Mehmet Akif Ersoy'un Cenazesi

La-Tahzen

Well-known member
Mehmet Akif Ersoy'un Cenazesi

Cenaze Beyazıttan kalkacaktı.Oraya gittim.Kimse yok cenazenin geleceği bellideğil.Çok sonra birkaç kişi göründü sonra çıplak tabut geldi.bir fukara cenazesi olmalı dedim.O Emin Efendi Lokantasının sahibi Mahir Usta ,elinde bir bayrakla cenazeye koştu.Sebebini anlamadım.Yine yüzlerce genç peyda oldu.Üniversitenin büyük sancağına çıplak tabutu sardılar yüzümü kapadım cenazeyi tanımıştım.

Al sancakla siyah Kabe üzerine sarılı tabut Üniversite gençlerinin bir ürperme manzarası alan eller üzerinde gidiyordu. Cenazenin arkasında yekpare bir karaltı yürüyordu.Bunda bir damla ‘teşkilat ’ yoktu,bunlar bir işaretin,bir teşekkülün topladı insanlar değildi.,kendi kendine gelenlerin saflarıydı,sırf cenazeye gelmişlerdi,bu şahidi olmayan güzel bir topluluktu…..

İstiklal Marşı ile gömdüler.Fetihten beri toprağına kendi eseri gömülen ilk ölü!


Mehmet Akif -Mithat Cemal KUNTAY
 

La-Tahzen

Well-known member
“Mehmet Akif’in cenazesine, bir hukuk talebesi iken iştirak eden Prof. Dr. Sulhi Dönmezer, “Akif’in Cenaze Töreni” başlıklı yazısında o günleri şöyle anlatıyor:

“…O zamanların, ülkemizde egemen tek partisinin otoriter düzeni içinde kimse idare ile çelişkiye düşmek istemediği için basında Mehmet Akif’in yurda dönüşü ve hastalığının seyri hakkında pek fazla haber yayınlanmazdı.

…Bizler bu alana geldiğimizde, namaz saatinin yaklaşmış bulunmasına rağmen bir tabuta rastlamadık; hep birlikte bekliyoruz. Birden lokantanın ön kısmına bir cenaze otomobilinin geldiğini gördük.
İki kişi üzerine örtü dahi konulmamış bir tabutu indirdiler.
Yoksul bir fakirin cenazesinin getirildiğini düşünerek bir kısım arkadaşlar yardıma teşebbüs ettiler.

Fakat tabutun Mehmet Akif’e ait bulunduğu anlaşılınca bir anda yüzlerce genç ağlamaya başladı.
Gençler hemen Emin Efendi Lokantasının bayrağını alarak tabutun üstüne örttüler;

sonra merhumun bir kısım yakın arkadaşları gelmeye başladı ama ne vali, ne belediye reisi ve ne de tek partinin yöneticilerinden hiç kimse ortalarda yoktu.
Cenaze artık tamamıyla gençlerin sorumluluğunda kalmıştı.

Gençler, büyük bir ölüye gösterilmesi gerekli saygı ve vakar içinde, hiçbir tahrike kapılmaksızın cenazeyi omuzlarında Edirnekapı Mezarlığı’nın Şehitlik karşısında bulunan kısmına taşıdılar.
Dini merasim yapılmadan önce hep bir ağızdan hançerelerimizi patlatırcasına İstiklâl Marşı’nı söyledik.”

Tercüman gazetesi, 5 Ocak 1987
 
Üst