Cevap: Bediüzzamanla ilgili bir soru
Bu hususta Ustad Bediüzzaman bir açıklamada bulunmadığı için Risale-i Nurdaki sair kaynaklar göz önünde bulundurularak sadece yorum yapabiliriz..
Nasılki bir ilkokul öğretmeni talebelerinin zekasının üstünde kendi zekasına mukabil bir soru sorsa öğrencilerine elbette onların cevap vermesi namümkündür. Hatta onları zorda bırakabilir akıllarını karıştırabilir. Öğretmen talebelerine evvela o ilmi öğretmekle akabinde öğrendiklerini tatbik etmek amaçlı sorular sorar, yoksa onlara mücahade ederek kendi zekasının üstünlüğünü göstermek amaçlı sorular soramaz. İşte öyle de belki diyebiliriz ki mana aleminde peygamber efendimiz a.s.v bu asırda sana ilmi öğreteceğiz ve o ilimle müşkülatları ve cevabı verilemeyen sualleri aklın ve kuranın düsturları ölçüsünde cevap vereceksin, ümmeti müşküle sokacak sorular sormayacaksın denilebilinir. Eğer sual sorsa ancak onun gibi bir zat daha aynı devirde bulunmalı ki suale cevap verebilsin yoksa o sual ile insanlığı zorda bırakırdı. Öyle de değilmi bazı kimseler müşkül sorular sorarak safi zihinleri bulandırmamıştır. Bir başka pencerede bakacaksak eğer soru soracaksan ancak cevabını kendin vermek kaidesiyle yani öğretmek maksadıyla soracaksın. Lakin öylede olmuştur; risale-i nur eserlerindeki yüzlerce soruyu ustad bediüzzaman kendisi sormuş ve cevabını yine kendisi vermiştir.. Yine başka bir perspektifde değerlendirecek olursak, asrın sahibi sensin, soru sorma makamında değil soruları cevaplama makamındasın diye düşünülebilinir..