"Pabucu Dama Atılmak" sözü

kenz-i mahfi

Sorumlu
Osmanlı Devleti zamanında esnaf teşkilatı, Ahilik teşkilatı olarak bilinen belli bir nizam içerisinde yürütümekteydi. Her esnaf gruplarının bir kethüdası bulunur ve o sanatın inceliklerini, kanunlarını,yönetim biçimini çok iyi bilir, o meslek grubundaki esnafın çalışma şeklini ve düzenini bir nevi denetlemeden geçirirlermiş. Bir de esnaf ile kethüda arasında yiğitbaşı denilen bir bilirkişi yani ehl-i vukuf bulunurmuş. Yiğitbaşının vazifesi sanatında hile yapan olursa bunu kethüdaya bildirmekmiş.

Meslek ahlakı fevkalade yüksek olan Ahilik teşkilatında hile ile iş yapan, çürük mal üreten, çabuk bozulan, yırtılan, sökülen mal olursa bu kusurlu ve ayıplı kabul edilir ve ilgili esnaf hakkında işlem yapılırmış.

Halkın şikayetleri arasında en çok göze batan ise "pabuç"lar yüzünden oluyordu. Ayakkabıdaki kusur önce araştırılırmış. Şikayet üzerine ayakkabıdaki kusurun eğer bir hile veya çürük imalat olduğu tespit edilirse önce o ayakkabıyı yapan esnaf çağrılır ve diğer esnafların huzurunda yiğitbaşının da hazır bulunduğu bir mecliste kethüda tarafından önce o esnaf ayıplanır, müşteriden almış olduğu ücretin geri iadesi sağlanır, sonra imal edilen kusurlu ayakkabı bir daha kullanılmamak üzere dama atılırmış.

Sonrasında ise o ayakkabı ustası şeref ve itibarını yitirmekle beraber hem müşterisinden olur hem de o meslekte devam etmesinin zor olduğu anlamına gelirmiş. Zamanla "pabucu dama atılmak" sözü diğer esnaf grupları için de genelleme yapılarak kullanılmaya başlanmıştır.

Bir de günümüzde kullandığımız manasında "ilginin azalması" anlamına gelen yine esnaf teşkilatıyla ilgili olarak "pabucunu dama atmak" sözü Ahiliğin peştamal kuşanma töreni ile ilgilidir. Çıraklıktan kalfalığa geçiş töreni öncesinde eğitimi tamamlanan çırağın pabucu dama atılır. Bir yandan da artık ustalarından, kalfalarından eskisi gibi ilgi göremeyeceği manasına gelirmiş.
 
Üst