Ukbaa
Well-known member
On Üçüncü Lem’a
Hikmetü’l-İstiâze
اَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ
1 sırrına dairdir.
وَقُلْ رَبِّ اَعُوذُ بِكَ مِنْ هَمَزَاتِ الشَّيَاطيِنِ وَ اَعُوذُ بِكَ رَبِّ اَنْ يَحْضُرُونِ
2
Şeytandan istiâze sırrına dairdir. On Üç İşaret yazılacak.
O işaretlerin bir kısmı, müteferrik bir surette Yirmi Altıncı Söz gibi bir kısım risalelerde
beyan ve ispat edildiğinden, burada yalnız icmâlen bahsedilecek.
O işaretlerin bir kısmı, müteferrik bir surette Yirmi Altıncı Söz gibi bir kısım risalelerde
beyan ve ispat edildiğinden, burada yalnız icmâlen bahsedilecek.
BİRİNCİ İŞARET
Sual: Şeytanların kâinatta icad cihetinde hiçbir medhalleri olmadığı, hem Cenâb-ı Hak rahmet ve inâyetiyle ehl-i hakka taraftar olduğu, hem hak ve hakikatin cazibedar güzellikleri ve mehâsinleri ehl-i hakka müeyyid ve müşevvik bulunduğu, hem dalâletin müstekreh çirkinlikleri ehl-i dalâleti tenfir ettikleri halde, hizbüşşeytanın çok defa galebe etmesinin hikmeti nedir? Ve ehl-i hak, her vakit şeytanın şerrinden Cenâb-ı Hakka sığınmasının sırrı nedir?
Elcevap: Hikmeti ve sırrı şudur ki: Ekseriyet-i mutlaka ile dalâlet ve şer, menfidir ve tahriptir ve ademîdir ve bozmaktır. Ve ekseriyet-i mutlaka ile hidayet ve
[NOT]Dipnot-1 Kovulmuş şeytanın şerrinden Allah’a sığınırım.
Dipnot-2 “De ki: Ey Rabbim, şeytanların vesveselerinden Sana sığınırım. Onların yanımda bulunmalarından da, ey Rabbim, Sana sığınırım.” Mü’minûn Sûresi, 23:97-98.
[/NOT]
<TABLE border=0 cellSpacing=2 cellPadding=0><TBODY><TR><TD>Cenâb-ı Hak: Hakkın tâ kendisi olan şeref ve yücelik sahibi Allah</TD><TD>ademî: yokluğa ait</TD></TR><TR><TD>beyan: açıklama, anlatım</TD><TD>cazibedar: cazibeli, çekici</TD></TR><TR><TD>cihet: taraf, yön</TD><TD>dalâlet: hak yoldan ayrılma, sapkınlık</TD></TR><TR><TD>ehl-i dalâlet: doğru ve hak yoldan sapanlar, inançsız kimseler</TD><TD>ehl-i hak: doğru ve hak yolda olan kimseler</TD></TR><TR><TD>ekseriyet-i mutlaka: büyük çoğunluk</TD><TD>galebe etmek: yenmek, üstün gelmek</TD></TR><TR><TD>hak: doğru, gerçek</TD><TD>hakikat: asıl, esas, gerçek mahiyet</TD></TR><TR><TD>hidayet: doğru ve hak olan yolda gitme</TD><TD>hikmet: sır, bilinmeyen gizli nokta</TD></TR><TR><TD>hikmetü’l-istiâze: şeytanın şerrinden Allah’a sığınmanın sebepleri ve faydaları</TD><TD>hizbüşşeytan: şeytanın taraftarları</TD></TR><TR><TD>icad: var etme</TD><TD>icmâlen: kısaca</TD></TR><TR><TD>inâyet: Allah’tan gelen yardım, ihsan, iyilik</TD><TD>istiâze: Allah’a sığınma</TD></TR><TR><TD>kâinat: evren</TD><TD>medhal: katkı, etki</TD></TR><TR><TD>mehâsin: güzellikler</TD><TD>menfi: olumsuz</TD></TR><TR><TD>müeyyid: kuvvetlendiren, sağlamlaştıran</TD><TD>müstekreh: tiksinti uyandıran</TD></TR><TR><TD>müteferrik: kısım kısım, bölümler halinde</TD><TD>müşevvik: teşvik eden </TD></TR><TR><TD>rahmet: İlâhî şefkat, merhamet</TD><TD>risale: Risale-i Nur’u oluşturan bölümlerden herbiri</TD></TR><TR><TD>suret: biçim, şekil</TD><TD>sır: ince gerçek</TD></TR><TR><TD>tahrip: yıkım</TD><TD>tenfir etmek: nefret ettirmek</TD></TR><TR><TD>şer: kötülük</TD></TR></TBODY></TABLE>
<TABLE role=presentation cellSpacing=0 cellPadding=0><TBODY role=presentation><TR role=presentation></TR></TBODY></TABLE>