13' diye konuştu. Harise ve kardeşi, Efendimizin bu konuşmasından memnun oldular ve, "Sen," dediler, "bize karşı çok insaflı davrandın!" Huzura gelen Zeyd'e Efendimiz, "Şunları tanıyor musun?" diye sordu. Zeyd, "Evet, tanıyorum." dedi. Peygamberimiz tekrar, "Kimdir onlar?.." dedi. Zeyd, "Bu babamdır, şu da amcamdır." cevabını verdi. Bundan sonra Peygamber Efendimiz, Zeyd'e, "Sen, benim kim olduğumu öğrendin. Sana olan şefkat ve sevgimi de gördün. O hâlde ya beni tercih et, yanımda kal; ya onları tercih et, git." diyerek, onu tercihinde serbest bıraktı. Zeyd'in cevabı şu oldu: "Ben, hiçbir kimseyi, sana tercih etmem! Sen, benim için anne ve baba makamındasin!" Oğlunun bu cevabı karşısında şaşıran ve sarsılan baba Harise, hiddetle, "Yazıklar olsun sana!.." dedi, "Demek ki, sen köleliği, hürriyete, anne babana, amcana ve ev halkına tercih ediyorsun!" Fakat, Zeyd, babasıyla aynı kanaatte değildi. "Babacığım!.." dedi, "Ben, bu zâttan öyle şeyler gördüm ki, kendisine hiçbir zaman bir kimseyi tercih edemem!"132 Küçük Zeyd, böylece, Resûli Ekrem Efendimize olan sadâkat ve bağlılığını ispatlamıştı. Kader, ona nurlu ve parlak bir istikbâl hazırlıyordu. Bu hâli, onun ilk müjdesiydi. [COLOR="Red"]Efendimizin, Zeyd 'i Evlâd Edinmesi![/COLOR] Peygamber Efendimiz, Zeyd'e, bu eşsiz bağlılığın mükâfatını vermede gecikmedi. Hemen elinden tutarak, onu Kureyş'in oturduğu Hıcır mahalline götürdü ve halka şöyle hitab etti: "Ey hazır bulunanlar!.. Şâhid olunuz ki, bundan böyle Zeyd, benim oğlumdur. Ben, ona vârisim, o da bana vâristir." Mekkeliler, birini evlâd edinmek istedikleri zaman böyle yaparlardı. Efendimiz de onların bu âdetlerine uyarak, Zeyd'i böylece kendisine evlâd edinmiş oldu. Peygamber Efendimizin bu güzel davranışı, şaşkın ve dalgın duran Harise'nin mahzun gönlünde sevinç rüzgârı estirdi: Demek ki, oğlu emin bir elde bulunuyordu! Gönül huzuru içinde Harise, oğlunu Kâinatın Efendisinin yanında bırakarak yurduna döndü.1" Bundan sonra, Mekke'de herkes Zeyd'i, "Muhammed'in oğlu Zeyd..." diye çağırmaya başladı. Efendimiz, peygamberlik vazifesiyle memur edilip vahiy gelmeye başlayınca, evlâdlıkların kendi öz babalarının adlarıyla çağrılmaları emredildi.134 Bunun üzerine Hz. Zeyd, babasının ismiyle, "Harise oğlu Zeyd." diye çağrıldı. Bu konuda âyeti kerîmede meâlen şöyle buyurulur: "Evlâdları, babalarına nisbet ederek çağırın! Allah katında, bu, daha doğrudur. Eğer babalarını bilmiyorsanız, onlar dinde kardeşleriniz ve dostlarınızdırlar (Kendilerini "Kardeşim" veya "Dostum" diye çağırın.)"135 Hz. Ömer'in oğlu Abdullah (r.a.), bu hususu şöyle ifade etmiştir: "Biz, 'Evlâdları babalarının adıyla çağırın.' âyeti ininceye kadar Zeyd'i 'Harise oğlu Zeyd' diye değil, 'Muhammed oğlu Zeyd' diye çağırırdık."116 Ayrıca, bu âyetle, evlâdlıkların, evlâd edinen kimseye vâris olması hükmü de ortadan kaldırıldı. Hz. Zeyd, Efendimize peygamberlik vazifesi verildikten sonra, Hz. Hatice ve Hz. Ali'yi müteakip derhâl İslâm'ın sînesine koşacak ve "üçüncü Müslüman" olma şerefine erecektir. Resûli Kibriya Efendimiz, Hz. Zeyd'i fazlasıyla severdi. Zaman zaman kendisine, "Ey Zeyd!.. Sen, kardeşimiz ve âzadlımızsın."137 diyerek iltifatta bulunurdu. Resûli Ekrem, daha sonra çok sevdiği bu büyük insanı, dadısı Ümmü Eymen'le evlendirecektir ve bu evlilikten yine çok sevdiği ve çoğu zaman terkisinde taşıdığı Üsame Hazretleri dünyaya gelecektir! [COLOR="Red"]PEYGAMBERİMİZİN, HZ. ALİ'Yİ YANINA ALMASI[/COLOR] Efendiler Efendisi 36 yaşında. Milâdî 607 senesi. Mekke'de şiddetli bir kuraklık ve kıtlık baş göstermişti. Çoğu aile, geçim sıkıntısından perişan bir durumda idi. Geçin sıkıntısı içinde bulunan ailelerden biri de,Resûli Ekrem Efendimizin amcası Ebû Tâlib'in ailesiydi. Efendiler Efendisinin kalbi, şefkat ve merhamet kaynağıydı sanki... Zâtına yapılan iyilikleri asla unutmuyordu. Kendisine karşı gösterilen kadirşinaslıkları asla karşılıksız bırakmak istemiyordu! Böylesi güzel ve eşsiz bir mizaca sahip bulunuyordu! İşte, şimdi geçim sıkıntısı çeken biri vardı. Kendisine elinden gelen yardımı esirgemeyen biri. Çocukluğundan beri, şefkatli kanatlan arasında büyüdüğü biri: Ebû Tâlib... Amcası geçim sıkıntısı içindeyken, o nasıl rahat edebilir ve nasıl yardımına koşmazdı? Derhâl harekete geçti. Hâli vakti yerinde olan diğer amcası Hz. Abbas'a koştu, durumu kendisine arzetti. Sıkıntı içinde kıvranan Ebû Tâlib'e yardım ellerini uzatmaları, yükünü bir nebze de olsa hafifletmeleri gerektiğini anlattı. Hz. Abbas, Efendimizin bu davetini memmuniyetle karşıladı ve birlikte Ebû Tâlib'e vardılar. Maksatları, Ebû Tâlib'in evindeki kalabalığı biraz azaltmak, hiç olmazsa birkaçının nafaka yükünü omuzundan kaldırmaktı! Maksatlarını Ebû Tâlib'e açınca, o bundan memnuniyet duydu ve sonunda Efendimiz ismini bizzat koyduğu Hz. Ali'yi, Hz. Abbas da Hz. Cafer'i himayesine aldı.148 O sırada Hz. Ali, dört veya beş yaşında bulunuyordu. Henüz bu yaşta, "Güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim." buyuran Resûli Kibriya'nın himayesine girmesi, Hz. Ali için eşsiz bir mazhariyetti. Bu yaşından itibaren onun terbiye süzgecinden geçecek, davet edildiğinde ise, derhâl îman edecektir! Bu îmanı sırasında 9-10 yaşlarında bulunan Hz. Ali, aynı zamanda "ilk Müslüman çocuk" şerefini de kazanmış olacaktır.1"9 -------------------------------------------------------------------------------- 128 İbni Sa'd, Tabakat, c. 1, s. 497; İbni Esir, Üsdû'lGabe, c. 2, s. 224; İbni Hacer, ellsabe, c. 1, s. 563. 129 ibni Hişam, Sîre, c. 1, s. 264; İbni Sa'd, A.g.e., c. 1, s. 497. 130 ibni Sa'd, A.g.e., c. 3, s. 41; Ibni Esir, A.g.e., c. 2, s. 225; ibni Hacer, A.g.e.,c. 1, s. 523. 131 İbni Sa'd, A.g.e., c. 3, s. 42; ibni Esir, A.g.e., c. 2, s. 225; ibni Hacer, A.g.e., c. 1, s. 523. 132 Ibni Sa'd, A.g.e., c. 3, s. 42; ibni Esir, A.g.e., c. 2, s. 225. 133 ibn-i Sa'd, A.g.e., c. 3, s. 42; Ibn-i Esir, A.g.e., c. 2, s. 225; İbn-i Hacer,A.g.e., c. 1, s. 563. 134 Ahzab, 5, 40. 135 Ahzab, 5. 136 İbn-i Sa'd, A.g.e., c. 3, s. 43; Buharî, Sahih, c. 3, s. 174; Müslim, Sahih, c.3, s. 131. 137 Baharı, A.g.e., c. 3, s. 303. 148 İbni Hişam, Sîre, c. 1, s. 263. Ibni Hişam, A.g.e., c. 1, s. 262; Taberî, Tarih, c. 2, s. 213. [/COLOR][/SIZE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
İslamiyet
Resûlüllah (Aleyhisselatü Vesselam)
Peygamberimizin Hayatı
Efendimizin 12 Yaşından 38 Yaşına Kadar Olan Hayatı
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst