Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
İslamiyet
Resûlüllah (Aleyhisselatü Vesselam)
Peygamberimizin Hayatı
Aleni Davet
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="müdavim" data-source="post: 178283" data-attributes="member: 5987"><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"><span style="color: Red"><span style="color: DarkGreen">Boykot </span></span></span></span></p><p> <span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"><span style="color: Red"><span style="color: DarkGreen"></span></span></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"><span style="color: Red"><span style="color: DarkGreen">MÜSLÜMANLARA KARŞI BOYKOT</span></span><span style="color: Red"><span style="color: DarkGreen">!</span> <ol> <li data-xf-list-type="ol"></li> </ol><p></span></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"><span style="color: Red"><span style="color: DarkGreen">(Bi 'setin 7. senesi / Milâdî 617)</span></span></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px">Bu tarihe kadar İslâm'ın inkişafına mâni olmak gayesiyle müşrikler tarafından girişilen her teşebbüs akîm kalmıştı! Üstelik İslâmiyet, daha da hızlı inkişaf kaydediyordu. Müslümanların sayısı günden güne her türlü şiddet ve mukavemete rağmen artıyor ve İslâm'ın nuru Mekke dışındaki kabileleri de kucaklamaya başlıyordu!</span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px">Hz. Ömer ve Hz. Hamza gibi iki kahraman İslâm safına katılmış bulunuyordu. Hz. Ömer, önceki hâlin tam tersine İslâm dâvasını bütün güç ve gayretiyle benimsemiş, âdeta İslâm'ın sağ kolu olmuştu. Bu durum, Müslümanlara cesaret ve moral verirken, müşrikleri ise fazlasıyla sarsmış ve onları derinden derine düşündürmüştü!</span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px">Diğer taraftan, Kureyş müşrikleri, Necâşînin ülkesine sığınmış bulunan Müslümanları geri alma işini de başaramamışlardı. Hükümdar Ashame, mülteci Müslümanları geri vermediği gibi, onları koruyacağına dair de söz vermişti!</span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px">Bütün bunlar, Kureyş müşriklerini son derece tedirgin edip endişeye sevkediyor ve yeni kararlar almaya, yeni plânlar tertiplemeye zorluyordu!</span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px">Müşrikler, işkence yapmakla, şiddet göstermekle kimseyi dininden çeviremeyeceklerini, İslâm'ın ilerleyip yayılmasına engel olamayacaklarını anlamışlardı. Nasıl ki, akıl almaz işkence ve zulümlere rağmen tek bir Müslüman dahi dininden dönmemişti! </span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px">Şu hâlde, bütün bunların dışında başka bir siyaset takib etmeleri gerekiyor ve bu yolda karar almaları lâzım geliyordu. Öyle yaptılar. Vakit geçirmeden bir araya geldiler. Uzun uzadıya düşünüp taşındıktan ve aralarında müşavere ettikten sonra, gerek Müslüman ve gerekse gayrimüslim olsun, Haşîm Oğullarının tamamıyla münâsebetlerini kesmeye karar verdiler.</span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px">İttifakla aldıkları bu kararın maddelerini de bir sahife üzerinde şöyle tesbit ettiler:</span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px">Haşîm ve Muttâlib Oğulları ailelerinden kız alınmayacak.</span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px">Haşîm ve Muttâlib Oğulları ailelerine kız verilmeyecek.</span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px">Haşîm ve Muttâlib Oğullarına hiçbir şey satılmayacak.</span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px">Haşîm ve Muttâlib Oğullarından hiçbir şey satın alınma</span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px">yacak.313</span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px">Bu karara akıllarınca kutsî bir mahiyet vermek için de yazılı sahifeyi Kabe duvarına astılar. Ayrıca, bu karara aykırı davranmayacaklarına dair and içtiler.314</span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px">Bu boykot, Haşîm ve Muttâlib Oğullarının vücudunu ortadan kaldırmaya ve köklerini kazımaya müteveccihti. Bu durum karşısında Haşîm ve Muttâlib Oğulları aileleri artık dağınık bir şekilde ayrı ayrı semtlerde oturamazlardı. Ebû Leheb hâriç, Mekke'nin kuzey tarafında bulunan Şi'bi Ebû Tâlib [Ebû Tâlib Mahallesi] denilen yere topluca taşındılar.315</span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px">Artık bu mahalle sakinleriyle bütün münâsebetler kesilmişti. Kazara oraya gidenler olsa ağır bir şekilde azarlanıyorlardı.</span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px">Müşrikler, boykota uğrayanların toplandıkları mahalleye yiyecek içecek nâmına bir şey sokmuyorlardı. Sâdece, hacc mevsiminde dışarı çıkıp alış verişte bulunmalarına sözde müsaade ediyorlardı. Sözde diyoruz, çünkü o zaman da, çarşı pazarda, köşe başlarında durarak, onlara bir şey aldırmamak için ellerinden gelen her türlü engellemeyi yapıyorlardı. Hattâ, zaman zaman satıcıları, onlara imal satmamak için tehdit bile ediyorlardı. Bâzan da, bin bir türlü dalavere ve hileye başvurarak satıcıların ellerinden mallarını alıp, boykota uğrayanlara bir şey bırakmamaya çalışıyorlardı.</span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px">Ebû Leheb, Haşîm Oğullarından olmasına rağmen, öz kardeşlerinin, hısım ve akrabalarının açlıktan ölmesini istiyor ve bu hususta elinden gelen her türlü gayreti gösteriyordu. Mekke'ye yiyecek maddeleri getiren kervanları şehrin dışında karşılıyor ve, "Ey tacirler!.. Haşîm Oğullarına bir şey satmayın! Fiyatları yüksek söyleyin ki almaya güçler yetmesin! Benim, servet sahibi olduğumu bilirsiniz. Söz verdiğim zaman da mutlaka sözümü yerine getiririm. Yiyecek, giyecek mallarınızın kıymetini bir kat artırın. Üst tarafını ben öderim!" diyor ve Müslümanların, açlıktan feryad eden çocuklarının yanına boş dönmelerine sebep oluyordu.</span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px">Çocukların açlıktan gelen acıklı ve yürek parçalayıcı feryadlarına müşrikler kulaklarıyla birlikte gönüllerini de tıkamışlardı. Taşları parçalayacak raddeye varan bu feryadlardan âdeta emsalsiz bir zevk alıyorlardı. Bu hâdise, imansızlığın, inkâr ve küfrün, insanı, hemcinsine karşı dahi olsa ne kadar merhametsiz ve gaddar bir duruma getirdiğinin ibretli bir misâlidir!</span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px">Boykota uğrayanlar, dışarıdan fazla bir şey alamadıklarından, haliyle şiddetli bir açlık ve kıtlıkla karşı karşıya kaldılar. Öyle ki, bazıları, yiyecek bir şey bulamadıklarından ağaç yaprakları, hattâ orada burada ele geçirdikleri kuru deri parçalarını ateşe tutup yemeye başladılar. </span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px">Bununla birlikte Müslümanların bu hâline acımayanlar da yok değildi. Bir gün, Hz. Hatice'nin kardeşinin oğlu Hâkim b. Hizam, bir deve yükü un göndererek onu Şi'bdeki sıkıntıdan kurtarmaya çalışmıştı.</span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px">Yine bir gün, kölesinin sırtına buğday yükletip halası Hz. Hatice'ye götürüyordu. Yolda Ebû Cehil'e denk geldi.</span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px">Ebû Cehil, ona, "Sen, Haşîm Oğullarına yiyecek götürüyorsun, öyle mi? Vallahi gidemezsin! Gitmeye kalkarsan, bu hareketini Mekke'de açıklayıp, seni rezil ederim!" dedi.</span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px">O sırada Ebû'l Bahterî yanlarına çıkageldi ve Ebû Cehil'i muaheze ederek, "Sana ne oluyor? Halasına bir miktar buğday götürmek isteyen bir insana mâni olmak doğru değildir!" diye konuştu.</span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px">Ancak, Ebû Cehil, inat ve ısrarından vazgeçmiyordu. Bunun üzerine Ebû'l Bahterî'yle birbirlerine girdiler. Ebû'lBahterî, eline geçirdiği bir deve çenesi kemiğiyle vurup onun başını yardı ve üzerine çullanıp yumruklamaya başladı.</span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px">Yine bu meyanda, akrabalık gayretiyle Haşîm Oğulları ve Müslümanlara yardımını esirgemeyenlerden biri de, Hişam b. Amr b. Haris idi. Birkaç kere müşriklerden habersiz Şi'b'de bulunanlara, develerle yiyecek götürmüştü.</span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="müdavim, post: 178283, member: 5987"] [COLOR="DarkSlateGray"][SIZE="4"][COLOR="Red"][COLOR="DarkGreen"]Boykot MÜSLÜMANLARA KARŞI BOYKOT[/COLOR][/COLOR][COLOR="Red"][COLOR="DarkGreen"]![/COLOR][LIST=1] [/LIST] [COLOR="DarkGreen"](Bi 'setin 7. senesi / Milâdî 617)[/COLOR][/COLOR] Bu tarihe kadar İslâm'ın inkişafına mâni olmak gayesiyle müşrikler tarafından girişilen her teşebbüs akîm kalmıştı! Üstelik İslâmiyet, daha da hızlı inkişaf kaydediyordu. Müslümanların sayısı günden güne her türlü şiddet ve mukavemete rağmen artıyor ve İslâm'ın nuru Mekke dışındaki kabileleri de kucaklamaya başlıyordu! Hz. Ömer ve Hz. Hamza gibi iki kahraman İslâm safına katılmış bulunuyordu. Hz. Ömer, önceki hâlin tam tersine İslâm dâvasını bütün güç ve gayretiyle benimsemiş, âdeta İslâm'ın sağ kolu olmuştu. Bu durum, Müslümanlara cesaret ve moral verirken, müşrikleri ise fazlasıyla sarsmış ve onları derinden derine düşündürmüştü! Diğer taraftan, Kureyş müşrikleri, Necâşînin ülkesine sığınmış bulunan Müslümanları geri alma işini de başaramamışlardı. Hükümdar Ashame, mülteci Müslümanları geri vermediği gibi, onları koruyacağına dair de söz vermişti! Bütün bunlar, Kureyş müşriklerini son derece tedirgin edip endişeye sevkediyor ve yeni kararlar almaya, yeni plânlar tertiplemeye zorluyordu! Müşrikler, işkence yapmakla, şiddet göstermekle kimseyi dininden çeviremeyeceklerini, İslâm'ın ilerleyip yayılmasına engel olamayacaklarını anlamışlardı. Nasıl ki, akıl almaz işkence ve zulümlere rağmen tek bir Müslüman dahi dininden dönmemişti! Şu hâlde, bütün bunların dışında başka bir siyaset takib etmeleri gerekiyor ve bu yolda karar almaları lâzım geliyordu. Öyle yaptılar. Vakit geçirmeden bir araya geldiler. Uzun uzadıya düşünüp taşındıktan ve aralarında müşavere ettikten sonra, gerek Müslüman ve gerekse gayrimüslim olsun, Haşîm Oğullarının tamamıyla münâsebetlerini kesmeye karar verdiler. İttifakla aldıkları bu kararın maddelerini de bir sahife üzerinde şöyle tesbit ettiler: Haşîm ve Muttâlib Oğulları ailelerinden kız alınmayacak. Haşîm ve Muttâlib Oğulları ailelerine kız verilmeyecek. Haşîm ve Muttâlib Oğullarına hiçbir şey satılmayacak. Haşîm ve Muttâlib Oğullarından hiçbir şey satın alınma yacak.313 Bu karara akıllarınca kutsî bir mahiyet vermek için de yazılı sahifeyi Kabe duvarına astılar. Ayrıca, bu karara aykırı davranmayacaklarına dair and içtiler.314 Bu boykot, Haşîm ve Muttâlib Oğullarının vücudunu ortadan kaldırmaya ve köklerini kazımaya müteveccihti. Bu durum karşısında Haşîm ve Muttâlib Oğulları aileleri artık dağınık bir şekilde ayrı ayrı semtlerde oturamazlardı. Ebû Leheb hâriç, Mekke'nin kuzey tarafında bulunan Şi'bi Ebû Tâlib [Ebû Tâlib Mahallesi] denilen yere topluca taşındılar.315 Artık bu mahalle sakinleriyle bütün münâsebetler kesilmişti. Kazara oraya gidenler olsa ağır bir şekilde azarlanıyorlardı. Müşrikler, boykota uğrayanların toplandıkları mahalleye yiyecek içecek nâmına bir şey sokmuyorlardı. Sâdece, hacc mevsiminde dışarı çıkıp alış verişte bulunmalarına sözde müsaade ediyorlardı. Sözde diyoruz, çünkü o zaman da, çarşı pazarda, köşe başlarında durarak, onlara bir şey aldırmamak için ellerinden gelen her türlü engellemeyi yapıyorlardı. Hattâ, zaman zaman satıcıları, onlara imal satmamak için tehdit bile ediyorlardı. Bâzan da, bin bir türlü dalavere ve hileye başvurarak satıcıların ellerinden mallarını alıp, boykota uğrayanlara bir şey bırakmamaya çalışıyorlardı. Ebû Leheb, Haşîm Oğullarından olmasına rağmen, öz kardeşlerinin, hısım ve akrabalarının açlıktan ölmesini istiyor ve bu hususta elinden gelen her türlü gayreti gösteriyordu. Mekke'ye yiyecek maddeleri getiren kervanları şehrin dışında karşılıyor ve, "Ey tacirler!.. Haşîm Oğullarına bir şey satmayın! Fiyatları yüksek söyleyin ki almaya güçler yetmesin! Benim, servet sahibi olduğumu bilirsiniz. Söz verdiğim zaman da mutlaka sözümü yerine getiririm. Yiyecek, giyecek mallarınızın kıymetini bir kat artırın. Üst tarafını ben öderim!" diyor ve Müslümanların, açlıktan feryad eden çocuklarının yanına boş dönmelerine sebep oluyordu. Çocukların açlıktan gelen acıklı ve yürek parçalayıcı feryadlarına müşrikler kulaklarıyla birlikte gönüllerini de tıkamışlardı. Taşları parçalayacak raddeye varan bu feryadlardan âdeta emsalsiz bir zevk alıyorlardı. Bu hâdise, imansızlığın, inkâr ve küfrün, insanı, hemcinsine karşı dahi olsa ne kadar merhametsiz ve gaddar bir duruma getirdiğinin ibretli bir misâlidir! Boykota uğrayanlar, dışarıdan fazla bir şey alamadıklarından, haliyle şiddetli bir açlık ve kıtlıkla karşı karşıya kaldılar. Öyle ki, bazıları, yiyecek bir şey bulamadıklarından ağaç yaprakları, hattâ orada burada ele geçirdikleri kuru deri parçalarını ateşe tutup yemeye başladılar. Bununla birlikte Müslümanların bu hâline acımayanlar da yok değildi. Bir gün, Hz. Hatice'nin kardeşinin oğlu Hâkim b. Hizam, bir deve yükü un göndererek onu Şi'bdeki sıkıntıdan kurtarmaya çalışmıştı. Yine bir gün, kölesinin sırtına buğday yükletip halası Hz. Hatice'ye götürüyordu. Yolda Ebû Cehil'e denk geldi. Ebû Cehil, ona, "Sen, Haşîm Oğullarına yiyecek götürüyorsun, öyle mi? Vallahi gidemezsin! Gitmeye kalkarsan, bu hareketini Mekke'de açıklayıp, seni rezil ederim!" dedi. O sırada Ebû'l Bahterî yanlarına çıkageldi ve Ebû Cehil'i muaheze ederek, "Sana ne oluyor? Halasına bir miktar buğday götürmek isteyen bir insana mâni olmak doğru değildir!" diye konuştu. Ancak, Ebû Cehil, inat ve ısrarından vazgeçmiyordu. Bunun üzerine Ebû'l Bahterî'yle birbirlerine girdiler. Ebû'lBahterî, eline geçirdiği bir deve çenesi kemiğiyle vurup onun başını yardı ve üzerine çullanıp yumruklamaya başladı. Yine bu meyanda, akrabalık gayretiyle Haşîm Oğulları ve Müslümanlara yardımını esirgemeyenlerden biri de, Hişam b. Amr b. Haris idi. Birkaç kere müşriklerden habersiz Şi'b'de bulunanlara, develerle yiyecek götürmüştü.[/SIZE][/COLOR] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
İslamiyet
Resûlüllah (Aleyhisselatü Vesselam)
Peygamberimizin Hayatı
Aleni Davet
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst