ABDULLAH4
Forum Yöneticisi
Nebevî Uyarı
Ümmetini sonsuz sevgi ile bağrına basan, sevgi ve rahmet toplumunu inşa etmek ve güzel ahlâkı tamamlamak üzere gönderilen Alemlerin Efendisi; Allahın dinine çağıran eşsiz bir davetçi, tarihin en disiplinli halk okulunu kuran ideal bir eğitimci olarak, ümmetinin en seçkin özelliklere sahip olmasını arzu ettiği için, pedagojik ve psikolojik prensipleri titizlikle uyguluyor, bazen doğrudan doğruya, bazen örneklerle, bazen de dualarıyla ümmetini eğitiyordu.
Allah Rasûlü, sadece karşısındaki kişilere değil, onların şahsında kıyamete kadar gelecek bütün nesillere hitap ediyordu. Alemlere rahmet olarak gönderilen Efendimiz (s.a.v) coğrafyayı kucaklayarak bütün ülkelere, tarıhı aşarak bütün çağlara hitap ediyordu.
Rahmet Peygamberi Efendimiz (s.a.v)’in her hadis-i şerifi bizim için şaşmaz bir ölçü, eskimez bir prensip ve ciddî bir uyarı niteliğindedir. Her biri birer şefkat iksiri, rahmet damlası ve sevgi sembolü olan hadis-i şerifler derinliğine incelenmeli, en nazik üslûp kullanılarak verilen nebevî mesaj, kelime seçiminden kelimelerin cümle içindeki sıralamasına varıncaya kadar iyi okunmalıdır.
Paygamberimiz’in duaları, sıradan bir dua gibi telakki edilip ciddî bir şekilde üzerinde durulmadan ve incelenmeden sadece okunmak için okunmamalıdır. Zira O’nun dualarının apayrı bir anlamı vardır. O, dualarında sanki sadece kendisi için değil, aynı zamanda bizim için yalvarıyordu, ya da bizim Cenab-ı Hakka ne şekilde yalvarıp yakarmamızı istiyorsa açıktan yaptığı dualarda o şekilde yakarıyordu Rabbine...
Yukarıda naklettiğimiz duada dile getirilen dilek ve istekler aslında bize yönelik tavsiyeler olarak telakki edilmelidir. En yüce ve en üstün makamda bulunan Efendimiz (s.a.v)’in bir peygamber olarak Peygamberlerin sonuncusu ve İnsanlığın Efendisi olarak -hâşâ- acizlik, tembellik, korkaklık ve cimrilik gibi çirkin hasletleri taşıması düşünülemez. Dolayısıyla O’nun dua şeklindeki bu ifadeleri bize nebevî bir tavsiye niteliğinde analaşılmalıdır.
Bu dua ile verilmek istenen mesaj, müslümanın burada adı geçen hasletlerin tam karşıtı olan ahlakî özelliklere sahip olması dileğidir. Sanki Allahın Rasûlü bu duasıyla bize; “Aciz, tembel, korkak ve cimri olmayın. Dinamik, çalışkan, cesur ve cömert olun”, demektedir. Ama O, bu gerçeği ifade ederken kullandığı belağat dolu üstün nebevî üslûp ile dua şeklindeki bir uyarıyı tercih etmiştir.
Allahın izniyle “Kalplerimizin Tabibi” olan Allahın Rasûlü, bu hadis-i şerifle özellikle günümüzde çok yaygın olan manevî hastalıklara dikkat çekmiş, gönlümüzü bu çeşit hastalıklardan koruması için Allaha iltica etmemizi emretmiştir. Bugün “İslâm Alemi’ni kasıp kavuran, maddî planda dünya milletlerinden geri kalmamaıza neden olan manevî hastalıklar nelerdir?”konulu bir yarışma açılsa belki de en güzel cevap bu hadis-i şerif olacaktır.
Ümmetini sonsuz sevgi ile bağrına basan, sevgi ve rahmet toplumunu inşa etmek ve güzel ahlâkı tamamlamak üzere gönderilen Alemlerin Efendisi; Allahın dinine çağıran eşsiz bir davetçi, tarihin en disiplinli halk okulunu kuran ideal bir eğitimci olarak, ümmetinin en seçkin özelliklere sahip olmasını arzu ettiği için, pedagojik ve psikolojik prensipleri titizlikle uyguluyor, bazen doğrudan doğruya, bazen örneklerle, bazen de dualarıyla ümmetini eğitiyordu.
Allah Rasûlü, sadece karşısındaki kişilere değil, onların şahsında kıyamete kadar gelecek bütün nesillere hitap ediyordu. Alemlere rahmet olarak gönderilen Efendimiz (s.a.v) coğrafyayı kucaklayarak bütün ülkelere, tarıhı aşarak bütün çağlara hitap ediyordu.
Rahmet Peygamberi Efendimiz (s.a.v)’in her hadis-i şerifi bizim için şaşmaz bir ölçü, eskimez bir prensip ve ciddî bir uyarı niteliğindedir. Her biri birer şefkat iksiri, rahmet damlası ve sevgi sembolü olan hadis-i şerifler derinliğine incelenmeli, en nazik üslûp kullanılarak verilen nebevî mesaj, kelime seçiminden kelimelerin cümle içindeki sıralamasına varıncaya kadar iyi okunmalıdır.
Paygamberimiz’in duaları, sıradan bir dua gibi telakki edilip ciddî bir şekilde üzerinde durulmadan ve incelenmeden sadece okunmak için okunmamalıdır. Zira O’nun dualarının apayrı bir anlamı vardır. O, dualarında sanki sadece kendisi için değil, aynı zamanda bizim için yalvarıyordu, ya da bizim Cenab-ı Hakka ne şekilde yalvarıp yakarmamızı istiyorsa açıktan yaptığı dualarda o şekilde yakarıyordu Rabbine...
Yukarıda naklettiğimiz duada dile getirilen dilek ve istekler aslında bize yönelik tavsiyeler olarak telakki edilmelidir. En yüce ve en üstün makamda bulunan Efendimiz (s.a.v)’in bir peygamber olarak Peygamberlerin sonuncusu ve İnsanlığın Efendisi olarak -hâşâ- acizlik, tembellik, korkaklık ve cimrilik gibi çirkin hasletleri taşıması düşünülemez. Dolayısıyla O’nun dua şeklindeki bu ifadeleri bize nebevî bir tavsiye niteliğinde analaşılmalıdır.
Bu dua ile verilmek istenen mesaj, müslümanın burada adı geçen hasletlerin tam karşıtı olan ahlakî özelliklere sahip olması dileğidir. Sanki Allahın Rasûlü bu duasıyla bize; “Aciz, tembel, korkak ve cimri olmayın. Dinamik, çalışkan, cesur ve cömert olun”, demektedir. Ama O, bu gerçeği ifade ederken kullandığı belağat dolu üstün nebevî üslûp ile dua şeklindeki bir uyarıyı tercih etmiştir.
Allahın izniyle “Kalplerimizin Tabibi” olan Allahın Rasûlü, bu hadis-i şerifle özellikle günümüzde çok yaygın olan manevî hastalıklara dikkat çekmiş, gönlümüzü bu çeşit hastalıklardan koruması için Allaha iltica etmemizi emretmiştir. Bugün “İslâm Alemi’ni kasıp kavuran, maddî planda dünya milletlerinden geri kalmamaıza neden olan manevî hastalıklar nelerdir?”konulu bir yarışma açılsa belki de en güzel cevap bu hadis-i şerif olacaktır.