memluk
Hatim Sorumlusu
Nur talebesi ya da bu dairede bulunabilmek için; her hafta Nur dersanesine gitmek mi gerekir? Kendi evimizi bir dersaneye çevirmeye çalışmakla da bu boşluk dolduralamaz mı?
Üstad Hazretlerinin "fenafil ihvan" ifadesi vefa ve tazimin bir başka ifade şeklidir. Yani kardeşlik ve dostluk öyle bir şey ki, kardeşinin menfaati için gerekirse kendi menfaatinden vazgeçebilmektir. Her türlü menfaat ve tazimde kardeşinin nefsini kendi nefsinden ileri sürmesini bilmektir. Sahabelerdeki i’sar denilen haslet budur.
"Yani, kendi hissiyat-ı nefsaniyesini unutup, kardeşlerinin meziyyat ve hissiyatıyla fikren yaşamaktır."
Bu haslet gereğince insanın, "cemaate gidersem, oradan kötü huy kaparım" düşüncesi çok sakil ve çirkin düşüyor. İnsan cemaate güzel huy kapmaya gider. Bu düşünce nefis ve şeytanın sağdan yaklaşmasıdır, dikkatli olmak gerekir.
Diğer bir husus, cemaat insanı muhafaza eder. Şahıs ne kadar zeki ve takva sahibi de olsa cemaatin sarsılmaz çatısı altına girmek zarurettir. Üstad Hazretleri bu hususa şu şekilde işaret ediyor:
Öyle ise İslam toplumları birlik ve beraberlik içine girip, kafirlere karşı tek vücut olmaları gerekir. Cemaatte de aynı mana hükmediyor. "Sürüden ayrılan kuzuyu kurt kapar" sözü bu manaya delalet eder.
Üçüncü bir husus, dershaneye gitmek ev ahalisine hizmet etmeye mani değildir. Her ikisi de bir program dahilinde halledilebilir.
Gayrimeşru bir gaye, meşru bir gerekçe ile meşru olmaz. Cemaate gitmemek meşru değildir.
Bu meşru olmayan şeyi de evde hizmet ederim meşrusu ile meşrulaştıramayız. Bu ancak kendimizi kandırmak olur.
(1) bk. Lem'alar, Yirminci Lem'a
Üstad Hazretlerinin "fenafil ihvan" ifadesi vefa ve tazimin bir başka ifade şeklidir. Yani kardeşlik ve dostluk öyle bir şey ki, kardeşinin menfaati için gerekirse kendi menfaatinden vazgeçebilmektir. Her türlü menfaat ve tazimde kardeşinin nefsini kendi nefsinden ileri sürmesini bilmektir. Sahabelerdeki i’sar denilen haslet budur.
"Yani, kendi hissiyat-ı nefsaniyesini unutup, kardeşlerinin meziyyat ve hissiyatıyla fikren yaşamaktır."
Bu haslet gereğince insanın, "cemaate gidersem, oradan kötü huy kaparım" düşüncesi çok sakil ve çirkin düşüyor. İnsan cemaate güzel huy kapmaya gider. Bu düşünce nefis ve şeytanın sağdan yaklaşmasıdır, dikkatli olmak gerekir.
Diğer bir husus, cemaat insanı muhafaza eder. Şahıs ne kadar zeki ve takva sahibi de olsa cemaatin sarsılmaz çatısı altına girmek zarurettir. Üstad Hazretleri bu hususa şu şekilde işaret ediyor:
"Hem ehl-i dalâlet ve haksızlık, tesanüd sebebiyle, cemaat suretindeki kuvvetli bir şahs-ı mânevînin dehâsıyla hücumu zamanında, o şahs-ı mânevîye karşı, en kuvvetli ferdî olan mukavemetin mağlûp düştüğünü anlayıp, ehl-i hak tarafındaki ittifak ile bir şahs-ı mânevî çıkarıp, o müthiş şahs-ı mânevî-i dalâlete karşı hakkaniyeti muhafaza ettirmek,.."(1)
Kafirler, hak olan İslam’a kitlesel ve cemaat şeklinde plan ve program dahilinde hücum ediyorlar. Böyle organize bir hücuma karşı bizim de organize ve kitlesel bir karşılık vermemiz gerekir. Yoksa bir şahıs ne kadar dahi ve kuvvetli de olsa, organize ve kitlesel bir hücuma karşı varlık gösteremez.
Öyle ise İslam toplumları birlik ve beraberlik içine girip, kafirlere karşı tek vücut olmaları gerekir. Cemaatte de aynı mana hükmediyor. "Sürüden ayrılan kuzuyu kurt kapar" sözü bu manaya delalet eder.
Üçüncü bir husus, dershaneye gitmek ev ahalisine hizmet etmeye mani değildir. Her ikisi de bir program dahilinde halledilebilir.
Gayrimeşru bir gaye, meşru bir gerekçe ile meşru olmaz. Cemaate gitmemek meşru değildir.
Bu meşru olmayan şeyi de evde hizmet ederim meşrusu ile meşrulaştıramayız. Bu ancak kendimizi kandırmak olur.
(1) bk. Lem'alar, Yirminci Lem'a