6. Bölüm - 2. FASIL: Hz. Peygamber'in Son Hastalıkları Sırasında Üsâme Kumandasında Bir Ordu...

Huseyni

Müdavim
6. Bölüm - 2. FASIL: Hz. Peygamber'in Son Hastalıkları Sırasında Üsâme Kumandasında Bir Ordu...


2. FASIL: Hz. PEYGAMBER’İN SON HASTALIKLARI SIRASINDA ÜSÂME KUMANDASINDA BİR ORDU GÖNDERMEK İSTEMESİ; ONUN VEFATINDAN SONRA DA HALİFE SEÇİLEN Hz. EBUBEKİR’İN BU KONUDA GAYRET GÖSTERMESİ


İlk Muhacirlerin Üsâme Hakkındaki Düşünceleri ve Peygamber’in Üsâme’nin Emirliğine Dil Uzatan Kimseleri Azarlaması


- Hz. Peygamber, Üsâme b. Zeyd’i Übnâ
[1] denilen yere göndermek istedi. Kendisine oraya sabahın erken saatlerinde saldırmasını ve evlerini ateşe vermesini emretti. Sonra ona bir sancak vererek “Allah’ın ismi üzerine git!” buyurdular. Sancakla birlikte huzurdan çıkan Üsâme onu Büreyde b. el-Husayb el-Eslemî’ye verdi. O da onu Üsâme’nin evine götürdü. Üsâme Hz. Peygamber’in emri gereğince ordugâhını Medine yakınlarındaki Cürüf denilen yere kurdurdu. Halktan hazırlıklarını tamamlayanlar gidip Üsâme ordusuna katılıyorlardı. Diğerleri ise hazırlıklarını tamamlamak için gayret sarfediyorlardı. Sonunda ilk Muhacirlerden ve Ensar’dan istisnasız herkes bu orduya katıldılar. Bunlar arasında muhacirlerden Hz. Ömer, Ebu Ubeyde b. Cerrah, Sa’d b. Ebî Vakkas, Ebu’l-A’ver Said b. Zeyd b. Amr b. Nüfeyl; Ensar’dan ise Katâde b. Numan ile Seleme b. Eslem b. Hureyş de bulunuyordu.

Muhacirlerden bazıları ki özellikle de Ayyaş b. Ebî Rabîa Üsâme’nin ordu kumandanlığına pek sıcak bakmadılar ve “Nasıl oluyor da Hz. Peygamber bu kadar genç birini ilk muhacirlerin başına kumandan tayin ediyor?” dediler. Bu konuda epey tartışmalar oldu. Hz. Ömer bunları işittiğinde gidip onları azarladı ve sonra da gelip bu olan bitenleri Hz. Peygamber’e haber verdi. Bunun üzerine Hz. Peygamber çok öfkelendiler. Başlarına bir bez bağlayıp üzerlerinde kadifeden bir elbise olduğu halde minbere çıktılar. Allah’a hamd u senâlar ettikten sonra şunları söylediler:


“Ey insanlar! Duyduğuma göre Üsâme’nin ordu kumandanlığı hakkında bazı şeyler söylüyormuşsunuz. Allah’a yemin ederim ki daha önce babasını emir tayin ettiğim zaman dil uzattığınız gibi bu kez de oğlunu kumandan tayin edişime dil uzatıyorsunuz. Fakat şunu biliniz ki onun babası emir olmaya hepinizden daha layıktı. Aynı şekilde bugün de oğlu içinizde ordu kumandanlığına en layık kişidir. Babası Zeyd benim için insanların hepsinden sevimliydi. Şu anda onun oğlu da benim katımda herkesden daha sevimlidir. O ikisi her zaman için hayırdadırlar. Üsâme’ye iyi davranınız; çünkü o sizin en hayırlılarınızdandır”. Daha sonra Hz. Peygamber minberden inerek evlerine gittiler.


Rebîü’l-Evvel ayının onuncu günü ve günlerden de cumartesi idi. Üsâme ile gidecek olan müslümanlar gelip Hz. Peygamber’e veda ettiler. Bunların arasında Hz. Ömer de vardı. Hz. Peygamber onlara
“Gidiniz ey Üsâme ordusu!” buyurdular. Onların çıkışından sonra Üsâme’nin annesi Ümmü Eymen girerek

“Ey Allah’ın Rasûlü! Sen iyileşinceye kadar Üsâme’yi bekletsen olmaz mı? Çünkü o bu şekilde giderse hiç birşey yapamaz!” dedi. Hz. Peygamber’se bunu kabul etmedi ve Üsâme ordusunun gönderilmesini emretti. Bunun üzerine orduyla gidecek olan halk ordugâha döndüler ve o geceyi orada geçirdiler. Ertesi günü ordugâha Hz. Peygamber’in durumunun ağırlaştığı ve baygınlık halinde bulunduğu haberi ulaştı. Bunun üzerine Üsâme Hz. Peygamber’i ziyaret etmek için Medine’ye geldi. Bundan sonrasını Üsâme şöyle anlatıyor:


“Ağlayarak içeri girdiğimde Hz. Abbas ve kadınların Hz. Peygamber’in etrafında toplanmış olduklarını gördüm. Eğilip onu öptüm, kendisi konuşamıyordu. Sadece ellerini göğe doğru kaldırıp sonra sanki oradan aldığı birşeyi üzerime döker gibi indirdiler. Onun benim için dua ettiğini anlamıştım. Sonra veda edip ordugâha döndüm. Pazartesi günü sabahleyin tekrar geldim. Hz. Peygamber’in yanına girdiğimde onu daha iyi buldum. Bana


“Allah’ın bereketiyle git!”
buyurdular. kendisine veda edip ayrılırken onun iyileşmesine sevinen kadınlar saçlarını tarıyorlardı. O sırada Ebubekir Sıddîk Hz. Peygamber’in yanına girdi ve

“Ey Allah’ın Rasûlü! Allah’a şükür seni bugün daha iyi görüyorum. Bugün Hârice’nin kızının (hanımı) günüdür. Bana izin ver de onun evine gideyim” dedi. Hz. Peygamber de kendisine izin verdi. Hz. Ebubekir çıktı; ben de ordugâha döndüm. Oraya varır varmaz askere toparlanmalarını emrettim ve sonra da hareket emri verdim. O sırada gün de bir hayli ilerlemişti”.
[2]

_______________________________

[1] Übna, Filistin’de Askalan ile Remle arasında bulunan ve bugün Yübna diye bilinen bir yerin adıdır.
[2] Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, Akçağ Yayınları: 1/413-414
 

Huseyni

Müdavim
Cevap: 6. Bölüm - 2. FASIL: Hz. Peygamber'in Son Hastalıkları Sırasında Üsâme Kumandasında Bir Ordu.


Hz. Peygamber’in Vefatı Üzerine Ashâbın Medine’ye Dönmesi


Üsâme ordusuyla birlikte yola çıkacağı sırada annesi Ümmü Eymen’in gönderdiği birisi gelerek Hz. Peygamber’in ölüm halinde bulunduğunu haber verdi. Bunun üzerine hareketten vazgeçen Üsâme yanına Hz. Ömer ve Ebu Ubeyde’yi de alarak Medine’ye döndü. Hz. Peygamber Rebiü’l-Evvel’in onikinci, pazartesi günü öğleden sonra vefat ettiler. Ordugahta bulunan askerler de Medine’ye döndüler. Büreyde b. el-Husayb da Hz. Peygamber’in Üsâme’ye vermiş olduğu sancağı getirerek Hz. Peygamber’in kapısına dikti. Bu sancak Hz. Ebubekir’in halife seçilmesine kadar da orada kaldı. Biat gerçekleşip halife seçildikten sonra Hz. Ebubekir Büreyde’ye emretti. O da sancağı oradan alarak Üsâme’nin evine götürdü. Hz. Ebubekir


“Üsâme onu alıp savaşa gitmedikçe bu sancak açılmayacaktır” dedi. Büreyde şöyle diyor:

“Sancağı Üsâme’nin evine götürdüm. Sonra oradan yanımızda sancak da bulunduğu halde Üsâme ile birlikte çıktık ve Şam seferine gidip gelinceye kadar da onu ben taşıdım. Daha sonra bu sancak ölümüne kadar da Üsâme’nin evinde kaldı”.
[1]

___________________________

[1] Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, Akçağ Yayınları: 1/414-415
 

Huseyni

Müdavim
Cevap: 6. Bölüm - 2. FASIL: Hz. Peygamber'in Son Hastalıkları Sırasında Üsâme Kumandasında Bir Ordu.


Ebubekir Sıddîk’in Hz. Peygamber’in Emri Doğrultusunda Üsâme’yi Göndermekte Israr Etmesi


Hz. Peygamber’in vefatı üzerine Araplardan bazıları dinden döndü. Buna rağmen halife Ebubekir, Üsâme’ye Hz. Peygamber’in emrettiği yere gitmesini söyledi. Böylece halk tekrar Cürüf’te toplanmaya başladı. Büreyde de sancağı alarak oraya götürdü. Bu durum ilk muhacirlere çok ağır geldi. Hz. Ömer, Osman, Ebu Ubeyde b. Cerrah, Sa’d b. Ebî Vakkas ve Said b. Zeyd hep birlikte Hz. Ebubekir’e giderek


“Ey Allah’ın Rasûlü’nün Halifesi! Her tarafta Araplar dinden dönüyorlar. Sense orduyu gönderiyorsun. Onları ne ile yola getireceksin. Bu askerleri gönderme de mürtedlere karşı savaşsınlar. Bu ordu senin dinden dönenlerin göğüslerine atacağın okların olsun. İkincisi, biz Medine’ye bir saldırı olmasından korkuyoruz. Bizim çoluk-çocuğumuz ve kadınlarımız da oradadır. İslam yerleşinceye kadar Rumlarla savaşı ertelesen olmaz mı? Bu arada dinden dönenler de ya yola gelirler ya da kılıçla yok edilirler. Üsâme’yi ondan sonra gönderirsin. Bu suretle de bizler arkada bıraktıklarımızdan emin olarak Rumlarla karşılaşmaya gideriz” dediler.

Hz. Ebubekir bunları dinledikten sonra

“İçinizde daha başka birşey söylemek isteyen var mı?” diye sordu. Onlar da

“Hayır, söyleyeceklerimiz bu kadar” dediler. Bunun üzerine Hz. Ebubekir şöyle buyurdu:

“Nefsimi kudret elinde tutana yemin ederim ki Medine’de yırtıcı hayvanlar tarafından parçalanacağımı bilsem yine de Hz. Peygamber’in emrini yerine getirir ve Üsâme’yi gönderirdim. Bundan asla vazgeçmeyeceğim. Hem kendisine gökten vahiy gelen Hz. Peygamber “Üsâme’nin ordusunu gönderiniz!” buyururken ben nasıl olur da ona karşı çıkabilirim. Ancak ondan Ömer’i bize bırakmasını isteyeceğim. Çünkü o benim yardımcımdır. Ama Üsâme’nin bunu kabul edip etmeyeceğini de henüz bilmiyorum. Yemin ederim ki kabul etmeyecek olursa onu bu konuda zorlamayacağım”.

Bu konuşmadan sonra sahabiler, Hz. Ebubekir’in Üsâme’yi gönderme konusunda taviz vermeyeceğini anladılar. Sonra Hz. Ebubekir yaya olarak Üsâme’nin evine gitti ve ondan Ömer’i Medine’de bırakmasını istedi. O da kabul etti. Bunun üzerine Hz. Ebubekir ona

“Ömer’i isteyerek, yani herhangi bir etki altında kalmaksızın mı bırakıyorsun?” diye sordu. Üsâme de

“Evet!” dedi. Bunun üzerine Hz. Ebubekir tellal çıkartarak şöyle bağırttı:

“Bu benim kesin emrimdir ki Hz. Peygamber’in hayatta iken göndermiş olduğu Üsâme ordusu hiç kimse geri kalmaksızın aynen yoluna devam edecektir. Birisi geri kalır da bana getirilecek olursa onu Üsâme ordusuna kadar yaya yürüme cezasına çarptıracağım!”.

Hz. Ebubekir daha sonra Üsâme’nin kumandanlığı hakkında ileri-geri şeyler söyleyen muhacirleri getirtti. Onları azarladı ve Üsâme’nin ordusuna katılmalarını emretti. Böylece içlerinden bir teki bile geri kalmaksızın hepsi orduya katıldılar. Hz. Ebubekir Cürüf’ten yola çıkmakta olan Üsâme ordusunu bir müddet takip ederek onları uğurladı. Ordu üçbin kişiden oluşup bin kadar da atları vardı. Ebubekir Sıddîk bir saat müddetle at üzerinde bulunan Üsâme’nin yanında yaya olarak yürüdü. Sonra da “Dininizi, görevinizi ve amellerinizin sonuçlarını Allah’a emanet ediyorum” dedi ve ekledi: “Bu görevi sana Allah’ın Rasûlü vermiştir. Üsame! Git Hz. Peygamber’in emirlerini yerine getir! Ben bu konuda sana emir vermeyeceğim gibi seni alıkoymayacağım da. Ben ancak Hz. Peygamber’in bir emrini yerine getirmeye çalışıyorum”. Böylece Üsâme hızlı bir şekilde yola devam ederek İslâm’dan dönen Cüheyne ve Kuzâa’nın diğer kabilelerini geçti ve Vâdi’l-Kurâ’da ordugah kurdu. Orada Benî Uzre’den Hureys isminde birini gözcü olarak çıkardı. Bu kişi Übnâ denilen yere varıncaya kadar gitti. Etrafı inceledi ve yolları iyice öğrenerek geri döndü. Üsâme ordusuyla Übnâ’dan iki günlük mesafede buluştu. Hemen Üsâme’ye çıktı ve halkın gaflet içerisinde olup ordunun gelişinden haberleri olmadığını söyledi. Ayrıca herhangi bir askerî hazırlıkta bulunmadıklarını da haber verdi. Bunun üzerine Üsâme onların toparlanmalarına fırsat vermemek için sür’atle hareket etti ve Rumları sabah saatlarında hazırlıksız olarak yakaladı.
[1]

______________________________

[1] İbn Asakir I/120 (Zühri tarikiyle Urve’den o da Üsame b. Zeyd’den); Kenz V/312 (İbn Asakir’in Vakidi tarikiyle Üsame’den rivayet ettiği kaydedilir); Fethü’l-Bari VIII/107 (Buna işaret edilmektedir).
Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, Akçağ Yayınları: 1/415-416
 

Huseyni

Müdavim
Cevap: 6. Bölüm - 2. FASIL: Hz. Peygamber'in Son Hastalıkları Sırasında Üsâme Kumandasında Bir Ordu.


Üsâme’nin Medine’ye Dönmek İçin İzin İstemesi ve Hz. Ebubekir’inse Buna Şiddetle Karşı Çıkması ve Bu Konuda Hz. Ömer’i Azarlaması


- Hz. Peygamber, vefatından önce Medine ve civarındakilerden bir ordu kurmuş ve kumandanlığına da Üsâme b. Zeyd’i getirmişti. Hz. Ömer de bu orduda bulunuyordu. Fakat bu ordu henüz hendeği geçmemişti ki Hz. Peygamber vefat etti. Bunun üzerine Üsâme b. Zeyd orduyu durdurdu ve Hz. Ömer’e,


“Allah Rasûlü’nün halifesine git ve ondan Medine’ye dönmemiz için izin iste. Çünkü halkın çoğu ve ileri gelenleri bu orduda bulunmaktadır. Onların gitmesiyle Medine zayıf düşecektir. Bu durumda da Allah Rasûlü’nün halifesinin çeşitli hilelere mâruz kalmayacağından emin değilim. Bizim gidişimizden sonra müslümanların çoluk çocuklarının müşriklerin saldırılarına uğramasından korkuyorum” dedi. Ensar da Hz. Ömer’e:

“Halife ille de gitmemizi istiyorsa bile söyle de başımıza Üsâme’den daha yaşlı birisini tayin etsin” dediler. Hz. Ömer, Üsâme’nin isteğini halife Hz. Ebubekir’e iletti. Ebubekir Sıddîk ise şu şekilde cevap verdi:

“Köpekler ve kurtlar tarafından parçalanacağımı bilsem yine de Hz. Peygamber’in bir emrini yerine getirmekten vazgeçmem”. Hz. Ömer bu kez de

“Ensar, başlarına Üsâme’den daha yaşlı birini geçirmeni istiyorlar” deyince Hz. Ebubekir oturduğu yerden sıçrayıp ayağa kalktı. Sonra da Hz. Ömer’in sakalından tutarak şöyle dedi:

“Ey Hattab’ın oğlu! Annen senin yasını tutsun. Üsâme’yi Hz. Peygamber tayin etmiştir. Sense benden Hz. Peygamber’in kumandanını azletmemi istiyorsun!”. Bunun üzerine Hz. Ömer kalkıp halkın yanına döndü. Onlar kendisine ne yaptığını sorunca Hz. Ömer şunları söyledi:

“Anneleriniz yasınızı tutsun! Siz yolunuza devam ediniz. Bana gelince ben bugün Allah’ın Rasûlü’nün halifesinden çok ağır sözler işittim”.[1]

______________________________


[1]
Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, Akçağ Yayınları: 1/417
 

Huseyni

Müdavim
Cevap: 6. Bölüm - 2. FASIL: Hz. Peygamber'in Son Hastalıkları Sırasında Üsâme Kumandasında Bir Ordu.


Hz. Ebubekir Sıddîk’in Üsâme Ordusunu Uğurlaması


Hz. Ebubekir Medine’den çıkıp Cürüf’te bulunan ordugaha gitti. Onları teşvik etti ve uğurladı. Kendisi, at sırtında giden Üsâme’nin yanında yaya yürüyordu. Abdurrahman b. Avf da onun bineğini çekiyordu. Bir ara Üsâme, Hz. Ebubekir’e


“Ey Allah’ın Rasûlünün Halifesi! Allah’a yemin ederim ki eğer binmeyecek olursan ben de atımdan ineceğim” dedi. Bunun üzerine Hz. Ebubekir şunları söyledi:

“Vallâhi ne sen ineceksin, ne de ben bineceğim. Şu ayaklarım bir saat boyunca Allah yolunda tozlansa ne zararım olur? Çünkü Allah, kendi yolunda atılan her adıma yediyüz sevap yazar. Sonra da bunların her biri yediyüz katına çıkarılır. Ayrıca Allah Teâlâ savaş alanına varılıncaya kadar atılan her adım için de yediyüz hatayı siler.”
[1]

_____________________________

[1] İbn Asakir, Muhtasar I/117 (Hasan b. Ebu’l-Hasen’den); Kenz V/314; Bidaye VI/305 (Seyf’ten, o da Hasen’den muhtasar olarak). İbn Asakir, Muhtasar I/118 (Urve’den); Kenz V/314.
Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, Akçağ Yayınları: 1/417-418
 

Huseyni

Müdavim
Cevap: 6. Bölüm - 2. FASIL: Hz. Peygamber'in Son Hastalıkları Sırasında Üsâme Kumandasında Bir Ordu.


Ebubekir Sıddîk’ın Muhacir ve Ensar’ın, Üsâme Ordusunun Gönderilmemesi Şeklindeki Tekliflerine Karşı Çıkması


- Sahabiler Hz. Ebubekir’e biat edip ortalık sükûnete kavuştuktan sonra halife Hz. Ebubekir Üsâme’yi çağırtarak ona


“Hz. Peygamber’in gitmeni istediği yere git!” dedi. Bunun üzerine Muhacir ve Ensar’dan bazı kimseler Hz. Ebubekir’e müracaat ederek

“Üsâme ve ordusunu gönderme! Çünkü, Hz. Peygamber’in vefatını işiten Arapların bize saldırmalarından korkuyoruz!” dediler. Hepsinden daha doğru ve daha isabetli görüşlere sahip olan Hz. Ebubekir’se şunları söyledi:

“Hz. Peygamber’in göndermek istediği bir orduyu ben alıkoyayım öyle mi? Bunu istemekle siz büyük bir emre karşı çıkmak cesaretini göstermiş oluyorsunuz. Nefsimi kudret elinde tutana yemin ederim ki Hz. Peygamber’in göndermek istediği bir orduyu alıkoymaktansa bütün Arapların üzerimize saldırması çok daha iyidir”. Sonra Üsâme’ye dönerek

“Ey Üsâme! Ordunun başına geç ve Hz. Peygamber’in sana emrettiği yerlere git!” Hz. Peygamber’in sana emrettiği şekilde Filistin topraklarında savaş! Sonra Mûte halkına karşı da savaş aç! Bize gelince, sen bizim için meraklanma. Çünkü Allah Teâlâ senin yerini dolduracaktır. Ancak senden Ömer b. Hattab’ı bana bırakmanı rica ediyorum. Çünkü onunla iştişâre ediyor ve bazı konularda ondan yardım taleb ediyorum. Onun çok güzel görüşleri vardır ve o her zaman için İslâm’ın dostu olmuştur. Bunun üzerine Üsâme Hz. Ömer’in Medine’de kalmasına izin verdi. Bu arada Arapların çoğu da dinden dönmüştü. Tayy kabilesi hâriç Gatafan, Benî Esed ve Benî Eşca’ gibi, doğudaki kabilelerin hepsi irtidat etmişlerdi. Hz. Peygamber’in sahabileri halifeye gelerek

“Üsâme ordusunu gönderme! Onu İslâm’dan dönen Gatafan ve diğer Arap kabilelerinin üzerine gönder!” dediler. Hz. Ebubekir, Üsâme ordusunu göndermekte ısrar etti ve şunları söyledi:

“Biliyorsunuz ki Hz. Peygamber bizlerle, hakkında âyet ve kendi sünneti bulunmayan konularda iştişâre ederlerdi. Bunun içindir ki ben de sizinle iştişârede bulunmak istiyorum. Ben görüşümü söyleyeceğim, sizler de görüşlerinizi bildireceksiniz. Bundan sonra da hangisi daha kuvvetliyse onu seçeriz. Allah Teâlâ sizleri dalâlet üzerine biraraya getirmez. Nefsimi kudret elinde bulundurana yemin ederim ki benim nazarımda, Hz. Peygamber’e verdikleri bir deve yularını bana da vermedikleri takdirde onlarla cihad etmekten daha üstün birşey yoktur.

Sonunda müslümanlar Hz. Ebubekir’in görüşünün daha isabetli ve daha doğru olduğuna karar verip ona tâbi oldular. Böylece Hz. Ebubekir Üsâme b. Zeyd ile ordusunu Hz. Peygamber’in emri doğrultusunda yola çıkardı. Onların gidişiyle kendisi büyük bir tehlikeyle karşı karşıya kalmıştı. Üsâme ordusu ise düşmanı yenerek büyük ganimetlerle sağ-sâlim Medine’ye döndü. Ordunun dönüşünden sonra Hz. Ebubekir, Ensar ve Muhacirleri de yanına alıp ordunun başında dinden dönenlerin üzerine yürüdü. Onların gelişini haber alan mürtedler çoluk-çocuklarını da alarak kaçtılar. Bunun üzerine müslümanlar Hz. Ebubekir’e müracaat edip

“Bizim başımıza birisini tayin et de sen Medine’ye, çoluk-çocuğun ve kadınların başına dön!” dediler. Hz. Ebubekir Medine’ye dönünceye kadar da bu fikirlerinde ısrar ettiler. O da Halid b. Velid’i onların başına geçirerek kendisine şunları söyledi:

“Göçebelerden irtidat edip de zekatı vermek üzere dönüş yapmak isteyenlerden bunu kabul et ve onları serbest bırak”. Sonra da Medine’ye döndü.
[1]

- Muhacir ile Ensar arasında hilafet konusundaki ihtilaf giderilmiş, Hz. Ebubekir’e biat edilmişti. Hz. Ebubekir Üsâme’nin mutlaka gitmesi gerektiğini söyledi ve bunda da ısrar etti. Ancak o sırada büyük bir fitne çıktı ve Araplardan bazıları dinden döndüler. Yahudilik ve hristiyanlık boynunu uzattı; müslümanlar bir kış gecesinde sürüden ayrılmış ürkek koyunlara döndüler. Bu durum Hz. Peygamber’in yokluğundan ileri geliyordu. Müslümanlar az düşmanları ise çoktu. Halk Hz. Ebubekir’e başvurarak

“Gördüğün gibi Araplar ve müslümanların çoğu sana karşı isyan bayrağı açtılar. Durum bu merkezdeyken senin müslümanları sağa-sola göndermek suretiyle kuvvetlerimizi bölmen doğru değildir” dediler. Bu sözler üzerine Hz. Ebubekir şöyle dedi:

“Ebubekir’in nefsini kudret elinde tutana yemin ederim ki yırtıcı hayvanlar tarafından parçalanacağımı bilsem yine de Üsâme ordusunu Hz. Peygamber’in emrettiği yere gönderirdim. Köy ve kasabalarda benden başka hiç kimse kalmasa da bu emri yerine getirmekten vazgeçmeyeceğim”
[2]

- Hz. Âişe şöyle anlatıyor: Hz. Peygamber vefat ettiğinde Arapların tamamı dinden döndüler; ortalığı büyük bir fitne kapladı. Allah’a yemin ederim ki babamın başına gelen felaket eğer koskoca dağların başına gelmiş olsaydı onları paramparça ederdi. Hz. Peygamber’in sahabeleri yağışlı bir gecede yırtıcı hayvanların kol gezdiği bir arazide bulunan ve yağış alan bir ağıldaki keçilere dönmüşlerdi. Yemin ederim ki onlar herhangi bir konuda ayrılığa düştüklerinde babam hemen atılarak onu göğüslüyor ve hallediyordu.
[3]

- Ebu Hüreyre “Kendisinden başka ilah olmayan Allah’a yemin ederim ki eğer Ebubekir halife seçilmeseydi yeryüzünde Allah’a kulluk yapılmayacaktı” dedi ve bu sözünü üç defa tekrarladı. Ona

“Ey Ebâ Hüreyre! Biraz yavaş ol! Mübalağa yapmıyor musun’?” denildi. Bunun üzerine Ebu Hüreyre şunları söyledi:

“Hz. Peygamber, Üsâme b. Zeyd’i yediyüz kişilik bir orduyla Şam taraflarına gönderdi. Bu ordu Zîhuşub mevkiine vardığında Hz. Peygamber vefat etti. Medine civarındaki Araplar da dinden döndüler. Hz. Peygamber’in sahabileri Ebubekir’e koşarak

“Ey Ebâbekir! Savaşa gitmekte olan Üsâme ordusunu geri çağır! Çünkü Medine’nin etrafındaki Araplar irtidat etti” dediler. O ise

“Kendisinden başka ilah olmayan Allah’a yemin ederim ki eğer köpekler Hz. Peygamber’in hanımlarının ayaklarından tutup çekseler yine de onun gönderdiği bir orduyu yolundan alıkoyup Hz. Peygamber’in bizzat elleriyle bağladığı bir sancağı çözemem”
buyurdu. Böylece Üsâme yoluna devam etti. O ve ordusu dinden dönen veya dönmek isteyen kabilelerin yanlarından geçtikçe onlar kendi aralarında şöyle diyorlardı:

“Eğer bunlar kuvvetli olmamış olsalardı bu kadar askerle Medine’den çıkarak Rumlara karşı savaşa gidemezlerdi. Öyleyse şu anda dinden dönmekten vazgeçelim de Rumlarla yapılan savaşın sonucunu bekleyelim”’. Üsâme ordusu istenilen yere vardı, Rumlarla karşılaştı. Onları kaçırdılar veya öldürdüler; sonra da sağ-sâlim Medine’ye döndüler. Bunun üzerine Medine civarındaki Araplar İslâm’da sebat kıldılar.”
[4]

______________________________

[1] İbn Asakir, Muhtasar I/118 (Urve’den); Kenz V/314.
[2] Bidaye VI/30 (Seyf b. Ömer tarikiyle Hişam b. Urve’den, o da babasından).
[3] Heysemi IX/50 (Kasım ve Amre’den; ayrıca Heysemi, Taberani’nin de bu hadisi bir çok tarikle rivayet ettiğini kaydeder).
[4] Bidaye VI/305; Kenz III/129 (Sabuni’nin Mieteyn’de rivayet ettiği kaydedilir); İbn Asakir; Muhtasar I/124 (Ebu Hüreyre’den bir benzeri).
Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, Akçağ Yayınları: 1/418-420
 

Huseyni

Müdavim
Cevap: 6. Bölüm - 2. FASIL: Hz. Peygamber'in Son Hastalıkları Sırasında Üsâme Kumandasında Bir Ordu.


Hz. Ebubekir’in Vefatı Anında Hz. Ömer’e Bazı Tavsiyelerde Bulunması


Halife Ebubekir, Halid b. Velid kumandasındaki orduyu Şam’a gönderdikten sonra hastalandı. Birkaç ay sonra da vefat etti. Müsennâ ölüm halinde bulunan Hz. Ebubekir’in huzuruna girmişti. Hz. Ebubekir, ona Ömer’i halife seçtiğini söyledi. Sonra da


“Bana Ömer’i çağırın!” dedi. Gidip çağırdılar. Geldiğinde halife ona şunları söyledi:

“Ey Ömer! Sana söyleyeceklerime iyi kulak ver. Sonra da bu dediklerimi yerine getir. Ben bugün öleceğimi zannediyorum. Eğer bugün ölecek olursam akşamı dahi beklemeden halkı Müsennâ’nın kumandası altında savaşa gönder. Eğer akşamdan sonra ölecek olursam sakın sabahı bekleme ve orduyu hemen yolla. Ne kadar büyük olursa olsun hiç bir musibet sizi dinin emirlerini yapmaktan alıkoymasın. Sen Hz. Peygamber’in vefatından sonra Üsâme ordusunu nasıl gönderdiğimi biliyorsun. Halbuki halk hiç bir zaman böyle bir musibetle (Hz. Peygamber’in vefatı) karşı karşıya kalmamıştır. Allah’a yemin ediyorum ki o gün ben Allah’ın ve Rasûlünün emirlerine uymayarak bunda gevşeklik göstermiş olsaydım cezaya çarptırılacaktık ve mahcup olacaktık. Medine’de ateşler içerisinde kalacaktı”[1]

________________________________

[1]
İbn Cerir et. Taberi IV/43 (Seyf tarikiyle).
Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, Akçağ Yayınları: 1/420-421
 
Üst