O KAFA İSLÂMİ TERÖRÜ ORTAYA ÇIKARDI
20. yüzyılın ortalarında O KAFA yeni bir kavramla ortaya çıktı. 'İslamî Terör.' O kadar ileri götürülür ki; adeta terör ve anarşi İslam ile anılır oldu. Bu yeni durum aydınlığa karşı olanların ortaya attıkları büyük bir iftiradan başka bir şey değildir. İslam'ı terör'ün niçin ve nasıl geliştiğine kısaca bir göz atalım.
Aydınlığa karşı olanların tamamı, özelliklede batı, yüzlerce yıldır, insanları yalan, haber ve iftiralarla kandırarak varlıklarını sürdürmüşlerdir.
Başını papalığın çektiği, organize hareketler, İslam dini ve onu aziz peygamberi için akla hayale gelmeyecek yalanları insanlara anlatıp durdular. Bunlardan bir kaçını üzülerek, ibret olması açısından sizlerle paylaşıyoruz.
"Muhammed sara hastası bir yalancıdır."
"İslam dini kan ve zulüm dinidir."
"İslam dini insanlığa savaştan başka bir şey getirmemiştir."
Ve benzeri iftiralar, yalanlar saymakla bitmez. O KAFA aydınlık gördüğü her şeye iftira atar. Fatih Sultan Mehmet Bizans'ı fethettiğinde, onun içinde akla hayale sığmayacak yalanları insanlara anlattılar.
"Sultan Mehmet İstanbul'u kan ve ateşe boğan bir barbardır."
"Sultan Mehmet bir kavunu kimin yediğini anlamak için 14 hizmetçisinin karnını kesmiştir."
"Yeniçerilere hoş görünmek için sevgilisi İrena'nın başını kesmiştir."
Daha bir suru yalanlar, iftiralar… Bu yalan ve iftiralar o kadar ileri boyutlara ulaştı ki; batılı aydınlardan "yalanında bir sınırı var" tepkisi geldi. 18. yüzyıl başlarında Müslüman Türk düşmanı Fransız aydın Voltaire, bu yalanlara isyan eder, ancak bir sonuç alınmaz.
Zaman geçer, şartlar değişir, öyle bir ortama gelinir ki, artık mızrak çuvala sığmaz. Bin yılı aşkın zamandır, gücü eline bulunduranlar ne söylemişse, insanlarda o kadarını bilebiliyorlardı. Papalar, papazlar, keşişler, sözde aydınlar ne anlatıyorsa, insanlar onların anlattığını doğru kabul ediyor, çünkü bilgiye başka ulaşma şansları yoktu.
Ne zaman ki; iletişim gelişti, dünya iletişim sayesinde küçüldü, O KAFA'YI bir korku aldı. Çünkü iletişim ve bilgi sayesinde karanlıklar aydınlanacaktır. Yüzlerce yıldır söyledikleri yalanlar bir bir ortaya çıkacak. İnsanlar artık bilgiye, habere, aracısız ulaşma şansını elde ettiler. İnsanlar artık, rahiplerin, sözde aydınların, yalanları ile dünyaya bakmıyor, elinin altında ki imkânlarla her bilgiye, habere ulaşabiliyor.
O KAFA bu tehlike karşısında hemen hareket geçti. Öyle bir iş yapalım ki, gerçekleri insanların gözünden düşürelim, insanlık karanlıkta kalmaya devam etsin.
İşte bunun için; İslam'ı terör kavramını ortaya attılar. İslam'ı terör O KAFA için bulunmaz bir nimet oldu. Bir tarafta İslam dinini kötülüyor, 'onlar adam öldürmekten başka bir şey bilmez' mesajını veriyor. Diğer taraftan da kendine, 'durumdan vazife çıkartarak' dünyayı işgal etmeye başlar.
İslam'ı Terör örgütü diye ortaya çıkan oluşumlara dikkat edin muhakkak bir noktasında O KAFA'NIN adamını göreceksiniz. Ya lideridir, ya yönetimindedir, yâda uzaktan kumanda sisteminin içindedir. İslam'ı terör diye bilinen bir örgütün lideri, yirmi yıl O KAFA ile birlikte çalıştı. Şimdi de O KAFA'YA savaş ilan etti. Sormak lazım yirmi yıl beraber olduğun O KAFA güzel işler yaptı da, şimdi bozuldu? Yâda yirmi yıl sonra mı O KAFA'NIN yanlışını anladın?
Aydınlığa karşı olan O KAFA'LAR, içeride ki işbirlikçi O KAFA'LARLA dünyayı teröre boğdular. Sonra da bunun adına İslam'ı terör diyerek, suçu İslam ve Müslümanların üzerine yıktılar.
O KAFA'NIN ÜRÜNÜ OLAN
TERÖRLE İSLAM'A HİZMET EDİLMEZ
İslam'a hizmet nasıl olur? İçimiz de ki O KAFA'LAR burayı iyi okumalı...
Şiddet ve zorlama ile fikirlere, inançlara hizmet edilemez. Tarihte bunun bir tek örneği yoktur. İslam inancı "nefret ettirmeyin, sevdirin" ilkesinden hareket eder. Siz İslam davasına hizmeti İmam–i A'zam'dan, İmam Ahmed bin Hanbel'den, Abdulkadır Geylanı'den, İmam–i Rabbani'den, daha iyi mi bildiğinizi iddia ediyorsunuz? İslam inancını (aydınlık), garımüslimlerden (karanlıktan) ayıran en önemli özelliklerden biri savaş şartların da dahi "masum insan kanı dökmememizdir."
O KAFA; masum, zalim, haklı, haksız ayırt etmeden, önüne geleni katleder. Bugün Irak'ta Filistin'de bunun örneklerini görmekteyiz. Biz müminlerin onlardan farkı, düşmanımız Siyonist Yahudi ile savaşta ortamında olsak, onların çocuklarını, masumlarını, güçsüzlerini, savunmasızlarını öldürmememizdir. Çünkü bizler Müslüman'ız. Biz aydınlığı temsil ediyoruz. Onlar cinayet işliyor diye, bizde aynı şeyi yapmayız, çünkü onlar karanlığı temsil ediyorlar.
Şu kısa örneklere dikkat edelim. O KAFA yüzlerce yıl önce Bursa'da göründü. Çevresine topladığı insanlara Hazreti Muhammed'in diğer peygamberlerden farkı olmadığını, alaycı bir dille anlatmaya başladı. Süleyman Çelebi diye bir güzel insan, öyle bir eserle ortaya çıktı ki, hem O KAFA'YI susturdu, hem de yüzlerce yıldır Müslümanların gönlünde taht kurdu.
Bir Şah–i Nakşıbend Kudısse Sırruhu, bir adım attı, sayısız insanın kurtuluşuna vesile oldu. Bir Ahmed Yesevi, Mevlana Celaleddin–ı Rumi, öyle eserler ortaya koydular ki, dünya hayatına anlam kazandırdılar.
Yakın tarihimize bakalım. Saıd–ı Nursı Hazretleri, Çam dağına çıktığında bir kişiydi, bugün milyonlara ulaştı. Süleyman Hilmi Tunahan Hazretleri, bir tek kişiydi, okutacak talebe bulamıyordu, bugün etki alanı milyonlara aştı. Mahmut Efendi Hazretleri; "Çarşambaya geldiğimde bir ben birde Köroğlu vardı" demedi mi? Ya şimdi, nice insanların aydınlanmasına, kurtuluşuna vesile olmadı mı?
Mehmet Zahit Koktu Hazretleri, Adıyaman Menzil'de Muhammed Raşid Hazretleri… Ve daha niceleri…
Diğer tarafta Necip Fazıl'ın yaptığına bakın… Bir Cemil Meriç'e… Bir Osman Yüksel Serdengeçtiye, bir Seyyid Ahmet Arvası'ye… Ve daha niceleri hepsi O KAFA ile mücadelede önemli mesafeler aldılar.
Bu saydıklarımız ve daha niceleri, İslam dinine terörle daha iyi hizmet edileceğini bilmiyorlar mıydı?
Bir insana, yazığı yazıdan dolayı, pusu kurup, öldürmekle kime ve neye hizmet edilir. Bir insan yaptığı konuşmadan dolayı, evi bombalanır ve çoluk çocuk öldürülürse bu iş kime hizmet eder. Bir insan bir şiir yazdı diye, arabasına bomba koyulursa, çoluk çocuk araba ile havaya uçsa, bu hareket kime hizmet eder?
Bir insan bir kitap yazdı diye, onu diri diri yakmak, yâda toprağa gömmek, hangi fikre hizmet eder? Bunlar bir Müslüman'ın yapacağı işler midir? Fikri, ideolojisi, düşüncesi zayıf ve güçsüz olanlar ki; normal yolla kabul görmeyen fikirlerini, zorla insanlara kabul ettirmek için bu metoda başvururlar.
Karanlığa küfredeceğinize, mum yakın ortalık aydınlansın… Karanlığa ancak O KAFA küfreder. Mumu da gerçek mümin olanlar yakar. Unutmayın ki; bir insanı öldürmek, bütün insanlığı öldürmektir. Bir insana hayat vermek, aydınlanmasını sağlamak da bütün insanlığa hayat vermek aydınlanmasını sağlamak gibidir. Varın gerisini siz düşünün. O KAFA'YA hizmet etmeyin.
O KAFA
İNANCINI DA SATAR, VATANINI DA HALKINI DA
Arap ülkelerinin tamamı O KAFA'NIN kontrol ve idaresi altında bulunmaktadır. Yaklaşık 200 yıldır Ortadoğu'yu istediği gibi yönlendiren, gündemi belirleyen hep O KAFA olmuştur. Gün olmuş o kafa, Arapları Osmanlıya karşı ayaklandırmış, içeride kendine destekçiler bularak Osmanlı askerini arkadan vurmuştur.
Bir coğrafya düşünün ki, yüz milyonlarca nüfusa sahip, onlarca devleti var. Elinde de dünyanın en kıymetli, geçer akçesi olan petrol gibi bir silahı var. Bütün bu avantajlarına rağmen üç beş milyonluk bir küçük devletle değil baş etmek, onun oyuncağı olmuşlar.
O KAFA'NIN İslam âlemini nasıl esir aldığını Ömer Lütfü Mete şöyle anlatıyor:
"ABD'nin doğrudan İsrailci talepleri bile çoğu Arap ülkesi tarafından sineye çekilmiyor mu? Hâsılı, bu bölgenin hangi ülkesinde Washington tarafından fethedilmedik bir alan bulunmaktadır?"(1)
Amerika ve İsrail'e uşaklık, adamların ruhuna işlemiş. Şimdi size anlatacağımız hadisede, İsrail'e uşaklık miras gibi babadan oğul'a geçtiğini göreceksiniz.
Bundan birkaç yıl önce ölen Kral Hüseyin'in dedesi Abdullah, İngilizler tarafından Trans–Ürdün Emiri olarak atanmasının hemen ardından 1920'lı yılların başında Siyonist hareketin ajanı olarak çalışmaya başladı. Görevi, tüm Arap liderleri konusunda ajanlık yapmak olsa da asıl vazifesi, İngiliz efendileri hakkında bilgi sızdırmaktı.(2)
Adam bir yandan İngilizlerle işbirliği yapıyor diğer tarafta Siyonist Yahudi'ye ajanlık. Adamın kaypak olduğunu bilen Siyonistler, bir yakını satın alarak, onu kontrol altında tutuyorlar.
Abdullah'ın karılarından biride, kocasını hakkında casusluk yapmak üzere Siyonist hareketin maaş listesine konulmuştu.(3)
Aradan yıllar geçer, Kral ailesi Siyonist Yahudi'ye hizmette devam eder. Torun Hüseyin'de dedesinin yolundadır.
Büyük babası gibi, gerçek bir İsrail ajanı oldu. 1973 yılı Eylül ayında, Mısır ve Suriye'nin İsrail'e yeni başlamış olan saldırısını başlamadan çok önceden bildirilen kişinin Kral Hüseyin olduğu artık çok iyi bilinmektedir.(4)
O KAFA'YI görüyor musunuz? Adam kardeşlerini savaşta satıyor. Filistin davası nerede, dava nerede, dava adamı nerede?
Ürdün Kralları Siyonist Yahudi'ye uşaklık yapmakla kalmadı. Gün oldu, silahsız, savunmasız Filistinliler karşı acımasız operasyonlar düzenlediler. Filistinli mültecilere karşı büyük bir saldırı başlattı. Sonradan "Kara Eylül" olarak adlandırılan operasyonda binlerce Filistinli, Ürdün birlikleri tarafından katledildi.(5) Görüyorsunuz değil mi O KAFA'YI…
O KAFA'YA SAHİP ARAP LİDERLERİN
TAMAMI İSRAİL İŞBİRLİKCİSİDİRMısır İsrail'in en büyük destekçisi değil midir? Ya Fas ve diğerleri…
Daniel Ben–Simon'un Davar Gazetesinde yayınlana makalesine dikkat edelim, Fas Kralı için neler yazıyor:
"Kral Hasan İsrail'e karşı büyük bir zaaf taşıyordu. Kendisini ziyaret eden birçok kişiye, İsrail'in işe yaramaz toprakları, verimli birer tarlaya dönüştürme konusundaki yeteneklerine hayran olduğunu ifade ediyordu."(6)
Hepsi bir noktada direk yada endirekt İsrail'i desteklemektedirler.
Kendi kamuoylarını avutmak için sözde İsrail ile ilişki kurmuyorlar. Dolaylı yoldan İsrail ile ticaret yapmayan Arap ülkesi yoktur.
İçeriye gelince, yıllardır Filistin davası O KAFA'LARIN elinde bulunuyor. Hamas'ın zafer kazanması İsrail ve dünyanın tepkisini çekti, sebep Hamas'ın içinde O KAFA'DAN olan insan sayısının az olmasıdır.
Yıllarını Filistin davasına hizmet ettiği söylenen Arafat, gerçekte O KAFA'YA hizmetten başka bir şey yapmış değildir. Hayatı karanlık ilişkilerle doludur. Hangi hastalıktan(!) öldüğünü bile açıklayamadılar. Serveti kafaları karıştırdı, batı bankalarında Milyarlarca doları olduğu söylendi, kimse çıkıp aksını söylemedi. Hatta bu paranın Filistin yönetimine verilmesi gerektiği söylendi.
Arafat zamanında, İsrail'in sınıra yaptırdığı güvenlik duvarının malzemelerini kimler temin etti? Filistinli rantiye düşkünleri İsrail ile ticari ortaklıklar yapmıyor mu? Bunları Arafat bilmiyor muydu? Hepsini biliyordu ve kendiside oralardan nemalanıyordu.
Bunlar gerçek manada davasına sahip çıkan, O KAFA'YA hizmet etmeyen liderler olmuş olsaydılar, bugün Filistin devleti çoktan kurulmuştu.
Arap ülkelerinin mevcut liderleri ve Filistin'in iş başındaki liderleri O KAFA'YA hizmetten öteye yaptıkları bir şey toktur. Mevcut durum devam ettiği surece de sonuç almaları mümkün değildir.
Amerika ve İsrail, Arap ülkelerini ve Filistin'i kendi çıkarına kullanmaktadır. Bunu liderlerin hepsi bildiği halde, sırf ihtirasları için buna göz yummaktadırlar. Arap halkları O KAFA'DAN kurtulamadıkları surece durum böyle devam edip gidecektir.