[NOT]Evet, bu kelime ile hareket eden, o adama benzer ki, askere kaydolur, devlet namına hareket eder, hiçbir kimseden pervâsı kalmaz. Kanun namına, devlet namına der, her işi yapar, her şeye karşı dayanır.
Başta demiştik: Bütün mevcudat lisan-ı hâl ile “Bismillâh” der. Öyle mi?
Evet. Nasıl ki, görsen, bir tek adam geldi, bütün şehir ahalisini cebren bir yere sevk etti ve cebren işlerde çalıştırdı. Yakînen bilirsin, o adam kendi namıyla, kendi kuvvetiyle hareket etmiyor. Belki o bir askerdir, devlet namına hareket eder, bir padişah kuvvetine istinad eder.[/NOT]
Arkadaş! Herbir insanın bir nokta-i istinadı bulunduğuna nazaran,
istinad noktalarının tefâvütüne göre insanların yapabileceği işler de tefâvüt eder.
Meselâ, büyük bir sultana istinadı olan bir nefer, bir şâhın yapamadığı bir işi yapar.
Çünkü, nokta-i istinadı şahtan büyüktür.
Evet, kudret-i ezeliye tarafından memur edilen baûda, yani sivrisineğin Nemrud’a olan galebesi;
ve bir çekirdeğin Fâlıku’l-Habbi ve’n-Nevâ tarafından verilen izin ve kuvvete binâen
koca bir ağacın cihazatını, malzemesini tazammun etmesi, yani içine alması
bu hakikati tenvir eden birer hakikattir.
Mesnevi-i Nuriye/Katrenin Zeyli/s.109