9.Söz ve bir hatıra

Sergerdan

Well-known member
Bir arkadaşımız internetten ulaştığı bir bilgiyle, Frankfurt'tan taksiyle Münih'e giden ve çok ucuza yanına yol arkadaşları arayan İtalyan asıllı birisiyle yola çıkıyor. Yanlarında bir Alman yolcu da vardır.

Meslekleri birbirine yakın olduğu için sohbete başlıyorlar. Yolda namazının geçmemesi için bir benzinliğe yaklaşınca, arkadaşımız oraya girmelerini istiyor. Giriyorlar. Namazdan sonra yola koyuluyorlar. Biraz sonra Alman arkadaşları Stuttgart'ta iniyor. Onun inmesinden sonra İtalyan, konuşmaya başlıyor. İslamiyet'te ibadet ve namazın ne mânaya geldiğini soruyor. Arkadaşımız, namazla ilgili olarak Bediüzzaman Hazretleri'nin "9. Söz" isimli eserini yeni mütalaa ettiği için hâfızasından anlatmaya başlıyor. Bilhassa beş vakte tahsisin hikmetlerini izah ettikten sonra "Namaz bir nevi fıtratla bütünleşme demektir. Yanında saat bulunmayan dağdaki çoban bile güneşin hareketlerine ve havanın durumuna bakarak vakitleri tespit edebilir. Güneş batınca akşam namazının vakti girer. Ufukta sarı ve kırmızı belirtiler tamamen kaybolduktan sonra yatsı; tan yeri ağarınca sabah; güneş tam tepeye gelip biraz ayrılınca öğle; bir şeyin gölgesi bir kat (veya iki kat) olup öğleyinki (fey) gölgesi eklenince ikindi, vakit olarak girmiş olurlar. Zaten fıtrat hep ibadet halindedir. Ağaçlar ayakta gibi; dağlar oturuyor gibi; dört ayaklılar rukûda gibi; sürüngenler secdede gibi tesbihlerini ve hamdlerini yapmaktadırlar. Gerçekte ise meleklerin bir kısmı sadece ayakta; bir kısmı sadece rukûda; bir kısmı sadece secdede; bir kısmı da sadece oturarak ibadet ederler. Cenab-ı Hak, insanları üstün yarattığı için bütün mahlukatın yaptıkları çeşit çeşit ibadetleri namazın içine toplamıştır." diyor.

Bu ibadet şekli çok hoşuna giden İtalyan "Bu yolculuğumuz bir tesadüf değil... Senin benzinliğe girip namaz kılman bir tesadüf değil. Yoksa bu güzel sohbetimiz olamazdı. Ayrıca ben benzinlikte çoktan beri aradığım bir kitabı gördüm ve satın aldım." diyor. Sonra da "Sana bir şey sormak istiyorum. İçimi sıkan bir şey var. Ben finans danışmanıyım. İnsanlar bana, şu kadar paramı, hangi işe yatırırsam çok kârlı olur, diye soruyorlar. Ben de araştırma yapıp bir şey söylüyorum ve bundan para kazanıyorum. Halbuki benden daha bilgili birisi daha iyi bir şey söyleyebilir. Gerçi ben elimden geleni yaptıktan sonra bir tavsiyede bulunuyorum; ama böyle bir ihtimalden dolayı da rahatsız oluyorum. Ne dersin? diyor. Arkadaşımız da "Bildiğinden, dediklerinden emin isen ve elinden geleni yapıyorsan, herhalde yanlış yapmıyorsundur." diye cevap veriyor.

Aradan bir buçuk ay geçince arkadaşımızı arayıp "Bu namaz ibadeti çok hoşuma gitti!.. Yanlış anlama, hemen Müslüman olacak değilim; ama namaz kılmayı nasıl öğrenebilirim? Bana yardımcı olur musun?" diye soruyor. O da kendisine yardımcı olacağını söylüyor.

Aslında arkadaşımızın anlattığı gibi namaz, tabir câiz ise bir nevi kainatla bütünleşip, Cenab-ı Hakk'a tesbih, tekbir, tahmidde bulunmaktır. Ayetlerin ifadesine göre her şey tesbih etmektedir. Sıra sıra uçan kuşlar da dua ve tesbihlerini yapmaktadır. Bütün semavi dinlerde rüku, sücud vardır. Hâlen bazı Hıristiyan mezhepler için namazı rükulu, secdeli edâ edenler vardır. Bir arkadaşımız, Amerikalı bir papazın namaz kıldığını gördüğünde hayret etmiş. O da "Arapça öğrenmek için Mısır'a gitmiştim. Orada bazı papazların secde ettiklerini gördüm. Onlara, 'Siz Müslüman mı oldunuz?' diye sordum. 'Yok', dediler. 'Aslında bizim dinimizde de secde var; ama oruçta yapılan değişiklik gibi namaz ibadetinde de bir değişiklik yapıldı. Aslı böyle olduğu için biz böyle ibadet ediyoruz.' Onları gördükten sonra hoşuma gitti ben de başladım. Mısır'dan döndükten sonra da bırakmadım." demiş...

Farzları edâ etmekte riyâ olmadığı için, gizli kılmaya gerek yok. Bizler, hem ciddi ve dikkatli namaz kılabilsek, hem de soran ve ilgi duyanlara güzelce anlatabilsek, yeryüzünü bir secdegâh yapabiliriz inşaallah...



16 Ocak 2005, Pazar
Abdullah Aymaz
 

hasret

Well-known member
Abi Allah razı olsun cok güzel bi paylaşımdı şimdi de ben bi abinin dersinden istifade ettiğim kadarını acizane paylaşmak istiyorum;
Ey birader! Benden, namazın şu muayyen beş vakte hikmet-i tahsisini soruyorsun. Pek çok hikmetlerinden yalnız birisine işaret ederiz.

evet burda üstadımız diyor ki hikmeti tahsisini soruyorsun burda bize bir ders veriyor yani kul ibadetlerin illetini soramaz ama hikmetini arastırabilir bu sebeble illet-i tahsisini değil hikmeti tahsisini soruyorsun diyor.

Evet, herbir namazın vakti, mühim bir inkılâb başı olduğu gibi, azîm bir tasarruf-u ilâhînin âyinesi ve o tasarruf içinde ihsanat-ı külliye-i ilâhiyenin birer ma'kesi olduğundan, Kadir-i Zülcelâl'e o vakitlerde daha ziyade tesbih ve tâzim ve hadsiz nimetlerinin iki vakit ortasında toplanmış yekûnuna karşı şükür ve hamd demek olan namaza emredilmiştir. Şu ince ve derin mânâyı bir parça fehmetmek için «Beş Nükte»yi nefsimle beraber dinlemek lâzım...

burası acizane benim dikkatimi cekti zira neden namaz emredilmiş demiyoda namaza emredilmiş diyor.ramazan risalesinde de bu ifade var diyor ki;
Elbette bir derece süflî ve hayvanî meşagilden insanları çekmek için, oruca emredilecek. bakın burdada aynı ifade...dedim neden oruca demiş,sonra düşündüm aslında biz değil oruc bizi tutyor neden, süfli ve hayvani meşagilden ilaahir...oruca bu noktada emir verilmiş gibi,,sanki gibisi fazla gibi :)
namazıda biz kılmıyoruz sanki namaz bizi kılıyor ne kılıyor ''insanı insan kılıyor'' sanki bu noktada namaza emredilmiş.

ya bu konuda daha cok diyeceğim var ama sonra devam ederim.
 

Sergerdan

Well-known member
Allah razı olsun Şualar,

Hikmet-illet püf noktası,hatırlatması önemli.Aslında bu '' illet'' üzerine konuşulabilir.Şimdilik benim aklıma gelen illet arama sanki insanın o ibadeti yapmama istegiymiş,sanki o ibadeti manasız görmek istiyormuşda ucbunu-benligini hafi,gizli,örtük bir şekilde göstermesiymiş gibi geliyor.

niye benden tevazu istenir ki,dünya zevkleri neden kötülenirki,niye örtünmem gerekirki diye karşılaştıgı her hususta alttan alta sorguluyormuş,rahatlıgından vazgeçemediginden(halbuki din hafif fıkhi nazarla,çok şey helal; insan kendini mahrum hissedemez,hissettigi herhangi bir mahrumluk onun mekruh veya haram bir arzusundan,aceleciligindendir) illet arayarak yapmamaya kılıf saglamaya çalışıyormuş gibi geliyor.

Halbuki işittik,itaat ettik demek arzusunda olan biri sadece emir arar Allah ne söylemiş der,merak içindedir belki sonrasında hikmetini arar.Başta hikmet veya illet arayanda zamanın bir hastalıgı,marazı olabilir.Sanki pis bir hava var da hepimizin içine sinmiş,her zaman engel olacak Allah için daha iyisini yapma arzusuna.

Niyeden niyeye fark var,o mananın kalpten çıkış şekline bakmak lazım.Kimi niyelerimiz tevazu kokar,Allah için bilmek ister birşeyi;kimi niyeler şımarıklıktandır sanki yapmamakta direnen,yahut şimdilik uzunca bir süre kendisine teklif edilenlerin üzerini örten.Aptalca sevdanalınan,geçici öyle alışkanlıklar varki onları sorgulamaz insan.

İbadet için niye örtünmem gerekir diye illet arar da,meftun oldugu güzellgine,elbiseye,süse dair hiçbir şey sormaz.Bunun gibi çook kendini ele veren hileleri vardır insanın.Kimisinde çocukça gözüken,kimisinde kibir halini almış olan..

(şualar oruca emredilecek,namaza emredilecek ifadeleri bana cümlenin tabi akışı,üslubun güzelligi gibi geldi,farklı bir manası yok gibi ne dersin?)
 

illailayh

Active member
hergecen gün yeni güzellikler keşfediyorum sayenizde ALLAH hepinizden razı olsun inşallah kısa bı zaman sonra bende sizler gibi bişeyler paylaşabilcem,çok çalışmam lazım çookk...
 

hasret

Well-known member
(şualar oruca emredi lecek,namaza emredi lecek ifadel eri bana cümlenin tabi akışı,üslubun güzelligi gibi geldi,farklı bir manası yok gibi ne dersin?)

abi bak sende bilirsin üstad bi virgulu bile boşyere kullanmamış herkese hakikat farklı acılır, bana bu mana var gibi geldi tabi ben sen gibi bilemem o ayrı ama acizane sunu diyeyim; namaz cok farklı bir ibadettir konumu cok ayrıdır.Biz neden günün beş vaktınde sair bi ibadetle değil de namaz ile vazifelendirildik hic düsündün mü?bu konuda ücüncü nükteye bakalım;
Nasıl ki insan şu âlem-i kebirin bir misal-i musağğarıdır ve Fâtiha-i Şerife şu Kur'ân-ı Azîmüşşânın bir timsal-i münevveridir. Namaz dahi, bütün ibâdâtın envaını şamil bir fihriste-i nuraniyedir ve bütün esnâf-ı mahlûkatın elvân-ı ibadetlerine işaret eden bir harita-i kudsiyedir.

Evet ne müthiş demi insan kainatın, fatiha kuranın(bu nasıl oluyor başka zaman yazarım)işte bu noktada akla geliyo ki namazda bişeylerin fihristesi olsun oda tüm ibadetlerin(bu nasıl oluyor onuda sonra yazıcam).sonra ne diyor;

Demek, bu beş vaktin herbiri bir mühim inkılâp başı olduğu ve büyük inkılâpları ihtar ettiği gibi, kudret-i Samedâniyenin tasarrufât-ı azîme-i yevmiyesinin işaretiyle, hem senevî, hem asrî, hem dehrî, kudretin mucizâtını ve rahmetin hedâyâsını hatırlatır. Demek asıl vazife-i fıtrat ve esas-ı ubudiyet ve kat'i borç olan farz namaz, şu vakitlerde lâyıktır ve enseptir.

işte abi neden bu vakitlerde namaz ile vazifeelndirilmişiz bu nokta coook güzel acmış zira kainatın bi sebebi vücudu da şükürdür, ee en külli şükür namazda değilmidir?bak yukarda da denildiği gibi ben namaz ile taaa kainatın ilk birinci gününde ki hediyeden tut anne karnında ki nimetlere kadar sükrediyorum.Buna namaz vesile oluyor, ben İNSAN olma makamına namazla cıkıyorum.İşte namaz beni bu noktadan insan kılıyor.oruca gelince; bak abi ,Ramazan risalesini hatırla insanın nefsini ne terbiye etmişti aclık değil mi,herkes fıtraten hisseder ki biz ramazanda daha ziyade nefsani isteklerden kendimizi muhafa ediyoruz oruc buna sebeb oluyor ilaahir...
.Abi keşke hemcinsim olaydında bunu msn'de karsı karsıya bi ders yapsaydık ,böyle olmuyor boymum kırıldı zira daha uzun yazmıştım ama bu kalınlaştırma butonuna bastım ne hikmetse silindi çıldırdım o yuzden ne olur bu kadarı ile iktifa et.


hem bak şairlerde ben gibi düşünüyor; :D
Tut beni ey oruç; tut ki uçurumlarda hakikatin eteğine yapışayım
Yalanların kızgın ateşinde akışkan berrak suyum ol…
Çığlıkların tahtında suskunluklarımın sesi ol
Ensemde hissettiğim korkuların nefesi dağılsın enginliklere
Tutsun elimden nur yüzlü bir derviş, çekip alsın Yusuf’un kuyusundan
Yalan denizlerinde karaya vurmasın hakikat gemisi…

Tut beni ey oruç; tut ki asrın gayya çukurlarının şer havzına düşmekten kurtulayım
Eksilen yanlarımı senin rahmet ve bereketinle çoğaltayım
Nefsimin yularını eline al, karanlık gözlerine sok şahadet parmağını…
Aynaların derinliğinde bırak mazimin uslanmaz gölgesini
Ruhumdaki tortuları, süveydadaki karaltıları sele ver…
Çıkar, şefaat kapısının ardında bırak ruhumun kirlenen elbisesini

Tut beni ey oruç; fitnecinin diline, zalimin eline düşerken tut…
Hilalin gölgesinde emzir ruhumu, düşlerin döşeğinde uyut…


[youtube=425,350]aYc-VnS9XkA[/youtube]
 

illailayh

Active member
şukren kesira:) çok güzel şualar..ne güzel bir hediye bu namaz bize..Rabbim kıymetini bilmeyi nasip etsin..haydin namaza haydin kurtuluşa....tesbihatta çok önemli deil mi birazda ona deginin bencee
 

hasret

Well-known member
illailayh ' Alıntı:
şukren kesira:) çok güzel şualar..ne güzel bir hediye bu namaz bize..Rabbim kıymetini bilmeyi nasip etsin..haydin namaza haydin kurtuluşa....tesbihatta çok önemli deil mi birazda ona deginin bencee


sen yeter ki iste tesbihatla alakalı bi yazı yolluyayım oku.
 

Sergerdan

Well-known member
namaz emredilmiş,oruç emredilmiş dense herkesin kullandıgı gibi olurdu.Ama namaz'a emredilmiş deyinde sizin açtıgınız -anlamları barındıran namaza- emredilmiş demek oluyor gibi geldi.Buda üslubun kelimenin güzel seçilmiş olması oluyor.Namaza-oruca derken vurgu var oda dediginiz sayısız anlamlardan ötürü.Çok kıyıda kalmış açılması gerekir kelimeler gibi gelmedi bana.Gerekli ölçüde dikkatle anlaşılabilir kelimeler bence.

Birde ben şöyle biliyorum ama yinede kesin konuşmak istemem,sorularla risale-i nur sitesinden dinlemiştim.Risale-i nurların tamamı üstadın kendi ifadesiyle ilham degildir.Dolayısıyla herbir harfinin,virgülünün önemi vardır ama hepsi ilham taşır anlamında degil herhalde bu söz.Ama böyle söylemek muhabbet anlamı taşıdıgı için makbul,güzel bişey.

Bakalım başkaları ne der?
 

hasret

Well-known member
Sergerdan ' Alıntı:
namaz emredilmiş,oruç emredilmiş dense herkesin kullandıgı gibi olurdu.Ama namaz'a emredilmiş deyinde sizin açtıgınız -anlamları barındıran namaza- emredilmiş demek oluyor gibi geldi.Buda üslubun kelimenin güzel seçilmiş olması oluyor.Namaza-oruca derken vurgu var oda dediginiz sayısız anlamlardan ötürü.Çok kıyıda kalmış açılması gerekir kelimeler gibi gelmedi bana.Gerekli ölçüde dikkatle anlaşılabilir kelimeler bence.

Birde ben şöyle biliyorum ama yinede kesin konuşmak istemem,sorularla risale-i nur sitesinden dinlemiştim.Risale-i nurların tamamı üstadın kendi ifadesiyle ilham degildir.Dolayısıyla herbir harfinin,virgülünün önemi vardır ama hepsi ilham taşır anlamında degil herhalde bu söz.Ama böyle söylemek muhabbet anlamı taşıdıgı için makbul,güzel bişey.

Bakalım başkaları ne der?

tamam yoruma acık bırakalım ama ben vu virgül işini coook mübarek abilerden duydum ;)
 

Eyvàh!

Well-known member
Söz, yürekten çiktigi zaman ancak yürege gider. Sen de sözlerini yürekten söyle. Sana söyleneni iyi dinle. Yürekten geleni al, keder vereni birak. Güzele çagirani al, bos olani birak. Rûhunun istedigini al, istemedigini birak..

Hayat önemlidir. Neselen ve gül. Hüzünlen ve agla. Ne yaparsan yap, ama Allah rizasi için olsun yaptigin. Gördügün görecegin Allah rizasi için olsun...

Sana rahmet veren Rahmandir. Merhamet veren, sevk veren, ümit veren, sevinç veren, hüzün veren. Sana yoldas olan Rahmandir. iyi bil ki, hiçbir yerde bir basina degildin. Bundan sonra da olmayacaksin. Her zaman yaninda olan Rahmandir.

Asla üç sey olma. Ümitsiz olma.Sükürsüz olma. Sabirsiz olma. Mevlâyi bilen ümidi bilmeli. Onu bilen sükretmeli. Ona inananin sabirli olmali her ameli.

O seni terk etsin, pesinden kos git. O yüz vermesin, sen ona yalvar. Sana, bilmen gereken ve ögrenebilecegin en degerli seyi haber vereyim mi? Sahip olabilecegin en kiymetli sey, imanindir. Allaha inan, mutlu ol. Ona dayan, güçlü ol.

Kimsen yok mu? Sözünü dinleyen, acini paylasan, sevgine sevgisini katacak, kimsen yok mu? Sen ister su var de, ister bu, istersen yok iste, kimsem yok de; hakiki bir dostun kesinlikle var. Sözünü dinleyen, acini paylasan, sevgine sevgisini katan ebedî dostunu, Rabbini unutma!

Ey Sözümü isiten Dostum;

Sözlerim bitti. isigim söndü. Kandilim tükendi. Sen bana kulak ver de, sözleri bitmeyene, isigi sönmeyene, kandili tükenmeyene kulak ver. O'nu sev. Ona kendini sevdir. Onun sevdikleriyle doldur yüregini.
 

hasret

Well-known member
Evet daha önce fatiha kuranın fihristesi demiştik bakalım bu nasıl oluyor?Bi abinin dersinden aldığım notlar;
KURANIN İLK SURESİ FATİHA, KURANA DENK GELİR DİYE HADİSİ ŞERİF VAR.Kuranda anlatılan bütün özellikler fatihada dercedilmiş
.Mesela besmelede AlLahın cemali,kemali isimleri mevcut,hemde bismillahtaki ''b''yi kaldırın ne oldu 'ismillah'' burdada binbr esma gizli...
''elhamduda'' ne kadar şükür,hamd varsa icinde mevcut...''lillah'' Allahın tüm isimleri...''Rabbulalemin'' kuranda gecen ''rabbulmelaiketiverruh'' Rabbinnas''Rabbuna''Rabbukum'' Rabbul musa ve harun... gibi bütün alemlerin rabbi olan isimleri icnde barındırır...
''Malikiyevmiddin' kıayamete,haşre,sorguya dair herseyi icnde barındırır...
''iyyake ne'budu'' btün varlıkların ibadetleri,tesbihleri....
''iyyake nestein'' bütün varlıkların yalvarışları,yakarışları...
''ihdina sıradalmüstekım ilaahir'' peygamberlerin,şehitlerin,giittiği yol onların hayatları kuranda yer alan tüm paygamber hayatları ilaahiiir...
''ğayrilmeğdubi...ilaahir'' bütün gazaba uğrayanların mesela kuranda helak olanların ilaahir hepsi icinde mevcut...
VELHASILI KELAM FATİHAYI OKUYAN TÜM KUARANI OKUMUS GİBİ OLUYOR...
İNSANLA NAMAZ NASIL FİHRİSTEDİR O DA BAŞKA ZAMAN UZUN YAZMAYI SEVMİYOM :mad:

ihdina ile alakalı bi ablanın seminerinden aldığım müthis notlar var ama şimdi yazmıycam meraklanın azcık ;)_________________________________________________


Abi siz haklı cıktınız sizin dediğiniz manaymış Allah razı olsun dediğim gibi duamdasınız ;)

Evet, herbir namazın vakti, mühim bir inkılâb başı olduğu gibi, azîm bir tasarruf-u ilâhînin âyinesi ve o tasarruf içinde ihsanat-ı külliye-i ilâhiyenin birer ma'kesi olduğundan, Kadir-i Zülcelâl'e o vakitlerde daha ziyade tesbih ve tâzim ve hadsiz nimetlerininiki vakit ortasında toplanmış yekûnuna karşı şükür ve hamd demek olan namaza emredilmiştir. Şu ince ve derin mânâyı bir parça fehmetmek için «Beş Nükte»yi nefsimle beraber dinlemek lâzım...
burası acizane benim dikkatimi cekti zira neden namaz emredilmiş demiyoda namaza emredilmiş diyor.ramazan risalesinde de bu ifade var diyor ki;
Elbette bir derece süflî ve hayvanî meşagilden insanları çekmek için, oruca emredilecek. bakın burdada aynı ifade...dedim neden oruca demiş,sonra düşündüm aslında biz değil oruc bizi tutyor neden, süfli ve hayvani meşagilden ilaahir...oruca bu noktada emir verilmiş gibi...
namazda da sanki namaz bizi kılıyor ne kılıyor ''insanı insan kılıyor'' sanki bu noktada namaza emredilmiş.
Evet bana bu mana var gibi geldi ama bi abi dediki;
oruca emredilecek,namaza emredilecek ifadeleri bana cümlenin tabi akışı,üslubun güzelligi gibi geldi,farklı bir manası yok gibi

ama üstad hicbirzaman manayı lafza kurban etmemiştir ki,sırf letafet olsun diye kullanmış olsun.
siz ne dersiniz bu konuda?



cevap 1.Her iki mana da hakdır. Biri direk manası olurken diğeri de telmihi ve işari manası olur..

cevap2.askerlik te bir borçtur ..ama askere çağrılmak tabiri kullanılır..
burda vazife olan bir hakikate biz talibiz anlamı var gibi...

İnsan bu dunyaya namaz oruç gibi ibedetleri yapmak için geldiğinden O ibadetlerin mükellefiyeti zaten bizde var...Yani ön planda namaz var..Namaz sana değil sen namaza mecbursun gibi anlam çıkablir acizane düşüncemle..dahada açılabilir

cevap.3.Arapçada mef'ule gelen ek Türkçe ancak -e, -a olabilir.

Yani "Allah namazı emretti" = "İnsan namaza emredildi." şeklindedir diye anlıyorum..
cevpa.4.namaza(NAMAZ KILMAYA) emredilmiştir

oruca(TUTMAYA) emredilecek

AYNI MANA..birinci kelimeler icmaya örnek..ikinciler tafsilata örnek.
icma yapmış burda anlıyorum
.
_________________________________________________tesbih ve tâzim ve hadsiz nimetlerininiki vakit ortasında toplanmış yekûnuna karşı şükür ve hamd demek olan namaza emredilmiştir.
şakirdim kardeşinde çıkardığı mana doğrultusunda..
namaza sanki şuurlu bir varlık gibi emredilmiş gibi.. ey namaz insanları kıl...belkide tesbih-tazim-şükür ve hamd i zirve noktasında ifade eden sensin.. ondan ibadetin fihristesi olmuşsun...

buda son gelen bi cevap abi:)
 

Sergerdan

Well-known member
Allah razı olsun demekki iki şekilde de hissetmek gayet normal,kendiliginden.Benimkisi de iş :( ,bir daha abilerin sözü üzerine söz demicem.Tevbe ettim :(
 

hasret

Well-known member
Sergerdan ' Alıntı:
Allah razı olsun demekki iki şekilde de hissetmek gayet normal,kendiliginden.Benimkisi de iş :( ,bir daha abilerin sözü üzerine söz demicem.Tevbe ettim :(
ecmain abi, ama ben abi değilim şakirdim bu biir.
beniim ki iş'ari mana sizinki hakiki mana üzülmeyin buda ikii
Tevbe etmeyin fikirler imtizac ettikce hakikatler meydana cıkar buda üüüç
Benim sizden daha coook öğreneceğim var bu da döört
_________________________________________________ihdina ile alakalı bi ablanın semine rinden aldığım müthis notlar var ama şimdi yazmıycam merakl anın azcık


Evet sözümüzde duralım,şimdi nlp uzmanı,aynı zamnda bu hakikatleri nurun hakikatleriyle birleştiren nurcu biri bize bir seminer vermişti.
orda namazda ''ihdina'' yı okurken kalben hangi ismi(esmayı) niyet ederseniz o isim kırk günde size acılırı demişti.Ne yalan söyliyeyim pek tatmin olmadım ,sonra i.icazdaki şu ifadeye rastladım,ve tatmin oldum;

''ihdinayla''Hidayeti talep etmekle ianeyi istemek arasında ne münasebet vardır?

Evet, biri sual, diğeri cevap olduklarından birbiriyle bağlanılmıştır. Şöyle ki:

''nesteinu'' ile iane talep edilirken makam iktizasıyla "Ne istiyorsun?" diye varid olan mukadder sual,''ihdina'' ile cevaplandırılmıştır.''ihdina''ile istenilen şeylerin ayrı ayrı ve müteaddit olması ''ihdina' mânâsının da ayrı ayrı ve müteaddit olmasını icap eder. Sanki ''ihdina'' dört masdardan müştakdır. Meselâ, bir mü'min hidayeti isterse, ''ihdina'' sebat ve devam mânâsını ifade eder. Zengin olan isterse, ziyade mânâsını, fakir olan isterse i'tâ mânâsını, zayıf olan isterse iane ve tevfik mânasını ifade eder.
 
Üst