Üstad Bediüzzaman´ın yeme içme kültürü http://www.saidnursi.de/tr2/index2.php?option=com_content&task=view&id=139&pop=1&page=0&Itemid=73http://www.saidnursi.de/tr2/index2.php?option=com_content&task=emailform&id=139&itemid=73
Yazar: M.Latif Salihoğlu 21.03.2005 Fikir ve yorumları gibi, yaşayış tarzını da dikkat ve merakla araştırıp öğrenmeye çalıştığımız Üstad Bediüzzaman'ın, yeme ve içme alışkanlığı gibi özel hallerinin "sünnet-i seniyye" ölçülerine tamamiyle uygunluk arzettiğini görmekteyiz.
Az uyuyor, çok çalışıyor; az yemek yiyiyor, çok gayret sarfediyor; kendinden çok başkasını düşünüyor; en zengin biri gibi yaşayabilecekken, en fakir bir insan gibi yaşıyor, vesâire...
Ana hatlarıyla, esasında bütün yaşantısı böyle âdâb-ı sünnet üzeredir.
Hayatının hiçbir devresinde, ne israfın ve ne de cimriliğin izine rastlamak mümkün.
O, tam bir iktisat, kanaat ve bereket üzere yaşadı.
Zaman oldu, açlığa, fakirliğe kanaat getirdi; ama, kimseye el açmadı, yüzsuyu dökmedi, kimseden yardım dilemedi, kimsenin minneti altına girmedi.
Kasten ve bilerek ne zekât aldı kimseden, ne de sadaka...
Bu "istiğna" düstûru ve "nâsın hediyelerini mukabilsiz kabul etmeme" prensibi, hayatının başından sonuna kadar kesintisiz devam etti.
Zaten o "yemek için yaşamıyor; belki yaşamak için yiyor"du.
Onun bütün hayatı, yine kendi ifadesi olan "Ekmeksiz yaşarım, hürriyetsiz yaşayamam" gerçeğiyle, tam bir paralellik içinde sürüp gitti.
En büyük kuvvet kaynağı olarak kabul ettiği "hakiki ihlâs"ın gereği olarak, fikrinde olduğu gibi, hayatında da tam bir "minnetsizlik" hali tahakkuk etti.
Hasılı, sünnet üzere yaşamak, onun yegâne hayat düsturu oldu.
Temel özellikleri itibariyle, yaşayış tarzı böyledir.
Yalnız, kendisinin mâruz kaldığı birtakım özel ve mücbir şartlar sebebiyle, yemesinde ve içmesinde—çoğu ilâç niyetine olmak üzere—alışılmışın dışında gibi gözüken kendine has birtakım alışkanlıkların varlığından da söz etmek mümkün. Ki, bunların da sünnete aykırılık arzeden herhangi bir tarafı yoktur.
Bu mukaddemeden sonra, geçelim Üstad Bediüzzaman'ın yeme içme alışkanlığına dair esas bahsimize...
Yiyecek-içecek listesi
Konu hakkında, uzun zamandan beri birtakım hazır bilgilere sahibiz. Bunlara ilâveten yaptığımız bu özel çalışma esnasında, yeni karşılaştığımız, yahut yeni farkına vardığımız daha başka bilgiler de edindik.
Buna göre, aktaracaklarımızın bir kısmını canlı şahitlerden bizzat dinleyip tesbit ettiklerimiz teşkil ederken, önemli bir diğer kısmını ise, Risâle-i Nur Külliyatı ile "Son Şahitler" isimli seri kitaptan yaptığımız muhtelif iktibaslardan müteşekkil olacak.
Ayrıca, şu noktayı da hatırlatalım ki, Üstad Bediüzzaman'ın yeme ve içme tarzına dair mâlumat aktaran bütün kaynaklar, birbirini aynen teyid ve te'kit ediyor.
Az uyuyor, çok çalışıyor; az yemek yiyiyor, çok gayret sarfediyor; kendinden çok başkasını düşünüyor; en zengin biri gibi yaşayabilecekken, en fakir bir insan gibi yaşıyor, vesâire...
Ana hatlarıyla, esasında bütün yaşantısı böyle âdâb-ı sünnet üzeredir.
Hayatının hiçbir devresinde, ne israfın ve ne de cimriliğin izine rastlamak mümkün.
O, tam bir iktisat, kanaat ve bereket üzere yaşadı.
Zaman oldu, açlığa, fakirliğe kanaat getirdi; ama, kimseye el açmadı, yüzsuyu dökmedi, kimseden yardım dilemedi, kimsenin minneti altına girmedi.
Kasten ve bilerek ne zekât aldı kimseden, ne de sadaka...
Bu "istiğna" düstûru ve "nâsın hediyelerini mukabilsiz kabul etmeme" prensibi, hayatının başından sonuna kadar kesintisiz devam etti.
Zaten o "yemek için yaşamıyor; belki yaşamak için yiyor"du.
Onun bütün hayatı, yine kendi ifadesi olan "Ekmeksiz yaşarım, hürriyetsiz yaşayamam" gerçeğiyle, tam bir paralellik içinde sürüp gitti.
En büyük kuvvet kaynağı olarak kabul ettiği "hakiki ihlâs"ın gereği olarak, fikrinde olduğu gibi, hayatında da tam bir "minnetsizlik" hali tahakkuk etti.
Hasılı, sünnet üzere yaşamak, onun yegâne hayat düsturu oldu.
Temel özellikleri itibariyle, yaşayış tarzı böyledir.
Yalnız, kendisinin mâruz kaldığı birtakım özel ve mücbir şartlar sebebiyle, yemesinde ve içmesinde—çoğu ilâç niyetine olmak üzere—alışılmışın dışında gibi gözüken kendine has birtakım alışkanlıkların varlığından da söz etmek mümkün. Ki, bunların da sünnete aykırılık arzeden herhangi bir tarafı yoktur.
Bu mukaddemeden sonra, geçelim Üstad Bediüzzaman'ın yeme içme alışkanlığına dair esas bahsimize...
Yiyecek-içecek listesi
Konu hakkında, uzun zamandan beri birtakım hazır bilgilere sahibiz. Bunlara ilâveten yaptığımız bu özel çalışma esnasında, yeni karşılaştığımız, yahut yeni farkına vardığımız daha başka bilgiler de edindik.
Buna göre, aktaracaklarımızın bir kısmını canlı şahitlerden bizzat dinleyip tesbit ettiklerimiz teşkil ederken, önemli bir diğer kısmını ise, Risâle-i Nur Külliyatı ile "Son Şahitler" isimli seri kitaptan yaptığımız muhtelif iktibaslardan müteşekkil olacak.
Ayrıca, şu noktayı da hatırlatalım ki, Üstad Bediüzzaman'ın yeme ve içme tarzına dair mâlumat aktaran bütün kaynaklar, birbirini aynen teyid ve te'kit ediyor.