Tefekkür Allah’a Ulaştırır

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
Tefekkür Allah’a Ulaştırır




Cenâb-ı Hak buyuruyor:

“Onlar, Allâh’ın gökleri, yeri ve bu ikisi arasında bulunan her şeyi, ancak hak ile ve belirlenmiş bir süre için yarattığını, hiç kendi kendilerine tefekkür etmediler mi?..” (Rûm, 8)




Rasûlullah (sav) buyurdular:

“Al­lâh’ın ya­rat­tık­la­rıüze­rin­de te­fek­kür edin…”(Dey­le­mî, II, 56; Hey­se­mî, I, 81)



Lokman (as) yalnız başına tenhâ bir yerde oturup tefekkür etmeyi çok sever ve bunu sık sık tekrarlardı. Kendisine:

“–Niçin yalnız oturuyorsun? İnsanlarla oturup sohbette bulunsan daha iyi olmaz mı?” diye sorulduğunda şu cevâbı verdi:

“–Uzun müddet yalnız kalmak, tefekküre daha müsâittir. Uzun süre tefekkürde bulunmak da, insanıHakk’ın yoluna sevk eder.” (Osman Nûri Topbaş, Faziletler Medeniyeti-2, Erkam Yay.)



Her Güne Bir Esma-ül Hüsna(Allah’ın En Güzel İsimleri)

el-Mukît: Mahlûkatın azığını temin eden, yaşamak için gıdaları yaratan, bedenlerin ve ruhların açlığını doyuran, onların gıdasını veren ve her şeyi koruyan demektir.



Kısa Günün Kârı

Kâinat baştanbaşa Allâh’ın en büyük kitabıdır. Bu büyük kitabın hangi harfini okusan, mânâsının hep Allah olduğunu görürsün. Kâinâtın hangi zerresi üzerinde tefekkür etsen, seni Allâh’a ulaştırır.
 

HAYAL ET

Well-known member
Hz Mevlânâ'dan tebessüm ve tefekkür örnekleri

Bizim tefekkür örneklerimiz elbette kendine mahsus özellik ve güzellikte olacaktır Tebessüm ederken tefekkür edeceğiz Tefekkür ederken de bazı gerçekleri bir daha hatırlayarak yeniden bir mutluluk daha yaşayacağız

Örneklerimiz:

Güzel sesli bir hafız Kur'an okuyordu Kulağına gelen bu güzel sesten etkilenen Hz Mevlânâ da gözyaşıyla dinliyordu Bu sırada elini ağzına kapayarak esneyen bir adam, Mevlânâ'nın bu gözyaşlarına bir mana veremeyerek sordu:

-Efendi Hazretleri niçin ağlıyorsunuz, ağlanacak bir şey mi var ortada?

Mevlânâ esneyen adama anlayacağı dilden cevap verdi:

-Güzel sesli hafızlardan gelen Kuran sesi bana, cennet kapısının açılış sesi gibi geliyor da onun için

Esnemeyen devam adam da başını sallayarak:

-Bana da cennet kapılarının açılış sesi gibi geliyor, dedi Mevlânâ küçük bir düzeltme yaptı:

- Aramızda ince bir fark var, dedi Senin duyduğun ses, cennet kapısının açılış sesi değil kapanış sesi olmalıdır Çünkü dedi, açılış sesi gözyaşı döktürür, kapanış sesi ise uyku getirir

***

Papazın biri pazarda alışveriş yaptığı satıcıyla sıkı bir pazarlık yapmış,satıcı da arkasından bunlar ne cimri adamlar, diye söylenmeye başlamıştı Mevlânâ, bu cimri sözünden dolayı satıcıyı ikaz etti:

-Papazın arkasından böyle konuşma Onlar senin dediğin kadar cimri değiller Aksine çok cömert insanlar Baksana dedi, onlar İslam'ı da, imanı da, cenneti de size bırakmışlar Bundan daha büyük cömertlik olur mu?

***

Mevlânâ'nın cübbesinin gevşeyen düğmesini dikiyordu hanımı Kera Hatun O zamanki halk söylentisine bakarak 'Efendi dedi, ağzına bir çöp al da bir uğursuzluğa uğramayasın düğme dikme sırasında!' Mevlânâ halk arasındaki uğursuzluğu çöple önleme âdetini şöyle cevapladı:

-Hanım sen hiç merak etme, düğmeni dikmene bak Uğursuzluk benim yanıma yaklaşamaz Çünkü ben ağzıma çöp yerine ihlası aldım İhlas Suresi var ağzımda!

***

Bir ara rahatsızlanan Mevlânâ, 'Artık gitme zamanı geldi!' diye söyleniyordu Hanımı, 'Aman efendi ne gitmesi? Dileriz Rabb'imiz sana daha yüzlerce sene ömür versin' deyince sesini yükselten Mevlânâ şöyle ikazda bulundu:

-Hanım ne diyorsun sen? Biz firavun muyuz, Nemrut muyuz ki yüzlerce sene ömür istiyorsun bizim için? Biz şu dünya hapishanesinden kurtularak Sultan-ı Enbiya'nın meclis-i münevverine davet edilmeyi her an bekliyoruz

***

Bilindiği üzere Hazreti Mevlânâ'yı derin ve anlaşılması güç sözleriyle etkisi altına alan Şems-i Tebrizi'den talebeleri ve halk şikâyetçi olmuş, hatta Mevlânâ'yı kendilerinden koparan sapıkça sözlerin sahibi biri diyerek Şems-i Tebrizi'ye düşmanlık beslemeye dahi başlamışlardı İşte böyle bir devrede Hazreti Mevlânâ talebeleriyle birlikte giderken, yol kenarında önündeki kemiği yiyerek yavrularını emziren bir köpek görünce birdenbire durur Yanındaki talebelerine dönerek:

-Biliyor musunuz, der, içinde bulunduğumuz hali şu gördüğümüz tablo ne güzel izah ediyor Şöyle devam eder:

-Bu yavrular der, şu koca kemiği yemeye kalksalar inci gibi ince dişleri kırılır, helak olurlar Ancak anne güçlü dişleriyle o kocaman kemiği rahatça kırıp un ufak ederek yiyip süte çeviriyor ve yavrularına faydalı bir gıda olarak sunuyor İşte der, Şems'in sözleri de bana o kemik gibidir O sözleri ancak ben hazmederim, sizleri o sözlerle ben beslerim O halde siz Şems'in sözlerine değil, benim süt gibi yorumlarıma kulak verin, o sözleri benden dinleyin!

Bunlar bana tebessümle okunacak, tefekkürle değerlendirilecek mesaj yüklü örnekler gibi gelmektedir Bilmem sizlere nasıl görünmektedir
 
Üst