Ukbaa
Well-known member
Beşinci Mektup
بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ
1
وَ اِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ 2
بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ

وَ اِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ 2
SİLSİLE-İ Nakşînin kahramanı ve bir güneşi olan İmam-ı Rabbânî (r.a.), Mektubat’ında demiş ki:
“Hakaik-i imaniyeden bir meselenin inkişafını, binler ezvak ve mevâcid ve kerâmâta tercih ederim.”

Hem demiş ki: “Bütün tariklerin nokta-i müntehâsı, hakaik-i imaniyenin vuzuh ve inkişafıdır.”

Hem demiş ki: “Velâyet üç kısımdır. Biri velâyet-i suğrâ ki, meşhur velâyettir; biri velâyet-i vustâ, biri velâyet-i kübrâdır.
Velâyet-i kübrâ ise, verâset-i nübüvvet yoluyla, tasavvuf berzahına girmeden, doğrudan doğruya hakikate yol açmaktır.”

Hem demiş ki: “Tarîk-i Nakşîde iki kanatla sülûk edilir. Yani, hakaik-i imaniyeye sağlam bir surette itikad etmek ve ferâiz-i diniyeyi imtisal etmekle olur. Bu iki cenahta kusur varsa o yolda gidilmez.”

Öyle ise, tarik-i Nakşînin üç perdesi var:
Birisi ve en birincisi ve en büyüğü: Doğrudan doğruya hakaik-i imaniyeye hizmettir ki, İmam-ı Rabbânî de (r.a.) âhir zamanında ona sülûk etmiştir.
İkincisi: Ferâiz-i diniyeye ve Sünnet-i Seniyyeye tarîkat perdesi altında hizmettir.
[NOT]Dipnot-1 Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah’ın adıyla.
Dipnot-2 “Hiçbir şey yoktur ki Allah’ı hamd ile tesbih etmesin.” İsrâ Sûresi, 17:44.
Dipnot-3 İmam-ı Rabbânî, el-Mektûbât, 1:182 (210. Mektup).
Dipnot-4 İmam-ı Rabbânî, el-Mektûbât, 1:182 (210. Mektup).
Dipnot-5 İmam-ı Rabbânî, el-Mektûbât, 1:240 (260. Mektup).
Dipnot-6 İmam-ı Rabbânî, el-Mektûbât, 1:87 (75. Mektup), 1:98 (91. Mektup) 1:99 (94. Mektup).[/NOT]
Sünnet-i Seniyye: Peygamberimizin söz, fiil ve hareketlerine dayanan yüce prensipler (bk. s-n-n) | Tarîk-i Nakşî: Buharalı Muhammed Bahaüddin Nakşibendi Hazretleri tarafından kurulan, gizli zikre dayanan tarikat (bk. bilgiler – Şâh-ı Nakşibend) |
berzah: geçit, aralık, perde | cenâh: kanat |
ezvak: zevkler; mânevî lezzetler | ferâiz-i diniye: dinin kesin emirleri; Allah tarafından yapılması kesin olarak emredilen şeyler |
hakaik-i imâniye: iman hakikatleri (bk. ḥ-ḳ-ḳ; e-m-n) | hakikat: doğru, gerçek (bk. ḥ-ḳ-ḳ) |
imtisal: uyma, yerine getirme | inkişaf: açığa çıkma, gelişme (bk. k-ş-f) |
itikad etmek: inanmak | kerâmât: kerâmetler; Allah’ın bir ikramı olarak, Onun sevgili kullarında görünen olağanüstü hal ve hareketler (bk. k-r-m) |
mevâcid: vecd halleri, kalbe zevk veren haller | nokta-i müntehâ: son nokta |
silsile-i Nakşî: Nakşibendî tarikatının silsilesi, halifeler zinciri | suret: biçim, şekil (bk. ṣ-v-r) |
sülûk: mânevî yol alma | tarik: mânevî yol (bk. ṭ-r-ḳ) |
tarikat: mânevî ilerlemeye götüren yol (bk. ṭ-r-ḳ) | tasavvuf: kalbi, dünyanın gelip geçici işlerinden ayırıp, Allah sevgisi ile bağlama; tarikat ehli olma |
velâyet: velîlik (bk. v-l-y) | velâyet-i kübrâ: en büyük velîlik (bk. v-l-y; k-b-r) |
velâyet-i suğrâ: küçük derecedeki velîlik (bk. v-l-y) | velâyet-i vustâ: orta derecedeki velîlik (bk. v-l-y) |
veraset-i nübüvvet: peygamberin vârisliği makamı (bk. n-b-e) | vuzuh: açıklık, açık ve anlaşılır şekilde olma |
âhir: son (bk. e-ḫ-r) | İmam-ı Rabbânî: (bk. bilgiler) |