Zıdlar ve insan,

durmuþ göktekin

Active member
Zıdlar ve insan,

İyilik ve kötülük bizzat insanın içindedir. İnsan zıdlarla doludur. Zıdlar vasıtasıyla iyiyi kötüden, kötüyü iyiden ayırabiliriz. Bu iki zıd kavram, bize cennet ve cehennemin de varlığını anlatır. Dünyada iyilik ve kötülük sıfatlarını kullanan insan, ahiret hayatında cennet veya cehennemi hak eder. İyiliği Allah emreder, karşılığı, ahirette cennetti r. Kötülüğü nefis ister, onun da karşılığı cehennemdir. Kötülük istenen bir şey değildir. O, nefsin hilesiyle yapılır. Çiftçi tarlaya buğday eker. Buğdayın içinde yabancı otlar da çıkar. Bireyin şahsında ve toplumda iyiliği hâkim kılmak esastır. Ama kötülük yabancı otlar gibidir, istenmeden çıkar. Çiftçi tarladaki otla, insan toplumdaki kötülükle mücadele eder. Gaye iyiliğin hâkim olmasıdır. Kötülük kalıcı olmaz. Kalıcı olan iyiliktir. Kötülük, insanın ilerlemesini ve yeteneklerinin gelişmesini sağlar. Her şey zıddıyla, tekâmül eder. Zıdlık Allah’ın koyduğu bir kanundur. Zıdlık olmasa varlığı anlayamazdık.

Allah, canlıları dişi ve erkek olarak iki kategoriye ayırmış. Dünyanın kâinat içindeki yerini ve şeklini gece ve gündüzün oluşmasına uygun tanzim etmiş. Acıyı ve tatlıyı, serti yumuşağı, derdi dermanı yaratmış ki aklımızla bunları anlayalım diye. Yani aklımızı yaratan, zıdları da O, yaratmış. İlmi yaratan, ilmi tahsil edebilmemiz için akıl vermiş. Allah’ın koyduğu kanunları aklımızla anlıyoruz. Bu bilgilerle Allah’a yaklaşıyor ve Allah’ı seviyoruz. Bilinenden korkulmaz. Bilinmeyenden korkulur. Bilinenden bilinmeyene gidilir. Mesela, bir bina yapanını, bir kitap yazarını, bir eser sanatkârını gösterir. Bütün bu örneklerden giderek şu kâinatı yaratanı, bu baş döndürücü nizamın kurucusunu anlayabiliriz. Bilgi güçtür, kuvvettir, karanlıkta ışıktır, kurtarıcıdır. Onun için Rabbimiz bize, Kur’anda oku hitabında bulunmuş. Her şey O’nun yaratmasıyla var olmuş, insan da her şeyi O’nun adına yapmalıdır. Allah adına yapılan her işin ibadet olduğu inancındayız.

Zıdlar sayesinde; serçe, Atmacayla savunmayı öğrenmiş. Kedi, yeteneklerini fareden, fare, savunmasını ve korunmasını kediden öğrenmiş. Zıtlar birbirinin gelişmesine sebep olmuş. Fareler kedilerden devamlı şikâyet ederler, dert yanarlarmış. Ne yapsak da şu kedilerden kurtulsak diye. Bu sıkıntılar, onları bir toplantı yapmaya zorlamış. Toplantıda bu işe bir çare aramışlar. Herkes fikrini söylemiş. İçlerinden birinin fikri kabul görmüş. Bu fikre göre çarşıdan bir çıngırak alınacak kedinin boynuna bağlanacak, kedi gelirken çıngırağın sesini duyan fare, yuvasına girecek ve kediye yem olmaktan kurtulacak. İçlerinden biri çarşıya gitmiş, çıngırağı alıp getirmiş, masanın üzerine koymuş. Sıra, çıngırağı kendinin boynuna bağlamaya gelmiş. Herkes birbirinin yüzüne bakmaya başlamış, kedinin boynuna çıngırağı kim bağlayabilir ki? Çıngırağı bağlayacak bir cesaret sahibi çıkmamış. Çıngırak masada kalmış, toplantı dağılmış, fareler de kaderleriyle yine baş başa kalmışlar.

Önce kötülükten kaçmak, sonra iyiliğe koşmak esastır. Günaha uzak durduktan sonra sevaba yakın olunmalıdır. Günah, sevabın kazanılmasına sebeptir. Günah olmasaydı kimse sevap kazanmak istemezdi. Hata yapmaktan korkmamalıdır. Çünkü hatasız başarı kazanılmaz. 10 iş yapılsa ve başarısız olunsa hiçbir iş yapmamaktan daha iyidir. Edison 700 hatadan sonra başarı kazanmış. Yapılanlardan değil, yapılmayanlardan pişmanlık duyulur.

İnsanın hareket noktası hayattır. Hareket hayatın varlığını gösterir. Hayatın zıddı ölümdür. Kabristanlarda hareket yoktur. Dolayısıyla orada dünya hayatı bitmiştir. Hayatta olan insanları koşturansa menfaattir. Menfaat duygusunu insandan çekip alsanız, iki dakika içinde insanı sinekler yer bitirir. Çünkü insan, menfaati için sürekli hareket halindedir. Amaçsız ve gayesiz hiçbir şey yoktur. İnsan ezelden gelmiş, ebede namzettir. Yaratıcısına kulluk eden, ebediyetini kazanan insan olabilir.
24. 12. 2015
Durmuş Göktekin
 
Üst