İmanın Artması ve Eksilmesi

genc_kalem

Okumak,Yaþamaktýr
Alimlerin çoğuna göre; ameller imandan olduğu için, amelde eksiltme ve artma ve eksilme olmaz. Ebu Hanife ameli imandan ayrı olarak ele aldığı için ona göre imanda artma ve eksilme olmaz.

Aslında Ebu Hanife ile diğer alimlerin arasında ihtilaf nazari (teorik) bir ihtilaftır.Ameli(Pratik) bir itilaf yoktur.

Cumhur da Ebu Hanife 'nin iman tarifinde geçen şeylerde,onun dediği gibi artma ve eksilmenin amellerde olduğunu söylüyorlar.

İnsanlar arasında üstünlük ,yaptıkları amellere göredir.

Kur'an ve sahih hadis nasslarının zahiri bize imanın artıp eksilebileceğine gösteriyor.

Allah (c.c) şöyle buyuruyor:

"İnananlar ancak o kimselerdir ki, Allah anıldığı zaman kalpleri titrer, ayetleri okunduğu zaman bu onların imanlarının arttırır ve Rablerine güvenirler."[1]

"İnsanlar onlara: "Düşmanınız olan insanla size kaşı bir ordu topladılar, onlardan korkun" dediler. Bu onların imanını arttırdı da: "Allah bize yeter, O ne güzel vekil'dir" dediler."[2]

"İnananların imanlarını kat kat artırmak için kalplerine güven indiren O'dur. Göklerde ki ve yerde ki ordular Allah'ındır. Allah bilendir. Hakim olandır."[3]

Rasulullah (s.a.s):

"İman yetmiş küsur şubedir. En yükseği "Lailahe İllallah" sözüdür. En düşüğü yoldan eziyet veren şeylerin kaldırılmasıdır. Haya da imandan bir şubedir."(Buhari Müslim)

Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:

"Mü'minlerin en mükemmel imanlısı ahlakı en güzel olandır." [4]

Ebu Said Hudri (r.a)'den; Rasulullah (s.a.s)'in şöyle dediğini rivayet edilmiştir:

"Sizden bir münker'i gören kimse, onu eli ile değiştirsin, gücü yetemezse dili ile, buna da gücü yetmezse kalbi ile... ve bu (sonuncusu) imanın en zayıfıdır."[5]

Abdullah b. Mesud (r.a)'den Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:

"Her nebinin, ona bağlı olan havarileri ve sahabeleri olur. Bu sahabeler onun sünnetine ve emrine uygun amel ederler. Sonra ona muhalif kişiler gelir yapmadıkları şeyleri söylerler. Ve emredilmedikleri şeyleri yaparlar. Kim onlara karşı eliyle cihad ederse o mü'mindir. Kim onlara kalbiyle cihad ederse o da mü'mindir. Bunların dışındakilerin kalbinde hardal tanesi kadar dahi iman yoktur."[6]

[1] (Enfal:2)

[2] (Ali İmran:173)

[3] (Feth:4)

[4] (Tirmizi Hakim)
(Tirmizi Hasen dedi, Hakim: "Buhari ve Müslim'in şartlarına göre Sahihtir" dedi.)

[5] (Müslim)

[6] (Müslim)

*İman ve Onu Bozan Şeyler isimli eserden alınmıştır.
 

genc_kalem

Okumak,Yaþamaktýr
İmanın Artmasi ve Eksilmesiyle İlgili Sahabelerin Bazı Sözleri

Ebu Derda (r.a): "Kulun imanını gözetip, arttı mı, eksildi mi diye kontrol etmesi ve kendisinin, artıp eksildiğini bilmesi onun alim, fakih olduğuna işarettir."


Ömer b. el Hattab (r.a) sahabelere:

"Haydin imanımızı arttıralım" der. Sonra Allah'ı zikretmeye başlardı.

İbn Mes'ud(r.a) şöyle dua ederdi:

"Allah'ım imanımızı arttır. Yakinimizi arttır. Fıkhımızı ve ilmimizi de arttır."

"Muaz (r.a) bir adama şöyle diyordu:

"Otur da bir saat iman edelim."

Abdullah b. Revaha (r.a)'dan da bu söz rivayet edilmiştir.

Ammar b. Yasir şöyle dedi:

"Bir adamda şu üç haslet bulunursa, imanı kemale ermiş olur. Hata yaptığında kendine ceza vermesi, sıkını da Allah için harcaması ve insanlar arasında selamı yayması." [1]

Bu nassların zahirine göre, imanın arması ve eksilmesi açıkça görülmektedir. Bunun dışına çıkmanın veya tevilleri yapmanın gereği yoktur. İhtilafa girmenin de bir faydası yoktur. Mü'minin düşünmesi gereken meseleler; inancını koruması ve imanı arttı mı eksildi mi diye nefsini devamlı hesaba çekmesi, imanı eksildiyse buna sebeb olan şeyleri tesbit edip gidermesi ve bunlardan uzak durması, imanını arttıra şeyleri araştırıp onlara sarılması gibi meselelerdi. Sahabeler de böyle yapmışlardı.

İmanın artması ve eksilmesi, imanın temelinde bir azalma olacağı anlamına gelmez. İmanın temeli olan şeylerde bütün mü'minler eşittir. Burada artma ve eksilmeden kastedilen imanın deecesinde ki artma ve eksilmedir.

Örneğin deli olanlar dışındabütün insanlarda akıl vadı. Fakat bazıları diğerlerinden daha akıllıdır.

Mü'minler arasındaki farklar imanlarının dereceleri arasındaki farktan kaynaklanır.

İmanın Artmasının Sebepleri:

1-İlim: ne kadar artarsa marifet ve yakin, dolayısıyla iman da o derece artar.

Cündüb b. Abdullah, İbn Ömer ve başkaları şöyle dediler:

"İmanı öğrendik. Kur'an'ı öğrendik. İmanımız arttı."[2]

Burada bahsedilen ilim Allah'ı, Allah'ın isim ve sıfatlarını, Rasulullah'ın getirdiği ahlakı ve şeriatı bilmek, Rasulullah'ın ibadetlerinde yaptığı şeyleri, hayatını, cihadını, insanlarla olan ilişkilerini, Kur'an'ı ve içindeki haberleri, örnekleri, ibretleri öğrenmek, Rasulullah'ın ölümden sonra olacak olaylar (sorgu, azab ve mutluluk vs.) hakkında verdiği haberleri bilmektir.

Bunları tek tek bilen ile genel olarak bilen arasında fark vardır.

Allah (c.c) şöyle buyuruyor:

"Allah'ın kulları arasında O'ndan korkan ancak bilginlerdir. Allah Aziz'dir, Gafur'dur."[3]

"De ki: "Bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?"[4]

2-Amel: Salih ameller artıkça, itaat fazlalaştıkça yakin de fazlalaşır ve iman kuvvetlenir. Ameller ihmal edilip şehevi arzulara ve Allah'ın yasakladığı amellere yönelindikçe iman zayıflar. Hatta bu durumda kişi öyle bir hale gelir ki yaptığı hataları örtmek için inkara haramı helal saymaya ve Resulullah'ı yalanlamaya kadar gidebilir.

3-Allah'ı zikir ve tefekkür: Allah'ı sıfatlarını anmak , mahlukata benzemekten tenzih etmek, Kur'an ayetlerini okumak ve tefekkür. Bunlar devamlı yapıldığında, kalp de devamlı Allah'a bağlanır. Böylece iman artar. Bunların yapılması veya azaltılması Allah'ı unutmaya ve gaflete götürür.

Hz. Ömer b. El-Hattab (r.a) sahabelere:

"Haydin imanımızı arttıralım" der. Sonra Allah'ı zikretmeye başlardı.

Ebu Cafer'in Rasulullah'ın sahabelerinden olan dedesi Umeyr b. Hatib şöyle dedi:

"İman artarda eksilirde: "İmanın artması, eksilmesi nasıl olur?" diye ona sorrulduğunda:

"Allah'ı zikretmek, O'na hamd etmek, O'nu tesbih etmek imanı arttırır. Eğer bundan gafil kalır veya unutursak, işte iman bu şekilde eksilir."

Abdullah b. Revaha (r.a) bir sahabeni elini alıp:

"Haydi bir saat iman edelim de zikir meclisine oturalım" derdi:[5]

Allahu Teala mü'minlerin her halükarda ve her zaman Allah'ı zikrettiklerini bildirerek şöyle buyuruyor.

"Onlar ayakta iken , otururken ,yan yatarken Allah'ı anarlar ,göklerin ve yerin yaratılışını düşünürler : "Rabbiniz !Sen bunu boşuna yaratmadın. Sen noksan sıfatlardan münezzehsin. Bizi ateşin azabındın koru " derler."[6]

Ayette kastedilen tefekkür etmek; Allah'ın yarattığı şeylerde Allah'ın hikmet ve azametini görmek içindir ve onlar mahlukata bakınca yakin ve imanları artar. Şöyle örnek verilebilir. Bir adam hakkında, onun çok sanatkar olduğu söylediğinde, bu kişinin yaptığı şeylerin görüp de tetkik ettikten sonra bu adamın sanatkarlığına iman daha da artar . Aynı şekilde Allah'ın kudretini görecek ve Allan'ın kemal sıfatlarını daha çok hissedecek,böylece Allah'a imanı daha çok artacaktır.



[1] (Tahavi Akidesi Şerhi)


[2](Şerh Kasidet İbn'ul Kayyım c: 2 s: 141)

[3] (Fatır:2)

[4] (Zümer:9)

[5] (Şerh kasidet İbn'ül Kayyım c:2 s:140)

[6] (Ali İmran :191)

[7] (Buhari Müslim)

*İman ve Onu Bozan Şeyler isimli eserden alınmıştır.
 
Üst