Osman nuri topbaş hoca efendiden sohbetler..

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
Nefsin Varlık Hikmeti



Yusuf (a.s.), Züleyha'nın desiselerine uğrayınca, kendisinde gayr-ı ilahi bir meyil başladı.

O anda Allah (c.c.), Yusuf'a (a.s.) bürhanını gösterdi. Odanın tavanı yarıldı.

Ve Hz. Ya'kub'u gördü ki, parmağını ısırıyordu. Bir de yanında bir şahıs peyda oldu.

O şahıs:

"Ey Yusuf, sağa bak!" dedi.

"Yusuf )a.s.), sağına bakınca kocaman bir yılan gördü.

Yusuf'a (a.s.), eşyanın hakikati, nefsani fiilerin hakiki suretleri gösteriliyordu.

Nefsin fiileri, en çirkin şekilde müşahhas bir hale getiriliyordu.

İğreti suretler kaldırılıyor, hakiki vecheler görünüyordu.

Ardan perdeler kalkmış, Rabbin ilâhi tecellilerinin ve eşyanın esrarı ayan olmuştu.

Rabbin bürhanı, yani imda-ı ilâhi yetişince, Yusuf (a.s.), nefs ve kadın şerrinden halâs oldu.
 

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
Nefsin Varlık Hikmeti


Hz. Peygamber (s.a.) buyurur:

"Cennet, nefsin sevmediği şeylerle , cehennem ise, şehvetlerle çevrilmiştir."

Nefs engelini aşabilmek, Peygamberlerin ve inkıtasız (kesintisiz) gelen ve varisleri olan evliyaullah'ın elinden tutmak,

onlara bey'at etmek ve onların terbiyelerine teslim olmakla mümkün olur.

Nitekim Kur'ân'ı Kerîm'de:

"Allah'ın eli, onların eli üstündedir." âyetindeki "onların eli"nden maksad, Allah'a (c.c.) bey'at eden Hz. Peygamber ( s.a.) ile ashabının elleridir.

Aynı şekilde ehlullahda, hatta aciz bir dervişde bile, elden ele Rasûlullah'a (s.a.) ve o vasıta ile

Allah'a (c.c.) yed-i kudretine ve Hz. Peygamber'in (s.a.) yed-i bey'atine vasıl olan kâmiller de fevkalade işler görülebilir.

Fail-i Mutlak, Cenâb-ı Hak'dır.

Evliyaullah'da bu tasarrufa mezun ve selahiyeti olanlardır.
 

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
Nefsin Varlık Hikmeti




Aşkın hakikisi ve mecâzisi vardır.

Hakikisi, Allah (c.c.) sevgisinden ibarettir.

Mecâzisi ise, mahlukattan birine bağlılıktır.

Aşık, tek bir varlığa bağlandığı için, diğer bağlantılardan kurtulmuştur. "Çünkü, sevgiden başka bir şey düşünmez ve görmez.

Mecnun, son zamanlarda öyle bir hâle geldi ki, dostu-düşmanı, kendisini, hatta Leylâ'yı bile tanıyamaz oldu.

Kendini Leylâ farzetmeğe başladı.

Mevlâna (k.s.), bu hususta buyurur:

"Allah, Bir ten aşkından (yani, Leylâ yüzüden) Mecnun'u dost ve düşmanı fark etmeyecek bir hale getirmiştir.

Peygamber aşığı Fuzuli ise, meşhur Su Kasidesi'nde Rasulullah'ı hiçbir gül ile kıyaslayamaz hale gelmiştir:

"Sûya virsün bağban gülzarı rahmet çakmesün, Bir gül açılmaz yüzün tek virse bin gülzare su"

(Bahçıvan gül bahçesini sulamak için zahmet çekmesin! Zira, bin tane gül bahçesi sulasa, senin yüzün gibi bir gül açılmaz!..)
 

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
Nefsin Varlık Hikmeti


Mevlânâ (k.s.), bu muhabbeti şöyle dile getirmektedir:

"Cenâb-ı Hakk, bir yudumcuk ilâhi muhabbete öyle bir hassa vermiştir ki, ondan nasip alan,

iki âlemin endişesinden kurtuluşa erer." Yani, ilâhi muhabbet ile mest olan kimse, âleme haset etmekten, halkın ayıp ve kusurunu görmekten âzâd olur.

Böylece kâmilleşir. Ve menzil-i maksuduna erer.

İşte bu da, aşk-ı safi, hubb-i ilâhidir.

Bir mürşid-i kâmil, ilâhi tasarrufla müridlerini kendine bağlar, onları süfli alakalarından kurtarıp ulvi bağlantılarda derinleştirir.

Böylece kendisi, ilâhi aşkın basamağı olur.
 

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
Nefsin Varlık Hikmeti -



Şeyh Sadi Gülistan'ında mürşid-i kâmilin bu tâsârrufunu şu hikâye ile anlatır:

"Birgün hamamda dostlardan biri bana güzel kokulu bir kil (temizleyici toprak) parçası verdi. Kile sordum:

"- A mübarek, sen misk misin, amber misin? Senin gönül çekici güzel kokunla mest oldum."dedim. Kil bana şöyle cevap verdi:

"- Ben bir gülün toprağıydım.

O gülün yaprakları seher şebnemleriyle dolar, benim üzerime ağlayarak damlardı.

Ben yaşlarla hamur gibi yoğruldum.

Ben aslında alelâde bir kilim... Bu koku onundur.
 

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
Nefsin Varlık Hikmeti -


Cenâb-ı Hakk, kâinâtı insan için yarattı. Karada, denizde ve havada bütün eşyayı, insanın emrine amade kıldı.

Buna mukabil, dağların ve göklerin taşıyamayacağı ilâhi emaneti, insan yüklendi.

İnsan, kendisine ve kâinât manzumesine ibret nazarı ile baktığı zaman, dünya hayatını nasıl yaşayacağını düşünmeğe mecburdur.

Ciddi yaşaması icâb eden her insanı, hayatta en çok alâkadar eden gerçek, "Ölüm" hadisesidir.

O muhteşem veda, insan için ne büyük bir ibret tablosudur.

"Ölüm", dünya hayatında sadece et ve kemikten meydana gelen toprak yapısını, yani nefsaniliğini geliştirip ruhani yapısını cılızlaştıranlar için, ne hazin bir sondur!

Allah Rasûlü (s.a.) dünya hayatını tarif eden bir hadis-i şerifinde:

"Dünya benim neme gerek?.. Benim halim dünyada bir ağaç altında oturup gölgelenen, sonra da yerini bırakıp giden binitli bir yolcuya benzemektedir," buyururlar.

Ya Rabbi, muhabbetin ve rızan, saadet cennetlerimiz olsun! Amin...

[url]http://www.osmannuritopbas.com[/URL]
 

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
Vefasız Dünya Yahut Aynadaki Yalan


Dünya bir imtihan ve iptilalar mekanıdır. İlk nazarda rayihası, hoş ve tatlı gelir.

Nefse tazelik ve canlılık verir.

Lakin bir tuzaktır ki, nefs engelini aşamayanların girdabıdır.

Su gibi görünen aldatıcı bir serap veya, çocukların heves ettiği bir elma şekeridir ki, dışı rengarenk boyalar ve renkler cümbüşü, içi ise harabat ve ekşidir. Aşıkını büyüleyerek sefih eder.

Zahirine aldananlar, ebedi alemlerini ziyana uğratır.

Neticesi, sonsuzluğa dek nedamettir.

İnsan da büyük bir alemin küçük bir modelidir. Onun bu basit görünen yapısına Allah'ın (c.c.) halifesi olmak şerefi ikram edilmiştir.

Lakin insan, ruhani ve manevi gıdalarla beslendiği takdirde mahlukatın en şereflisi olur.

Aksi halde nefsani yapısının esiri olursa, iflasların en acısı olan ebediyet bedbahtlığına düçar olur.

Mevlana (k.s) bu hususu "Efendi nefsinin emiri, köle ise esiri olandır" diyerek ne güzel ifade etmiştir.

devamı var
 

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
Vefasız Dünya Yahut Aynadaki Yalan


İnsanda bir iman şuuru teşekkül etmeden, onun ciddi bir hayat yolculuğuna hazırlanıp insanlık haysiyetini koruyarak yaşaması imkansızdır.

Gafletle çiğnediğimiz toprakta işlediğimiz masiyetlere, kıyamet ekranında seyirci olacağımız muhakkaktır.

Sabahı mahşere dayanan ölüm gecesi, herkesin müstakbel akıbetidir, ibret olarak Dünya sahnesinde gösteriliyor ki, cesede, ten planına ait her şey pörsümeğe mahkumdur.

Mazide kalan günler, Ahiret hesabına kaydedilmektedir.

"Dünya'ya geliş ve Dünya'dan gidiş" gibi iki muazzam meçhulün arasına sıkışan idrak,

Dünya'ya aid gerçek bir değer hükmüne ulaşıp hal ve hareketler buna göre tanzim edilmedikçe, izafi gölgeler aleminden gerçekler yurduna doğru manevi bir yolculuğa gidilemez..

 

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
Vefasız Dünya Yahut Aynadaki Yalan




Kazanca medar olan amel işleme zaman ve mekanı bu alemdedir.

Bu tahdidli zamanı, amellerin en faziletlilerine harcama zarureti aşikardır.

Zaman ıslak bir sabuna benzer.

Onu elde muhafaza zordur.

Daima kayar.

Ve mekanı da kayganlaştırır.

Zaman, keskin bir kılıç gibidir.

Ona hakimiyet, maharet ister.

Onu iyi kullanmak, hayırları tercih ile önemliyi öne almak, önemsizi sonraya atmak gerektir.

Bu ise gerçeğe ulaşmış her aklın icabı ve muktezasıdır.

Nitekim Allah Rasûlü (s.a.):

"Yarın yaparım diyenler helak oldu!" buyurur.

 

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
Vefasız Dünya Yahut Aynadaki Yalan



İnsan ne tuhaftır ki, bir-iki günlük misafir olarak bulunduğu bu Dünya'da kendini aldatır.

Her gün cenaze sahnelerini seyrettiği halde, ölümü kendine uzak görür.

Kendisini, kaybetmesi her an muhtemel olan fani emanetlerin daimi sahibi sanır.

Halbuki insan, ruhuna ceset giydirilerek bir kapıdan Dünya'ya dahil edildiğinde, artık bir ölüm yolcusu demektir.

O yolun bir hazırlık mekanına girmiştir de bunu hiç hatırına getirmez.

Bir gün gelir, ruh, cesetten soyundurulur.

Ahiret kapısı olan kabirde diğer bir büyük yolculuğa uğurlanır. Yasin süresinde buyurulur:

"Kime uzun ömür verirsek, biz onun gelişmesini tersine çeviririz.

Hiç (bu manzarayı) düşünmüyorlar mı? (Bu ibretli yolculuğu idrak etmiyorlar mı?) (Ayet:68)

 

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
Vefasız Dünya Yahut Aynadaki Yalan -



Ayet-i kerime'de, insana en güzel şekilde nasihat edilmektedir.

Dünya'nın farik vasfı, vefasızlıktır.

Verdiğini geriye çabuk alır.

Bir gün yükseltir, ertesi gün kuyunun zeminine indirir.

Gölge gibidir.

Onu yakalamak istersen daima kaçar.

Sen kaçarsan da peşini bırakmaz.

Arkasında koşulan şeylere nail olmak için bugün-yarın derken ömür biter.

Dünya'ya gönül verilirse, o, huysuz bir acuze olur.

Zaman zaman insanı yere çarpar.

Vesvese ve dırdırının ardı arkası kesilmez.

Tavır ve hareketleri vefasızdır.

Ona bağlananları çok çabuk feda eder.
 

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
Vefasız Dünya Yahut Aynadaki Yalan


"Nefs" engelini aşanlar içinse zaman, hiç bir şeyle kıyas olunamayacak derecede bir nimettir.

Hakk Teala, Asr süresine "zamana yemin" ile başlar.

Her şeyin satın alınması veya geri gelmesi az-çok mümkündür.

Zaman'ın ise asla!

En büyük nedamet sebeplerinin başında "zaman"ın boşa harcanması gelir.

Ölümü bilen, fani Dünya lezzetlerine, yolculuğunu bilen de misafirhanedeki oyuncaklara aldanmaz!

Çünkü eşya, ondan ayrılmayacak bir surette Dünya misafirhanesine aittir.

Bütün fani nimetler, bir kişide toplansa ve o, huzur ve saadet içinde bin yıl yaşasa ne fayda!..

Sonunda gireceği yer, bu kara toprağın altı, bu yağız yerin bir çukuru değil midir?!.
 

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
Vefasız Dünya Yahut Aynadaki Yalan



Ölümsüz bir hayat yahut ihtiyarlığı olmayan bir gençlik arzu edilirse, bu ancak nefs engelinin aşılması, yalancı ve fani eşyaların esaretinden kurtulup Hakk'a ram olunması suretiyle elde edilebilir!..

Ariflerden biri, hikmetler ve ibretler sergisi olan bu alemi, akiller için seyr-i bedayi, ahmaklar için yemek ile şehvet olarak tarif etmiştir.

Nefsanî olarak yaşanan bir Dünya hayatı, helake götüren hile ve desiselerle doludur.

Hz. Mevlana (k.s.), insanın gençlik, zindelik ve dinçlik mevsimleri ile ardındaki süprizler cümbüşünü ve gel-geç maceralarını şu misaller ile anlatır:

"Sen, ey ilkbahar güzelliğine karşı dudak ısıran, hayran olan kimse!

Bir de sonbaharın sararmış haline ve soğukluğuna bak!"
 

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
Vefasız Dünya Yahut Aynadaki Yalan


"Şafak vaktinde güzel Güneş'in doğuşunu görünce, gurub zamanı, O'nun ölümü demek olan batışını hatırla!"

"Bu hoş çardakta -yani mehtaplı bir gecede- bedir halindeki Kamer'in letafetim görürsün; O'nun bir de ay sonlarında uğradığı zaaf ve bedir hatme olan hasretini düşün.'"

"İnsan da aynı bu macerayı yaşar. Kemali ve cemali, zevale mahkumdur"

"Güzel bir çocuk, bakarsın, güzelliği ile halkın sevgilisi olmuştur.

Bir müddet sonra, ihtiyar bir bunak halime gelir ve halka rezil olur!"

"Eğer gümüş tenli güzeller seni avladıysa, ihtiyarlıktan sonra bir de pamuk tarlasına dönen o bedene bak!"

"Ey yağlı-ballı yemekler ve nefis gıdalar görüp imrenen, kalk helaya git de, onların akıbetini orada gör!"

 

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
Vefasız Dünya Yahut Aynadaki Yalan



Pisliğe de ki: Senin o güzelliğin, tabak içindeki zevk ü letafetin ve güzel kokun nerede!"

"Cevaben der ki: O saydığın şeyler gonca idi. Ben de kurulmuş bir tuzaktım. Sen gelip tuzağa düşünce, gonca eridi, soldu ve cürüfa döndü. "

"Ustaları hayran bırakan öyle maharetli eller vardır ki, sonunda titrek olmuştur."

"Keza cam gibi nergis bakışlı mahmur bir gözü, sonunda çipil olmuş ve suları akmağa başlamış bir halde görürsün!"

"Keza arslanların safında giden arslan gibi yiğit bir er, gün gelir, fare gibi aciz birine mağlup olur."

"Keza üstün kabiliyetli bir sanatkarı, sonunda acze bürünmüş bir zavallı gibi işe yaramaz bir halde görürsün!"
 

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
Vefasız Dünya Yahut Aynadaki Yalan




"Keza, akılları baştan alan misk kokulu ve kıvırcık bir zülüf, ihtiyarlıkta, kır merkebin kuyruğu gibi çirkinleşir!"

"Bütün bunca şeylerin ilk ve letafetli hallerine bak!

Sonra da onların nasıl pörsüdüklerine ve ne hallere girmiş olduklarını gör!"

"Çünkü bu Alem, sana tuzağını kurmuş ve o vasıta ile nice ham ervahı aldatıp perişan etmiştir."

"Böylece alemin her cüz'ünü say ve evvelki haliyle sonraki" halini göz önüne getir!"

"Her kim ki, nefsin esiri olmaktan ve mecazlara (gölgelere) aldanmaktan kurtulmuş ise, Allah'a (c. c.) o kadar yakındır."
 

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
Vefasız Dünya Yahut Aynadaki Yalan



"Güzelliği île iftihar eden Ay gibi parlak olan her güzelin yüzüne bak! Fakat, evvelini gördükten sonra sonuna da nazar et ki, şeytan gibi tek gözlü,

yani bir şeyin Dünya tarafını görüp Ahiret tarafını görememek ahmaklığına düşmeyesin... "

"Şeytan, Adem'in çamurunu gördü, yüceliğini göremedi. Bu Dünya'ya aid olan çamuru seyretti. Fakat öteki aleme aid olan maneviyatına ama oldu.

Şeytanın bilemediği taraf, insanın Hakk'ın halifesi (halifetullah) olmasıdır."

"Ey insan, Dünya'dan birbirine iki zıd ses gelir. Acaba senin kalbin hangisini almağa istidadlı? "

"O seslerden biri Allah'a yaklaşanların hali, diğeri ise aldananların halidir."

"Bu seslerden birini kabul ettin mi, öbürünü duymazsın bile!.. "

"Çünkü seven bir kimse, sevdiğinin zıddı olan şeylere karşı adeta kör ve sağır olur."

 

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
Vefasız Dünya Yahut Aynadaki Yalan




"Ey salik, aynadaki son nakşa bak! Bir güzelin ihtiyarlığındaki çirkinliğini ve bir binanın harabe haline gireceğini düşün (de aynadaki yalana aldanma!... )"

"Ne mutlu o kimseye ki, Hakk erlerinin duydukları sesi önceden işitti."

Hz. Mevlana'nın (k.s) bahsettiği birbirinin zıddı olan iki sesin biri Dünya'ya meyil, öbürü Dünya'dan nefrettir.

Onlardan hangisini dinler ve icabet edersen, öbürünün zıddı ve mahrumu olursun Hadis-i şerifte:

"Dünya ve Ahiret, ortak iki zevce gibidir. Birisini ne kadar hoşnut edersen, öbürünü o kadar kızdırırsın!.." buyurulmuştur.

Yani Dünya'ya davet sesi, gönülde yer ederse, Ahiret nasihati o gönüle tesir etmez Ahiret'e davet sesi bir gönülde yerleşir ise, Dünya'ya davet sesi ona yabancı olur.
 

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
Vefasız Dünya Yahut Aynadaki Yalan



Bir kalbe Dünya'ya meyil kokuşu bulaştı mı, onu temizlemek bir hayli müşkildir.

Nasıl çanak-çömleğe bulaşan kötü kokuyu temizlemek için onu ateşe atmağa,

yakmağa ihtiyaç varsa, kötü ahlakın temizlenme mekanı da cehennemdir.

Cihan sultanlarını irşad edip yönlendiren, onlara gönül aynasında ukbayı seyrettiren büyük mürşid-i kamil Aziz Mahmud Hüdayi Hazretleri, şu Dünya'nın hal ve keyfiyetini ne güzel tasvir eder:

Kim umar senden vefayı,
Yalan Dünya değil misin?
Muhammedü'l-Mustafa'yı
Alan Dünya değil misin?

Yürü hey bi-vefa yürü,
Sensin hod bir köhne karı.
Nice yüz bin erden geri
Kalan Dünya değil misin?
 

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
Vefasız Dünya Yahut Aynadaki Yalan




İnsan ibret almaz mı ki, her fani varlığın tazelik ve zindeliği zaman değirmeninde daimi bir surette öğütülmektedir!

Ahiret'siz yaşanan bir Dünya'da nefsani hayatı besleyen iltifatlar, Dünya oyuncakları, büyük İstikbal adına ne korkunç bir aldanıştır!..

Gafilane bir hayat, çocuklukta oyun, delikanlılıkta şehvet, erginlikte gaflet, ihtiyarlıkta elden gidenlere hasret ve binbir türlü çırpınış ve nedametten ibarettir.

Zikri dudağına ve kalbine almayan, merhametten nasipsiz, muzdaribin derdini duymak ve hissetmek istemeyen, bedbaht ve mutekebbirin kaçtığı ölüm, kendisini her an pusuda beklemektedir.

Ahiret'siz bir Dünya ferahlığı elde etmek için Dünya süslerine bürünmüş, fani lezzetlerde son gününe kadar yorulanların hali, ne hazin bir tükeniştir!.

Umumiyetle insan, hayatın binbir cilve ve tezahürleri içinde aynadaki yalanların esiridir.

Her an bu yalanlar ile vefasızlığını devam ettiren Dünya, bir aldanış mekanı değil de nedir?..

Ya Rab! Dünya'ya dalıp kendisini bir bardak suda helak edenlerin akıbetinden bizleri koru! Ey merhametlilerin en merhametlisi olan Rabbim!.. Amin.

[url]http://www.osmannuritopbas.com[/URL]
 
Üst