Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Bütün temiz vicdanlar ve selim fıtratlar Hz. Muhammed (s.a.v.)’in Allah’ın elçisi olduğunu tasdik eder. Çünkü kalbin huzuru ve vicdanın tatmin olması ancak hakkın kabullenilmesiyle mümkündür. Vicdanı temiz olan insan, hakikati görünce ona karşı meyleder.
Ve gerçeği söyler; batıla karşı bağlılık gösteremez. Zaten bu sıfattaki kişinin maksadı gerçeği bulmaktır. Bu insanlar başka dinlere mensup olsalar da insaf ile gerçeği konuşmaktan kaçınmazlar.
Hem “Kemal odur ki, dost değil, düşman onu takdir etsin.” İşte bu bahiste Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ve Kur’an’ın kemalini takdir eden yabancı filozofların ve dünya çapında binlerce ilim adamının görüşlerinden bazılarını beyan edeceğiz.
Onlar bu sözler ile Kur’an’ın ve Hz. Muhammed (sav)’in hakkaniyetine canlı şahitler olmuşlardır.
[NOT]Sana muasır bir vücut olamadığımdan müteessirim, Ey Muhammed (a.s.m.)!
Muhtelif devirlerde, beşeriyeti idare etmek için taraf-ı Lahutîden geldiği iddia olunan bütün münzel semavi kitapları tam ve etrafıyla tetkik ettimse de, tahrif olundukları için, hiçbirisinde aradığım hikmet ve tam isabeti göremedim.
[/NOT]
Bu kanunlar değil bir cemiyet, bir hane halkının saadetini bile temin edecek mahiyetten pek uzaktır.
Lakin Muhammedîlerin (a.s.m.) Kur’an’ı, bu kayıttan azadedir.
Ben, Kur’an’ı her cihetten tetkik ettim, her kelimesinde büyük hikmetler gördüm.
Muhammedîlerin (a.s.m.) düşmanları, bu kitap Muhammed’in (a.s.m.) zâde-i tab’ı olduğunu iddia ediyorlarsa da, en mükemmel, hatta en mütekâmil bir dimağdan böyle harikanın zuhurunu iddia etmek, hakikatlere göz kapayarak kin ve garaza alet olmak manasını ifade eder ki, bu da ilim ve hikmetle kabil-i telif değildir.
Ben şunu iddia ediyorum ki, Muhammed (a.s.m.) mümtaz bir kuvvettir. Destgâh-ı kudretin böyle ikinci bir vücudu imkân sahasına getirmesi ihtimalden uzaktır.
Sana muasır bir vücut olamadığımdan dolayı müteessirim, ey Muhammed (a.s.m.)! Muallimi ve nâşiri olduğun bu kitap senin değildir; o Lâhutîdir.
[DIKKAT]Bu kitabın Lahutî olduğunu inkâr etmek, mevzu ilimlerin butlanını ileri sürmek kadar gülünçtür. [/DIKKAT]
Bunun için, beşeriyet senin gibi mümtaz bir kudreti bir defa görmüş, bundan sonra göremeyecektir. Ben, huzur-u mehabetinde kemal-i hürmetle eğilirim.
Meşhur araştırmacı, müsteşrik, Arap edebiyatı mütehassısı Doktor Maurice şöyle diyor:
Bizans Hristiyanlarını, içine düştükleri batıl itikadlar çıkmaz sokağından, ancak Arabistan'ın Hira Dağı'nda yükselen ses kurtarabilmiştir. İlahî kelimeyi en ulvi makama yükselten ses bu sestir.
Fakat onlar bu sesi dinleyememişlerdir. Bu ses insanlara en temiz ve en doğru dini talim ediyor.
Kur'an'ı bir kere dikkatle okursanız onun özelliklerini göstermeye başladığını görürsünüz. Kur'an'ın güzelliği diğer bütün edebî eserlerin güzelliklerinden fark edilir.
[DIKKAT]Kur'an'ın başlıca hususiyetlerinden biri onun asliyetidir. Benim fikir ve kanaatime göre Kur'an, baştan sona samimiyet ve hakkaniyetle doludur. [/DIKKAT]
Hz. Muhammed'in cihana tebliğ ettiği davet hak ve hakikattir. Kur'an'ın telkin ve Hz. Muhammed'in tebliğ ettiği esaslardan mükemmel bir ahlak kitabı vücud bulur.
Kur'an hakikatlerinin muhtelif memleketlerde insanlığa ettiği iyiliği ve sonra da Allah'a yaklaşmak isteyen insanları Cenab-ı Hakk'a ulaştırdığını inkâr etmek mümkün değildir.
Yaratıcnın hukuku ile yaratılmışın hukuku ancak Müslümanlık tarafından mükemmel bir suretle tarif olunmuştur. Bunu yalnız Müslümanlar değil; Hristiyanlar da Museviler de itiraf ediyorlar.