Cevap: Allah katında bizim önemimiz yok mu?
S.A, dün kafası karışmış/karıştırılmış bir ünv. öğrencisi kardeşimizden bazı sorular aldım. Elimden geldiğince yadımcı oluyorum inş. olmaya çalışıyorum ama illaki eksik noksan bıraktıklarımız oluyordur. Sizlerinde görüşlerine yardımlarına ihtiyacım var.
Sorular şöyle:
1. "Sen olmasaydın, kainatı yaratmazdım" peki bizim Allah katında hiç mi önemimiz yok? Sadece bir insanın hürmetine mi yaratıldık ve yaşatılıyoruz?
2. Tek vazifemiz neden kulluk etmek? Allah'ın bizi sadece kulluk etmemiz için mi yaratması bana tuhaf geliyor?
(Bir kişinin bizimle imana gelmesi, güneşin üstünde doğup battığı herşeyden hayırlıdır.)
Hayırlı cumalar...
Ve aleyküm selam.
Sadece bir insanın hürmetine mi yaratıldık sorusu; tahmin ederim, Onu aleyhissalatü vesselamı yeterince tanımadığını gösteriyor. Onu tanıyan a.s.m. Onun a.s.m. hürmetine yaratılmış olmaktan, Onun a.s.m. ümmeti olmaktan şeref duyar. Beşer içinde, fazilet, takva, içtimai hayat içindeki tavır olarak, hali, kavli, fiili her bakımdan en üstün Odur a.s.m. Yine beşerin hem dünya hem ahiret saadetini netice veren yola, ışık tutan rehber de Odur a.s.m. Böyle bir peygamberin a.s.m. ümmeti olmaktan, Onun a.s.m. hürmetine dünyada var olmaktan bahtiyar olmak gerektir. Bu kardeşimize öncelikle Efendimiz aleyhissalatü vesselamın hayatını anlatan bir eser verebilirsiniz. Vicdanen muhakeme ettiğinde, yukarıdaki sorunun cevabını bulmuş olacaktır inşaallah. Salih Suruç'un Kainatın Efendisi siyer kitabını tavsiye edebilirim. Eğer risale okuyorsanız, ondokuzuncu söz, ondokuzuncu mektup ve Efendimiz aleyhissalatü vesselamdan bahseden sair risalelerden okuyup anlatarakta aynı neticeye varabilirsiniz.
İkinci soru da yine kulluğun ne olduğunu tam kavrayamamaktan geliyor. Kulluk, bilmeyen biri için içtimai hayattan tamamen çekilmeyi gerektiriyormuş gibi algılanabiliyor. Oysa bizim en büyük rehberimiz Hazreti Muhammed a.s.m. ve sahabeleri r.a. içtimai hayatın içinde iken kulluklarını da en güzel ve örnek olacak şekilde icra ediyorlardı. Ki ahirzamanda Onların onda birini yapabilenin kurtulabileceğine dair hadis hatırlıyorum. Üstad hazretlerinin de, farzlarını yapanın ve kebairi terkedenin inşaallah kurtulacağını söylediği sözleri var. Ve yine Dördüncü Sözde namaz bahsinde, namazlarını kılanın gün içindeki diğer mübah olan hallerinin de iyi bir niyetle ibadet hükmünü alabileceği söyleniyor. Burdaki iyi niyeti, Efendimizin a.s.m. sünnetine riayet etmek şeklinde anlayabiliriz. Mesela uyumak mübahtır. Güzel bir niyetle yani Peygamberimiz sallallahü aleyhi vesellemin uyuduğu gibi uyumakla, (sağ tarafına dönerek, dizlerini çekerek, uyumadan önce okunacak sureleri okuyarak vs.) mübah olan uyumak fiili ibadet hükmüne geçer inşaallah. Yine günde 2-3 defa yemek yiyen biri güzel bir niyetle, yemeğe bismillahla başlayarak, yerken nimetleri vereni tefekkür ederek, ahirde elhamdülillah diyerek gibi sünnete riayet ederek yese, bu fiili ibadet hükmünü alır inşaallah. Bunlar gibi daha birçok mübah olan amelleri ibadet hükmüne geçirmek mümkün. Yani kulluk yapmak o kadar zor iş değil. 1 saat namaz, büyük günahlardan uzak durmak, zaten yaptığımız mübah olan şeyleri, sünnete riayet ederek yapmak. Netice de kısacık ömre ebedi bir saadet veriliyor. Zor da olsa çekmeye değerdir.
Allah cc. hidayet nasib eylesin, ahirzamanın fitne fesadından, tuzaklarından, cümlemizi korusun, amin.