Cevap: Duam Neden Kabul Edilmiyor Dersen

Garib

Well-known member
Cevap: Duam Neden Kabul Edilmiyor Dersen

İnsan, nur-u iman ile âlâ-yı illiyyîne çıkar, Cennete lâyık bir kıymet alır. Ve zulmet-i küfür ile esfel-i sâfilîne düşer, Cehenneme ehil olacak bir vaziyete girer. Çünkü, iman, insanı Sâni-i Zülcelâline nisbet ediyor. İman bir intisaptır. Öyleyse, insan, iman ile insanda tezahür eden san'at-ı İlâhiye ve nukuş-u esmâ-i Rabbâniye itibarıyla bir kıymet alır. Küfür o nisbeti kat eder. O kat'dan, san'at-ı Rabbâniye gizlenir. Kıymeti dahi yalnız madde itibarıyla olur. Madde ise, hem fâniye, hem zâile, hem muvakkat bir hayat-ı hayvanî olduğundan, kıymeti hiç hükmündedir.
 

FaKiR

Meþveret Bþk.
Cevap: Duam Neden Kabul Edilmiyor Dersen

Eğer desen: "Birçok defa duâ ediyoruz, kabul olmuyor. Halbuki, âyet umumidir; her duâya cevap var," ifade ediyor.

Elcevap: Cevap vermek ayrıdır, kabul etmek ayrıdır. Her duâ için cevap vermek var; fakat kabul etmek, hem ayn-ı matlûbu vermek Cenâb-ı Hakkın hikmetine tâbidir.
Meselâ, hasta bir çocuk çağırır: "Yâ hekim, bana bak."
Hekim "Lebbeyk," der. "Ne istersin?" Cevap verir.
Çocuk "Şu ilâcı ver bana" der.
Hekim ise, ya aynen istediğini verir, yahut onun maslahatına binâen ondan daha iyisini verir, yahut hastalığına zarar olduğunu bilir, hiç vermez.
İşte, Cenâb-ı Hak Hakîm-i Mutlak, hâzır, nâzır olduğu için, abdin duâsına cevap verir. Vahşet ve kimsesizlik dehşetini, huzûruyla ve cevabıyla ünsiyete çevirir. Fakat, insanın hevâperestâne ve heveskârâne tahakkümüyle değil, belki hikmet-i Rabbâniyenin iktizâsıyla, ya matlûbunu veya daha evlâsını verir veya hiç vermez.
Hem, duâ bir ubûdiyettir; ubûdiyet ise, semerâtı uhreviyedir. Dünyevî maksadlar ise, o nevi duâ ve ibâdetin vakitleridir; o maksadlar, gâyeleri değil. Meselâ, yağmur namazı ve duâsı bir ibâdettir. Yağmursuzluk, o ibâdetin vaktidir; yoksa, o ibâdet ve o duâ, yağmuru getirmek için değildir. Eğer sırf o niyet ile olsa, o duâ, o ibâdet hâlis olmadığından, kabule lâyık olmaz.
Sözler | 23.Söz | 286
 

Sergerdan

Well-known member
Cevap: Duam Neden Kabul Edilmiyor Dersen

"Bazı dualar icabete iktiran etmez" diye iddiada bulunma.

Çünkü dua bir ibadettir.

İbadetin semeresi ahirette görünür.

Dünyevi maksatlar ise, namaz vakitleri gibi, dualar ibadeti için birer vakittirler.

Duaların semeresi değillerdir. Mesela, şemsin tutulması küsuf namazına, yağmursuzluk yağmur namazına birer vakittir.

Ve keza, zalimlerin tasallutu ve belaların nüzulü, bazı hususi dualara vakittir. Bu vakitler baki kaldıkça, o namazlar, o dualar yapılır. Eğer bu vakitlerde dünyevi maksatlar hasıl olursa, zaten nurun ala nur. Ve illa, "İcabet duaya iktiran etmedi" diyemezsin.


Ancak, "Henüz vakit inkıza etmemiş, duaya devam lazımdır" diyebilirsin.


Çünkü o maksatlar duaların mukaddemesidir, neticesi değillerdir.


Cenab-ı Hakkın duaların icabetine vaad etmesi ise, icabet ayn-ı kabul değildir.


Yani, icabet kabulü istilzam etmez. Duaya herhalde cevap verilir. Cevapsız bırakılmaz.


Matluba olan is'af ise, Mucibin hikmetine tabidir. Mesela, doktoru çağırdığın zaman, herhalde "Ne istersin?" diye cevap verir. Fakat "Bu yemeği veya bu ilacı bana ver" dediğin vakit, bazan verir, bazan hastalığına, mizacına mülayim olmadığından vermez.



Adem-i kabul esbabından biri de, duayı ibadet kastıyla yapmayıp, matlubun tahsiline tahsis ettiğinden, aksülamel olur. O dua ibadetinde ihlas kırılır, makbul olmaz.
 

Sergerdan

Well-known member
Cevap: Duam Neden Kabul Edilmiyor Dersen


BANA HİZMET EDEN KÜÇÜCÜK BİR RİSALE-İ NUR TALEBESİNİN

ÇOKLAR NAMINA SORDUĞU SUALINE CEVAPTIR.

Sual : Üstadım, yağmur duası ve namazın neticesi görünmedi, faydasız kaldı. İki üç defa bulut toplandı, yağmur vermeden dağıldı. Neden?

Elcevap : Yağmursuzluk, bu çeşit dua ve namazın vaktidir, illeti ve hikmeti değil. Nasıl ki güneş ve ayın tutulması zamanında küsuf ve husuf namazı kılınır ve güneşin gurubuyla akşam namazı kılınır; öyle de, yağmursuzluk, kuraklık, yağmur namazının ve duasının vaktidir. İbadet ve duanın sebebi ve neticesi emir ve rıza-i İlahidir, faydası uhrevidir. Eğer namazdan, ibadetten dünyevi maksatlar niyet edilse, yalnız onlar için yapılsa, o namaz battal olur. Mesela, akşam namazı güneşin batmaması için ve husuf namazı ayın açılması için kılınmaz. Öyle de, bu nevi ibadet, yağmuru getirmek için kılınsa yanlış olur. Yağmuru vermek Cenab-ı Hakkın vazifesidir. Biz vazifemizi yaptık; Onun vazifesine karışmayız.

Gerçi yağmur namazının zahir neticesi yağmurun gelmesidir; fakat asıl hakiki, en menfaatli neticesi ve en güzel ve tatlı meyvesi şudur ki:

Herkes o vaziyetle anlar ki, onun tayınını veren babası, hanesi, dükkanı değil; belki onun tayınını ve yemeğini veren, koca bulutları sünger gibi ve zemin yüzünü bir tarla gibi tasarrufunda bulunduran bir Zat, onu besliyor, rızkını veriyor.

Hatta en küçücük bir çocuk da, daima aç olduğu vakit validesine yalvarmaya alışmışken, o yağmur duasında, küçücük fikrinde büyük ve geniş bu manayı anlar ki:

Bu dünyayı bir hane gibi idare eden bir Zat, hem beni, hem bu çocukları, hem validelerimizi besliyor, rızıklarını veriyor. O vermese, başkalarının faydası olmaz. Öyleyse Ona yalvarmalıyız der, tam imanlı bir çocuk olur. Bu münasebetle kısacık altı nokta beyan edilecek.
 

bizar

Well-known member
Cevap: Duam Neden Kabul Edilmiyor Dersen

İnsan, nur-u iman ile âlâ-yı illiyyîne çıkar, Cennete lâyık bir kıymet alır. Ve zulmet-i küfür ile esfel-i sâfilîne düşer, Cehenneme ehil olacak bir vaziyete girer. Çünkü, iman, insanı Sâni-i Zülcelâline nisbet ediyor. İman bir intisaptır. Öyleyse, insan, iman ile insanda tezahür eden san'at-ı İlâhiye ve nukuş-u esmâ-i Rabbâniye itibarıyla bir kıymet alır. Küfür o nisbeti kat eder. O kat'dan, san'at-ı Rabbâniye gizlenir. Kıymeti dahi yalnız madde itibarıyla olur. Madde ise, hem fâniye, hem zâile, hem muvakkat bir hayat-ı hayvanî olduğundan, kıymeti hiç hükmündedir.
 
Üst