Bismillahirrahmanirrahim
Beraber anlamak ümidiyle kardeşlerimiz çekinmeden istifadelerini paylaşabilirler.. Anlaşılmayan hususlar sorulabilir.
[BILGI]Madem her insan gayet şiddetli bir surette uzun bir ömür ister, bekàya âşıktır. Ve madem bu fâni ömrü bâki ömre tebdil eden bir çare var ve mânen çok uzun bir ömür hükmüne geçirmek mümkündür. Elbette, insaniyeti sukut etmemiş bir insan, o çareyi arayacak ve o imkânı bilfiile çevirmeye çalışacak ve tevfik-i hareket edecek.
İşte o çare budur: Allah için işleyiniz, Allah için görüşünüz, Allah için çalışınız. Lillâh, livechillâh, lieclillâh rızası dairesinde hareket ediniz. 1 O vakit sizin ömrünüzün dakikaları, seneler hükmüne geçer.
Bu hakikate işareten, Leyle-i Kadir gibi birtek gece, seksen küsur seneden ibaret olan bin ay hükmünde olduğunu, nass-ı Kur’ân gösteriyor. 2 Hem bu hakikate işaret eden, ehl-i velâyet ve hakikat beyninde bir düstur-u muhakkak olan “bast-ı zaman” sırrıyla, çok seneler hükmünde olan birkaç dakikalık zaman-ı Miraç, bu hakikatin vücudunu ispat eder ve bilfiil vukuunu gösteriyor. Miracın birkaç saat müddeti, binler seneler hükmünde vüs’ati ve ihatası ve uzunluğu vardır. Çünkü, o, Miraç yolunda bekà âlemine girdi. Bekà âleminin birkaç dakikası, şu dünyanın binler senesini tazammun etmiştir.
Hem şu hakikate bina edilen beyne’l-evliya kesretle vuku bulmuş olan bast-ı zaman hadiseleridir. Bazı evliya bir dakikada bir günlük işi görmüş, bazıları bir saatte bir sene vazifesini yapmış, bazıları bir dakikada bir hatme-i Kur’âniyeyi okumuş olduklarını rivayet edip ihbar ediyorlar. Böyle ehl-i hak ve sıdk, bilerek kizbe elbette tenezzül etmezler. Hem o derece hadsiz ve kesretli bir tevatürle bast-ı zaman HAŞİYE-1 hakikatini aynen müşahede ettikleri medar-ı şüphe olamaz.
Şu bast-ı zaman, herkesçe musaddak bir nev’i, rüyada görünüyor. Bazan bir dakikada insanın gördüğü rüyayı, geçirdiği ahvâli, konuştuğu sözleri, gördüğü lezzetleri veya çektiği elemleri görmek için, yakaza âleminde bir gün, belki günler lâzımdır.
Elhasıl: İnsan çendan fânidir; fakat bekà için halk edilmiş ve bâki bir Zâtın âyinesi olarak yaratılmış ve bâki meyveleri verecek işleri görmekle tavzif edilmiş ve bâki bir Zâtın bâki esmâsının cilvelerine ve nakışlarına medar olacak bir suret verilmiştir. Öyleyse, böyle bir insanın hakikî vazifesi ve saadeti, bütün cihazatı ve istidadatıyla o Bâkî-i Sermedînin daire-i marziyâtında esmâsına yapışıp, ebed yolunda o Bâkîye müteveccih olup gitmektir. Lisanı يَا بَاقِۤى أَنْتَ الْبَاقِى 3 dediği gibi, kalbi, ruhu, aklı, bütün letâifi
هُوَ الْبَاقِى هُوَ اْلاَزَلِىُّ اْلاَبَدِىُّ هُوَ الْسَّرْمَدِىُّ هُوَ الدَّائِمُ هُوَ الْمَطْلُوبُ هُوَ الْمَحْبُوبُ هُوَ الْمَقْصُودُ هُوَ الْمَعْبُودُ 4 demeli.
سُبْحَانَكَ لاَعِلْمَ لَنَاۤ اِلاَّ مَاعَلَّمْتَنَاۤ اِنَّكَ اَنْتَ الْعَلِيمُ الْحَكِيمُ5 رَبَّنَا لاَ تُؤَاخِذْنَاۤ اِنْ نَسِينَاۤ اَوْ اَخْطَاْنَا6
Dipnot-1
bk. Tirmizî, Sünnet: 15; Ebû Dâvud, Kıyamet: 60; Müsned: 3:438, 440.
Dipnot-2 bk. Kadir Sûresi, 97:3.
Haşiye-1
قَالَ قاَئِلٌ مِنْهُمْ كَمْ لَبِثْتُمْ قَالُوا لَبِثْنَا يَوْمًا اَوْ بَعْضَ يَوْمٍ [“İçlerinden söze başlayan biri, ‘Bu halde ne kadar kaldık?’ diye sordu. ‘Bir gün, yahut daha da az’ dediler.” Kehf Sûresi, 18:19] âyetiyle وَلَبِثُوا فِى كَهْفِهِمْ ثَلٰثَ مِائَةٍ سِنِينَ وَاَزْدَادُوا تِسْعًا âyetiyle [“Onlar mağaralarında üç yüz yıl kaldılar, buna dokuz yıl daha kattılar.” Kehf Sûresi, 18:25] âyeti tayy-ı zamanı gösterdiği gibi, وَاِنَّ يَوْمًا عِنْدَ رَبِّكَ كَاَلْفِ سَنَةٍ مِمَّا تَعُدُّونَ [“Rabbinin katında bir gün, sizin hesabınıza göre bin yıl gibidir.” Hac Sûresi, 22:47] âyeti de bast-ı zamanı gösterir.
Dipnot-3
Bâkî kalan ancak Sensin, ey Bâkî.
Dipnot-4
Varlığı sonsuza kadar devam eden Bâkî Odur; başlangıcı olmayan Ezelî ve sonu olmayan Ebedî Odur; Varlığı sürekli olan Daimî ve rızasına kavuşmak istenen Matlup Odur; sevilen Mahbub Odur; cemâliyle ve rızasıyla müşerref olunmak en büyük gaye olan Maksûd Odur; Kendisine ibadet ve mânevî kulluk hediyeleri takdim edilen Mâbûd Odur.
Dipnot-5
“Seni her türlü noksandan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bilgimiz yoktur. Muhakkak ki Sen, ilmi ve hikmeti herşeyi kuşatan Alîm-i Hakîmsin.” Bakara Sûresi, 2:32.
Dipnot-6
“Ey Rabbimiz, unutur veya hataya düşer de bir kusur işlersek bizi onunla hesaba çekme.” Bakara Sûresi, 2:286.[/BILGI]
[DIKKAT]Soru 1:İnsaniyeti sukut etmemiş birinin hangi çareye ihtiyacı vardır ve o çare nedir?
Soru 2: Lillâh, livechillâh, lieclillâh aralarındaki fark nedir?
Soru 3: Bastı zaman nedir? Örnek verir misiniz?
Soru 4: İnsana nasıl bir suret verilmiştir? Ve bu surete binaen hakiki vazifesi nedir?
Soru 5: İnsan bütün letaifi ile ne demeli?
Soru 6: Birinci defa Ya baki entel baki demeyi başaran bir insanın, Ya baki entel baki'ye ihtiyaç duymasını nasıl anlamalıyız?[/DIKKAT]
Beraber anlamak ümidiyle kardeşlerimiz çekinmeden istifadelerini paylaşabilirler.. Anlaşılmayan hususlar sorulabilir.
[BILGI]Madem her insan gayet şiddetli bir surette uzun bir ömür ister, bekàya âşıktır. Ve madem bu fâni ömrü bâki ömre tebdil eden bir çare var ve mânen çok uzun bir ömür hükmüne geçirmek mümkündür. Elbette, insaniyeti sukut etmemiş bir insan, o çareyi arayacak ve o imkânı bilfiile çevirmeye çalışacak ve tevfik-i hareket edecek.
İşte o çare budur: Allah için işleyiniz, Allah için görüşünüz, Allah için çalışınız. Lillâh, livechillâh, lieclillâh rızası dairesinde hareket ediniz. 1 O vakit sizin ömrünüzün dakikaları, seneler hükmüne geçer.
Bu hakikate işareten, Leyle-i Kadir gibi birtek gece, seksen küsur seneden ibaret olan bin ay hükmünde olduğunu, nass-ı Kur’ân gösteriyor. 2 Hem bu hakikate işaret eden, ehl-i velâyet ve hakikat beyninde bir düstur-u muhakkak olan “bast-ı zaman” sırrıyla, çok seneler hükmünde olan birkaç dakikalık zaman-ı Miraç, bu hakikatin vücudunu ispat eder ve bilfiil vukuunu gösteriyor. Miracın birkaç saat müddeti, binler seneler hükmünde vüs’ati ve ihatası ve uzunluğu vardır. Çünkü, o, Miraç yolunda bekà âlemine girdi. Bekà âleminin birkaç dakikası, şu dünyanın binler senesini tazammun etmiştir.
Hem şu hakikate bina edilen beyne’l-evliya kesretle vuku bulmuş olan bast-ı zaman hadiseleridir. Bazı evliya bir dakikada bir günlük işi görmüş, bazıları bir saatte bir sene vazifesini yapmış, bazıları bir dakikada bir hatme-i Kur’âniyeyi okumuş olduklarını rivayet edip ihbar ediyorlar. Böyle ehl-i hak ve sıdk, bilerek kizbe elbette tenezzül etmezler. Hem o derece hadsiz ve kesretli bir tevatürle bast-ı zaman HAŞİYE-1 hakikatini aynen müşahede ettikleri medar-ı şüphe olamaz.
Şu bast-ı zaman, herkesçe musaddak bir nev’i, rüyada görünüyor. Bazan bir dakikada insanın gördüğü rüyayı, geçirdiği ahvâli, konuştuğu sözleri, gördüğü lezzetleri veya çektiği elemleri görmek için, yakaza âleminde bir gün, belki günler lâzımdır.
Elhasıl: İnsan çendan fânidir; fakat bekà için halk edilmiş ve bâki bir Zâtın âyinesi olarak yaratılmış ve bâki meyveleri verecek işleri görmekle tavzif edilmiş ve bâki bir Zâtın bâki esmâsının cilvelerine ve nakışlarına medar olacak bir suret verilmiştir. Öyleyse, böyle bir insanın hakikî vazifesi ve saadeti, bütün cihazatı ve istidadatıyla o Bâkî-i Sermedînin daire-i marziyâtında esmâsına yapışıp, ebed yolunda o Bâkîye müteveccih olup gitmektir. Lisanı يَا بَاقِۤى أَنْتَ الْبَاقِى 3 dediği gibi, kalbi, ruhu, aklı, bütün letâifi
هُوَ الْبَاقِى هُوَ اْلاَزَلِىُّ اْلاَبَدِىُّ هُوَ الْسَّرْمَدِىُّ هُوَ الدَّائِمُ هُوَ الْمَطْلُوبُ هُوَ الْمَحْبُوبُ هُوَ الْمَقْصُودُ هُوَ الْمَعْبُودُ 4 demeli.
سُبْحَانَكَ لاَعِلْمَ لَنَاۤ اِلاَّ مَاعَلَّمْتَنَاۤ اِنَّكَ اَنْتَ الْعَلِيمُ الْحَكِيمُ5 رَبَّنَا لاَ تُؤَاخِذْنَاۤ اِنْ نَسِينَاۤ اَوْ اَخْطَاْنَا6
Dipnot-1
bk. Tirmizî, Sünnet: 15; Ebû Dâvud, Kıyamet: 60; Müsned: 3:438, 440.
Dipnot-2 bk. Kadir Sûresi, 97:3.
Haşiye-1
قَالَ قاَئِلٌ مِنْهُمْ كَمْ لَبِثْتُمْ قَالُوا لَبِثْنَا يَوْمًا اَوْ بَعْضَ يَوْمٍ [“İçlerinden söze başlayan biri, ‘Bu halde ne kadar kaldık?’ diye sordu. ‘Bir gün, yahut daha da az’ dediler.” Kehf Sûresi, 18:19] âyetiyle وَلَبِثُوا فِى كَهْفِهِمْ ثَلٰثَ مِائَةٍ سِنِينَ وَاَزْدَادُوا تِسْعًا âyetiyle [“Onlar mağaralarında üç yüz yıl kaldılar, buna dokuz yıl daha kattılar.” Kehf Sûresi, 18:25] âyeti tayy-ı zamanı gösterdiği gibi, وَاِنَّ يَوْمًا عِنْدَ رَبِّكَ كَاَلْفِ سَنَةٍ مِمَّا تَعُدُّونَ [“Rabbinin katında bir gün, sizin hesabınıza göre bin yıl gibidir.” Hac Sûresi, 22:47] âyeti de bast-ı zamanı gösterir.
Dipnot-3
Bâkî kalan ancak Sensin, ey Bâkî.
Dipnot-4
Varlığı sonsuza kadar devam eden Bâkî Odur; başlangıcı olmayan Ezelî ve sonu olmayan Ebedî Odur; Varlığı sürekli olan Daimî ve rızasına kavuşmak istenen Matlup Odur; sevilen Mahbub Odur; cemâliyle ve rızasıyla müşerref olunmak en büyük gaye olan Maksûd Odur; Kendisine ibadet ve mânevî kulluk hediyeleri takdim edilen Mâbûd Odur.
Dipnot-5
“Seni her türlü noksandan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bilgimiz yoktur. Muhakkak ki Sen, ilmi ve hikmeti herşeyi kuşatan Alîm-i Hakîmsin.” Bakara Sûresi, 2:32.
Dipnot-6
“Ey Rabbimiz, unutur veya hataya düşer de bir kusur işlersek bizi onunla hesaba çekme.” Bakara Sûresi, 2:286.[/BILGI]
[DIKKAT]Soru 1:İnsaniyeti sukut etmemiş birinin hangi çareye ihtiyacı vardır ve o çare nedir?
Soru 2: Lillâh, livechillâh, lieclillâh aralarındaki fark nedir?
Soru 3: Bastı zaman nedir? Örnek verir misiniz?
Soru 4: İnsana nasıl bir suret verilmiştir? Ve bu surete binaen hakiki vazifesi nedir?
Soru 5: İnsan bütün letaifi ile ne demeli?
Soru 6: Birinci defa Ya baki entel baki demeyi başaran bir insanın, Ya baki entel baki'ye ihtiyaç duymasını nasıl anlamalıyız?[/DIKKAT]