Huseyni
Müdavim
6. Bölüm - 1. FASIL: Hz. Peygamber'in Ashâbını Cihada ve Bu Uğurda Mallarını İnfaka Teşvik Etmesi
[BILGI]Hz. Peygamber Ve Ashâbının Allah Yolunda Cihat Etmeleri. Her Halukarda, Yaz Veya Kış Cihada Hazırlanıp, Çağrıldıklarında Hemen Koşmaları.[/BILGI]
1. FASIL: Hz. PEYGAMBER’İN ASHÂBINI CİHADA ve BU UĞURDA MALLARINI İNFAKA TEŞVİK ETMESİ
Hz. Peygamber’in Bedir Gününde Ashabına Danışması ve Onların da Cevap Vermesi
- Ebu Eyyüb el-Ensârî şöyle anlatıyor: Bedir savaşı öncesinde Medine’de bulunuyorduk. Hz. Peygamber bize
“Ebu Süfyan’ın kervanının Şam’dan gelip Mekke’ye doğru gitmekte olduğunu haber aldım. Onların yoluna çıkmak ister misiniz? Kimbilir belki Allah onu bize ganimet olarak verir” buyurdular. Biz de
“Evet, çıkarız!” diye cevap verdik. Sonra da hep birlikte yola çıktık. Bir-iki gün gittikten sonra Hz. Peygamber
“Kureyş’in kervanı hakkında ne düşünüyorsunuz? onlar bizim geldiğimizi öğrenmişler. Ne dersiniz onlarla savaşalım mı?” diye sordular. Biz de
“Hayır Allah’a yemin ederiz ki onlarla savaşmaya gücümüz yetmez. Biz yalnızca kervanı ele geçirmek için çıkmıştık” dedik. Bunun üzerine Hz. Peygamber
“Kureyş’le savaş hususunda fikriniz nedir?” diye tekrar sordu. Biz yine
“Onlarla savaşamayız. Biz kervan için çıkmıştık!” dedik.
Bu esnada Mikdad b. Amr ayağa kalkarak şunları söyledi:
“Ey Allah’ın Rasûlü! Biz sana Musa’nın kavminin Musa’ya “Sen ve Rabb’in gidiniz, savaşınız! Biz burada oturuyoruz dedikleri gibi demeyiz”. Mikdad’ın bu sözleri üzerine biz hepimiz
“Keşke biz de böyle söyleseydik de elimize hiç birşey geçmeseydi! dedik. Bu olaydan sonra Allah Teâlâ Peygamberine şu âyet-i kerimeyi indirdi:
“Rabb’ın seni evinden hak ile çıkardığında mü’minlerden bir kısmı bundan hoşlanmıyorlardı”. (Enfal: 8/5)[1]
Hz. Peygamber Bedir’e çıkıp çıkmamak hususunda ashâbıyla istişâre ettiler. Ebubekir “Çıkılsın!” dedi; fakat Hz. Peygamber bunu yeterli bulmayarak bir daha sordular. Bu kez de Hz. Ömer çıkılması yönünde görüş beyan etti. Hz. Peygamber bununla da yetinmeyerek Ensar’a dönüp sordu. O zaman Ensar’dan kimileri
“Ey Ensar! Allah’ın Rasûlü sizin görüşünüzü almak istiyor” dedi. Bunun üzerine içlerinden bazıları
“Ey Allah’ın Rasûlü! Eğer ille de Bedir’e gidilecekse biz sana İsrailoğullarının Musa’ya dedikleri gibi “Sen ve Rabb’in gidiniz, savaşınız! Biz burada oturacağız” demeyeceğiz. Seni hak peygamber olarak gönderen Allah’a yemin ederiz ki eğer sen develerini Berkü’l-Ğumad’a kadar sürecek olsan biz yine de sana tâbi oluruz” dediler. [2]
- Hz. Peygamber Ebu Süfyan’ın kervanıyla geçip gittiğini haber alınca sahabileriyle istişarede bulundu. Ebubekir Sıddîk bu konuda konuştuysa da Hz. Peygamber ona bakmadı bile. Ondan sonra da Ömer birşeyler söyledi, Hz. Peygamber ona da bakmadı. Bunun üzerine Sa’d b. Übâde “Ey Ensar! Hz. Peygamber bizim görüşümüzü öğrenmek istiyor. Nefsimi kudret elinde tutan Allah’a yemin ederim ki denize dalmamızı istesen dalar, develerimizi Berkü’l-Ğımada kadar sürmemizi istesen bunu da yaparız” dedi. Hz. Peygamber de Bedir savaşına katılma kararı verdi.[3]
- Hz. Peygamber Bedir’e doğru giderken Revhâ denilen yere gelindiğinde ashabına
“Bu konuda ne düşünüyorsunuz?” diye sordu. Ebubekir Sıddîk
“Ey Allah’ın Rasûlü! Duyduğumuza göre onlar şöyle şöyledirler” dedi. Hz. Peygamber yine
“Bu konuda ne düşünüyorsunuz?” diye sordular. Bu kez Hz. Ömer kalktı ve Ebubekir’in sözlerine benzer şeyler söyledi. Ama Hz. Peygamber bununla da yetinmeyerek sorusunu tekrarladı. Bunun üzerine Sa’d b. Muaz şunları söyledi!
“Ey Allah’ın Rasûlü! Yanılmıyorsam bizi kastediyorsun? Seni şereflendiren ve sana Kur’anı indiren Allah’a yemin ederim ki ben bu yoldan hiç geçmedim ve onu bilmiyorum da. Eğer Yemen topraklarındaki Berkü’l-Ğımad’a kadar gidecek olsan yine de seninle beraber gideriz. Biz sana kavminin Musa’ya “Sen ve Rabb’in gidiniz, savaşınız! Biz burada oturacağız” dediği gibi demiyoruz. Aksine biz Sen ve Rabb’in, gidiniz, savaşınız! Biz de size tâbîyiz” diyoruz. Zannediyorum ki sen Medine’den bir gaye içinçıkmıştın. Ancak Allah Teâlâ sana başka bir görev vermiştir. Sen Allah Teâlâ’nın sana yüklediği görevi yerine getir. Dilediğini yap, istediğinle bağları kopar, istediğine düşman ol veya barış yap; bizim mallarımızdan da istediğini al!” Sa’d b. Muaz’ın bu sözleri üzerine onun söylediklerini tasdik eder mâhiyette âyetler indi. (Enfal: 8/5 ve sonrası). [4]
- Hz. Sa’d “Bizim mallarımızdan da istediğini al! sözlerinden sonra şunları söylemiştir: “Bize göre senin aldıkların bize bıraktıklarından çok daha sevimlidir. Ne ile emrolunmuşsan onları bize tebliğ et; biz senin emrine tâbiyiz. Allah’a yemin ederim ki eğer sen San’adaki Berkü’l-Ğımad köşküne kadar gidecek olsan yine de seninle beraber geliriz”[5]
- Sa’d b. Muaz “Ey Allah’ın Rasûlü! Bu sözlerinle bizi mi kastediyorsun?” deyince Hz. Peygamber
‘‘Evet, sizi kastediyorum” dedi. Sa’d b. Muaz da
“Biz sana iman edip getirdiklerini tasdik ettik. Şahitlik ederiz ki bu din hakkın tâ kendisidir Bu hususta sana söz verdik, itaat edeceğimize dair de yeminler ettik. Ey Allah’ın Rasûlü! Dilediğin yere git, bizi hep seninle bulacaksın. Seni hak peygamber olarak gönderen Allah’a yemin ederim ki eğer denize dalmamızı istesen hiç birimiz geri kalmamak şartıyla seninle birlikte oraya dalarız. Bizleri yarın düşmanlarımızla karşı karşıya getirmenden de hoşnutuz. Biz savaşta sabırlı, hakta doğru insanlarız. Allah Teâlâ’nın bizlerden senin hoşuna gidecek, göz aydınlığına sebep olacak şeyler göstermesini dileriz. Allah’ın bereketiyle yürü!” dedi. Sa’d’ın bu sözleri Hz. Peygamber’in çok hoşuna gitti, sevindi ve sonra da şöyle buyurdu:
“Yolunuza, Allah’ın bereketine doğru devam ediniz. Sizlere Allah Teâlâ’nın iki şeyden (kervan veya Bedir’deki zafer) birini va’dettiğini müjdelerim. Allah’a yemin ederim ki şu anda Kureyşlilerin ölü olarak düştükleri yerleri görür gibi oluyorum!” [6]
_____________________________
[1] Bidaye III/263 (İbn Ebi Hatim ve İbn Merdeveyh, Ebu İmran’dan. Bu metin İbn Merdeveyh’e aittir); Mecma VI/73 (Tamamı vardır VI/74’de de Bezzar’ın tam olarak Taberani’ninse bir kısmı rivayet ettiği kaydedilir).
[2] Berkü’l-Ğımad, Yemen’de bir yer adıdır. Bazı kimseler Mekke’den beş gün uzaklıktaki bir yerin adı olduğunu söylemektedir. Bidaye III/263 (İmam Ahmed, Enes’ten).
[3] Bidaye III/263 (İmam Ahmed, Enes’ten); Kenz V/273.
[4] Bidaye III/264 (İbn Merdeveyh, Alkame b. Vakkas el-Leysi’den).
[5] Bidaye III/264 (Emevi, Megazi’sinde).
[6] Bidaye III/262 (İbn ishak’tan).
Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, Akçağ Yayınları: 1/403-405.
[BILGI]Hz. Peygamber Ve Ashâbının Allah Yolunda Cihat Etmeleri. Her Halukarda, Yaz Veya Kış Cihada Hazırlanıp, Çağrıldıklarında Hemen Koşmaları.[/BILGI]
1. FASIL: Hz. PEYGAMBER’İN ASHÂBINI CİHADA ve BU UĞURDA MALLARINI İNFAKA TEŞVİK ETMESİ
Hz. Peygamber’in Bedir Gününde Ashabına Danışması ve Onların da Cevap Vermesi
- Ebu Eyyüb el-Ensârî şöyle anlatıyor: Bedir savaşı öncesinde Medine’de bulunuyorduk. Hz. Peygamber bize
“Ebu Süfyan’ın kervanının Şam’dan gelip Mekke’ye doğru gitmekte olduğunu haber aldım. Onların yoluna çıkmak ister misiniz? Kimbilir belki Allah onu bize ganimet olarak verir” buyurdular. Biz de
“Evet, çıkarız!” diye cevap verdik. Sonra da hep birlikte yola çıktık. Bir-iki gün gittikten sonra Hz. Peygamber
“Kureyş’in kervanı hakkında ne düşünüyorsunuz? onlar bizim geldiğimizi öğrenmişler. Ne dersiniz onlarla savaşalım mı?” diye sordular. Biz de
“Hayır Allah’a yemin ederiz ki onlarla savaşmaya gücümüz yetmez. Biz yalnızca kervanı ele geçirmek için çıkmıştık” dedik. Bunun üzerine Hz. Peygamber
“Kureyş’le savaş hususunda fikriniz nedir?” diye tekrar sordu. Biz yine
“Onlarla savaşamayız. Biz kervan için çıkmıştık!” dedik.
Bu esnada Mikdad b. Amr ayağa kalkarak şunları söyledi:
“Ey Allah’ın Rasûlü! Biz sana Musa’nın kavminin Musa’ya “Sen ve Rabb’in gidiniz, savaşınız! Biz burada oturuyoruz dedikleri gibi demeyiz”. Mikdad’ın bu sözleri üzerine biz hepimiz
“Keşke biz de böyle söyleseydik de elimize hiç birşey geçmeseydi! dedik. Bu olaydan sonra Allah Teâlâ Peygamberine şu âyet-i kerimeyi indirdi:
“Rabb’ın seni evinden hak ile çıkardığında mü’minlerden bir kısmı bundan hoşlanmıyorlardı”. (Enfal: 8/5)[1]
Hz. Peygamber Bedir’e çıkıp çıkmamak hususunda ashâbıyla istişâre ettiler. Ebubekir “Çıkılsın!” dedi; fakat Hz. Peygamber bunu yeterli bulmayarak bir daha sordular. Bu kez de Hz. Ömer çıkılması yönünde görüş beyan etti. Hz. Peygamber bununla da yetinmeyerek Ensar’a dönüp sordu. O zaman Ensar’dan kimileri
“Ey Ensar! Allah’ın Rasûlü sizin görüşünüzü almak istiyor” dedi. Bunun üzerine içlerinden bazıları
“Ey Allah’ın Rasûlü! Eğer ille de Bedir’e gidilecekse biz sana İsrailoğullarının Musa’ya dedikleri gibi “Sen ve Rabb’in gidiniz, savaşınız! Biz burada oturacağız” demeyeceğiz. Seni hak peygamber olarak gönderen Allah’a yemin ederiz ki eğer sen develerini Berkü’l-Ğumad’a kadar sürecek olsan biz yine de sana tâbi oluruz” dediler. [2]
- Hz. Peygamber Ebu Süfyan’ın kervanıyla geçip gittiğini haber alınca sahabileriyle istişarede bulundu. Ebubekir Sıddîk bu konuda konuştuysa da Hz. Peygamber ona bakmadı bile. Ondan sonra da Ömer birşeyler söyledi, Hz. Peygamber ona da bakmadı. Bunun üzerine Sa’d b. Übâde “Ey Ensar! Hz. Peygamber bizim görüşümüzü öğrenmek istiyor. Nefsimi kudret elinde tutan Allah’a yemin ederim ki denize dalmamızı istesen dalar, develerimizi Berkü’l-Ğımada kadar sürmemizi istesen bunu da yaparız” dedi. Hz. Peygamber de Bedir savaşına katılma kararı verdi.[3]
- Hz. Peygamber Bedir’e doğru giderken Revhâ denilen yere gelindiğinde ashabına
“Bu konuda ne düşünüyorsunuz?” diye sordu. Ebubekir Sıddîk
“Ey Allah’ın Rasûlü! Duyduğumuza göre onlar şöyle şöyledirler” dedi. Hz. Peygamber yine
“Bu konuda ne düşünüyorsunuz?” diye sordular. Bu kez Hz. Ömer kalktı ve Ebubekir’in sözlerine benzer şeyler söyledi. Ama Hz. Peygamber bununla da yetinmeyerek sorusunu tekrarladı. Bunun üzerine Sa’d b. Muaz şunları söyledi!
“Ey Allah’ın Rasûlü! Yanılmıyorsam bizi kastediyorsun? Seni şereflendiren ve sana Kur’anı indiren Allah’a yemin ederim ki ben bu yoldan hiç geçmedim ve onu bilmiyorum da. Eğer Yemen topraklarındaki Berkü’l-Ğımad’a kadar gidecek olsan yine de seninle beraber gideriz. Biz sana kavminin Musa’ya “Sen ve Rabb’in gidiniz, savaşınız! Biz burada oturacağız” dediği gibi demiyoruz. Aksine biz Sen ve Rabb’in, gidiniz, savaşınız! Biz de size tâbîyiz” diyoruz. Zannediyorum ki sen Medine’den bir gaye içinçıkmıştın. Ancak Allah Teâlâ sana başka bir görev vermiştir. Sen Allah Teâlâ’nın sana yüklediği görevi yerine getir. Dilediğini yap, istediğinle bağları kopar, istediğine düşman ol veya barış yap; bizim mallarımızdan da istediğini al!” Sa’d b. Muaz’ın bu sözleri üzerine onun söylediklerini tasdik eder mâhiyette âyetler indi. (Enfal: 8/5 ve sonrası). [4]
- Hz. Sa’d “Bizim mallarımızdan da istediğini al! sözlerinden sonra şunları söylemiştir: “Bize göre senin aldıkların bize bıraktıklarından çok daha sevimlidir. Ne ile emrolunmuşsan onları bize tebliğ et; biz senin emrine tâbiyiz. Allah’a yemin ederim ki eğer sen San’adaki Berkü’l-Ğımad köşküne kadar gidecek olsan yine de seninle beraber geliriz”[5]
- Sa’d b. Muaz “Ey Allah’ın Rasûlü! Bu sözlerinle bizi mi kastediyorsun?” deyince Hz. Peygamber
‘‘Evet, sizi kastediyorum” dedi. Sa’d b. Muaz da
“Biz sana iman edip getirdiklerini tasdik ettik. Şahitlik ederiz ki bu din hakkın tâ kendisidir Bu hususta sana söz verdik, itaat edeceğimize dair de yeminler ettik. Ey Allah’ın Rasûlü! Dilediğin yere git, bizi hep seninle bulacaksın. Seni hak peygamber olarak gönderen Allah’a yemin ederim ki eğer denize dalmamızı istesen hiç birimiz geri kalmamak şartıyla seninle birlikte oraya dalarız. Bizleri yarın düşmanlarımızla karşı karşıya getirmenden de hoşnutuz. Biz savaşta sabırlı, hakta doğru insanlarız. Allah Teâlâ’nın bizlerden senin hoşuna gidecek, göz aydınlığına sebep olacak şeyler göstermesini dileriz. Allah’ın bereketiyle yürü!” dedi. Sa’d’ın bu sözleri Hz. Peygamber’in çok hoşuna gitti, sevindi ve sonra da şöyle buyurdu:
“Yolunuza, Allah’ın bereketine doğru devam ediniz. Sizlere Allah Teâlâ’nın iki şeyden (kervan veya Bedir’deki zafer) birini va’dettiğini müjdelerim. Allah’a yemin ederim ki şu anda Kureyşlilerin ölü olarak düştükleri yerleri görür gibi oluyorum!” [6]
_____________________________
[1] Bidaye III/263 (İbn Ebi Hatim ve İbn Merdeveyh, Ebu İmran’dan. Bu metin İbn Merdeveyh’e aittir); Mecma VI/73 (Tamamı vardır VI/74’de de Bezzar’ın tam olarak Taberani’ninse bir kısmı rivayet ettiği kaydedilir).
[2] Berkü’l-Ğımad, Yemen’de bir yer adıdır. Bazı kimseler Mekke’den beş gün uzaklıktaki bir yerin adı olduğunu söylemektedir. Bidaye III/263 (İmam Ahmed, Enes’ten).
[3] Bidaye III/263 (İmam Ahmed, Enes’ten); Kenz V/273.
[4] Bidaye III/264 (İbn Merdeveyh, Alkame b. Vakkas el-Leysi’den).
[5] Bidaye III/264 (Emevi, Megazi’sinde).
[6] Bidaye III/262 (İbn ishak’tan).
Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, Akçağ Yayınları: 1/403-405.