Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Okuyoruz
Sorularla Risale-i Nur
Mehdi as ile ilgili sorularım
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Yaþar Gürt" data-source="post: 308508" data-attributes="member: 1020882"><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><p style="text-align: left"><p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><strong>BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ'YE GÖRE</strong></span></p></span></span></p><p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><strong>MEHDİ NEDEN GELECEK?</strong></span></p></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><strong>Çünkü,</strong></span><span style="font-family: 'Times New Roman'"><strong><em>1- Kuran-ı Kerim'in bazı ayetlerinde işaretle, Peygamberimiz'in (sav) hadislerinde de sarahatle Mehdi'nin geleceği müjdelenmiştir</em></strong></span><span style="font-family: 'Times New Roman'">Bazı ayet-i kerime ve ehadis-i şerife ahir zamanda gelecek bir müceddid-i ekberi mana-yı işari ile haber veriyorlar. (Tılsımlar Mecmuası,168)</span><span style="font-family: 'Times New Roman'"></span></p></span></span></p><p style="text-align: left"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><strong><em>2- Allah her yüzyıl bir Müceddid gönderir</em></strong></span><span style="font-family: 'Times New Roman'">Ashâb-ı Kütüb-i Sitte'den İmam-ı Hâkim'in "Müstedrek"inde ve Ebu Dâvud'un "Kitab-ı Sünen"inde, Beyhaki "Şuab-ı İman"da tahriç buyurdukları: "<strong>Her yüz senede bir, Cenab-ı Hak bir müceddid-i din gönderiyor...</strong>" hadis-i şerifine mazhar ve mâsadak ve müzhir-i tam olan Mevlâna eş şehir kutbü'l ârifin, gavsü'l vâsilin, varis-i Muhammedi, kâmilü't tarikatü'l âliyye ve-l müceddidiyye Halidi Zülcenaheyn Kuddise sirruhu... (Barla Lahikası, 119)</span><span style="font-family: 'Times New Roman'">Gerçi <strong>her asırda hidayet edici, bir nevi Mehdi ve müceddid geliyor </strong>ve gelmiş, fakat her biri üç vazifeden birisini bir cihette yapması itibariyle, ahir zamanın Büyük Mehdi ünvanını alamamışlar. (Emirdağ Lahikası, 260)</span><span style="font-family: 'Times New Roman'">Baştaki hadis-i şerifin "<strong>her yüz sene başında dini tecdid edecek bir müceddidi gönderiyor</strong>" müjdesinin ihbarına muvâzi olarak Hazret-i Mevlana Halid, -ekser ehl i hakikatin tasdikiyle-1200 senesinin yani on ikinci asrın müceddididir. (Barla Lahikası, 120)</span></p><p></span><p style="text-align: left"></p><p></span><p style="text-align: left"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><p style="text-align: left">Madem<strong> tam yüz sene sonra</strong>, aynen dört cihette tevafuk ederek <strong>Risale-i Nur eczaları aynı vazifeyi görmüş... Kanaat verir ki-nass ı hadis ile-Risale-i Nur tecdid i din hususunda bir müceddid hükmündedir.</strong>(Barla Lahikası, 121)</p></p> <p style="margin-left: 20px"></span><p style="text-align: left"></p></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><p style="text-align: left">Cenab-ı Hakk; kemal-i rahmetinden, şeriat-ı İslamiyetin edebiyetine bir eser-i himayet olarak, <strong>her bir fesad-ı ümmet zamanında bir muhlis veya bir müceddid veya bir halife-i zişan veya bir kutb-u a'zam veya bir mürşid-i ekmel veyahut bir nevi Mehdi hükmünde mübarek zatları göndermiş</strong>; fesadı izale edip milleti ıslah etmiş; Din-i Ahmediyi (A.S.M.) muhafaza etmiş. Madem adeti öyle cereyan ediyor,<strong>ahir zamanın en büyük fesadı zamanında, elbette en büyük bir müçtehid, hem en büyük bir müceddid, hem hakim, hem mehdi, hem mürşid, hem kutb-u azam olarak bir zat-ı nuraniyi gönderecek ve o zat da, ehl-i beyt-i Nebeviden olacaktır. </strong>Cenab-ı Hakk, bir dakika zarfında beyn-es-sema vel-arz alemini bulutlarla doldurup boşalttığı gibi, bir saniyede denizin fırtnılarını teskin eder ve bahar içinde bir saatte yaz mevsiminin numunesini ve yazda bir saatte kış fırtınasını icad eden <strong>Kadir-i Zülcelal Hz. Mehdi ile de, alem-i İslam'ın zulümatını dağıtabilir. Ve vaadetmiştir, vaadini elbette yapacaktır.</strong>Kudret-i İlahiye noktasında gayet kolaydır. Eğer daire-i esbab ve hikmet-i Rabbaniye noktasında düşünülse, yine o kadar makul ve vukua layıktır ki; Eğer muhbir-i Sadık'tan rivayet olmazsa dahi, herhalde öyle olmak lazım gelir. Ve olacaktır diye ehl-i tefekkür hükmeder." (Mektubat, 411-412)</p></p> <p style="margin-left: 20px"></span><p style="text-align: left"></p> </p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><em><strong>3- 13. Asrın müceddidi Bediüzzamandır, 14. asrın müceddidi beklenmektedir</strong></em></span><span style="font-family: 'Times New Roman'">İstikbal-i dünyeviyede <strong>1400 sene sonra</strong> gelecek bir hakikati asırlarında karib (yakın) zannetmişler. (Sözler, 318)</span><span style="font-family: 'Times New Roman'">Ta <strong>1371 senesinden sonraki</strong> alem-i İslam'ın mukadderatına nazar eden Hutbe-i Şamiye'deki hakikatler... Evet şimdi olmasa da <strong>30-40 sene sonra</strong> fen ve hakiki marifet ve medeniyetin mehasini o üç kuvveti tam teçhiz edip, cihazatını verip o dokuz manileri mağlup edip dağıtmak için taharri-i hakikat meyelanını (Hakikati araştırma meyli) ve insaf ve muhabbet-i insaniyeyi o dokuz düşman taifesinin cephesine göndermiş, inşAllah<strong>yarım asır sonra</strong> onları darmadağın edecek. (Hutbe-i Şamiye, 25)</span><span style="font-family: 'Times New Roman'"></span></p></span></span></p><p style="text-align: left"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><strong><em>4- 14. Asrın müceddidinin Mehdi olduğu bildirilmiştir</em></strong></span><span style="font-family: 'Times New Roman'">"Şimdi hatıra geldi ki, eğer şeddeli "lamlar" ve "mimler" ikişer sayılsa bundan <strong>bir asır sonra</strong> zulümatı dağıtacak zatlar ise, <strong>Hazret-i Mehdi'nin Şakirtleri </strong>olabilir." (Şualar, 605)</span><span style="font-family: 'Times New Roman'">"Bu zamanda öyle fevkalade hakim cereyanlar var ki, herşeyi kendi hesabına aldığı için, faraza <strong>hakiki beklenilen ve bir asır sonra gelecek o zat dahi</strong> bu zamanda gelse .... (Kastamonu Lahikası, 57)</span><span style="font-family: 'Times New Roman'"></span></p></span></span></p><p style="text-align: left"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><em><strong>5-</strong></em> <strong><em>Bediüzzaman, müjdelenmemiş dahi olsa Mehdi'nin gelmesinin adetullaha uygun olduğunu söylemiştir</em></strong></span><span style="font-family: 'Times New Roman'">...Kadir-i Zülcelal Hz. Mehdi ile de, alem-i İslam'ın zulümatını dağıtabilir. Ve vaadetmiştir, vaadini elbette yapacaktır. Kudret-i İlahiye noktasında gayet kolaydır. Eğer daire-i esbab ve hikmet-i Rabbaniye noktasında düşünülse, yine o kadar makul ve vukua layıktır ki; Eğer muhbir-i Sadık'tan rivayet olmazsa dahi, herhalde öyle olmak lazım gelir. Ve olacaktır diye ehl-i tefekkür hükmeder." (Mektubat, 411-412)</span><span style="font-family: 'Times New Roman'"><strong><em></em></strong></span></p></span></span></p><p style="text-align: left"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><strong><em>6- Bediüzzaman Mehdi'yi müjdelemiştir</em></strong></span><span style="font-family: 'Times New Roman'">Ta ahir zamanda, hayatın geniş dairesinde asıl sahipleri, yani Hz. Mehdi ve şakirtleri (talebeleri), Cenab-ı Hakk'ın izniyle gelir, o daireyi genişletir ve o tohumlar sünbüllenir. Bizler de kabrimizde seyredip Allah'a şükrederiz. (Sikke-i Tasdik-i Gaybi, 138 - Kastamonu Lahikası, 72)</span><span style="font-family: 'Times New Roman'">"Şimdi hatıra geldi ki, eğer şeddeli "lamlar" ve "mimler" ikişer sayılsa bundan bir asır sonra zulümatı dağıtacak zatlar ise, Hazret-i Mehdi'nin Şakirtleri olabilir." (Şualar, 605)</span><span style="font-family: 'Times New Roman'"></span></p></span></span></p><p style="text-align: left"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><strong><em>7- Bediüzzaman, Mehdi'ye zemin hazırladığını bildirmiştir</em></strong></span><span style="font-family: 'Times New Roman'">Çok zaman evvel bir ehl-i velayetten (veli şahıstan) işittim ki; o zat, eski velilerin gaybi işaretlerinden istihrac etmiş ve kanaati gelmiş ki: 'Şark tarafından bir nur zuhur edecek (ortaya çıkacak), bidatlar zulümatını (dine sonradan girmiş hurafeleri) dağıtacak. Ben böyle bir nurun zuhuruna çok intizar ettim (gözledim) ve ediyorum. <strong>Fakat çiçekler baharda gelir. Öyle kudsi çiçeklere zemin hazır etmek lazım gelir. Ve anladık ki, bu hizmetimizle o nurani zatlara zemin izhar ediyoruz (hazırlıyoruz).</strong> (Sikke-i Tasdik-i Gaybi, 189)</span><span style="font-family: 'Times New Roman'"></span></p></span></span></p><p style="text-align: left"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><em><strong>8- Ümmetin fesadı zamanlarında Allah her zaman bir müceddid, bir halife göndermiştir</strong></em></span><span style="font-family: 'Times New Roman'">..Cenab-ı Hakk; kemal-i rahmetinden, şeriat-ı İslamiyetin ebediyetine bir eser-i himayet olarak, <strong>her bir fesad-ı ümmet zamanında bir muhlis veya bir müceddid veya bir halife-i zişan veya bir kutb-u a'zam veya bir mürşid-i ekmel veyahut bir nevi Mehdi hükmünde mübarek zatları göndermiş</strong>; fesadı izale edip milleti ıslah etmiş; Din-i Ahmediyi (A.S.M.) muhafaza etmiş.. (Mektubat, 411-412)</span><span style="font-family: 'Times New Roman'"><em><strong></strong></em></span></p></span></span></p><p style="text-align: left"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><em><strong>9- Ahir zamanın en büyük fesadı zamanında da Allah en büyük müceddid olarak Mehdi'yi gönderecektir</strong></em></span><span style="font-family: 'Times New Roman'">..Madem adeti öyle cereyan ediyor,<strong> ahir zamanın en büyük fesadı zamanında, elbette en büyük bir müçtehid, hem en büyük bir müceddid, hem hakim, hem mehdi, hem mürşid, hem kutb-u azam olarak bir zat-ı nuraniyi gönderecek ve o zat da, ehl-i beyt-i Nebevi'den olacaktır..</strong> Kadir-i Zülcelal Hz. Mehdi ile de, alem-i İslam'ın zulümatını dağıtabilir. Ve vaadetmiştir, vaadini elbette yapacaktır. (Mektubat, 411-412)</span><span style="font-family: 'Times New Roman'"></span></p></span></span></p><p style="text-align: left"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><strong><em>10- Yeryüzündeki Müslümanların başında bir emir, bir halife, bir müçtehid yoktur ve dağınık durumdadırlar.</em></strong></span><span style="font-family: 'Times New Roman'">..Ahir zamanın en büyük fesadı zamanında, elbette en büyük bir müçtehid, hem en büyük bir müceddid, hem hakim, hem mehdi, hem mürşid, hem kutb-u azam olarak bir zat-ı nuraniyi gönderecek ve o zat da, ehl-i beyt-i Nebeviden olacaktır. Cenab-ı Hakk, bir dakika zarfında beyn-es-sema vel-arz alemini bulutlarla doldurup boşalttığı gibi, bir saniyede denizin fırtınalarını teskin eder ve bahar içinde bir saatte yaz mevsiminin numunesini ve yazda bir saatte kış fırtınasını icad eden Kadir-i Zülcelal Hz. Mehdi ile de, alem-i İslam'ın zulümatını dağıtabilir. Ve vaadetmiştir, vaadini elbette yapacaktır..(Mektubat, 411-412)</span><span style="font-family: 'Times New Roman'"></span></p></span></span></p><p style="text-align: left"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><em><strong>11- Bediüzzaman, şu an zulüm gören ve mağlup görünümünde olan Müslümanların galip olacağını, tarihini vererek müjdelemiştir</strong></em></span><span style="font-family: 'Times New Roman'">Ta <strong><em>1371 senesinden sonraki</em></strong> alem-i İslam'ın mukadderatına nazar eden Hutbe-i Şamiye'deki hakikatler... Evet şimdi olmasa da <strong><em>30-40 sene sonra</em></strong> fen ve hakiki marifet ve medeniyetin mehasini o üç kuvveti tam teçhiz edip, cihazatını verip o dokuz manileri mağlup edip dağıtmak için taharri-i hakikat meyelanını (Hakikati araştırma meyli) ve insaf ve muhabbet-i insaniyeyi o dokuz düşman taifesinin cephesine göndermiş, inşaAllah <strong><em>yarım asır sonra</em></strong> onları darmadağın edecek. (Hutbe-i Şamiye, 25)</span><span style="font-family: 'Times New Roman'"></span></p></span></span></p><p style="text-align: left"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><strong><em>12- Bediüzzaman, hizmetinin Mehdi'ye yönelik bir hazırlık anlamında olduğunu ifade etmiştir</em></strong></span><span style="font-family: 'Times New Roman'">..Fakat çiçekler baharda gelir. Öyle kudsi çiçeklere zemin hazır etmek lazım gelir. <strong>Ve anladık ki, bu hizmetimizle o nurani zatlara zemin izhar ediyoruz (hazırlıyoruz).</strong>(Sikke-i Tasdik-i Gaybi, 189)</span><span style="font-family: 'Times New Roman'"></span></p></span></span></p><p style="text-align: left"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><strong><em>13- Bediüzzaman, halen mevcut olan bidatlar zulümatını dağıtacak bir zatı gözlediğini söylemiştir</em></strong></span><span style="font-family: 'Times New Roman'">Çok zaman evvel bir ehl-i velayetten (veli şahıstan) işittim ki; o zat, eski velilerin gaybi işaretlerinden istihrac etmiş ve kanaati gelmiş ki: <strong>'Şark tarafından bir nur zuhur edecek (ortaya çıkacak), bidatlar zulümatını (dine sonradan girmiş hurafeleri) dağıtacak.' Ben böyle bir nurun zuhuruna çok intizar ettim (gözledim) ve ediyorum. </strong>(Sikke-i Tasdik-i Gaybi, 189)</span><span style="font-family: 'Times New Roman'"></span></p></span></span></p><p style="text-align: left"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><strong><em>14- Günümüze kadar etkisini sürdüren maddeciliği ve felsefeleri tam susturacak tarzda imani bir çalışmayı yapacak zatın Mehdi ve bu çalışmanın onun 1. vazifesi olacağını Bediüzzaman bildirmiştir</em></strong></span><span style="font-family: 'Times New Roman'">Ümmetin beklediği, ahir zamanda gelecek zatın üç vazifesinden en mühimi ve en büyüğü ve en kıymetdarı olan <strong>iman-ı tahkikiyi neşr ve ehl-i imanı delaletten kurtarmak.</strong>(Sikke-i Tasdik-i Gaybi, 9)</span><span style="font-family: 'Times New Roman'">Birincisi: Fen ve felsefenin tasallutiyle ve maddiyun ve tabiiyyun taunu, beşer içine intiçar etmesiyle, herşeyden evvel <strong>felsefeyi ve maddiyun fikrini tam susturacak</strong> bir tarzda<strong> imanı kurtarmak</strong>tır. <strong>Ehl-i imanı dalâletten muhafaza etmek...</strong> (Emirdağ Lahikası, 259)</span><span style="font-family: 'Times New Roman'"><em><strong></strong></em></span></p></span></span></p><p style="text-align: left"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><em><strong>15- Dünyada yalnız imani değil, birçok alanda çalışma yapacak kişinin de Mehdi olacağı Bediüzzaman tarafından söylenmiştir</strong></em></span><span style="font-family: 'Times New Roman'">Büyük Hz. Mehdi'nin çok vazifeleri var. Ve <strong>siyaset aleminde, diyanet aleminde, saltanat aleminde, cihad aleminde.</strong> (Şualar, 456)</span><span style="font-family: 'Times New Roman'"></span></p></span></span></p><p style="text-align: left"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><em><strong>16- Bediüzzaman, birçok alanda çalışma yapma özelliğinin sadece Hz. Mehdi'de birleşeceğini ifade etmiştir</strong></em></span><span style="font-family: 'Times New Roman'">Hem <strong>bu üç vezaifi birden</strong> bir şahısda, yahut cemaatte bu zamanda bulunması ve mükemmel olması ve birbirini cerhetmemesi pek uzak, adeta kabil görülmüyor. Ahir zamanda Al-i Beyt-i Nebevi'nin (A.S.M.) cemaati-i nuraniyesini temsil eden Hazret-i Mehdi'de ve cemaatindeki şahs-ı manevide ancak içtima edebilir. (Kastamonu Lahikası, 139 ve Sikke-i Tasdik-i Gaybi, 156)</span><span style="font-family: 'Times New Roman'"></span></p></span></span></p><p style="text-align: left"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><strong><em>17- Üstad, Mehdi'nin ikinci vazifesinin İslam'ın hükümlerini hayata geçirmek olduğunu ifade etmiştir</em></strong></span><span style="font-family: 'Times New Roman'">İkinci Vazifesi: Hilafet i Muhammediye (A.S.M.) ünvanı ile <strong>şeair-i İslamiyeyi ihya etmektir</strong>. (Emirdağ Lahikası, 259)</span><span style="font-family: 'Times New Roman'"></span></p></span></span></p><p style="text-align: left"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><strong><em>18- Bediüzzaman'a göre Mehdi henüz oluşmamış olan İslam Birliği'ni kuracaktır</em></strong></span><span style="font-family: 'Times New Roman'">İkinci Vazifesi: Hilafet i Muhammediye (A.S.M.) ünvanı ile <strong>şeair-i İslamiyeyi ihya etmektir. Alem-i İslâmın vahdetini nokta-i istinad edip</strong> beşeriyeti maddi ve mânevi tehlikelerden ve gadab-ı İlâhi'den kurtarmaktır. (Emirdağ Lahikası, 259)</span><span style="font-family: 'Times New Roman'"></span></p></span></span></p><p style="text-align: left"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><em><strong>19- Mehdi dünyada şu an halifesi olmayan Müslümanların halifesi olacaktır</strong></em></span><span style="font-family: 'Times New Roman'">İkinci Vazifesi: <strong>Hilafet i Muhammediye (A.S.M.) ünvanı</strong> ile şeair-i İslamiyeyi ihya etmektir.</span><span style="font-family: 'Times New Roman'"></span></p></span></span></p><p style="text-align: left"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><strong><em>20- Mehdi şu an büyük karmaşa içinde olan insanlığı maddi, manevi tehlikelerden ve İlahi gazaptan kurtaracaktır</em></strong></span><span style="font-family: 'Times New Roman'">Alem-i İslâmın vahdetini nokta-i istinad edip <strong>beşeriyeti maddi ve mânevi tehlikelerden ve gadab-ı İlâhi'den kurtarmaktır.</strong> (Emirdağ Lahikası, 259)</span><span style="font-family: 'Times New Roman'"></span></p></span></span></p><p style="text-align: left"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><strong><em>21- Üstadın ifadesiyle Mehdi'nin milyonlarca kişiden oluşan orduları olacaktır</em></strong></span><span style="font-family: 'Times New Roman'">Alem-i İslâmın vahdetini nokta-i istinad edip beşeriyeti maddi ve mânevi tehlikelerden ve gadab-ı İlâhi'den kurtarmaktır. <strong>Bu vazifenin, nokta-i istinadı ve hadimleri, milyonlarla efradı bulunan ordular lazımdır.</strong> (Emirdağ Lahikası, 259)</span><span style="font-family: 'Times New Roman'"></span></p></span></span></p><p style="text-align: left"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><strong><em>22- Bediüzzaman, Mehdi'nin şeriatı icra ve tatbik edeceğini, yani toplumlarda İslam'ın hükümlerini uygulayacağını söylemiştir.</em></strong></span><span style="font-family: 'Times New Roman'">O zatın ikinci vazifesi, <strong>şeriatı icra ve tatbik etmektir</strong>. (Sikke-i Tasdik-i Gaybi, 9)</span><span style="font-family: 'Times New Roman'"></span></p></span></span></p><p style="text-align: left"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><strong><em>23- Üstad, Mehdi'nin çok geniş maddi imkanlara sahip olarak İslam Birliği'ni oluşturup, şeriatı icra ve tatbik edeceğini bildirmiştir</em></strong></span><span style="font-family: 'Times New Roman'">Birinci vazife maddi kuvvetle değil, belki kuvvetli itikad ve ihlas ve sadakatle olduğu halde, bu <strong>ikinci vazife gayet büyük maddi bir kuvvet</strong> lazım ki, o ikinci vazife tatbik edilebilsin. (Sikke-i Tasdik-i Gaybi, 9)</span><span style="font-family: 'Times New Roman'"></span></p></span></span></p><p style="text-align: left"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><strong><em>24- Semavi dinlerin hepsinin beklediği Hz. İsa'nın gelişi ile birlikte, İsevilerin Hz. Mehdi ile ittifak yapıp Kuran'a tabi olacaklarını Üstad bildirmiştir</em></strong></span><span style="font-family: 'Times New Roman'">O zatın üçüncü vazifesi, Hilafet-i İslamiyeyi İttihad-ı İslam'a bina ederek, <em><strong>İsevi ruhanileriyle ittifak edip din-i İslam'a hizmet etmektir.</strong></em> (Sikke-i Tasdik-i Gaybi, 9)</span><span style="font-family: 'Times New Roman'"></span></p></span></span></p><p style="text-align: left"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><strong><em>25- Bediüzzaman, Hıristiyanlığın Kuran'a tabi olması ile dünya çok geniş çapta ve görkemli gelişmelere sahne olacağını söylemiştir</em></strong></span><span style="font-family: 'Times New Roman'">Birinci vazife, o vazifeden üç dört derece daha ziyade kıymetdardır, fakat o <strong>ikinci, üçüncü vazifeler pek parlak ve çok geniş bir dairede ve şa'şaalı bir tarzda</strong>olduğundan umumun ve avamın nazarında daha ehemmiyetli görünüyorlar. (Sikke-i Tasdik-i Gaybi, 9)</span><span style="font-family: 'Times New Roman'"></span></p></span></span></p><p style="text-align: left"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><strong><em>26- Üstad, Mehdi'nin büyük bir saltanat sahibi olacağını müjdelemiştir</em></strong></span><span style="font-family: 'Times New Roman'">Bu vazife, pek <strong>büyük bir saltanat</strong> ve kuvvet ve milyonlar fedakarlarla tatbik edilebilir. (Sikke-i Tasdik-i Gaybi, 9)</span><span style="font-family: 'Times New Roman'"></span></p></span></span></p><p style="text-align: left"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><em><strong>27- Bediüzzaman, Hz. Mehdi'ye bütün müminler, ulemalar, evliyalar ve peygamberimizin (sav) soyundan olan seyyidler cemaati iltihak edip tabi olacaklardır demiştir</strong></em></span><span style="font-family: 'Times New Roman'">Üçüncü Vazifesi: İnkılâbat-ı zamaniye ile çok ahkâm-ı Kur'aniye'nin zedelenmesiyle ve Şeriat ı Muhammediye'nin (A.S.M.) kanunları bir derece ta'tile uğramasiyle o zat, <strong>bütün ehl-i imanın</strong> mânevi yardımlariyle ve ittihad-ı İslâm'ın muavenetiyle ve <strong>bütün ulema ve evliyanın</strong> ve bilhassa <strong>Al-i Beyt'in neslinden her asırda kuvvetli ve kesretli bulunan milyonlar fedakâr seyyidlerin iltihaklariyle </strong>o vazife-i uzmâyı yapmaya çalışır. (Emirdağ Lahikası, 260)</span><span style="font-family: 'Times New Roman'"></span></p></span></span></p><p style="text-align: left"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><strong><em>28- Kendi dönemi dahil, daha önce gelmiş-geçmiş müceddidlerin hiçbirinin neden müjdelenen Mehdi olmadığını Bediüzzaman izah etmiştir</em></strong></span><span style="font-family: 'Times New Roman'">Gerçi her asırda hidayet edici, bir nevi Mehdi ve müceddid geliyor ve gelmiş, fakat her biri üç vazifeden birisini bir cihette yapması itibariyle, ahir zamanın Büyük Mehdi ünvanını alamamışlar. (Emirdağ Lahikası, 260)</span><span style="font-family: 'Times New Roman'"></span></p></span></span></p><p style="text-align: left"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><strong><em>29- Şimdiye kadar gelen müceddidler yalnızca iman çalışmasını bir yönüyle yapmışlardır. Bediüzzaman, bahsettiği üç vazifeyi de ancak Mehdi'nin yapacağını bildirmiştir</em></strong></span><span style="font-family: 'Times New Roman'">Hem <strong>bu üç vezaifi birden</strong> bir şahısda, yahut cemaatte bu zamanda bulunması ve mükemmel olması ve birbirini cerhetmemesi pek uzak, adeta kabil görülmüyor. Ahir zamanda Al-i Beyt-i Nebevi'nin (A.S.M.) cemaati-i nuraniyesini temsil eden <strong>Hazret-i Mehdi'de ve cemaatindeki şahs-ı manevide ancak içtima edebilir.</strong> (Kastamonu Lahikası, 139 ve Sikke-i Tasdik-i Gaybi, 156)</span><span style="font-family: 'Times New Roman'"></span></p></span></span></p><p style="text-align: left"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><em><strong>30- Üstad, bazı kimselerin, 'Mehdi eskiden çıkmıştır' tarzındaki yanlış inanışlarının sebebini izah etmiş ve beklenen Mehdi ile karıştırdıklarını ifade etmiştir</strong></em></span><span style="font-family: 'Times New Roman'">"Rivayetlerde, ahir zamanın alametlerinden olan ve al-i beyt-i nebeviden Hazret-i Mehdi'nin hakkında ayrı ayrı haberler var. Hatta bir kısım ehl-i ilim ve ehl-i velayet, eskide onun çıkmasına hükmetmişler.</span><span style="font-family: 'Times New Roman'">Allahu a'lem bissevab, bu ayrı ayrı rivayetlerin bir te'vili şudur ki: Büyük Mehdi'nin çok vazifeleri var. Ve siyaset aleminde, diyanet aleminde, saltanat aleminde, cihad alemindeki çok dairelerde icraatları olduğu gibi, her bir asır me'yusiyet vaktinde, kuvve-i maneviyesini te'yid edecek bir nevi Mehdi'ye veyahud Mehdi'nin onların imdadına o vakitte gelmek ihtimaline muhtaç olduğundan; rahmet-i İlahiyye ile her devirde belki her asırda bir nevi Mehdi Al-i Beyt-ten çıkmış, ceddinin şeriatını muhafaza ve sünnetini ihya etmiş. Mesela: Nakşibend ve aktab-ı erbaa ve on iki imam gibi <strong>büyük Mehdi'nin bir kısım vazifelerini icra eden zatlar </strong>dahi, Mehdi hakkında gelen rivayetlerde, medar-i nazar Muhammed Aleyhissalatü Vesselam olduğundan rivayetler ihtilaf ederek, bir kısım ehl-i hakikat demiş: "Eskide çıkmış." Her ne ise... (Şualar, 456)</span><span style="font-family: 'Times New Roman'"></span></p></span></span></p><p style="text-align: left"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><strong><em>31- Mehdi'nin Ehl-i Beytten biri olarak Ahir zamanda çıkması, "hem zaruri bir durumdur, hem de toplumsal hayatın kanunlarının bir gereğidir" der Bediüzzaman</em></strong></span><span style="font-family: 'Times New Roman'">Evet yüzer kudsi kahramanları yetiştiren ve binler manevi kumandanları ümmetin başına geçiren ve hakikat-i Kur'aniyenin mayası ile ve imanın nuriyle ve İslamiyetin şerefiyle beslenen, tekemmül eden A-li Beyt, elbette ahir zamanda <strong>şeriat-i Muhammediyeyi ve hakikat-i Furkaniyeyi ve sünnet-i Ahmediyeyi (A.S.M.) ihya ile, ilan ve icra ile</strong>, başkumandanları olan "<strong>Büyük Mehdi</strong>" nin kemal-i adaletini ve hakkaniyetini dünyaya göstermeleri gayet makul olmakla beraber, gayet lazım ve <strong>zaruri</strong> ve hayat-i içtimaiye-i insaniyedeki düsturların muktezasıdır..." (Şualar, 456)</span><span style="font-family: 'Times New Roman'"></span></p></span></span></p><p style="text-align: left"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><strong><em>32- Bediüzzaman, Hz. İsa'nın semavi nuzulünün kesin olduğunu bildirdiğine göre, Hz. İsa geldiğinde kiminle ittifak yapacaktır, o anda Müslümanların başında kim olacaktır? Rivayetler ve Bediüzzaman bu şahsın Mehdi olduğunu söylemektedir</em></strong></span><span style="font-family: 'Times New Roman'">Evet, hadis-i şerifin ifadesiyle <strong>Hazret-i İsa'nın semavi nuzulü kat'i olmakla beraber</strong>; mânâ-yı işârisiyle-başka hakikatları ifade ettiği gibi bu hakikata da mu'cizane işaret ediyor. (Kastamonu Lahikası, 50)</span><span style="font-family: 'Times New Roman'">Şahs-ı İsa Aleyhisselam'ın kılıncı ile maktül olan şahs-ı Deccal'ın teşkil ettiği dehşetli maddiyunluk ve dinsizliğin azametli heykeli ve şahs-ı manevisini mahvedecek ancak İsevi ruhanileridir ki; o ruhaniler din-i İsevi'nin hakikatını hakikat-ı İslamiye ile mezcederek o kuvvetle onu dağıtacak, mânen öldürecek. Hattâ, "<strong>Hazret-i İsa Aleyhisselam gelir, Hz. Mehdi'ye namazda iktida eder, tâbi olur</strong>." diye rivâyeti bu ittifaka ve hakikat-ı Kurâniye'nin matbuiyetine ve hakimiyetine işaret eder. (Şualar, 493)</span><span style="font-family: 'Times New Roman'"></span></p></span></span></p><p style="text-align: left"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><strong><em>33- Hıristiyanlık dininin üçleme ve başka batıl ve hurafelerden arınacağı Bediüzzaman tarafından ifade edilmiştir. Böyle bir gelişme henüz gerçekleşmemiş, beklenmektedir</em></strong></span><span style="font-family: 'Times New Roman'">.. Hal-i hazır Hıristiyanlık dini o hakikata karşı tasaffi edecek, hurafattan ve tahrifattan sıyrılacak .. (Mektubat 53-54)</span><span style="font-family: 'Times New Roman'"></span></p></span></span></p><p style="text-align: left"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><strong><em>34- Hurafelerden arınan, saflaşan Hıristiyanlık dini, hak din olan İslam'a dönüşüp, İslam'a tabi olacaktır. Üstadın, rivayetlere göre aktardığı bu gerçek, henüz yaşanmamış ve beklenilen olağanüstü bir gelişmedir</em></strong></span><span style="font-family: 'Times New Roman'">.. Hıristiyanlık bir nevi İslamiyet'e inkilab edecektir... Ve Kur'an'a iktida ederek, o İsevilik şahsı manevisi tabi; ve İslamiyet, metbu makamında kalacak. (Mektubat 53-54)</span><span style="font-family: 'Times New Roman'"><em><strong>35- İslamiyet ve ona tabi olan Hıristiyanlık ittifak edip büyük güç kazanarak dinsizlik akımını mağlup edeceklerdir. Dünyanın çehresini değiştirecek bu gelişme, henüz yaşanmamış ve beklenmektedir</strong></em></span><span style="font-family: 'Times New Roman'">..Din-i hak, bu iltihak neticesinde azim bir kuvvet bulacaktır. Dinsizlik cereyanına karsı ayrı ayrı iken mağlub olan İsevilik ve İslamiyet; ittihad neticesinde, dinsizlik cereyanına galebe edip dağıtacak.. (Mektubat 53-54)</span><span style="font-family: 'Times New Roman'"></span></p></span></span></p><p style="text-align: left"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><em><strong>36- Bu ittifakın başına da Hz. İsa geçecektir. Hıristiyanların da beklediği Hz. İsa'nın nuzulü ve ittifak ile gelen bu neticeler yaşanmadığına göre, Bediüzzaman'ın yaşanacağını söylediği bu gelişmeler beklenmektedir</strong></em></span><span style="font-family: 'Times New Roman'">.. İttihad neticesinde, dinsizlik cereyanına galebe edip dağıtacak istidadında iken <strong>alem-i semavatta cism-i beşerisiyle bulunan şahs-ı İsa Aleyhisselam, o din-i hak cereyanının başına geçeceğini</strong> bir Muhbir-i Sadık, bir Kadir-i Külli Şey'in va'dine istinad ederek haber vermiştir. Madem haber vermiş, haktır; madem Kadir-i Külli Sey' va'detmiş elbette yapacaktır ... (Mektubat, 53-54)</span><span style="font-family: 'Times New Roman'"></span></p></span></span></p><p style="text-align: left"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><em><strong>37- Dinsizlik akımı etkisini sürdürdüğüne göre, iki din ittifak etmediğine göre, hak dinin kuvvet bulmasını gerçekleştirecek olan iki mübarek zat olan Hz. Mehdi ve Hz. İsa'nın gelmeleri beklenmektedir</strong></em></span><span style="font-family: 'Times New Roman'">Şahs-ı İsa Aleyhisselam'ın kılıncı ile maktül olan şahs-ı Deccal'ın teşkil ettiği dehşetli maddiyunluk ve dinsizliğin azametli heykeli ve şahs-ı manevisini mahvedecek ancak İsevi ruhanileridir ki; o ruhaniler din-i İsevi'nin hakikatını hakikat-ı İslamiye ile mezcederek o kuvvetle onu dağıtacak, mânen öldürecek. Hattâ, "<strong>Hazret-i İsa Aleyhisselam gelir, Hz. Mehdi'ye namazda iktida eder, tâbi olur</strong>." diye rivâyeti bu ittifaka ve hakikat-ı Kurâniye'nin matbuiyetine ve hakimiyetine işaret eder. (Şualar, 493)</span><span style="font-family: 'Times New Roman'"></span></p></span></span></p><p style="text-align: left"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><strong><em>38- İslam'ın, bu gelişmelerle birlikte dünyaya hakim olacağı müjdelendiğine göre, Müslümanların bunu ve bunun gerçekleşmesine vesile olacak Hz. Mehdi'nin zuhurunu, Bediüzzaman gibi gözlüyor olmaları doğru olanıdır</em></strong></span><span style="font-family: 'Times New Roman'">Allahu a'lem bissevab, bu ayrı ayrı rivayetlerin bir te'vili şudur ki: Büyük Mehdi'nin çok vazifeleri var. Ve siyaset aleminde, diyanet aleminde, saltanat aleminde, cihad alemindeki çok dairelerde icraatları olduğu gibi, her bir asır me'yusiyet vaktinde, kuvve-i maneviyesini te'yid edecek bir nevi Mehdi'ye veyahud Mehdi'nin onların imdadına o vakitte gelmek ihtimaline muhtaç olduğundan; rahmet-i İlahiyye ile her devirde belki her asırda bir nevi Mehdi Al-i Beyt-ten çıkmış, ceddinin şeriatını muhafaza ve sünnetini ihya etmiş. Mesela: Nakşibend ve aktab-ı erbaa ve on iki imam gibi büyük Mehdi'nin bir kısım vazifelerini icra eden zatlar dahi, Mehdi hakkında gelen rivayetlerde, medar-i nazar Muhammed Aleyhissalatü Vesselam olduğundan rivayetler ihtilaf ederek, bir kısım ehl-i hakikat demiş: "Eskide çıkmış." Her ne ise...</span><span style="font-family: 'Times New Roman'">Evet yüzer kudsi kahramanları yetiştiren ve binler manevi kumandanları ümmetin başına geçiren ve hakikat-i Kur'aniyenin mayası ile ve imanın nuriyle ve İslamiyetin şerefiyle beslenen, tekemmül eden A-li Beyt, elbette ahir zamanda şeriat-i Muhammediyeyi ve hakikat-i Furkaniyeyi ve sünnet-i Ahmediyeyi (A.S.M.) ihya ile, ilan ve icra ile, başkumandanları olan "Büyük Mehdi" nin kemal-i adaletini ve hakkaniyetini dünyaya göstermeleri gayet makul olmakla beraber, gayet lazım ve zaruri ve hayat-i içtimaiye-i insaniyedeki düsturların muktezasıdır..." (Şualar, 456)</span><span style="font-family: 'Times New Roman'"></span></p></span></span></p><p style="text-align: left"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><em><strong>39- Kuran'ın hakikatleri henüz ihya edilmemiştir. Bediüzzaman'ın tabiriyle bir nev'i ta'tile uğrayan Kuran'ın hükümleri, Hz. Mehdi tarafından ihya edilecektir.</strong></em></span><span style="font-family: 'Times New Roman'">Üçüncü Vazifesi: İnkılâbat-ı zamaniye ile çok ahkâm-ı Kur'aniye'nin zedelenmesiyle ve Şeriat ı Muhammediye'nin (A.S.M.) kanunları bir derece ta'tile uğramasiyle o zat, <strong>bütün ehl-i imanın</strong> mânevi yardımlariyle ve <strong>ittihad-ı İslâm'ın</strong> muavenetiyle ve <strong>bütün ulema ve evliyanın</strong> ve bilhassa <strong>Al-i Beyt'in neslinden her asırda kuvvetli ve kesretli bulunan milyonlar fedakâr seyyidlerin</strong> iltihaklariyle o vazife-i uzmâyı yapmaya çalışır. (Emirdağ Lahikası, 260)</span><span style="font-family: 'Times New Roman'">.. Şeriat-i Muhammediyeyi ve hakikat-i Furkaniyeyi ve sünnet-i Ahmediyeyi (A.S.M.) ihya ile, ilan ve icra ile, başkumandanları olan "<strong>Büyük Mehdi</strong>" nin kemal-i adaletini ve hakkaniyetini dünyaya göstermeleri gayet makul olmakla beraber, gayet lazım ve zaruri ve hayat-i içtimaiye-i insaniyedeki düsturların muktezasıdır..." (Şualar, 456)</span><span style="font-family: 'Times New Roman'"></span></p></span></span></p><p style="text-align: left"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><em><strong>40- Kuran'ın hükümleri Mehdi tarafından icra edilecektir.</strong></em></span><span style="font-family: 'Times New Roman'">.. Şeriat-i Muhammediyeyi ve hakikat-i Furkaniyeyi ve sünnet-i Ahmediyeyi (A.S.M.) ihya ile, ilan ve icra ile, başkumandanları olan "<strong>Büyük Mehdi</strong>" nin kemal-i adaletini ve hakkaniyetini dünyaya göstermeleri gayet makul olmakla beraber, gayet lazım ve zaruri ve hayat-i içtimaiye-i insaniyedeki düsturların muktezasıdır..." (Şualar, 456)</span><span style="font-family: 'Times New Roman'">O zatın ikinci vazifesi, <strong>şeriatı icra ve tatbik etmektir</strong>. Birinci vazife maddi kuvvetle değil, belki kuvvetli itikad ve ihlas ve sadakatle olduğu halde, bu ikinci vazife <strong>gayet büyük maddi bir kuvvet lazım ki</strong>, o ikinci vazife tatbik edilebilsin. (Sikke-i Tasdik-i Gaybi, 9)</span><span style="font-family: 'Times New Roman'"></span></p></span></span></p><p style="text-align: left"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><em><strong>41- Mehdi ve talebeleri geldiğinde üstad kendisinin hayatta olmayacağını, vefat etmiş olacağını vurgulamıştır</strong></em></span><span style="font-family: 'Times New Roman'">Ta ahir zamanda, hayatın geniş dairesinde asıl sahipleri, yani Hz. Mehdi ve şakirtleri (talebeleri), Cenab-ı Hakk'ın izniyle gelir, o daireyi genişletir ve o tohumlar sünbüllenir.<strong>Bizler de kabrimizde seyredip</strong> Allah'a şükrederiz. (Sikke-i Tasdik-i Gaybi, 138 - Kastamonu Lahikası, 72)</span><span style="font-family: 'Times New Roman'"></span></p></span></span></p><p style="text-align: left"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><strong><em>42- Bediüzzaman, hizmetiyle yaşadığı ülke ve yaşadığı yere yakın bölgelerdeki insanlara hizmetini ulaştırabilmiş, ancak Mehdi'nin İslam aleminin birliğini dayanak noktası alarak, etkisini tüm insanlığa ulaştıracağını söylemiştir</em></strong></span><span style="font-family: 'Times New Roman'">İkinci Vazifesi: Hilafet i Muhammediye (A.S.M.) ünvanı ile şeair-i İslamiyeyi ihya etmektir. Alem-i İslâmın vahdetini nokta-i istinad edip beşeriyeti maddi ve mânevi tehlikelerden ve gadab-ı İlâhi'den kurtarmaktır. Bu vazifenin, nokta-i istinadı ve hadimleri, milyonlarla efradı bulunan ordular lazımdır. (Emirdağ Lahikası, 259)</span><span style="font-family: 'Times New Roman'"></span></p></span></span></p><p style="text-align: left"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><em><strong>43- Bediüzzaman, Mehdi'nin kendisinin komutanı, kendisinin de onun bir eri bir askeri olduğunu ifade etmiştir.</strong></em></span><span style="font-family: 'Times New Roman'">O ileride gelecek acib şahsın bir hizmetkarı ve ona yer hazır edecek bir dümdarı ve <strong>o büyük kumandanın pişdâr bir neferi </strong>olduğumu zannediyorum. (Barla Lahikası, 162)</span><span style="font-family: 'Times New Roman'"></span></p></span></span></p><p style="text-align: left"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><em><strong>44- Bediüzzaman kendisinin "seyyid" olmadığına, Mehdi'nin ise "seyyid" olacağına özellikle dikkat çekmiştir</strong></em></span><span style="font-family: 'Times New Roman'">"Ben, kendimi seyyid bilemiyorum. Bu zamanda nesiller bilinmiyor. Halbuki âhir zamanın o büyük şahsı, Âl-i Beyt'ten olacaktır." (Emirdağ Lahikası, 247-250)</span><span style="font-family: 'Times New Roman'"></span></p></span></span></p><p style="text-align: left"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><em><strong>45- Bediüzzaman, kendi talebelerinin Risale-i Nurları ve kendisini hata ederek Mehdi zannettiklerini ve yanıldıklarını ifade etmiştir</strong></em></span><span style="font-family: 'Times New Roman'">... Risale-i Nur'un şahs-ı manevisini haklı olarak Hz. Mehdi telakki ediyorlar. O şahs-ı manevinin de bir mümessili, Nur şakirdlerinin tesanüdünden gelen bir şahs-ı manevisi ve o şahs-ı maneviden bir nevi mümessili olan biçare tercümanını zannettiklerinden, bazen o ismi O'na veriyorlar. Gerçi <strong>bu, bir iltibas ve bir sehivdir, fakat onda mes'ul değiller</strong>. (Tılsımlar Mecmuası, 201)</span><span style="font-family: 'Times New Roman'"></span></p></span></span></p><p style="text-align: left"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><strong><em>46- Bediüzzaman'a göre, ahir zamanın büyük Mehdisi ünvanını alacak kişide ve cemaatinde üç vazifenin de yapıldığı görülmelidir</em></strong></span><span style="font-family: 'Times New Roman'">Gerçi her asırda hidayet edici, bir nevi Mehdi ve müceddid geliyor ve gelmiş, fakat herbiri <strong>üç vazifeden birisini bir cihette yapması itibariyle, ahir zamanın Büyük Mehdi ünvanını alamamışlar.</strong>(Emirdağ Lahikası, 260)</span><span style="font-family: 'Times New Roman'">Hem bu <strong>üç vezaifi birden</strong> bir şahısda, yahut cemaatte bu zamanda bulunması ve mükemmel olması ve birbirini cerhetmemesi pek uzak, adeta kabil görülmüyor. Ahir zamanda Al-i Beyt-i Nebevi'nin (A.S.M.) cemaati-i nuraniyesini temsil eden Hazret-i Mehdi'de ve cemaatindeki şahs-ı manevide ancak içtima edebilir. (Kastamonu Lahikası, 139 ve Sikke-i Tasdik-i Gaybi, 156)</span><span style="font-family: 'Times New Roman'"></span></p></span></span></p><p style="text-align: left"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><em><strong>47- Üstad, ahir zamanda zuhur edeceği müjdelenen şahısları herkesin tanıyamayacağını, ancak yakınlarının imanlarının nuru ile tanıyabileceklerini ifade etmiştir</strong></em></span><span style="font-family: 'Times New Roman'">Hz. İsa (A.S) geldiği vakit, herkesin onun İsa olduğunu bilmesi gerekmez. <strong>O'nun yakınları ve ileri gelen kişiler, imanın nuru ile onu tanırlar</strong>. Yoksa açıkça herkes onu tanımayacaktır. (Mektubat, 54)</span><span style="font-family: 'Times New Roman'">Hatta Hazret-i İsa Aleyhisselam'ın nuzulü dahi ve<strong> kendisi İsa Aleyhisselam olduğu, nur-u imanın dikkatiyle bilinir; herkes bilemez.</strong> (Şualar, 487)</span><span style="font-family: 'Times New Roman'"></span></p></span></span></p><p style="text-align: left"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><em><strong>48- Hz. İsa'yı en iyi tanıyacak kişi şüphesiz ki Hz. Mehdi'dir. Bediüzzaman onun talebelerinin sayılarının az olacağı ve küçük bir cemaat olduğunu söylemektedir</strong></em></span><span style="font-family: 'Times New Roman'"><strong>İsa Aleyhisselam'ı nur-u iman ile tanıyan </strong>ve tabi olan cemaat-i ruhaniye-i mücahidinin kemiyeti, Deccal'in mektepçe ve askerce ilmi ve maddi ordularına nispeten çok az ve küçük olmasına işaret ve kinayedir. (Şualar, 495)</span><span style="font-family: 'Times New Roman'"></span></p></span></span></p><p style="text-align: left"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><strong><em>49- Hz. Mehdi ve ahir zamanda zuhur edeceği bildirilen diğer şahısların herkes tarafından tanınamayacağı, ancak imanın nurundan kaynaklanan bir dikkatle tanınabileceği Bediüzzaman tarafından bildirilmiştir</em></strong></span><span style="font-family: 'Times New Roman'">Şimdi Mehdi gibi eşhâsın hakkındaki rivâyâtın ihtilâfâtı ve sırrı şudur ki:</span><span style="font-family: 'Times New Roman'">Ehadîsi tefsir edenler, metn-i Ehadîsi tefsirlerine ve istinbatlarına tatbik etmişler. Meselâ: Merkez-i saltanat o vakit Şam'da veya Medine'de olduğundan, vukuat-ı Mehdiye veya Süfyâniyeyi merkez-i saltanat civarında olan Basra, Kûfe, Şam gibi yerlerde tasavvur ederek öyle tefsir etmişler.</span><span style="font-family: 'Times New Roman'">Hem de o eşhasın şahs-ı mânevîsine veya temsil ettikleri Cemâate âit âsâr-ı azîmeyi o eşhasın zâtlarında tasavvur ederek öyle tefsir etmişler ki, o eşhas-ı hârika çıktıkları vakit bütün halk onları tanıyacak gibi bir şekil vermişler.</span><span style="font-family: 'Times New Roman'">Halbuki demiştik: Bu dünya tecrübe meydanıdır. Akla kapı açılır, fakat ihtiyarı elinden alınmaz. Öyle ise o eşhas, hattâ o müdhiş Deccal dahi çıktığı zaman çokları, hattâ kendisi de bidayeten Deccal olduğunu bilmez. <strong>Belki nur-u îmânın dikkatiyle, o eşhas-ı âhirzaman tanınabilir.</strong></span><span style="font-family: 'Times New Roman'"><strong></strong></span></p></span></span></p><p style="text-align: left"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><strong><em>50- Bediüzzaman, Mehdilik için kendine hüsn-ü zan edenlerin, sadece iman vazifesine göre değerlendirme yaptıklarını, halbuki Mehdi'nin diğer vazifeleri olan 'şeriatı ihya ve hilafeti tatbik' etmesini dikkate almadıkları için yanıldıklarını ifade etmiştir</em></strong></span><span style="font-family: 'Times New Roman'">Bazı ayat-ı kerime ve ehadis-i şerife ahirzamanda gelecek bir müceddid-i ekberi mana-yı işari ile haber veriyorlar. Fakat o gelecek zatın ve cemiyetinin üç vazifesinden en ehemmiyetlisi olan ve zahiren en küçüğü görünen imanı kurtarmak ve hakaik-i imaniyeyi güneş gibi göstermek vazifesini Risale-i Nur ve şakirdlerinin şahs-ı manevisi tam yaptıklarından; <strong>o gelecek zata dair haberleri ve işaretleri, Risale-i Nur'un şahs-ı manevisine hatta bazen tercümanına da tatbike çalışmışlar ve Şeriatı ihya ve hilafeti tatbik olan çok geniş dairede hükmeden bu iki mühim vazifesini nazara almamışlar.</strong> Onların kanaatleri, onların Risale-i Nur'dan istifade cihetinde faidelidir, zarasızdır; fakat Nur'un mesleğindeki ihlasa ve hiçbir şeye alet olmamasına ve dünyevi ve manevi makamatı aramamasına zarar verdiği gibi, Nurların muhafızları her taifenin hususan siyasi taifenin tenkidine ve hücumuna vesile olabilir. (Tılsımlar Mecmuası, 168)</span></p><p></span><p style="text-align: left"></p><p></span><p style="text-align: left"></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Yaþar Gürt, post: 308508, member: 1020882"] [COLOR=#000000][FONT=Times New Roman][LEFT][CENTER][FONT=Times New Roman][B]BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ'YE GÖRE MEHDİ NEDEN GELECEK?[/B][/FONT][/CENTER][FONT=Times New Roman][B]Çünkü,[/B][/FONT][FONT=Times New Roman][B][I]1- Kuran-ı Kerim'in bazı ayetlerinde işaretle, Peygamberimiz'in (sav) hadislerinde de sarahatle Mehdi'nin geleceği müjdelenmiştir[/I][/B][/FONT][FONT=Times New Roman]Bazı ayet-i kerime ve ehadis-i şerife ahir zamanda gelecek bir müceddid-i ekberi mana-yı işari ile haber veriyorlar. (Tılsımlar Mecmuası,168)[/FONT][FONT=Times New Roman] [B][I]2- Allah her yüzyıl bir Müceddid gönderir[/I][/B][/FONT][FONT=Times New Roman]Ashâb-ı Kütüb-i Sitte'den İmam-ı Hâkim'in "Müstedrek"inde ve Ebu Dâvud'un "Kitab-ı Sünen"inde, Beyhaki "Şuab-ı İman"da tahriç buyurdukları: "[B]Her yüz senede bir, Cenab-ı Hak bir müceddid-i din gönderiyor...[/B]" hadis-i şerifine mazhar ve mâsadak ve müzhir-i tam olan Mevlâna eş şehir kutbü'l ârifin, gavsü'l vâsilin, varis-i Muhammedi, kâmilü't tarikatü'l âliyye ve-l müceddidiyye Halidi Zülcenaheyn Kuddise sirruhu... (Barla Lahikası, 119)[/FONT][FONT=Times New Roman]Gerçi [B]her asırda hidayet edici, bir nevi Mehdi ve müceddid geliyor [/B]ve gelmiş, fakat her biri üç vazifeden birisini bir cihette yapması itibariyle, ahir zamanın Büyük Mehdi ünvanını alamamışlar. (Emirdağ Lahikası, 260)[/FONT][FONT=Times New Roman]Baştaki hadis-i şerifin "[B]her yüz sene başında dini tecdid edecek bir müceddidi gönderiyor[/B]" müjdesinin ihbarına muvâzi olarak Hazret-i Mevlana Halid, -ekser ehl i hakikatin tasdikiyle-1200 senesinin yani on ikinci asrın müceddididir. (Barla Lahikası, 120)[/FONT][/LEFT][/FONT][LEFT][/left][/COLOR][LEFT][/LEFT] [INDENT][FONT=Times New Roman][LEFT]Madem[B] tam yüz sene sonra[/B], aynen dört cihette tevafuk ederek [B]Risale-i Nur eczaları aynı vazifeyi görmüş... Kanaat verir ki-nass ı hadis ile-Risale-i Nur tecdid i din hususunda bir müceddid hükmündedir.[/B](Barla Lahikası, 121)[/LEFT][/FONT][LEFT][/LEFT] [FONT=Times New Roman][LEFT]Cenab-ı Hakk; kemal-i rahmetinden, şeriat-ı İslamiyetin edebiyetine bir eser-i himayet olarak, [B]her bir fesad-ı ümmet zamanında bir muhlis veya bir müceddid veya bir halife-i zişan veya bir kutb-u a'zam veya bir mürşid-i ekmel veyahut bir nevi Mehdi hükmünde mübarek zatları göndermiş[/B]; fesadı izale edip milleti ıslah etmiş; Din-i Ahmediyi (A.S.M.) muhafaza etmiş. Madem adeti öyle cereyan ediyor,[B]ahir zamanın en büyük fesadı zamanında, elbette en büyük bir müçtehid, hem en büyük bir müceddid, hem hakim, hem mehdi, hem mürşid, hem kutb-u azam olarak bir zat-ı nuraniyi gönderecek ve o zat da, ehl-i beyt-i Nebeviden olacaktır. [/B]Cenab-ı Hakk, bir dakika zarfında beyn-es-sema vel-arz alemini bulutlarla doldurup boşalttığı gibi, bir saniyede denizin fırtnılarını teskin eder ve bahar içinde bir saatte yaz mevsiminin numunesini ve yazda bir saatte kış fırtınasını icad eden [B]Kadir-i Zülcelal Hz. Mehdi ile de, alem-i İslam'ın zulümatını dağıtabilir. Ve vaadetmiştir, vaadini elbette yapacaktır.[/B]Kudret-i İlahiye noktasında gayet kolaydır. Eğer daire-i esbab ve hikmet-i Rabbaniye noktasında düşünülse, yine o kadar makul ve vukua layıktır ki; Eğer muhbir-i Sadık'tan rivayet olmazsa dahi, herhalde öyle olmak lazım gelir. Ve olacaktır diye ehl-i tefekkür hükmeder." (Mektubat, 411-412)[/LEFT][/FONT][LEFT][/LEFT] [/INDENT][COLOR=#000000][FONT=Times New Roman][LEFT][FONT=Times New Roman][I][B]3- 13. Asrın müceddidi Bediüzzamandır, 14. asrın müceddidi beklenmektedir[/B][/I][/FONT][FONT=Times New Roman]İstikbal-i dünyeviyede [B]1400 sene sonra[/B] gelecek bir hakikati asırlarında karib (yakın) zannetmişler. (Sözler, 318)[/FONT][FONT=Times New Roman]Ta [B]1371 senesinden sonraki[/B] alem-i İslam'ın mukadderatına nazar eden Hutbe-i Şamiye'deki hakikatler... Evet şimdi olmasa da [B]30-40 sene sonra[/B] fen ve hakiki marifet ve medeniyetin mehasini o üç kuvveti tam teçhiz edip, cihazatını verip o dokuz manileri mağlup edip dağıtmak için taharri-i hakikat meyelanını (Hakikati araştırma meyli) ve insaf ve muhabbet-i insaniyeyi o dokuz düşman taifesinin cephesine göndermiş, inşAllah[B]yarım asır sonra[/B] onları darmadağın edecek. (Hutbe-i Şamiye, 25)[/FONT][FONT=Times New Roman] [B][I]4- 14. Asrın müceddidinin Mehdi olduğu bildirilmiştir[/I][/B][/FONT][FONT=Times New Roman]"Şimdi hatıra geldi ki, eğer şeddeli "lamlar" ve "mimler" ikişer sayılsa bundan [B]bir asır sonra[/B] zulümatı dağıtacak zatlar ise, [B]Hazret-i Mehdi'nin Şakirtleri [/B]olabilir." (Şualar, 605)[/FONT][FONT=Times New Roman]"Bu zamanda öyle fevkalade hakim cereyanlar var ki, herşeyi kendi hesabına aldığı için, faraza [B]hakiki beklenilen ve bir asır sonra gelecek o zat dahi[/B] bu zamanda gelse .... (Kastamonu Lahikası, 57)[/FONT][FONT=Times New Roman] [I][B]5-[/B][/I] [B][I]Bediüzzaman, müjdelenmemiş dahi olsa Mehdi'nin gelmesinin adetullaha uygun olduğunu söylemiştir[/I][/B][/FONT][FONT=Times New Roman]...Kadir-i Zülcelal Hz. Mehdi ile de, alem-i İslam'ın zulümatını dağıtabilir. Ve vaadetmiştir, vaadini elbette yapacaktır. Kudret-i İlahiye noktasında gayet kolaydır. Eğer daire-i esbab ve hikmet-i Rabbaniye noktasında düşünülse, yine o kadar makul ve vukua layıktır ki; Eğer muhbir-i Sadık'tan rivayet olmazsa dahi, herhalde öyle olmak lazım gelir. Ve olacaktır diye ehl-i tefekkür hükmeder." (Mektubat, 411-412)[/FONT][FONT=Times New Roman][B][I] 6- Bediüzzaman Mehdi'yi müjdelemiştir[/I][/B][/FONT][FONT=Times New Roman]Ta ahir zamanda, hayatın geniş dairesinde asıl sahipleri, yani Hz. Mehdi ve şakirtleri (talebeleri), Cenab-ı Hakk'ın izniyle gelir, o daireyi genişletir ve o tohumlar sünbüllenir. Bizler de kabrimizde seyredip Allah'a şükrederiz. (Sikke-i Tasdik-i Gaybi, 138 - Kastamonu Lahikası, 72)[/FONT][FONT=Times New Roman]"Şimdi hatıra geldi ki, eğer şeddeli "lamlar" ve "mimler" ikişer sayılsa bundan bir asır sonra zulümatı dağıtacak zatlar ise, Hazret-i Mehdi'nin Şakirtleri olabilir." (Şualar, 605)[/FONT][FONT=Times New Roman] [B][I]7- Bediüzzaman, Mehdi'ye zemin hazırladığını bildirmiştir[/I][/B][/FONT][FONT=Times New Roman]Çok zaman evvel bir ehl-i velayetten (veli şahıstan) işittim ki; o zat, eski velilerin gaybi işaretlerinden istihrac etmiş ve kanaati gelmiş ki: 'Şark tarafından bir nur zuhur edecek (ortaya çıkacak), bidatlar zulümatını (dine sonradan girmiş hurafeleri) dağıtacak. Ben böyle bir nurun zuhuruna çok intizar ettim (gözledim) ve ediyorum. [B]Fakat çiçekler baharda gelir. Öyle kudsi çiçeklere zemin hazır etmek lazım gelir. Ve anladık ki, bu hizmetimizle o nurani zatlara zemin izhar ediyoruz (hazırlıyoruz).[/B] (Sikke-i Tasdik-i Gaybi, 189)[/FONT][FONT=Times New Roman] [I][B]8- Ümmetin fesadı zamanlarında Allah her zaman bir müceddid, bir halife göndermiştir[/B][/I][/FONT][FONT=Times New Roman]..Cenab-ı Hakk; kemal-i rahmetinden, şeriat-ı İslamiyetin ebediyetine bir eser-i himayet olarak, [B]her bir fesad-ı ümmet zamanında bir muhlis veya bir müceddid veya bir halife-i zişan veya bir kutb-u a'zam veya bir mürşid-i ekmel veyahut bir nevi Mehdi hükmünde mübarek zatları göndermiş[/B]; fesadı izale edip milleti ıslah etmiş; Din-i Ahmediyi (A.S.M.) muhafaza etmiş.. (Mektubat, 411-412)[/FONT][FONT=Times New Roman][I][B] 9- Ahir zamanın en büyük fesadı zamanında da Allah en büyük müceddid olarak Mehdi'yi gönderecektir[/B][/I][/FONT][FONT=Times New Roman]..Madem adeti öyle cereyan ediyor,[B] ahir zamanın en büyük fesadı zamanında, elbette en büyük bir müçtehid, hem en büyük bir müceddid, hem hakim, hem mehdi, hem mürşid, hem kutb-u azam olarak bir zat-ı nuraniyi gönderecek ve o zat da, ehl-i beyt-i Nebevi'den olacaktır..[/B] Kadir-i Zülcelal Hz. Mehdi ile de, alem-i İslam'ın zulümatını dağıtabilir. Ve vaadetmiştir, vaadini elbette yapacaktır. (Mektubat, 411-412)[/FONT][FONT=Times New Roman] [B][I]10- Yeryüzündeki Müslümanların başında bir emir, bir halife, bir müçtehid yoktur ve dağınık durumdadırlar.[/I][/B][/FONT][FONT=Times New Roman]..Ahir zamanın en büyük fesadı zamanında, elbette en büyük bir müçtehid, hem en büyük bir müceddid, hem hakim, hem mehdi, hem mürşid, hem kutb-u azam olarak bir zat-ı nuraniyi gönderecek ve o zat da, ehl-i beyt-i Nebeviden olacaktır. Cenab-ı Hakk, bir dakika zarfında beyn-es-sema vel-arz alemini bulutlarla doldurup boşalttığı gibi, bir saniyede denizin fırtınalarını teskin eder ve bahar içinde bir saatte yaz mevsiminin numunesini ve yazda bir saatte kış fırtınasını icad eden Kadir-i Zülcelal Hz. Mehdi ile de, alem-i İslam'ın zulümatını dağıtabilir. Ve vaadetmiştir, vaadini elbette yapacaktır..(Mektubat, 411-412)[/FONT][FONT=Times New Roman] [I][B]11- Bediüzzaman, şu an zulüm gören ve mağlup görünümünde olan Müslümanların galip olacağını, tarihini vererek müjdelemiştir[/B][/I][/FONT][FONT=Times New Roman]Ta [B][I]1371 senesinden sonraki[/I][/B] alem-i İslam'ın mukadderatına nazar eden Hutbe-i Şamiye'deki hakikatler... Evet şimdi olmasa da [B][I]30-40 sene sonra[/I][/B] fen ve hakiki marifet ve medeniyetin mehasini o üç kuvveti tam teçhiz edip, cihazatını verip o dokuz manileri mağlup edip dağıtmak için taharri-i hakikat meyelanını (Hakikati araştırma meyli) ve insaf ve muhabbet-i insaniyeyi o dokuz düşman taifesinin cephesine göndermiş, inşaAllah [B][I]yarım asır sonra[/I][/B] onları darmadağın edecek. (Hutbe-i Şamiye, 25)[/FONT][FONT=Times New Roman] [B][I]12- Bediüzzaman, hizmetinin Mehdi'ye yönelik bir hazırlık anlamında olduğunu ifade etmiştir[/I][/B][/FONT][FONT=Times New Roman]..Fakat çiçekler baharda gelir. Öyle kudsi çiçeklere zemin hazır etmek lazım gelir. [B]Ve anladık ki, bu hizmetimizle o nurani zatlara zemin izhar ediyoruz (hazırlıyoruz).[/B](Sikke-i Tasdik-i Gaybi, 189)[/FONT][FONT=Times New Roman] [B][I]13- Bediüzzaman, halen mevcut olan bidatlar zulümatını dağıtacak bir zatı gözlediğini söylemiştir[/I][/B][/FONT][FONT=Times New Roman]Çok zaman evvel bir ehl-i velayetten (veli şahıstan) işittim ki; o zat, eski velilerin gaybi işaretlerinden istihrac etmiş ve kanaati gelmiş ki: [B]'Şark tarafından bir nur zuhur edecek (ortaya çıkacak), bidatlar zulümatını (dine sonradan girmiş hurafeleri) dağıtacak.' Ben böyle bir nurun zuhuruna çok intizar ettim (gözledim) ve ediyorum. [/B](Sikke-i Tasdik-i Gaybi, 189)[/FONT][FONT=Times New Roman] [B][I]14- Günümüze kadar etkisini sürdüren maddeciliği ve felsefeleri tam susturacak tarzda imani bir çalışmayı yapacak zatın Mehdi ve bu çalışmanın onun 1. vazifesi olacağını Bediüzzaman bildirmiştir[/I][/B][/FONT][FONT=Times New Roman]Ümmetin beklediği, ahir zamanda gelecek zatın üç vazifesinden en mühimi ve en büyüğü ve en kıymetdarı olan [B]iman-ı tahkikiyi neşr ve ehl-i imanı delaletten kurtarmak.[/B](Sikke-i Tasdik-i Gaybi, 9)[/FONT][FONT=Times New Roman]Birincisi: Fen ve felsefenin tasallutiyle ve maddiyun ve tabiiyyun taunu, beşer içine intiçar etmesiyle, herşeyden evvel [B]felsefeyi ve maddiyun fikrini tam susturacak[/B] bir tarzda[B] imanı kurtarmak[/B]tır. [B]Ehl-i imanı dalâletten muhafaza etmek...[/B] (Emirdağ Lahikası, 259)[/FONT][FONT=Times New Roman][I][B] 15- Dünyada yalnız imani değil, birçok alanda çalışma yapacak kişinin de Mehdi olacağı Bediüzzaman tarafından söylenmiştir[/B][/I][/FONT][FONT=Times New Roman]Büyük Hz. Mehdi'nin çok vazifeleri var. Ve [B]siyaset aleminde, diyanet aleminde, saltanat aleminde, cihad aleminde.[/B] (Şualar, 456)[/FONT][FONT=Times New Roman] [I][B]16- Bediüzzaman, birçok alanda çalışma yapma özelliğinin sadece Hz. Mehdi'de birleşeceğini ifade etmiştir[/B][/I][/FONT][FONT=Times New Roman]Hem [B]bu üç vezaifi birden[/B] bir şahısda, yahut cemaatte bu zamanda bulunması ve mükemmel olması ve birbirini cerhetmemesi pek uzak, adeta kabil görülmüyor. Ahir zamanda Al-i Beyt-i Nebevi'nin (A.S.M.) cemaati-i nuraniyesini temsil eden Hazret-i Mehdi'de ve cemaatindeki şahs-ı manevide ancak içtima edebilir. (Kastamonu Lahikası, 139 ve Sikke-i Tasdik-i Gaybi, 156)[/FONT][FONT=Times New Roman] [B][I]17- Üstad, Mehdi'nin ikinci vazifesinin İslam'ın hükümlerini hayata geçirmek olduğunu ifade etmiştir[/I][/B][/FONT][FONT=Times New Roman]İkinci Vazifesi: Hilafet i Muhammediye (A.S.M.) ünvanı ile [B]şeair-i İslamiyeyi ihya etmektir[/B]. (Emirdağ Lahikası, 259)[/FONT][FONT=Times New Roman] [B][I]18- Bediüzzaman'a göre Mehdi henüz oluşmamış olan İslam Birliği'ni kuracaktır[/I][/B][/FONT][FONT=Times New Roman]İkinci Vazifesi: Hilafet i Muhammediye (A.S.M.) ünvanı ile [B]şeair-i İslamiyeyi ihya etmektir. Alem-i İslâmın vahdetini nokta-i istinad edip[/B] beşeriyeti maddi ve mânevi tehlikelerden ve gadab-ı İlâhi'den kurtarmaktır. (Emirdağ Lahikası, 259)[/FONT][FONT=Times New Roman] [I][B]19- Mehdi dünyada şu an halifesi olmayan Müslümanların halifesi olacaktır[/B][/I][/FONT][FONT=Times New Roman]İkinci Vazifesi: [B]Hilafet i Muhammediye (A.S.M.) ünvanı[/B] ile şeair-i İslamiyeyi ihya etmektir.[/FONT][FONT=Times New Roman] [B][I]20- Mehdi şu an büyük karmaşa içinde olan insanlığı maddi, manevi tehlikelerden ve İlahi gazaptan kurtaracaktır[/I][/B][/FONT][FONT=Times New Roman]Alem-i İslâmın vahdetini nokta-i istinad edip [B]beşeriyeti maddi ve mânevi tehlikelerden ve gadab-ı İlâhi'den kurtarmaktır.[/B] (Emirdağ Lahikası, 259)[/FONT][FONT=Times New Roman] [B][I]21- Üstadın ifadesiyle Mehdi'nin milyonlarca kişiden oluşan orduları olacaktır[/I][/B][/FONT][FONT=Times New Roman]Alem-i İslâmın vahdetini nokta-i istinad edip beşeriyeti maddi ve mânevi tehlikelerden ve gadab-ı İlâhi'den kurtarmaktır. [B]Bu vazifenin, nokta-i istinadı ve hadimleri, milyonlarla efradı bulunan ordular lazımdır.[/B] (Emirdağ Lahikası, 259)[/FONT][FONT=Times New Roman] [B][I]22- Bediüzzaman, Mehdi'nin şeriatı icra ve tatbik edeceğini, yani toplumlarda İslam'ın hükümlerini uygulayacağını söylemiştir.[/I][/B][/FONT][FONT=Times New Roman]O zatın ikinci vazifesi, [B]şeriatı icra ve tatbik etmektir[/B]. (Sikke-i Tasdik-i Gaybi, 9)[/FONT][FONT=Times New Roman] [B][I]23- Üstad, Mehdi'nin çok geniş maddi imkanlara sahip olarak İslam Birliği'ni oluşturup, şeriatı icra ve tatbik edeceğini bildirmiştir[/I][/B][/FONT][FONT=Times New Roman]Birinci vazife maddi kuvvetle değil, belki kuvvetli itikad ve ihlas ve sadakatle olduğu halde, bu [B]ikinci vazife gayet büyük maddi bir kuvvet[/B] lazım ki, o ikinci vazife tatbik edilebilsin. (Sikke-i Tasdik-i Gaybi, 9)[/FONT][FONT=Times New Roman] [B][I]24- Semavi dinlerin hepsinin beklediği Hz. İsa'nın gelişi ile birlikte, İsevilerin Hz. Mehdi ile ittifak yapıp Kuran'a tabi olacaklarını Üstad bildirmiştir[/I][/B][/FONT][FONT=Times New Roman]O zatın üçüncü vazifesi, Hilafet-i İslamiyeyi İttihad-ı İslam'a bina ederek, [I][B]İsevi ruhanileriyle ittifak edip din-i İslam'a hizmet etmektir.[/B][/I] (Sikke-i Tasdik-i Gaybi, 9)[/FONT][FONT=Times New Roman] [B][I]25- Bediüzzaman, Hıristiyanlığın Kuran'a tabi olması ile dünya çok geniş çapta ve görkemli gelişmelere sahne olacağını söylemiştir[/I][/B][/FONT][FONT=Times New Roman]Birinci vazife, o vazifeden üç dört derece daha ziyade kıymetdardır, fakat o [B]ikinci, üçüncü vazifeler pek parlak ve çok geniş bir dairede ve şa'şaalı bir tarzda[/B]olduğundan umumun ve avamın nazarında daha ehemmiyetli görünüyorlar. (Sikke-i Tasdik-i Gaybi, 9)[/FONT][FONT=Times New Roman] [B][I]26- Üstad, Mehdi'nin büyük bir saltanat sahibi olacağını müjdelemiştir[/I][/B][/FONT][FONT=Times New Roman]Bu vazife, pek [B]büyük bir saltanat[/B] ve kuvvet ve milyonlar fedakarlarla tatbik edilebilir. (Sikke-i Tasdik-i Gaybi, 9)[/FONT][FONT=Times New Roman] [I][B]27- Bediüzzaman, Hz. Mehdi'ye bütün müminler, ulemalar, evliyalar ve peygamberimizin (sav) soyundan olan seyyidler cemaati iltihak edip tabi olacaklardır demiştir[/B][/I][/FONT][FONT=Times New Roman]Üçüncü Vazifesi: İnkılâbat-ı zamaniye ile çok ahkâm-ı Kur'aniye'nin zedelenmesiyle ve Şeriat ı Muhammediye'nin (A.S.M.) kanunları bir derece ta'tile uğramasiyle o zat, [B]bütün ehl-i imanın[/B] mânevi yardımlariyle ve ittihad-ı İslâm'ın muavenetiyle ve [B]bütün ulema ve evliyanın[/B] ve bilhassa [B]Al-i Beyt'in neslinden her asırda kuvvetli ve kesretli bulunan milyonlar fedakâr seyyidlerin iltihaklariyle [/B]o vazife-i uzmâyı yapmaya çalışır. (Emirdağ Lahikası, 260)[/FONT][FONT=Times New Roman] [B][I]28- Kendi dönemi dahil, daha önce gelmiş-geçmiş müceddidlerin hiçbirinin neden müjdelenen Mehdi olmadığını Bediüzzaman izah etmiştir[/I][/B][/FONT][FONT=Times New Roman]Gerçi her asırda hidayet edici, bir nevi Mehdi ve müceddid geliyor ve gelmiş, fakat her biri üç vazifeden birisini bir cihette yapması itibariyle, ahir zamanın Büyük Mehdi ünvanını alamamışlar. (Emirdağ Lahikası, 260)[/FONT][FONT=Times New Roman] [B][I]29- Şimdiye kadar gelen müceddidler yalnızca iman çalışmasını bir yönüyle yapmışlardır. Bediüzzaman, bahsettiği üç vazifeyi de ancak Mehdi'nin yapacağını bildirmiştir[/I][/B][/FONT][FONT=Times New Roman]Hem [B]bu üç vezaifi birden[/B] bir şahısda, yahut cemaatte bu zamanda bulunması ve mükemmel olması ve birbirini cerhetmemesi pek uzak, adeta kabil görülmüyor. Ahir zamanda Al-i Beyt-i Nebevi'nin (A.S.M.) cemaati-i nuraniyesini temsil eden [B]Hazret-i Mehdi'de ve cemaatindeki şahs-ı manevide ancak içtima edebilir.[/B] (Kastamonu Lahikası, 139 ve Sikke-i Tasdik-i Gaybi, 156)[/FONT][FONT=Times New Roman] [I][B]30- Üstad, bazı kimselerin, 'Mehdi eskiden çıkmıştır' tarzındaki yanlış inanışlarının sebebini izah etmiş ve beklenen Mehdi ile karıştırdıklarını ifade etmiştir[/B][/I][/FONT][FONT=Times New Roman]"Rivayetlerde, ahir zamanın alametlerinden olan ve al-i beyt-i nebeviden Hazret-i Mehdi'nin hakkında ayrı ayrı haberler var. Hatta bir kısım ehl-i ilim ve ehl-i velayet, eskide onun çıkmasına hükmetmişler.[/FONT][FONT=Times New Roman]Allahu a'lem bissevab, bu ayrı ayrı rivayetlerin bir te'vili şudur ki: Büyük Mehdi'nin çok vazifeleri var. Ve siyaset aleminde, diyanet aleminde, saltanat aleminde, cihad alemindeki çok dairelerde icraatları olduğu gibi, her bir asır me'yusiyet vaktinde, kuvve-i maneviyesini te'yid edecek bir nevi Mehdi'ye veyahud Mehdi'nin onların imdadına o vakitte gelmek ihtimaline muhtaç olduğundan; rahmet-i İlahiyye ile her devirde belki her asırda bir nevi Mehdi Al-i Beyt-ten çıkmış, ceddinin şeriatını muhafaza ve sünnetini ihya etmiş. Mesela: Nakşibend ve aktab-ı erbaa ve on iki imam gibi [B]büyük Mehdi'nin bir kısım vazifelerini icra eden zatlar [/B]dahi, Mehdi hakkında gelen rivayetlerde, medar-i nazar Muhammed Aleyhissalatü Vesselam olduğundan rivayetler ihtilaf ederek, bir kısım ehl-i hakikat demiş: "Eskide çıkmış." Her ne ise... (Şualar, 456)[/FONT][FONT=Times New Roman] [B][I]31- Mehdi'nin Ehl-i Beytten biri olarak Ahir zamanda çıkması, "hem zaruri bir durumdur, hem de toplumsal hayatın kanunlarının bir gereğidir" der Bediüzzaman[/I][/B][/FONT][FONT=Times New Roman]Evet yüzer kudsi kahramanları yetiştiren ve binler manevi kumandanları ümmetin başına geçiren ve hakikat-i Kur'aniyenin mayası ile ve imanın nuriyle ve İslamiyetin şerefiyle beslenen, tekemmül eden A-li Beyt, elbette ahir zamanda [B]şeriat-i Muhammediyeyi ve hakikat-i Furkaniyeyi ve sünnet-i Ahmediyeyi (A.S.M.) ihya ile, ilan ve icra ile[/B], başkumandanları olan "[B]Büyük Mehdi[/B]" nin kemal-i adaletini ve hakkaniyetini dünyaya göstermeleri gayet makul olmakla beraber, gayet lazım ve [B]zaruri[/B] ve hayat-i içtimaiye-i insaniyedeki düsturların muktezasıdır..." (Şualar, 456)[/FONT][FONT=Times New Roman] [B][I]32- Bediüzzaman, Hz. İsa'nın semavi nuzulünün kesin olduğunu bildirdiğine göre, Hz. İsa geldiğinde kiminle ittifak yapacaktır, o anda Müslümanların başında kim olacaktır? Rivayetler ve Bediüzzaman bu şahsın Mehdi olduğunu söylemektedir[/I][/B][/FONT][FONT=Times New Roman]Evet, hadis-i şerifin ifadesiyle [B]Hazret-i İsa'nın semavi nuzulü kat'i olmakla beraber[/B]; mânâ-yı işârisiyle-başka hakikatları ifade ettiği gibi bu hakikata da mu'cizane işaret ediyor. (Kastamonu Lahikası, 50)[/FONT][FONT=Times New Roman]Şahs-ı İsa Aleyhisselam'ın kılıncı ile maktül olan şahs-ı Deccal'ın teşkil ettiği dehşetli maddiyunluk ve dinsizliğin azametli heykeli ve şahs-ı manevisini mahvedecek ancak İsevi ruhanileridir ki; o ruhaniler din-i İsevi'nin hakikatını hakikat-ı İslamiye ile mezcederek o kuvvetle onu dağıtacak, mânen öldürecek. Hattâ, "[B]Hazret-i İsa Aleyhisselam gelir, Hz. Mehdi'ye namazda iktida eder, tâbi olur[/B]." diye rivâyeti bu ittifaka ve hakikat-ı Kurâniye'nin matbuiyetine ve hakimiyetine işaret eder. (Şualar, 493)[/FONT][FONT=Times New Roman] [B][I]33- Hıristiyanlık dininin üçleme ve başka batıl ve hurafelerden arınacağı Bediüzzaman tarafından ifade edilmiştir. Böyle bir gelişme henüz gerçekleşmemiş, beklenmektedir[/I][/B][/FONT][FONT=Times New Roman].. Hal-i hazır Hıristiyanlık dini o hakikata karşı tasaffi edecek, hurafattan ve tahrifattan sıyrılacak .. (Mektubat 53-54)[/FONT][FONT=Times New Roman] [B][I]34- Hurafelerden arınan, saflaşan Hıristiyanlık dini, hak din olan İslam'a dönüşüp, İslam'a tabi olacaktır. Üstadın, rivayetlere göre aktardığı bu gerçek, henüz yaşanmamış ve beklenilen olağanüstü bir gelişmedir[/I][/B][/FONT][FONT=Times New Roman].. Hıristiyanlık bir nevi İslamiyet'e inkilab edecektir... Ve Kur'an'a iktida ederek, o İsevilik şahsı manevisi tabi; ve İslamiyet, metbu makamında kalacak. (Mektubat 53-54)[/FONT][FONT=Times New Roman][I][B]35- İslamiyet ve ona tabi olan Hıristiyanlık ittifak edip büyük güç kazanarak dinsizlik akımını mağlup edeceklerdir. Dünyanın çehresini değiştirecek bu gelişme, henüz yaşanmamış ve beklenmektedir[/B][/I][/FONT][FONT=Times New Roman]..Din-i hak, bu iltihak neticesinde azim bir kuvvet bulacaktır. Dinsizlik cereyanına karsı ayrı ayrı iken mağlub olan İsevilik ve İslamiyet; ittihad neticesinde, dinsizlik cereyanına galebe edip dağıtacak.. (Mektubat 53-54)[/FONT][FONT=Times New Roman] [I][B]36- Bu ittifakın başına da Hz. İsa geçecektir. Hıristiyanların da beklediği Hz. İsa'nın nuzulü ve ittifak ile gelen bu neticeler yaşanmadığına göre, Bediüzzaman'ın yaşanacağını söylediği bu gelişmeler beklenmektedir[/B][/I][/FONT][FONT=Times New Roman].. İttihad neticesinde, dinsizlik cereyanına galebe edip dağıtacak istidadında iken [B]alem-i semavatta cism-i beşerisiyle bulunan şahs-ı İsa Aleyhisselam, o din-i hak cereyanının başına geçeceğini[/B] bir Muhbir-i Sadık, bir Kadir-i Külli Şey'in va'dine istinad ederek haber vermiştir. Madem haber vermiş, haktır; madem Kadir-i Külli Sey' va'detmiş elbette yapacaktır ... (Mektubat, 53-54)[/FONT][FONT=Times New Roman] [I][B]37- Dinsizlik akımı etkisini sürdürdüğüne göre, iki din ittifak etmediğine göre, hak dinin kuvvet bulmasını gerçekleştirecek olan iki mübarek zat olan Hz. Mehdi ve Hz. İsa'nın gelmeleri beklenmektedir[/B][/I][/FONT][FONT=Times New Roman]Şahs-ı İsa Aleyhisselam'ın kılıncı ile maktül olan şahs-ı Deccal'ın teşkil ettiği dehşetli maddiyunluk ve dinsizliğin azametli heykeli ve şahs-ı manevisini mahvedecek ancak İsevi ruhanileridir ki; o ruhaniler din-i İsevi'nin hakikatını hakikat-ı İslamiye ile mezcederek o kuvvetle onu dağıtacak, mânen öldürecek. Hattâ, "[B]Hazret-i İsa Aleyhisselam gelir, Hz. Mehdi'ye namazda iktida eder, tâbi olur[/B]." diye rivâyeti bu ittifaka ve hakikat-ı Kurâniye'nin matbuiyetine ve hakimiyetine işaret eder. (Şualar, 493)[/FONT][FONT=Times New Roman] [B][I]38- İslam'ın, bu gelişmelerle birlikte dünyaya hakim olacağı müjdelendiğine göre, Müslümanların bunu ve bunun gerçekleşmesine vesile olacak Hz. Mehdi'nin zuhurunu, Bediüzzaman gibi gözlüyor olmaları doğru olanıdır[/I][/B][/FONT][FONT=Times New Roman]Allahu a'lem bissevab, bu ayrı ayrı rivayetlerin bir te'vili şudur ki: Büyük Mehdi'nin çok vazifeleri var. Ve siyaset aleminde, diyanet aleminde, saltanat aleminde, cihad alemindeki çok dairelerde icraatları olduğu gibi, her bir asır me'yusiyet vaktinde, kuvve-i maneviyesini te'yid edecek bir nevi Mehdi'ye veyahud Mehdi'nin onların imdadına o vakitte gelmek ihtimaline muhtaç olduğundan; rahmet-i İlahiyye ile her devirde belki her asırda bir nevi Mehdi Al-i Beyt-ten çıkmış, ceddinin şeriatını muhafaza ve sünnetini ihya etmiş. Mesela: Nakşibend ve aktab-ı erbaa ve on iki imam gibi büyük Mehdi'nin bir kısım vazifelerini icra eden zatlar dahi, Mehdi hakkında gelen rivayetlerde, medar-i nazar Muhammed Aleyhissalatü Vesselam olduğundan rivayetler ihtilaf ederek, bir kısım ehl-i hakikat demiş: "Eskide çıkmış." Her ne ise...[/FONT][FONT=Times New Roman]Evet yüzer kudsi kahramanları yetiştiren ve binler manevi kumandanları ümmetin başına geçiren ve hakikat-i Kur'aniyenin mayası ile ve imanın nuriyle ve İslamiyetin şerefiyle beslenen, tekemmül eden A-li Beyt, elbette ahir zamanda şeriat-i Muhammediyeyi ve hakikat-i Furkaniyeyi ve sünnet-i Ahmediyeyi (A.S.M.) ihya ile, ilan ve icra ile, başkumandanları olan "Büyük Mehdi" nin kemal-i adaletini ve hakkaniyetini dünyaya göstermeleri gayet makul olmakla beraber, gayet lazım ve zaruri ve hayat-i içtimaiye-i insaniyedeki düsturların muktezasıdır..." (Şualar, 456)[/FONT][FONT=Times New Roman] [I][B]39- Kuran'ın hakikatleri henüz ihya edilmemiştir. Bediüzzaman'ın tabiriyle bir nev'i ta'tile uğrayan Kuran'ın hükümleri, Hz. Mehdi tarafından ihya edilecektir.[/B][/I][/FONT][FONT=Times New Roman]Üçüncü Vazifesi: İnkılâbat-ı zamaniye ile çok ahkâm-ı Kur'aniye'nin zedelenmesiyle ve Şeriat ı Muhammediye'nin (A.S.M.) kanunları bir derece ta'tile uğramasiyle o zat, [B]bütün ehl-i imanın[/B] mânevi yardımlariyle ve [B]ittihad-ı İslâm'ın[/B] muavenetiyle ve [B]bütün ulema ve evliyanın[/B] ve bilhassa [B]Al-i Beyt'in neslinden her asırda kuvvetli ve kesretli bulunan milyonlar fedakâr seyyidlerin[/B] iltihaklariyle o vazife-i uzmâyı yapmaya çalışır. (Emirdağ Lahikası, 260)[/FONT][FONT=Times New Roman].. Şeriat-i Muhammediyeyi ve hakikat-i Furkaniyeyi ve sünnet-i Ahmediyeyi (A.S.M.) ihya ile, ilan ve icra ile, başkumandanları olan "[B]Büyük Mehdi[/B]" nin kemal-i adaletini ve hakkaniyetini dünyaya göstermeleri gayet makul olmakla beraber, gayet lazım ve zaruri ve hayat-i içtimaiye-i insaniyedeki düsturların muktezasıdır..." (Şualar, 456)[/FONT][FONT=Times New Roman] [I][B]40- Kuran'ın hükümleri Mehdi tarafından icra edilecektir.[/B][/I][/FONT][FONT=Times New Roman].. Şeriat-i Muhammediyeyi ve hakikat-i Furkaniyeyi ve sünnet-i Ahmediyeyi (A.S.M.) ihya ile, ilan ve icra ile, başkumandanları olan "[B]Büyük Mehdi[/B]" nin kemal-i adaletini ve hakkaniyetini dünyaya göstermeleri gayet makul olmakla beraber, gayet lazım ve zaruri ve hayat-i içtimaiye-i insaniyedeki düsturların muktezasıdır..." (Şualar, 456)[/FONT][FONT=Times New Roman]O zatın ikinci vazifesi, [B]şeriatı icra ve tatbik etmektir[/B]. Birinci vazife maddi kuvvetle değil, belki kuvvetli itikad ve ihlas ve sadakatle olduğu halde, bu ikinci vazife [B]gayet büyük maddi bir kuvvet lazım ki[/B], o ikinci vazife tatbik edilebilsin. (Sikke-i Tasdik-i Gaybi, 9)[/FONT][FONT=Times New Roman] [I][B]41- Mehdi ve talebeleri geldiğinde üstad kendisinin hayatta olmayacağını, vefat etmiş olacağını vurgulamıştır[/B][/I][/FONT][FONT=Times New Roman]Ta ahir zamanda, hayatın geniş dairesinde asıl sahipleri, yani Hz. Mehdi ve şakirtleri (talebeleri), Cenab-ı Hakk'ın izniyle gelir, o daireyi genişletir ve o tohumlar sünbüllenir.[B]Bizler de kabrimizde seyredip[/B] Allah'a şükrederiz. (Sikke-i Tasdik-i Gaybi, 138 - Kastamonu Lahikası, 72)[/FONT][FONT=Times New Roman] [B][I]42- Bediüzzaman, hizmetiyle yaşadığı ülke ve yaşadığı yere yakın bölgelerdeki insanlara hizmetini ulaştırabilmiş, ancak Mehdi'nin İslam aleminin birliğini dayanak noktası alarak, etkisini tüm insanlığa ulaştıracağını söylemiştir[/I][/B][/FONT][FONT=Times New Roman]İkinci Vazifesi: Hilafet i Muhammediye (A.S.M.) ünvanı ile şeair-i İslamiyeyi ihya etmektir. Alem-i İslâmın vahdetini nokta-i istinad edip beşeriyeti maddi ve mânevi tehlikelerden ve gadab-ı İlâhi'den kurtarmaktır. Bu vazifenin, nokta-i istinadı ve hadimleri, milyonlarla efradı bulunan ordular lazımdır. (Emirdağ Lahikası, 259)[/FONT][FONT=Times New Roman] [I][B]43- Bediüzzaman, Mehdi'nin kendisinin komutanı, kendisinin de onun bir eri bir askeri olduğunu ifade etmiştir.[/B][/I][/FONT][FONT=Times New Roman]O ileride gelecek acib şahsın bir hizmetkarı ve ona yer hazır edecek bir dümdarı ve [B]o büyük kumandanın pişdâr bir neferi [/B]olduğumu zannediyorum. (Barla Lahikası, 162)[/FONT][FONT=Times New Roman] [I][B]44- Bediüzzaman kendisinin "seyyid" olmadığına, Mehdi'nin ise "seyyid" olacağına özellikle dikkat çekmiştir[/B][/I][/FONT][FONT=Times New Roman]"Ben, kendimi seyyid bilemiyorum. Bu zamanda nesiller bilinmiyor. Halbuki âhir zamanın o büyük şahsı, Âl-i Beyt'ten olacaktır." (Emirdağ Lahikası, 247-250)[/FONT][FONT=Times New Roman] [I][B]45- Bediüzzaman, kendi talebelerinin Risale-i Nurları ve kendisini hata ederek Mehdi zannettiklerini ve yanıldıklarını ifade etmiştir[/B][/I][/FONT][FONT=Times New Roman]... Risale-i Nur'un şahs-ı manevisini haklı olarak Hz. Mehdi telakki ediyorlar. O şahs-ı manevinin de bir mümessili, Nur şakirdlerinin tesanüdünden gelen bir şahs-ı manevisi ve o şahs-ı maneviden bir nevi mümessili olan biçare tercümanını zannettiklerinden, bazen o ismi O'na veriyorlar. Gerçi [B]bu, bir iltibas ve bir sehivdir, fakat onda mes'ul değiller[/B]. (Tılsımlar Mecmuası, 201)[/FONT][FONT=Times New Roman] [B][I]46- Bediüzzaman'a göre, ahir zamanın büyük Mehdisi ünvanını alacak kişide ve cemaatinde üç vazifenin de yapıldığı görülmelidir[/I][/B][/FONT][FONT=Times New Roman]Gerçi her asırda hidayet edici, bir nevi Mehdi ve müceddid geliyor ve gelmiş, fakat herbiri [B]üç vazifeden birisini bir cihette yapması itibariyle, ahir zamanın Büyük Mehdi ünvanını alamamışlar.[/B](Emirdağ Lahikası, 260)[/FONT][FONT=Times New Roman]Hem bu [B]üç vezaifi birden[/B] bir şahısda, yahut cemaatte bu zamanda bulunması ve mükemmel olması ve birbirini cerhetmemesi pek uzak, adeta kabil görülmüyor. Ahir zamanda Al-i Beyt-i Nebevi'nin (A.S.M.) cemaati-i nuraniyesini temsil eden Hazret-i Mehdi'de ve cemaatindeki şahs-ı manevide ancak içtima edebilir. (Kastamonu Lahikası, 139 ve Sikke-i Tasdik-i Gaybi, 156)[/FONT][FONT=Times New Roman] [I][B]47- Üstad, ahir zamanda zuhur edeceği müjdelenen şahısları herkesin tanıyamayacağını, ancak yakınlarının imanlarının nuru ile tanıyabileceklerini ifade etmiştir[/B][/I][/FONT][FONT=Times New Roman]Hz. İsa (A.S) geldiği vakit, herkesin onun İsa olduğunu bilmesi gerekmez. [B]O'nun yakınları ve ileri gelen kişiler, imanın nuru ile onu tanırlar[/B]. Yoksa açıkça herkes onu tanımayacaktır. (Mektubat, 54)[/FONT][FONT=Times New Roman]Hatta Hazret-i İsa Aleyhisselam'ın nuzulü dahi ve[B] kendisi İsa Aleyhisselam olduğu, nur-u imanın dikkatiyle bilinir; herkes bilemez.[/B] (Şualar, 487)[/FONT][FONT=Times New Roman] [I][B]48- Hz. İsa'yı en iyi tanıyacak kişi şüphesiz ki Hz. Mehdi'dir. Bediüzzaman onun talebelerinin sayılarının az olacağı ve küçük bir cemaat olduğunu söylemektedir[/B][/I][/FONT][FONT=Times New Roman][B]İsa Aleyhisselam'ı nur-u iman ile tanıyan [/B]ve tabi olan cemaat-i ruhaniye-i mücahidinin kemiyeti, Deccal'in mektepçe ve askerce ilmi ve maddi ordularına nispeten çok az ve küçük olmasına işaret ve kinayedir. (Şualar, 495)[/FONT][FONT=Times New Roman] [B][I]49- Hz. Mehdi ve ahir zamanda zuhur edeceği bildirilen diğer şahısların herkes tarafından tanınamayacağı, ancak imanın nurundan kaynaklanan bir dikkatle tanınabileceği Bediüzzaman tarafından bildirilmiştir[/I][/B][/FONT][FONT=Times New Roman]Şimdi Mehdi gibi eşhâsın hakkındaki rivâyâtın ihtilâfâtı ve sırrı şudur ki:[/FONT][FONT=Times New Roman]Ehadîsi tefsir edenler, metn-i Ehadîsi tefsirlerine ve istinbatlarına tatbik etmişler. Meselâ: Merkez-i saltanat o vakit Şam'da veya Medine'de olduğundan, vukuat-ı Mehdiye veya Süfyâniyeyi merkez-i saltanat civarında olan Basra, Kûfe, Şam gibi yerlerde tasavvur ederek öyle tefsir etmişler.[/FONT][FONT=Times New Roman]Hem de o eşhasın şahs-ı mânevîsine veya temsil ettikleri Cemâate âit âsâr-ı azîmeyi o eşhasın zâtlarında tasavvur ederek öyle tefsir etmişler ki, o eşhas-ı hârika çıktıkları vakit bütün halk onları tanıyacak gibi bir şekil vermişler.[/FONT][FONT=Times New Roman]Halbuki demiştik: Bu dünya tecrübe meydanıdır. Akla kapı açılır, fakat ihtiyarı elinden alınmaz. Öyle ise o eşhas, hattâ o müdhiş Deccal dahi çıktığı zaman çokları, hattâ kendisi de bidayeten Deccal olduğunu bilmez. [B]Belki nur-u îmânın dikkatiyle, o eşhas-ı âhirzaman tanınabilir.[/B][/FONT][FONT=Times New Roman][B] [I]50- Bediüzzaman, Mehdilik için kendine hüsn-ü zan edenlerin, sadece iman vazifesine göre değerlendirme yaptıklarını, halbuki Mehdi'nin diğer vazifeleri olan 'şeriatı ihya ve hilafeti tatbik' etmesini dikkate almadıkları için yanıldıklarını ifade etmiştir[/I][/B][/FONT][FONT=Times New Roman]Bazı ayat-ı kerime ve ehadis-i şerife ahirzamanda gelecek bir müceddid-i ekberi mana-yı işari ile haber veriyorlar. Fakat o gelecek zatın ve cemiyetinin üç vazifesinden en ehemmiyetlisi olan ve zahiren en küçüğü görünen imanı kurtarmak ve hakaik-i imaniyeyi güneş gibi göstermek vazifesini Risale-i Nur ve şakirdlerinin şahs-ı manevisi tam yaptıklarından; [B]o gelecek zata dair haberleri ve işaretleri, Risale-i Nur'un şahs-ı manevisine hatta bazen tercümanına da tatbike çalışmışlar ve Şeriatı ihya ve hilafeti tatbik olan çok geniş dairede hükmeden bu iki mühim vazifesini nazara almamışlar.[/B] Onların kanaatleri, onların Risale-i Nur'dan istifade cihetinde faidelidir, zarasızdır; fakat Nur'un mesleğindeki ihlasa ve hiçbir şeye alet olmamasına ve dünyevi ve manevi makamatı aramamasına zarar verdiği gibi, Nurların muhafızları her taifenin hususan siyasi taifenin tenkidine ve hücumuna vesile olabilir. (Tılsımlar Mecmuası, 168)[/FONT][/LEFT][/FONT][LEFT][/left][/COLOR][LEFT][/LEFT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Okuyoruz
Sorularla Risale-i Nur
Mehdi as ile ilgili sorularım
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst