Rabb’imiz her gün tebessüm eden güneşi semamıza perçinlemekle bize, rahmâniyetinin bir cilvesini göstermektedir. O güneş ki, ısınacak şeyler için bir soba, pişecek şeyler için bir ocak ve rengarenk güzelliklerin çehresinde âdeta bir fırça vazifesi görmektedir. Aynen öyle de, Cenab-ı Hak, âlemlere olan rahmetinin bir göstergesi olarak bize Efendimiz’i lütfetmiştir. Kur’an-ı Kerim’de, “Seni âlemlere rahmet olarak gönderdik.” (Enbiyâ, 27/107) ifadeleriyle anlatılan Allah Rasulü, insanlar içinde Cenâb-ı Hakk’ın rahmâniyet ve rahîmiyetinin temsilcisidir. O gelmeseydi ve diğer peygamberlerin davasını yenilemeseydi belki de bizim Rabb’imizin rahmetine mazhariyetimiz hiç mi hiç söz konusu olmayacaktı. Cehaletin, küfrün ve dalâletin vahşi çöllerinde, hep kimsesiz, şaşkın ve hayret içinde kalacaktık.
Allah, O’nu bütün âlemlere rahmet olarak göndermiştir. O, pırıl pırıl Hakk rahmetini aksettirmektedir. Sanki O, çöl ortasında bir su kaynağı, bir kevser havuzudur da, kabını eline alıp gelen herkes o havuzun başına varmış, hem kabını doldurmuş, hem de ondan kana kana içmiştir. İşte O, rahmet yönüyle böyle herkese açık bir kevser kaynağı gibidir. İsteyen her fert O’ndan istifade edebilir.
Hazreti Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)’in âlemlere rahmet olarak gönderilmesi, bütün varlığı alâkadar eden bir husustur. İnananlar bu sayede dünyevî ve uhrevî hayatlarını tanzim eder ve ebedî huzuru kazanırlar. O’nun sayesinde insanlık sahipsiz ve yetim olmaktan kurtulmuş ve yine O’nun sayesindedir ki insanlık, yokluk çukuruna yuvarlanmaktan kurtulmuştur. Ölüm, ahirete ve cennet saraylarına giden bir koridor haline gelmiş ve aydınlanmış; bu itibarla imanın kuvveti nispetinde herkes, değil ölümden korkmak ve kabirden geriye durmak, ahireti iştiyakla arzular hale gelmiştir. Çünkü ahiret O’nun yanında bütün dostların toplandığı bir yerdir.
Allah, O’nu bütün âlemlere rahmet olarak göndermiştir. O, pırıl pırıl Hakk rahmetini aksettirmektedir. Sanki O, çöl ortasında bir su kaynağı, bir kevser havuzudur da, kabını eline alıp gelen herkes o havuzun başına varmış, hem kabını doldurmuş, hem de ondan kana kana içmiştir. İşte O, rahmet yönüyle böyle herkese açık bir kevser kaynağı gibidir. İsteyen her fert O’ndan istifade edebilir.
Hazreti Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)’in âlemlere rahmet olarak gönderilmesi, bütün varlığı alâkadar eden bir husustur. İnananlar bu sayede dünyevî ve uhrevî hayatlarını tanzim eder ve ebedî huzuru kazanırlar. O’nun sayesinde insanlık sahipsiz ve yetim olmaktan kurtulmuş ve yine O’nun sayesindedir ki insanlık, yokluk çukuruna yuvarlanmaktan kurtulmuştur. Ölüm, ahirete ve cennet saraylarına giden bir koridor haline gelmiş ve aydınlanmış; bu itibarla imanın kuvveti nispetinde herkes, değil ölümden korkmak ve kabirden geriye durmak, ahireti iştiyakla arzular hale gelmiştir. Çünkü ahiret O’nun yanında bütün dostların toplandığı bir yerdir.