3. Bölüm - 22. FASIL: Hz. Peygamber'in Bütün Ashabının Aç Kalması

Huseyni

Müdavim

22. FASIL: HZ PEYGAMBER’İN BÜTÜN ASHABININ AÇ KALMASI


Hendek Günü Ashabın Aç Kalmaları ve Üşümeleri


- Ebu Cihad’ın oğlu babasına


“Ey baba, siz Rasûlullah’ı gördünüz, onunla arkadaşlık yaptınız. Andolsun, eğer ben Rasûlullah’ı görseydim şöyle şöyle yapardım!” dedi. Babası


“Allah’tan kork ve yavaş ol! Nefsimi elinde tutana yemin ederim, Hendek gecesinde Rasûlullah ile beraberdik. Peygamber
“Kim gider de şu kavmin haberini bize getirirse Allah onu kıyamet gününde bana arkadaş yapacaktır” buyurdu. Halktan hiç kimse kıpırdamadı. Çünkü hem açtılar, hem de çok üşümüşlerdi. Üçüncü defa Hz. Peygamber “Ey Huzeyfe!” dedi. Ve Huzeyfe’yi gönderdi.[1]

- Hz. Peygamber bir ara ashabının yüzlerinde görülen açlık emarelerine baktı. Onlara

“Müjdeler olsun! Üzerinize öyle bir zaman gelecektir ki herhangi birinize sabah bir kab tirid (et yemeği), akşam da bir kab tirid verilecektir!”
dedi.

“Ey Allah’ın Rasûlü! Biz o gün hayırlı oluruz!” dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber


“Bugün siz o günkünden daha hayırlısınız”
buyurdu.[2]

- Rasûlullah’ın ashabından öyle kimseler vardı ki, günlerce yiyecek birşey bulamıyordu. Derileri alıp ateşte yakıyor ve onları yiyordu. Hiçbir şey bulamazsa bir taş alıyor, karnına bağlıyor ve böylece belini düzeltiyordu.
[3]

_________________________________

[1] İsabe, IV/35
[2] Terğib, V/422
[3] Terğib, V/179
Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, Akçağ Yayınları: 1/308.
 

Huseyni

Müdavim

Sahabe’den Bazılarının Açlık ve Halsizlikten Namaz İçinde Yere Düşmeleri


- Hz. Peygamber ashabına namaz kıldırırken içlerinden bazıları kıyamda iken, namazın içerisinde açlık sebebiyle yere düşüyordu. Onlar suffe ashabı idiler. Hatta göçebeler ‘bunlar delilerdir’ derlerdi. Rasûlullah namazı kıldıktan sonra onların yanına gider ve
“Allah katında sizin için hazırlanan şeyler: bir bilseniz! Kesinlikle daha fazla fakir ve daha fazla ihtiyaç sahibi olmayı isterdiniz” derdi.[1]

__________________________

[1] Ebu Nuaym, Hilye, III/339
Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, Akçağ Yayınları: 1/308.
 

Huseyni

Müdavim

Sahabenin Allah Yolunda Açlıktan Dolayı Yaprak Yemesi ve Açlığa Tahammüllerine Dair Bazı Kıssalar


- Rasûlullah’ın ashabından yedi kişi bir hurmayı emer ve düşen yaprakları yerlerdi. Hatta dudakları bu yapraklar sebebiyle şişerdi.
[1]

Ebu Hureyre şöyle dedi: Biz yedi kişiydik. Bize açlık isabet etti. Hz. peygamber bana yedi hurma verdi. Her insana bir hurma düşüyordu.
[2] Ebu Hureyre şöyle anlatıyor: Bir gün evimden çıkarak mescide doğru gidiyordum. Beni evimden çıkaran da açlıktı. Rasûlullah’ın ashabından birkaç kişiye rastladım,

“Ya Eba Hureyre! Bu saatte seni evinden çıkaran nedir?” dediler.

“Açlıktan başka bir şey değildir!” dedim. Onlar da

“Biz de ancak açlık sebebiyle çıktık!” dediler. Biz hep beraber Rasûlullah’ın huzuruna çıktık. Hz. Peygamber

“Bu saatte sizi buraya getiren nedir?”
diye sorunca

“Ey Allah’ın Rasûlü, bizi açlık buraya getirdi” dedik. Bunun üzerine Hz. Peygamber içinde hurma bulunan bir tabak getirdi ve her kişiye iki hurma verdi. Sonra da

“Bu hurmaları yeyiniz ve üzerine su içiniz. Bu bugün size yetecektir”
buyurdu. Ben bir hurmayı yedim, birini de cebime koydum. Hz. Peygamber

“Ey Eba Hureyre! O hurmayı niçin cebine koydun?”
diye sordu. Ben de

“Bunu anneme götüreceğim!” dedim. Hz. Peygamber

“Onu ye! Biz sana iki hurma daha vereceğiz” dedi ve bana iki hurma daha verdi.
[3]

- Hz. Peygamber bir gün Hendek’e gitti. Sabahın soğuk olan erken saatlerinde ensar ile muhacirin, yanlarına köle almaksızın hendek kazdıklarını görünce

“Ey Allah’ım! Hayat ahiret hayatıdır. Ensar ve muhacirini affeyle!”
beyitini okudu. Onlar da Rasûlullah’a

“Biz hayatta kaldıkça daima cihad üzerinde Hz. Muhammed’e biat eden kimseleriz!” beyitiyle karşılık verdiler.
[4]

- Muhacir ve ensar Medine’nin etrafında hendek açıyor, toprağı sırtlarıyla taşıyarak

“Biz hayatta kaldıkça İslâm üzere Hz. Muhammed’e biat eden kimseleriz!” beyitini okurlardı. Hz. Peygamber de onlara

“Ey Allah’ım! Hayr ancak ahiretin hayrıdır. Ensar ve muhacirine bereket ver. Onları mübarek kıl!” beyitiyle karşılık verirdi. Onlara bir avuç arpa getirilir, kokusu bozulmuş bir yağ ile kavrulur, onların önüne konulurdu. Bu tatsız yemek boğazlarına takılıp kaldığı halde, onlar aç olduklarından onu yerlerdi.
[5]

- Cabir şöyle anlatıyor: Hendek gününde üşüyorduk. Sert bir kaya ile karşılaştık. Sahabîler Hz. Peygamber’e gelerek

“Hendekte sert bir kaya çıktı” dediler. Hz. Peygamber

“Ben şimdi hendeğe inerim”
buyurdu. Sonra kalktı, onun mübarek karnında taş bağlıydı. Biz üç gün hiçbir şey yemeden kazmaya devam ettik.[6]

- Hz. Peygamber ve ashabı hendek kazarken, açlıktan karınlarına taş bağladılar.
[7]

- Abdullah b. Amir babasından şöyle naklediyor: Hz. Peygamber bizi askeri birlikle gönderirdi. Yiyeceğimiz, hurmaların küflenmişi idi. O birliğin başındaki zat, onu avuç avuç bize takdim ederdi. Hatta son zamanlarda birer birer veriyordu. Babama

“O hurmalar ne kadar yeterdi?” dedim. Babam

“Ey oğlum! Bunu hiç sorma, biz o hurmaları kaybettikten sonra ona muhtaç olduk!” dedi.
[8]

_______________________________

[1] Heysemi, X/322, senette Huleyb b. Balec vardır. Bu zat zayıftır.
[2] Terğib, I/178 (İbn Mace’den)
[3] İbn Sa’d, IV/329 (Ebu Hureyre’den)
[4] Buhari (Enes’den)
[5] Buhari (Enes’den)
[6] Bidaye, IV/97 (Buhari’den)
[7] Bidaye, IV/100 (Tabarani’den); İbn Ebi Şeybe, bunu Cabir’den rivayet ediyor. Onda “Onlar sekiz yüz kişiydiler” ibaresi de vardır.
[8] Ebu Nuaym, Hilye, I/179. Bunu, İmam Ahmed, Bezzar ve Tabarani de rivayet etmiştir.
Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, Akçağ Yayınları: 1/309-310.
 

Huseyni

Müdavim

Ebu Ubeyde ve Arkadaşlarının Yolculukta Çektikleri Açlık


- Hz. Peygamber bizi bir kıta olarak gönderdi ve başımıza Ebu Ubeyde’yi emir yaptı. Biz Kureyş’in bir’ kervanına saldırmak istiyorduk. Bize bir dağarcık dolusu hurma vermişti. Ondan başka azığımız yoktu. Ebu Ubeyde hurmaları birer birer bize veriyordu. Ben babamdan


“Siz bir hurma ile ne yapıyordunuz?” diye sordum. Babam

“Biz onu çocuğun memeyi emmesi gibi emerdik. Sonra da su içerdik. O gün bu bize kâfi gelirdi. Biz bastonlarımızla kurumuş yemişlere vurur, yere döker, sonra su ile onları ıslatarak yerdik” dedi.[1]

____________________________

[1] Bidaye, IV/276; Heysemi, X/322, bu hadisin ravileri arasında Zema b. Salih vardır. Bu kişi zayıftır. Ayrıca bu hadisi, Malik, Buhari, Müslim ve başkaları da rivayet etmiştir. Onların rivayetine göre bunlar üç yüz kişiydi. Tabarani’nin rivayetinde ise bunların altı yüz kişi olduğu kaydı vardır.
Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, Akçağ Yayınları: 1/310.
 

Huseyni

Müdavim

Hz. Peygamber ve Ashabının Tihame Savaşında Açlık Çekmeleri


- Ebu Hubeyş el-Ğıfari şöyle anlatıyor: Tihame gazvesinde Rasûlullah ile beraberdim. Biz Fıstas denilen yere vardığımızda sahabîler peygambere gelerek


“Ey Allah’ın Rasûlü! Açlık bizi yordu. Bize izin ver de develeri kesip yiyelim” dediler. Hz. Peygamber de bu teklifi kabul etti. Bu hadise Ömer’e anlatılınca Rasûlullah’a gelerek

“Ey Allah’ın Peygamber’i! Ne yapıyorsun? Halka binekleri kesmelerini emretmişsin. Peki neye bineceklerdir?” dedi. Hz. Peygamber

“Ey Hattab’ın oğlu! O halde sen ne diyorsun, senin fikrin nedir?”
diye sordu. Ömer

“Onlara yemeklerinin fazlasını getirmelerini emret. Onu bir kaba koy, bereketlenmesi için Allah’a dua et” dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber onlara emretti. Yemeklerinin fazlasını getirerek bir kabda topladılar. Hz. Peygamber dua ettikten sonra

“Kablarınızı getirin”
dedi. Herkes geldi, bundan karnını doldurdu.[1]

- Hz. Ömer şöyle anlatıyor: Rasûlullah ile beraber bir gazvede bulunuyorduk. Ona

“Ey Allah’ın Rasûlü! Düşman hazır toktur. Biz ise açız” dedik. Bunun üzerine ensar

“Su taşımak için kullandığımız develerimizi kesip askerlere yediremez miyiz?” diye sordu. Hz. Peygamber

“Hayır, kimde ne varsa onu getirsin”
buyurdu. Bunun üzerine herkes elinde ne varsa getirdi. Kimi bir avuç, kimi bir ölçek, kimi daha çok, kimi daha az getirmişti. Bunların tamamı yirmi küsur sâ’ oldu. Hz. Peygamber başına oturup bereket duası ettikten sonra

“Herkes kabını getirip alsın, fakat kapışmayın”
dedi. Herkes kendi kabını doldurdu. Bazılarının elinde torba, bazılarının elinde çuval vardı. Hatta bazıları gömleğinin kollarını bağlayarak torba yapmıştı. Herkes kabını doldurduktan sonra, zahire olduğu gibi yerde kaldı. Sonra Hz. Peygamber

“Şehadet ederim ki, Allah’tan başka ilah yoktur. Ben de O’nun elçisiyim. Her kim bunu söylerse, Allah onu cehennem ateşinden korur”
buyurdu.[2]

_____________________________

[1] Heysemi, X/303 (Bezzar ve Tabarani’den)
[2] Heysemi, VIII/304 (Ebu Ya’la’dan)
Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, Akçağ Yayınları: 1/310-311.
 

Huseyni

Müdavim

Cuma Günü Bazı Sahabîlere Yemek Yediren Kadının Kıssası


- Sehl b. Sa’d şöyle anlatıyor: Bir hanım vardı. Bahçesinde pancar ekerdi. Cuma günü olduğunda pancarın köklerini çıkarır, bir çanağa koyar, sonra bir avuç da arpa ilave eder, onu içine atardı. Böylece pancarın kökleri yemekte et yerini tutardı. Biz cuma namazından sonra ona gidip selâm verirdik. O da yaptığı yemeği bize yedirirdi. Biz o kadının yemeğini yemek için cuma gününün gelmesini temenni ederdik.
[1]

______________________________

[1] Terğib, V/175 (Buhari’den), bu hadisin diğer bir rivayetinde “Kadının yemeğinde ne yağ, ne de et vardı. Buna rağmen biz, Cuma gününün gelmesine sevindik” diye bir fazlalık vardır.
Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, Akçağ Yayınları: 1/311.
 

Huseyni

Müdavim

Ashabın Çekirge Yemeleri ve Cahiliye Devrinde Buğday Ekmeği Yememiş Olmaları


- Peygamber’le beraber yedi gazveye katıldık. Gazvelerde çekirge yiyorduk.
[1]

- Bir gazada bulunuyorduk. Müşriklerden bazı kimselerle karşılaştık. Onları ateşte pişmekte olan bir ekmeklerinden uzaklaştırıp onu elde ettik. Ondan yemeye başladık. Biz cahiliyet döneminde, kim ki ekmek yerse onun şişmanlayacağını işitmiştik. Ekmeği yedikten sonra herhangi birimiz “acaba şişmanladık mı?” diye arkasına bakıyordu.
[2]

- Ebu Hureyre şöyle anlatıyor: Biz Hayber’i fethettiğimiz zaman bazı yahudilerin yanından geçtik. Onlar ekmek pişiriyorlardı. Onları kovduk, sonra o ekmeği aramızda taksim ettik. Bana bir tarafı yanmış bir parça düştü. Kulağıma “Kim ekmek yerse şişmanlar” diye gelmişti. O ekmeği yedikten sonra acaba şişmanlamış mıyım diye arkama baktım.[3]

______________________________

[1] Ebu Nuaym, Hilye, VII/242; İbn Sa’d, IV/36.
[2] Terğib, V/177 (Tabarani’den); Heysemi, X/324
[3] Ebu Nuaym, Hilye, VI/307
Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, Akçağ Yayınları: 1/312.
 

ASHAB-I BEDR

Well-known member

Sahabe’den Bazılarının Açlık ve Halsizlikten Namaz İçinde Yere Düşmeleri


- Hz. Peygamber ashabına namaz kıldırırken içlerinden bazıları kıyamda iken, namazın içerisinde açlık sebebiyle yere düşüyordu. Onlar suffe ashabı idiler. Hatta göçebeler ‘bunlar delilerdir’ derlerdi. Rasûlullah namazı kıldıktan sonra onların yanına gider ve
“Allah katında sizin için hazırlanan şeyler: bir bilseniz! Kesinlikle daha fazla fakir ve daha fazla ihtiyaç sahibi olmayı isterdiniz” derdi.[1]

__________________________

[1] Ebu Nuaym, Hilye, III/339
Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, Akçağ Yayınları: 1/308.


Allah Razı olsun...Ve risaleden şu kısmı paylaşmak istedim Ağabeyim izninizle;

[NOT]Malûmdur ki: İn'ikas ve tebaiyetle, o Nur-u A'zam-ı Nübüvvetle beraber en azîm bir mertebeye çıkabilir.

Nasılki, bir sultanın hizmetkârı ve onun tebaiyetiyle öyle bir mevkiye çıkar ki, bir şah çıkamaz. İşte şu sırdandır ki, en büyük veliler sahabe derecesine çıkamıyorlar.

Hattâ Celaleddin-i Süyutî gibi, uyanık iken çok defa sohbet-i Nebeviyeye mazhar olan veliler, Resul-i Ekrem (A.S.M.) ile yakazaten görüşseler ve şu âlemde sohbetine müşerref olsalar, yine sahabeye yetişemiyorlar.

Çünki Sahabelerin sohbeti, Nübüvvet-i Ahmediye (A.S.M.) nuruyla, yani Nebi olarak onunla sohbet ediyorlar. Evliyalar ise, vefat-ı Nebevîden sonra Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ı görmeleri, velayet-i Ahmediye (A.S.M.) nuruyla sohbettir.

Sözler * Yirmi yedinci sözün zeyli*birinci hikmet


[/NOT]
 
Üst