Ebu Hayseme’nin Dünya Nimetlerini Terkederek Allah Yolunda Savaşa Katılması
- Ebu Hayseme, Hz. Peygamber Tebük savaşına gittikten birkaç gün sonra sıcak bir günde ailesinin yanına gitti. Bostanında iki gölgelik gördü. İki hanımından her birisi bir gölgelikteydi. Her birisi gölgeliğine su serpmişti. Ve Hayseme için soğuk su hazırlanmıştı. Ona yemek de hazırlamışlardı. Bostana girdiğinde gölgeliğin kapısında durdu. İki hanımına ve onların kendisi için hazırladıklarına bakınca “Rasûlullah güneşin önünde, hararete maruzdur; Ebu Hayseme ise serin bir gölgelikte güzel bir kadının yanındadır. Bu, adalet değildir” dedikten sonra “Allah’a yemin ederim ki, hiçbirinizin gölgeliğine girmeyeceğim ve Resûlullah’a yetişinceye kadar da gideceğim” dedi. “Bana azık hazırlayın” diye ilave etti. Onlar da azık için hazırlık yaptılar. Sonra devesine varıp yükünü ona yükledi ve sonra da Rasûlullahın arkasını takiben yola çıktı. Hz. Peygamber, Tebük’teyken ona yetişti. Ebu Hayseme’ye yolda Umeyr b. Vehb el Cumahi de yetişmişti. O da Rasûlullahın yanına gitmek istiyordu. İkisi arkadaş oldular. Ta ki Tebük’e yaklaştıklarında, Ebu Hayseme, Umeyr b. Vehb’e
“Benim bir günahım vardır. Biraz geride kalırsan, Rasûlullah’a tek başıma varırsam senin hiçbir zararın olmaz” dedi. Umeyr onun teklifini kabul etti. Ebu Hayseme, Hz. Peygambere yaklaştığında, Rasûlullah, Tebük’te konaklamıştı,
“Yolda yönelip gelen bir süvari vardır” dediler. Hz. Peygamber
“O Ebu Hayseme’dir” dedi. Onlar da
“Ey Allah’ın Rasûlü! andolsun, o, Ebu Hayseme’dir” dediler. Ebu Hayseme devesinden indikten sonra Rasûlullaha yönelerek selâm verdi. Hz. Peygamber ona
“Ey Eba Hayseme!. Sen helâk olmaya yaklaştın” dedi. Sonra Ebu Hayseme hadiseyi Rasûlullaha anlatınca Bu sefer Rasûlullah onun için güzel şeyler söyledi ve dua etti.[1]
- Sa’d b. Hayseme şöyle anlatıyor: Hz. Peygamberle beraber Tebük seferine çıkmamıştım. Bahçeye gittiğimde, karımın serinletmek için bahçedeki gölgeliğe su serpmiş olduğunu gördüm. Bunun üzerine
“Bu insaf değildir; Allah’ın Rasûlü kızgın güneşin altında, sıcak su içerek savaşsın da, ben serin gölgelerde oturup keyif yapayım” ve hemen heybeme biraz hurma koyup, devenin sırtına yükledim ve yola çıktım. Karım bana
“Ey Eba Hayseme, nereye gidiyorsun?” dedi. Ben de
“Hz. Peygamber’in yanına gideceğim” dedim. Yolda Umeyr b. Vehb’e rastladım. Ona
“Ey Umeyr, sen cesaretli bir kişisin. Senin de Hz. Peygambere gittiğini biliyorum. Fakat ben günahkâr bir insanım. Benden biraz geride kal da, Hz. Peygamberle başbaşa görüşeyim” dedim. Bunun üzerine Umeyr biraz geride kaldı. Orduya yaklaştığımda Hz. Peygamber
“İnşallah bu gelen Ebu Hayseme’dir” dedi. Yanına varınca
“Ey Allah’ın Rasülû nerdeyse helâk oluyordum” dedim ve ona olanları anlattım. Hz. Peygamber bana güzel şeyler söyledi ve dua etti.[2]
_______________________________
[1] İbn İshak.
[2] Mecma, VI/192 (Taberani’den).
Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, Akçağ Yayınları: 1/448-449