bal tefsiri

ziyakarababa

Well-known member

BAL TEFSİRİ

Bir gün Hz. Ali efendimiz gazadan geldiler. Ebu Bekir sıdık, Ömer el-

Faruk, Osman, Zinnureyn(r.a) Hz. Âlinin evine gidip gazan mübarek olsun ey Allah’ın aslanı.

Hz. Ali efendimiz de mübarek misafirlerine ikram için bir kalaylı tas içinde bal getirip

Buyurun etti. Evvela Hz. Ebubekir (r.a) elini uzatıp alacağı sırada balın içinde bir kıl gördü.

Kılı almak üzere davrandı. Hz Ömer(r.a) da kılı aldırtmadı ve dedi ki:

Bizler Hz zişanın vezirleriyiz. Belki FATIMETÜZZEHRA bizleri tecrübe için bu kılı koymuştur.

Aramızda bu kul hakkında 3’er tevil edelim…

Münasip degilmi? Dedi ve sonra, hz Ebubekir sıdık (r.a)şöyle buyurdular.

1- Namaz kılanların kalbi nurludur bu tastan.
2- Dünya endişesine gönlüne getirmeden namaz kılmak tatlıdır bu baldan.
3- Türlü mekruh attan pak olup hak tealaya teveccüh incedir bu kıldan.

Müteakiben Hz Ömer el Faruk buyurdular:
1-Misafiri seven hane sahiplerinin kalbi nurludur bu tastan.
2-Misafirlere ikram etmek ve gönlünü almak tatlıdır bu baldan.
3-Misafirlerin kalbi incedir bu kıldan.

Söz sırası gelen Hz Osman zinnureyn (r.a) da şöyle buyurdular.

1-Âlimlerle sohbet etmek ve onları dinlemek tatlıdır bu baldan.
2-Âlimlerin kalbi nurludur bu tastan.
3-Kur’an-ı kerimin manasını vermek incedir bu kıldan.

Sonra Hz Ali efendimiz şöyle buyurdular:

1-Gazaya giden gazilerin kalbi nurludur bu tastan.
2-Gazada al kanlara boyanıp kafirlerle cenk etmek tatlıdır bu baldan.
3-Kul hakkını üzerine geçirmeden haram yemeden hanesine dönmek incedir bu kıldan.

Bu sohbeti bir hoş ile dinleyip cuşa gelen Hz fatıma validemizde bende bir tefsir edeyim dedi ve buyurdular ki:

1-Erkeğini hoşnut eden kadınların kalbi nurludur bu tastan.
2-Erine cefa etmeyip güzelce geçinip ve kendinden razı etmek tatlıdır bu baldan.
3-Kocasının hakkını yerine getirmek incedir bu kıldan.

Resulullah efendimizde(s.av) bu sohbete iştirak ederek şöyle tefsir buyurdular ki :

1-Ümmetimin kalbi nurludur bu tastan.
2-Kevser şarabı tatlıdır bu baldan.
3-Şeriatımız incedir bu kıldan.

Bu sohbete neşe veren cenabı Allah Cebrail aleyhisselamı göndererek buyurdular ki:

1-Senın nübüvvet nurun nurludur bu tastan.
2-Yarın kıyamet günü mahşer yerinde ümmetine şefaat etmen tatlıdır bu baldan.
3-Sırat köprüsü incedir bu kıldan.

Ondan sonra Resulullah efendimiz(s.av) el kaldırıp dua etti:

Yarabbi bu bal tefsirini okuyana, dinleyene,200 peygamber sevabı isterim ve senden

Dilerim. Cihar yar-ı Güzin efendilerimizde amin dediler.

O sırada hak teali de bir nida geldi ki:

Ya habibim senin ümmetinden bu bal tefsirini üzerinde kim

taşır,okur,okutur,yazar,yazdırır ve din kardeşlerine hediye ederse izzet ve celalim hakkı

için bende o kuluma 200 peygamber sevabı veririm buyurdular.

Peygamber efendimizde dedi ki:

Benim ümmetimden her kim ki bu bal tefsirini kendisine evrad edinip üzerinde taşır her

gün okur veya dinlerse katiyen dünya darlığı görmez. fakrü zaruretten kurtulur.

Ölürken o kula hüsnü hatime nasip olur. ahiretede imanla gider. Gelecek olan bütün kaza ve

Belalardan cenabı-ı hak teali muhafaza eder buyurdular.

ÂMİN…
 

TaLHa

Nur-u Aynım
Yönetici
Bal Tefsirine Reddiye

hamza kardeşimiz masumane gördüğünü aktarmış. Yapdığım araştırmada bunun bir cok forumda var olduğunu ancak hicbirininde kaynak ggostermediğini gördüm. Bunun yanı sıra bel tefsirine reddiye isimli yazıyı size aktarmak istedim. Hakikati ancak Allah bilir..

BAL TEFSİRİNE REDDİYE



Cehalet ortamı her türlü ayrık otunun bittiği bir vasattır. Orada his akla, vehim fikre, hayal hakikate galebe çalar. Senelerdir asli kaynaklarından din ve diyaneti öğrenemeyen bir toplumda bidat ve hurafelerin revacını garip karşılamamak gerekir. Yapılacak iş ahesterevliğe son vermek ve yitirdiği cenneti arayan insanımıza el uzatmaktır.

Hem insanlar için hayallerin cazibesi çoğu zaman hakikatin yalınlığına galebe çalar. İbn-i Kuteybe’nin dediği gibi “Halk aklın kabul etmediği acaib hikâyeler anlatan vaizleri dinlemekten çok hoşlanır.” Ondandır ki, her devirde eğlenceli hikâye ve masalları sert hakikatlerden, kuru kanunlardan ve sahih hadislerden daha çok tasvip eden halk kıssacıların etrafına toplana gelmiştir.

İşte iki tarihi misal: Şair Külsüm bin Arr el Attabi (Ö:835) bir gün mescitte kendini dinleyenlere şu sözleri hadis diye nakletmişti: “Dilini burnunun ucuna dokundurabilen kimse cehenneme girmeyeceğinden emin olabilir.” Bunun üzerine bütün cemaat cennetlik olup olmadıklarını denemeye girişmişti.

Kasımi “Kavaid-üt Tahdis” kitabında naklediyor: “Mısır’da Mescid-ül Hüseyn’de halkın kendisini çepeçevre kuşattığı bir vaiz içinde dua yazılı olan küçük bir kâğıdı etrafındakilere göstererek “Bunda Musa’nın(as) duası vardır. Bunu her kim okursa ve yanında taşırsa üzerinden farz namazlar sakıt olur.(düşer)”diye bağırmaktaydı. Ne tuhaftır ki, onun bu payansız cüreti üzerinde bir an bile tefekkür etmeyen ve mahşeri andıran kalabalıklığıyla bu topluluk ellerinde hazırladıkları paralarla, kendilerini namaz külfetinden kurtaracak bu sihirli duayı bir an önce alabilmek için yarışıyordu.”

Günümüzde de durum pek farklı değil. İnsan, Büyük Sahabe Ebu Derda’nın(V:652) şu sözünü hatırlamadan edemiyor: “Cemaatle kılınan namazdan başka Hz. Peygamber(sav) devrini hatırlatan hiçbir şey kalmadı.”

Halk arasında yerleşen, cehaletin beslediği, taklidin yaydığı bu tip hurafelerle mücadelenin bir vecibe olduğuna kaniiyiz. Bundan önce bu tip uydurmalardan “Şeyh Ahmed vasiyetnamesi” hakkında bir şeyler yazmıştık. Şimdi de onun kadar yaygın ikinci bir uydurmaya dikkat çekmek istedik. Çünkü bu ikincisi birileri tarafından kitapçık halinde piyasaya sürülmüş durumda.

Bal tefsiri Hz. Ali’nin bir cenk dönüşü ziyaretine gelen arkadaşlarının kendilerine ikram edilen bal içinde bir kıl görmeleri, Hz.Ömer’in tavsiyesi üzerine âşıkların koşmalarına benzer şekilde bala, tasa ve kıla dair bir şeyler söylemeleri ve bunların yaptığı bu yorumların okunup, okutulması sonucu akıl almaz sevaplar bahşedilmesidir.




BAL TEFSİRİNİN METNİ

“Bir gün Hz Ali efendimiz savaştan gelir. Hz Ebubekir, Hz Ömer, Hz Osman efendimiz, Hz Ali’nin hanesine geldiler. (Gazan mübarek olsun Allah’ın Arslanı dediler.) Hz Ali misafirlerine bir kalaylı tasla bal getirip “buyurun” dedi.


Hz Ali mübarek elini uzattı ve gördü ki balın içinde bir kıl var, kılı almak istedi. Hz Ömer kılı aldırmadı ve dedi ki, "bizler Resül-ü Ekrem’in vezirleriyiz. Hz Fatma belki bizleri tecrübe için koymuştur. Dördümüz üçer tefsir edelim" ve birden Hz Ebubekir buyurdu:
-Namaz Kılanların kalbi nurludur bu tastan, dünya endişesini gönlüne getirmeden namaz kılmak tatlıdır bu baldan. Türlü mehrukattan pak olup Cenab-I Hakka teveccüh etmek incedir bu kıldan.
Hz Ömer buyurdu;
-Misafir seven hane sahibinin kalbi nurludur bu tastan. Misafirlerle sohbet etmek tatlıdır bu baldan, misafirlerin kalbi incedir bu kıldan.
Hz Osman buyurdu;
-Âlimlerin kalbi nurludur bu tastan, âlimlerle sohbet etmek tatlıdır bu baldan, Kuran-ı Kerim’in manası incedir bu kıldan.
Hz Ali buyurdu;
-Gazaya giden gazilerin kalbi nurludur bu tastan, kâfirlerle cenk etmek tatlıdır bu baldan, kul hakkını yemeden haneye dönmek incedir bu kıldan.
Hz Fatma buyurdu;
-Erkeğini hoşnut eden kadının kalbi nurludur bu tastan, erkeğine cefa etmeden güzel güzel gezinmek tatlıdır bu baldan, kocasının hakkını yerine getirmek incedir bu kıldan.
Ondan sonra Peygamber Efendimize haber verdiler. Ben de bir tefsir edeyim dedi ve buyurdu;
-Ümmetimin kalbi nurludur bu tastan, kevser şarabı tatlıdır bu baldan, Şeriatın yolu incedir bu kıldan.
Ondan sonra Cenabı Hak, Cebrail Aleyhisselamı gönderdi oda buyurdu;
-Dostum ya Muhammed senin mührün nurludur bu tastan, yarın kıyamet gününde ümmetine şefaat etmek tatlıdır bu baldan, sırat köprüsü incedir bu kıldan.
Peygamber efendimize el kaldırıp huzurunda dua ettiler, yarabbi bu bal tefsirini okuyanlara ve dinleyenlere İKİYÜZ peygamber sevabını senden dilerim. Cihan yari güzim efendilerimizde ÂMİN dediler.


Hak Tealanın hitabı geldi: “ya Muhammed! her kim bu bal tefsirini okursa yahut yazdırıp yanında taşırsa ve yahut yazdırıp ümmetine hediye ederse İzzeti Celalim hakkı için ben o kimselere iki yüz peygamber sevabını veririm buyurdu.

Şimdi gelelim tenkitlerimize:

1- Kaynağı yoktur: Bal tefsirinin girişinde: “Ey cennet yolcusu kardeş! Bal tefsiri hakkında şöyle rivayet edilmektedir” diyor. Ama ortada kimin, nerede, kimden, hangi kitaplarda, hangi senetlerle rivayet edildiğine dair hiçbir şey belirtilmemektedir.
Zaten kimse de kaynağını sorma zahmetinde bulunmamaktadır. Bir soğanı, salatalığı bile alırken inceleyen insanımızın dini meselelerde bu hassasiyetin zekatını dahi göstermemesi ayrı bir vahamettir.

2-Bal tefsirine göre Hz. Ali bir “gazaya” gidiyor. Hangi gaza belli değil, tabii niye sadece kendisinin gittiği de bilinmiyor.

3-Yemeğin içine düşen alelade bir kılın “imtihan vesilesi” olduğu kanaati da pek acaib... Bununla topluma ne verilmek isteniyor? Demek ki, bir misafirliğe gittiğinizde böyle bir durumla karşılaşırsanız, hemen bir hikmeti olduğunu düşünüp, sofraya dair kafiyeli bir şeyler söylemeli...

4-“Kim bu tefsiri(!) alır, okutur ve yayarsa 224.000 veya 200 bin peygamberin sevabı bahşedileceği” yazılmaktadır. Zaten bu tip kâğıtların ortak özelliği de bol keseden dağıtılan bu sevaplardır. Çünkü meselenin en can alıcı noktası budur. Şu kâğıdı fotokopi ile dağıttığınızı düşünün, artık din adına bir şey yapmanız gerekmez...

Cemiyette dine yönelen ilgiyi bundan güzel sabote edemezsiniz. Tebliğ, hizmet, cihad, infak, dini neşir davasını omuzlama, nesle sahip çıkma ve bunlar gibi dinin müeyyidatına hiç gerek kalmamıştır. Zira bu kâğıt her şeye kafi ve vafidir.

Muhterem hocamız Prof. Yaşar Kandemir “Mevzu Hadisler” adlı kıymetli eserinde diyor ki: “İslamın yanlış anlaşılmasında iyi niyetle hadis uyduran Müslümanların da büyük tesirleri olmuştur. Kur’an-ı Kerim ve hadis-i şeriflerde görülen tergib ve terhib ifadeleri insanları ne aşırı bir ümide kaptıracak, ne de ye’se düşürecek ölçüdedir. Fakat bunların icad ettikleri sözlerin herhangi bir ölçüsü bulunmadığı için Müslümanlar ya hudutsuz bir af ve merhamet ümidi ile dini ihmal etmeye veya aşırı bir ahiret ve azab korkusuyla dünyayı ve dünyevi vazifeleri terk etmeye sevk edilmiştir.”

İşte bal tefsirinin faydaları:
1–224 bin peygamber sevabı
2-Darlık görülmeyeceği
3-Fakirliğe düşülmeyeceği
4-Ölürken imanla gitmeye sebep olduğu
5-Kaza ve belalardan muhafaza olunacağı...

“Halk tarafından aşk ile okuna geldiğini” bildirdiği bal tefsiri hakkında Yusuf Tavaslı üstadımız sonunda şu ilginç kanaatini söyleyerek meseleye son noktayı koyuyor: “Şu bal tefsirini okuyan kimsenin herhangi bir kaybı olur mu?” El cevap: “Bana göre olmaz.”




A hocaefendi! Tarihte senin gibi düşünen bir sürü zahid bir sürü hadis uydurmadı mı?* Onlar da aynı basit mantıkla meseleye yaklaşmadı mı?** “Okuyan kimse bazı İslami faziletleri öğreniyormuş” Güler misin ağlar mısın?


Sonuç olarak diyebiliriz ki bal tefsiri hiçbir fazileti olmayan bir yalandır. Ve yalancının mumu ancak yatsıya kadar yanar. İslam ve ilim şafağının doğuşu ile silinmeye mahkûmdur. Elverir ki biz insanımıza doğru bilgileri doğru bir şekilde anlatabilelim.
Dipnotlar:
*Ünlü hadis uydurucularından meşhur abid Meysere bin Abdürrabbih öleceği sırada kendisine “Allah’ın rahmetinden ümitvar ol” dediklerinde “Nasıl olmam” demişti. “Hz. Ali’nin faziletlerine dair yetmiş hadis uydurdum”

Meşhur muhaddis Abdulhay el Leknevi (v:1886) “El Asar-ul Merfua Fil Ahbar-il Mevzua” adlı eserini haftanın ve senenin muhtelif gün ve gecelerinde kılınması tavsiye edilen namazlar hakkındaki mevzu hadisleri tenkit etmek için yazarken, Tavaslı’ya göre boş yere uğraşıyordu... Zira ona göre madem halk yalan yanlış da olsa bir şeyler öğreniyordu, varsın uydurma bir rivayet olsundu. Varsın din düşmanları bu tip rivayetleri sıralayarak bir sürü insanın kafasını çelsindi.


** Böyle uydurmalarla dolu bir kitabı bu vesile ile nazarınıza arz etmek istiyorum. Kitabın ismi: “İslam’a Göre Cinsel Meseleler” yazarı: “Abdullah Aydın... Mektup Dergisinde(Sayı–176)kısa bir değerlendirme ve tenkidini yapan Sayın Emine Şenlikoğlu ateist yazarlara şöyle demekten kendini alamıyor: “Sizin yazmanıza gerek yok. İslami saha denilen ama İslamla ilgisi olmayan sahadaki hurafeler sizin yapacağınız kötülüğün on mislini yapmaktadır.”

İşte kitaptaki uydurma iki hadis: “Cennet ehlinden bir erkek 500 huri,400 bin kız ve 8000 tanede dul ile evlenir. Onların her birisi ile eğlenmesi ve geçirdiği zaman dünyada geçirdiği hayat kadardır.”sf:391

“Karısına kul olan yüzüstü sürünsün. Karısının isteklerine uyan bir erkek onun kölesi durumuna düşer ki, böyle bir erkek lanet edilmeye layıktır.”sf:193

KAYNAKLAR
1-Mevzu Hadisler-Yaşar Kandemir-Diyanet Yayınları- Ankara–1975
2-Dinde Yabancılaşma Ve Yozlaşma- Abdülhakim Yüce-Feza Gazetecilik A.Ş. Yayınları
 

ziyakarababa

Well-known member
talha abicim ben bunu hiç bir forumdan almadım.
bunu bir sohbette ailemden birisine dagıtmışlar.
bende okudum cok begendim. üye oldugum her yere actım bugun.
yanı hiç bir forumdan kopylayıp buraya aktarmadım.
yapmamda onu.
selam ve dua ile.
 

guftepira

Well-known member
Bal tefsiri, şeyh ahmed vasiyeti ve uğr-u abbas duasi hakkinda hocaefendi’nin görüşü

allah şevkinizi arttırsın kardeşim.

lakin hususen tarihi mevzuları iktibas ederken kaynak ve kaynakçaların sıhhati vede doğruluğu gayet önemlidir. keza birçok hadis rivayet zincirindeki ufak bir sıkıntıdan mevzu bulunmuştur. bizim bu forumda bir hurafe sunmamız burdaki binler hakikati gölgeler kanaatindeyim.

konu ile ilgili muhterem fethullah gülen beyfendinin yorumuna aşağıdaki linkten ulaşabilir,
internette kısa süreli bir araştırma ile buraya getirdiğiniz metnin sahihliği noktasında bilgi sahibi olabilirsiniz.


---------------------------------

BAL TEFSİRİ, ŞEYH AHMED VASİYETİ VE UĞR-U ABBAS DUASI HAKKINDA HOCAEFENDİ’NİN GÖRÜŞÜ


Ama metin hakkında hâlâ iyimser şüphecilerin olması ve işittiğimize göre forum sitelerinde cevap yetiştirmeye çalışmaları üzerine, bu konuyla alakalı ulemamızdan da bir cevap koymanın uygun olacağını düşündük. Bal Tefsiri, Uğru Abbas Duası, Şeyh Ahmed Vasiyetnamesi vs düzmeceleri ile forum sitelerini süsleyen arkadaşlara belki bir faydası olur. (Forum sitelerinden dini konularını öğrenmeye çabalamak da ayrı bir yazı konusu aslında. İnternetteki bilgilerin güvenilirlikleri için Ahmed Turan Alkan beyin şu yazısına bakılabilir:

ZAMAN GAZETESİ [İnternetin İlk Türk Gazetesi]

Bu Bal Tefsiri ve Şeyh Ahmed vasiyetnamesi hakkında merhum Timurtaş Uçar Hocaefendi’nin güzel bir vaazını dinlediğimi hatırlıyorum. İnşallah o kaseti temin edilebilirse, yazılı dökümünü sunmayı düşünüyoruz.

Aşağıdaki cevap ise bir başa âlimimize, muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi’ye 1970’lerde sorulan iki sorunun kaset dökümünün istifadenize arz edilmesinden oluştu. Kendilerinden Allah razı olsun. İstifade etmeniz dileklerimizle. M.Semih Yıldız-cevaplar.org

Entelektüel sınıfın esâtiri(efsanesi) başka olur, cühelânın esâtiri başka olur. Fakat bunların her ikisi de esas itibarıyla efsanedir, hurafedir. Sansasyonel şeylerdir bunlar. Ama akademik seviyede olur bunlar, böyle okur-yazarların, mürekkep yalayanların kaleminden çıktı mı, bu biraz daha şahsiyetli, hüviyetli, popüler olur. Ama popüler yalan, popüler efsane. Halkınki de bunun biraz cahilâne, âmiyânesi olur.

Mesela öteden beri, cahil halk arasında bir bal tefsiri vardır. Sözde, Resul-ü Ekrem -aleyhi’salâtü ve’s-selâm’ın saadet hanesinde, Hulefâ-i Râşidin’e bir tabak içinde bal takdim edilmiş, herkes bir şey söylemeden yemesin denmiş ve herkes ona bir şey söylemiş, söylemişler. Hiç böyle bir şey vaki ve vârid değildir. Vak’a nakledilmesi itibariyle kizb(yalan) üzerine müessestir.

Ondan sonra da bu bal tefsirini kim elden ele, köyden köye dolaştırırsa, iki yüz peygamber sevabı alır, denmiştir. İki yüz bin tane veli, iki yüz bin tane Fatih gibi musalli, büyük devlet adamı, bir tane peygamberin iki yüzde bir derecesine yükselemez. Bal tefsiri ile peygamberin aşr-ı mîşârına yükselemez insan. Bunun, ne rivayet bakımından, ne de dirayet bakımından tutarlı tarafı yoktur. Ama cahil halka anlatamazsınız, ev ev, köy köy dolaştırırlar bal tefsirini.

Bir başka esâtir olarak “Uğur-u Abbas” diye bir şey vardır halk arasında. Şakînin bir tanesi hırsızlık yapar, mezar soyar, üç aylar girdiğinde her şeyi bırakır, içkiyi de bırakır, ibadete kendini verirmiş. Öldüğü zaman dosdoğru cennete gitmiş ve binaenaleyh bunu okur ve bundan sevap umarlar. Hiç böyle bir vaka olmuş değildir, vâkî, vârid değildir. Buna inanmak efsaneye inanmak demektir, bunu bulundurmanın hiç bir sevabı olmadığı gibi, belki yanında taşımanın, ondaki safsatalara inanmanın günahı vardır. Ama bu cahil halkın, okumamış olan halkın esâtiri, efsanesidir.

Bir başka yalan daha anlatayım size. Her sene hacılar hacdan gelirken mi, bilmem, ne surette olduğu belli olmaz, Türkçe veya Kur’ân hattı, Osmanlıca hatla yazılmış Şeyh Ahmed'in Vasiyetnamesi. İşte, “ben türbedâr-ı Nebevi’yim, adım Şeyh Ahmed. Falan perşembe günü Huzûr-u Resûlullah'ta duruyordum, birdenbire kalktı bana şöyle dedi; Şu perşembe ile bu perşembe arasında şu kadar gitti, hiçbiri cennete gitmedi hep cehenneme gitti, söyle onlara tövbe etsinler.” Ondan sonra da kim bu vasiyetnameye inanmazsa kâfir olur, falan gibi şeyler.

Bunlar, bunlardaki şeylere inanmak belki küfür, dalâlet derecesinde şeylerdir. Yani, buna inanmama değil, belki bu dalalete sapıklığa inanmak dalalet derecesinde bir günahtır. Ama bunu cahil halka anlatamazsınız. Evden eve, köyden köye dolaştırırlar ve benim bildiğim kadarıyla vefat eden kimselerin göğsüne koyarlar ki bunu, münker-nekir'e rahat cevap versin. Bu bir seviyede okumamış olan halkın esâtiridir

Hocaefendi “Şeyh Ahmed vasiyeti” hakkında sorulan bir soruya da şöyle cevap veriyor; “Ne ölmez bir zattır. Ben beş yaşındaydım bu vasiyetname vardı. Ama küçüldü. Büyüktü, galiba hüsn-ü zan görmeyince küçülttü onu. Beş yaşındaydım bu vardı, bu şeyh olduğuna göre o zaman elli yaşındaydı, şimdi yüzü aşmış. Bunamış olma ihtimali var bunun.

Burada bir kısım şeyler yazıyor. Bu köyden köye evden eve dolaştırırsa, işte Cuma günleri okursa şu sevabı olur, on altı bin kişi öldü, çoğusu imansız gitti. Bu vasiyetnameyi okurlarsa iki yüz peygamber sevabı alır, diyor.

Bunu yapan zatların bu mevzuda hüsn-ü niyetini, hüsn-ü zannını veya su-i niyetini bilemiyorum. Bu ya sadık bir ahmak veya hain bir kezzab. Sadık ahmak olursa bir yerden eline geçmiştir böyle bir şey, teşvik ediyor, terğib ediyor, bunu dağıtıyor millet sevap kazansın diye. İçinde üsture var. Yunan üsturesi gibi. Efsaneler gibi. Hint efsaneleri gibi üsture var. İçinde bulunan cümlelerden eğer yüz kelime varsa bir tanesinin doğru olduğunu görseydim, onun hakkını verecektim. Hiç biri doğru değil. Hepsi yalan. Veyahut ta bu türlü şeyler, Uğur-u Abbas gibi, Vasiyetname gibi, daha buna benzer Karınca duası gibi şeyler.. Ve işin içinde mantığı bulabilirseniz bulunuz, çok zordur bunun içinde mantık bulmak. Ama ben bu türlü şeylerle meşgul olmayı da zaid sayıyorum. Asrımızın idrak ve anlayışı bunlara iltifat etmeyeceği kanaatindeyim.. Bulursanız temiz bir yerde yakın bunları. Uğur-u Abbas ta buna girer, karınca duası da buna girer.

Kaynak
1-Mevzu Hadisler-Yaşar Kandemir-Diyanet Yayınları- Ankara–1975
2-Dinde Yabancılaşma Ve Yozlaşma- Abdülhakim Yüce-Feza Gazetecilik A.Ş. Yayınları
 

TaLHa

Nur-u Aynım
Yönetici
talha abicim ben bunu hiç bir forumdan almadım.
bunu bir sohbette ailemden birisine dagıtmışlar.
bende okudum cok begendim. üye oldugum her yere actım bugun.
yanı hiç bir forumdan kopylayıp buraya aktarmadım.
yapmamda onu.
selam ve dua ile.

Ben size öyle yapdığınızı söylemedim ki mübarek. Ama netice itibariyle kaynağı belli değil..
 

mihrimah

Well-known member
Kim bilir buna benzer ne kadar yazı dolaşıyordur..
Ben bile hiç hiçbir kaynakta rastlamadığım halde inandım, o kadar mantıklı cümleler kurulmuşki...
Gerçeği açıkladığınız için Allah razı olsun...
 

TaLHa

Nur-u Aynım
Yönetici
Kim bilir buna benzer ne kadar yazı dolaşıyordur..
Ben bile hiç hiçbir kaynakta rastlamadığım halde inandım, o kadar mantıklı cümleler kurulmuşki...
Gerçeği açıkladığınız için Allah razı olsun...

Bir yazı daha vardı buna benzer . annemin eline geçmişdi inanmamasını söledim ama nafile verdiği kişiye güveniyordu. Çok eskiden olduğu için yazının içeriğini hatırlıyamadım onuda eklerdim..
 

ziyakarababa

Well-known member
hamza kardeşimiz masumane gördüğünü aktarmış. Yapdığım araştırmada bunun bir cok forumda var olduğunu ancak hicbirininde kaynak ggostermediğini gördüm. Bunun yanı sıra bel tefsirine reddiye isimli yazıyı size aktarmak istedim. Hakikati ancak Allah bilir

talha abı bu cümleler kimin cümleleri:
burda ilk cümlede oldugu gibi aktarılmış diyor.
ben bu yazıyı bir kagıttan kendi ellerimle yazdım.
baska yerden kopyalanıp almış degilim.
konu silmeyi bilmiyorum.
allahrızası için silerseniz mutlu olurum.
selam ve dua ile.
 

TaLHa

Nur-u Aynım
Yönetici
hamza kardeşimiz masumane gördüğünü aktarmış. Yapdığım araştırmada bunun bir cok forumda var olduğunu ancak hicbirininde kaynak ggostermediğini gördüm. Bunun yanı sıra bel tefsirine reddiye isimli yazıyı size aktarmak istedim. Hakikati ancak Allah bilir

talha abı bu cümleler kimin cümleleri:
burda ilk cümlede oldugu gibi aktarılmış diyor.
ben bu yazıyı bir kagıttan kendi ellerimle yazdım.
baska yerden kopyalanıp almış degilim.
konu silmeyi bilmiyorum.
allahrızası için silerseniz mutlu olurum.
selam ve dua ile.

hamza kardeş ben size anlatamıyorum sanırım . Masumane gördüğünüzü aktarmışsınız demişim velevki böyle olduğunu sizde sölüyorsunuz..

Kardeş niyetiniz halis ve bu niyet ile bize bir hakikati öğretmiş oldunuz başkalarınında öğrenmesini istemez misiniz ?
 

mihrimah

Well-known member
hamza kardeşimiz masumane gördüğünü aktarmış. Yapdığım araştırmada bunun bir cok forumda var olduğunu ancak hicbirininde kaynak ggostermediğini gördüm. Bunun yanı sıra bel tefsirine reddiye isimli yazıyı size aktarmak istedim. Hakikati ancak Allah bilir

talha abı bu cümleler kimin cümleleri:
burda ilk cümlede oldugu gibi aktarılmış diyor.
ben bu yazıyı bir kagıttan kendi ellerimle yazdım.
baska yerden kopyalanıp almış degilim.
konu silmeyi bilmiyorum.
allahrızası için silerseniz mutlu olurum.
selam ve dua ile.
Siz bilirsiniz tabiki ama bence bu yazının burda kalması silinmesinden daha efdaldir.
Sanki kötü birşey yapmışsınız gibi tavır sergilemişsiniz yada bana öyle geldi oysaki tam tersi.
 

ziyakarababa

Well-known member
Siz bilirsiniz tabiki ama bence bu yazının burda kalması silinmesinden daha efdaldir.
Sanki kötü birşey yapmışsınız gibi tavır sergilemişsiniz yada bana öyle geldi oysaki tam tersi.

kardeş silinmesi ni şu yönden istedim.
sanki yanlış bilgi vermişim havası olustu konuda.
ben de yanlıştır diye silin dedım.
yoksa neden actıgım konuyu sildireyım kı:
kardeşlerimizde okusun onlarda sevab kazansın.
selam ve dua ile.
 

ziyakarababa

Well-known member
hamza kardeş ben size anlatamıyorum sanırım . Masumane gördüğünüzü aktarmışsınız demişim velevki böyle olduğunu sizde sölüyorsunuz..

Kardeş niyetiniz halis ve bu niyet ile bize bir hakikati öğretmiş oldunuz başkalarınında öğrenmesini istemez misiniz ?

neden istemeyeyim ki:
ben tek hatam kaynak belirtmemek o da yoktu.
ne yapayım.yazmamışlar kagıda ondan kaynak yok.
eger sizin kaynagınız varsa konuya ekleyın.
selam ve dua ile.
 

özü

Yeni Üye
Selamun aleyküm
Arkadaşlar ben yaklaşık sene 96 dan beri ilk bal tefsiri elime geçtiğinden beri bal tefsirini gerçek sandığımdan okudum bu gun de hakkında bir araştırayım dedim ve sizin yazılarınızı okudum hurafeymiş 14 sene okuduğuma yanmıyorum da böyle ciddi dini meselelerde bu tip hurafeler uydurmak aklım almıyor ve ben de bu hurafeye yaklaşık 14 15 sene inandım :( Allah razı olsun paylaşım için
 

genc_kalem

Okumak,Yaþamaktýr
Soru : Bal Tefsiri diye rivayet edilen hadise sahih midir?


Değerli Kardeşimiz;

Bu gibi hikayeleri hemen kabul etmek veya reddetmenin bizi bir takım yanlışlara götüreceği muhakkaktır. Bunların aslı olacağı gibi, uydurma olaylar da olabilir. Çünkü, uzun yıllar içersinde islamiyete bir takım yanlış fikirler, düşünceler, kısaca bizim "hurafeler" dediğimiz yanlışlıklar sokulmuştur. Bunların bazıları İslamın temelleri zıt olabilmektedir. İslam büyükleri bunlardan bazılarına "İsrailiyyet" demişlerdir. Yani bunlardan bazıları,

Yahudilerin İslam'ın temellerini yıkmak için, ortaya atmış oldukları fikirlerdir.

"Bal Tefsiri" adı altında verilen olay, İslam'ın temel kaynaklarında yer almamaktadır. Bu nedenle bu ve benzeri hadiselerin yayılmasını önlemek ve duyduğunu bir başkası ile paylaşmamak gerekir.

Böyle şeylerle karşılaştığımızda dini bir konu değilse ve toplumun fazla önem vermesine neden olacaksa üzerinde durmamak, yapmamak ve onun yaygınlaşmasına neden olmamak gerekir.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet Editör
 

yakuti

New member
Arkadaşlar,
"Bal Tefsiri" adlı menkıbeyi abartılı bir şekilde eleştirmeniz doğrusu pek hoş olmamış...Şöyle ki; bir defa bu musahabede bendeki kitapta geçtiği şekliyle bulunan ibarelerde Rasulullah (s.a.v) ve Cebrail Aleyhisselâmın ibareleri ve "...yok okuyan ve taşıyan şu kadar sevab kazanırmış!.." diye bir husus yok...Sadece dört halifenin karşılıklı latifeleşmeleri şeklinde ifadeler var. Yani, bu ifadelerin de dine ve müslümanlara ne şekilde bir zarar verdiğini bir türlü çıkaramadım ? Şimdi, dünya metaı olan bal,tas ve bir kıl parçasından imalı ve kinayeli olarak müslümanların kalplerini rikkat ettirecek ve öte alemin güzelliklerini hatırlatacak bazı ifadelerin dört halife tarafından dile getirilmesinin ne mahzuru olabilir ? Bilâkis bu anlayış ve teveccühlerin kuran Ahlâkı ile ilgili olduğu hükmüne varmak lazım değil midir ? Diğer bir deyişle, günümüzdeki şu kadar fitne ve fesadın kol gezdiği, müslümanlar arasında haram ve mekruhların yaygın olduğu böyle bir zamanda, biz müslümanlara en çok zarar veren bir konu olarak bula-bula ebu menkıbeyi mi bulduk ?.. Pes vAllahi doğrusu pes !
 

yakuti

New member
Sayın genc_kalem,
Bahse konu olan bu "bal tefsiri" İslâmiyetin hangi temelini yıkıyor söyler misiniz ? Sahabilerin birbirleriyle karşılıklı bütün konuşmaları İslam'ın temel kaynaklarında yer alıyor mu ki, bu konu yer alsın ? Diğer bir ifadeyle soracak olursak; siz bu konuşmaya inanmadığınız için nasıl bir fazilet ve sevab kazanıyorsunuz ki, inananlar ve benimsiyenler sizin bu kazançlarınızdan mahrum olsunlar ? Müsahhas (somut) olarak belirtir misniz ?
 

mihrimah

Well-known member
Kardeş baz aldığımız husus sahih mdir değil midir? Cevap açık ve net sahih değildir. Öyle ise kesinlikle hafızalarda yer almamalıdır.
Elbetteki günümüzde fitne fesat kol geziyor, yalan yanlış menkıbeler ortada dolaşıyor bizde bunlardan birini irdeleyip, yanlışı düzeltmeye çalıştık.
 

yakuti

New member
Sahih olmadığı hangi muteber kitapta geçiyor ? Sahab,ilerin bütün konuşmaları kayıt altına mı alındı ve yayınalndı da bizim haberinmiz olmadı ?
Uydurms tesbit etme entitüsünün hayali kabullerini baş tacı etmiş görünüyorsunuz !
 
Üst