Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Çocuk Gemisi
Çocuk Çocuğa Muhabbet
Eğlenceli Etkinlikler - Yarışmalar
Karneyle Aran Nasıl :)
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="israfil" data-source="post: 235878" data-attributes="member: 1011191"><p>Valla hocam öyle bi tutar ki... Olması gereken şey de budur zaten. Öğretmen rehber konumundadır. Öğrenci bilgiyi öğrenirken anlamlandırır. İşin özünde öğrenme de zaten bu anlamlandırma ve yapılandırma sürecidir. </p><p></p><p>Bu bir ütopya değildir. Bir üst mertebedir, doğru. Ancak ulaşılması imkansız bir hedef değildir. Pratik hayata uygulabilir mi? Elbette. Uygulanabiliyor mu? Nispeten evet. Başarılı mı? Fevkalade..</p><p></p><p>Geleneksel öğretim stratejileri bize ne kazandırdı hocam? Bir öğrenciye ilköğretimin birinci kademesinde (4) İngilizce öğretilmeye başlandı. Ben bunu düşünüp duruyorum. Yok böyle birşey yahu. 12-13 yıl boyunca İngilizce dersleri veriliyor. Ve öğrenci üniversiteden mezun oluyor. Ben üniversiteden mezun olurken pek çok arkadaşım vardı, akademisyen kalacak ama Üds'den 50 alamıyor. (Dil yeterliliğinin bu tarz sınavlarla ölçülmesi de ayrı bir mevzu.) </p><p></p><p>Hangi üniversite mezunu "-Hi, How are you? -Fine, Thanks. And you? -Fine. Thank you."dan öte 2 tane ard arda İngilizce cümle kurabiliyor? Bir insana 13 yıl boyunca temel İngilizce öğreteceksiniz, 13 yıl harcayacaksınız. Girdiye, sürece bakınız ya, müthiş birşey. Ama çıktıya bakın. Koskoca bir hiç. Ya ben zeka geriliği olmayan herhangi bir insana, hangi dil-din-ırk-milliyetten olduğu hiç önemli değil, sadece 1 ayda bizim üniversite mezunlarımızın çoğunun bildiğinden daha iyi İngilizce öğretirim. Peki bu neden böyle? Bİrçok nedeni var aslında ama en önemli neden geleneksel metodlar. </p><p></p><p>Ben lise hazırlık sınıfında "giraffe" kelimesini hatalı telaffuz ettim diye 250 sefer o kelimeyi yazma cezası almıştım. Düşünüyorum da, bir öğretmenimiz vardı. Hâlâ adı-soyadı aklımda, 2 haftada 3 tane 144 yaprak kareli metod defter bitirtmişti bize. Sonra üniversiteye okutman gitti de, nefes aldık. Bu kadar sıkı bir eğitim veriyorlar. Ama sabahtan akşama kadar ezber yapmaktan tek bir kelime üretmeye fırsat kalmıyor. İşte yapılandırmacılık buna bir son veriyor. Türk eğitim sistemini pek çok açıdan değerlendirebilirim. Ancak şu aşamada gerekli değil. Sadece şu kadarını söyleyebilirim ki, üniversitede bir doçentten bir ders almıştım, çok kısa bir süre. Bu ücretsiz dağıtılan kitaplar yeni sayılırdı. "Arkadaşlar" demişti, "Yalnızca bu yeni dağıtılan kitaplar bile eğitimde bir devrimdir. Ücretsiz dağıtılması değil, bu şekilde yeni baştan tasarlanması ve hazırlanması, Türk eğitim sisteminin en önemli devrimleri arasında yerini alır." Hükümet taraftarı birisi olduğunu da sanmıyorum kendisinin.</p><p></p><p>Bizim öğrencilerimiz bu sistemle yetişirlerse, sen gör hocam, ne cevherler çıkıyor. Üniversitede teknik eğitimde okuyan bir bilgisayarcı arkadaşım, bir teknik liseye staja gitmişti. "Yahu" dedi birgün, "Hoca sınıfta bir soru çözecek, çocuklar zehir gibi, 'hocam ben sizin çözdüğünüz yoldan çözmedim, şu şu yoldan gittim' diyor çocuğun biri. Hoca geliyor çocuğun masasına, bilgisayarda gittiği yolu inceliyor, 'Aferin oğlum, bu da farklı bir yöntem, doğru' demek zorunda kalıyor." demişti. Ne özel bir okul bu, ne kolej, ne de elit kesime hitap eden bir eğitim birimi. Öyle Anadolunun büyük şehirlerinden birisi işte. </p><p></p><p>Bizde ne cevherler var hocam, tel lazım olan yollarını açmak. Kendimden çok örnek verdim ama beraber kaldığım başka bir bilgisayarcı kendi arkadaşlarıyla robot yapıp yarışmalara gidiyorlardı, üniversitenin ya da başka bir kurum ya da kuruluşun hiçbir desteği olmaksızın, sadece bir asistanın bir aylık maaşını ortaya koymasıyla olan şeyler. </p><p></p><p>Ama haklı olduğunuz nokta da şu: Bizim öğretmenlerimiz henüz bunun farkında değiller. İşte bu yüzden özellikle belli yaşın üstündekilerin tasfiyesi gerekiyor. Sırtını devlete dayamak mevzusu vardır ya hani, bunu yıkmak gerekiyor. Ne de olsa o maaş geliyor, niye kendini sıkıntıya soksun ki? Dediğiniz gibi, özellikle çağdaş değerlendirme yaklaşımları (portfolyo değerlendirme vs) veliyi de aktif yaparken, sağolsun öğretmenlerimiz sadece veliyi aktif kılıyor. Tamamen tembellik, başka birşey değil. İşte bu zihniyet bizi bitiriyor. Üstad Hazretlerinin özellikle eski eserlerde bu mevzulara değindiğini görüyoruz nitekim. Hususen Münazarat'ı hatırlayacaksınız hemen. </p><p></p><p>Bu mutlaka zaman içinde gerçekleşecektir hocam. Ben kendi iç dinamiklerimize sonuna kadar güveniyorum. Ümitsiz olmamak lazım. Akif merhum diyor ya:<em> "Ye's öyle bir bataktır ki: Düşersen boğulursun</em> / <em>Ümide sarıl sımsıkı, seyret ne olursun!</em>"</p><p></p><p>Selametle..</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="israfil, post: 235878, member: 1011191"] Valla hocam öyle bi tutar ki... Olması gereken şey de budur zaten. Öğretmen rehber konumundadır. Öğrenci bilgiyi öğrenirken anlamlandırır. İşin özünde öğrenme de zaten bu anlamlandırma ve yapılandırma sürecidir. Bu bir ütopya değildir. Bir üst mertebedir, doğru. Ancak ulaşılması imkansız bir hedef değildir. Pratik hayata uygulabilir mi? Elbette. Uygulanabiliyor mu? Nispeten evet. Başarılı mı? Fevkalade.. Geleneksel öğretim stratejileri bize ne kazandırdı hocam? Bir öğrenciye ilköğretimin birinci kademesinde (4) İngilizce öğretilmeye başlandı. Ben bunu düşünüp duruyorum. Yok böyle birşey yahu. 12-13 yıl boyunca İngilizce dersleri veriliyor. Ve öğrenci üniversiteden mezun oluyor. Ben üniversiteden mezun olurken pek çok arkadaşım vardı, akademisyen kalacak ama Üds'den 50 alamıyor. (Dil yeterliliğinin bu tarz sınavlarla ölçülmesi de ayrı bir mevzu.) Hangi üniversite mezunu "-Hi, How are you? -Fine, Thanks. And you? -Fine. Thank you."dan öte 2 tane ard arda İngilizce cümle kurabiliyor? Bir insana 13 yıl boyunca temel İngilizce öğreteceksiniz, 13 yıl harcayacaksınız. Girdiye, sürece bakınız ya, müthiş birşey. Ama çıktıya bakın. Koskoca bir hiç. Ya ben zeka geriliği olmayan herhangi bir insana, hangi dil-din-ırk-milliyetten olduğu hiç önemli değil, sadece 1 ayda bizim üniversite mezunlarımızın çoğunun bildiğinden daha iyi İngilizce öğretirim. Peki bu neden böyle? Bİrçok nedeni var aslında ama en önemli neden geleneksel metodlar. Ben lise hazırlık sınıfında "giraffe" kelimesini hatalı telaffuz ettim diye 250 sefer o kelimeyi yazma cezası almıştım. Düşünüyorum da, bir öğretmenimiz vardı. Hâlâ adı-soyadı aklımda, 2 haftada 3 tane 144 yaprak kareli metod defter bitirtmişti bize. Sonra üniversiteye okutman gitti de, nefes aldık. Bu kadar sıkı bir eğitim veriyorlar. Ama sabahtan akşama kadar ezber yapmaktan tek bir kelime üretmeye fırsat kalmıyor. İşte yapılandırmacılık buna bir son veriyor. Türk eğitim sistemini pek çok açıdan değerlendirebilirim. Ancak şu aşamada gerekli değil. Sadece şu kadarını söyleyebilirim ki, üniversitede bir doçentten bir ders almıştım, çok kısa bir süre. Bu ücretsiz dağıtılan kitaplar yeni sayılırdı. "Arkadaşlar" demişti, "Yalnızca bu yeni dağıtılan kitaplar bile eğitimde bir devrimdir. Ücretsiz dağıtılması değil, bu şekilde yeni baştan tasarlanması ve hazırlanması, Türk eğitim sisteminin en önemli devrimleri arasında yerini alır." Hükümet taraftarı birisi olduğunu da sanmıyorum kendisinin. Bizim öğrencilerimiz bu sistemle yetişirlerse, sen gör hocam, ne cevherler çıkıyor. Üniversitede teknik eğitimde okuyan bir bilgisayarcı arkadaşım, bir teknik liseye staja gitmişti. "Yahu" dedi birgün, "Hoca sınıfta bir soru çözecek, çocuklar zehir gibi, 'hocam ben sizin çözdüğünüz yoldan çözmedim, şu şu yoldan gittim' diyor çocuğun biri. Hoca geliyor çocuğun masasına, bilgisayarda gittiği yolu inceliyor, 'Aferin oğlum, bu da farklı bir yöntem, doğru' demek zorunda kalıyor." demişti. Ne özel bir okul bu, ne kolej, ne de elit kesime hitap eden bir eğitim birimi. Öyle Anadolunun büyük şehirlerinden birisi işte. Bizde ne cevherler var hocam, tel lazım olan yollarını açmak. Kendimden çok örnek verdim ama beraber kaldığım başka bir bilgisayarcı kendi arkadaşlarıyla robot yapıp yarışmalara gidiyorlardı, üniversitenin ya da başka bir kurum ya da kuruluşun hiçbir desteği olmaksızın, sadece bir asistanın bir aylık maaşını ortaya koymasıyla olan şeyler. Ama haklı olduğunuz nokta da şu: Bizim öğretmenlerimiz henüz bunun farkında değiller. İşte bu yüzden özellikle belli yaşın üstündekilerin tasfiyesi gerekiyor. Sırtını devlete dayamak mevzusu vardır ya hani, bunu yıkmak gerekiyor. Ne de olsa o maaş geliyor, niye kendini sıkıntıya soksun ki? Dediğiniz gibi, özellikle çağdaş değerlendirme yaklaşımları (portfolyo değerlendirme vs) veliyi de aktif yaparken, sağolsun öğretmenlerimiz sadece veliyi aktif kılıyor. Tamamen tembellik, başka birşey değil. İşte bu zihniyet bizi bitiriyor. Üstad Hazretlerinin özellikle eski eserlerde bu mevzulara değindiğini görüyoruz nitekim. Hususen Münazarat'ı hatırlayacaksınız hemen. Bu mutlaka zaman içinde gerçekleşecektir hocam. Ben kendi iç dinamiklerimize sonuna kadar güveniyorum. Ümitsiz olmamak lazım. Akif merhum diyor ya:[I] "Ye's öyle bir bataktır ki: Düşersen boğulursun[/I] / [I]Ümide sarıl sımsıkı, seyret ne olursun![/I]" Selametle.. [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Çocuk Gemisi
Çocuk Çocuğa Muhabbet
Eğlenceli Etkinlikler - Yarışmalar
Karneyle Aran Nasıl :)
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst