Huseyni
Müdavim
Üstad eserlerinde, Kur’an’ın lafızları, kelimeleri ve harflerinin yazılışı ve dizilişinin dahi mucize olduğunu ifade etmiş. Ancak bazı insanlar bu yaklaşımın gereksiz ve hatta uydurma olduğunu iddia etmektedirler. Bu konuyu izah eder misiniz?
İtiraz edilen kısım:
“(...) lâfzullah üzerinde vâki tevafukatın göze çarpacak ve nazarı celbedecek şekle ifrağ edilmesi ve bazı kelimelerde görünen manidar tevafukatın güzellikleriyle meydana çıkarılması hakkında vâki Üstadımın fikirlerine haddim olmayarak yine Üstadımdan aldığım kuvvet ve cesaret ile iştirak ediyorum.” Husrev.
“Sevgili Üstadım... Bu hafta hatt-ı destinizle pek çok zahmet çekerek, bin müşkilât içerisinde yazdığınız bütün Kur'an’daki bütün tevâfukatı gösterir bir nükteyi daha aldım.” Husrev.
“Lâfza-i Celâl ve lâfz-ı Rab tevâfukatı ile kelime tevâfukatını muhafaza etmek suretiyle, bir Kur’ân-ı Kerîm yazılmasını emir buyurduğunuz vakit, pek büyük bir sevinçle kaleme sarılmıştım.” Husrev.
“Sonradan, Kur'an’da 'LÂFZULLAH' ın tevâfukundan çıkan bir lem'a-i i’câzı gösteren yaldız ile bir Kur'an yazdırıldı.”
“Mu’cizatlı Kur'an’ımızı hafızlara okutmak ve onların bazı sehivleri bulmak münasebetiyle onlara yazdığım bir mektubun suretini buna merbut olarak size de gönderiyorum.”
“Bütün bu hâlât yüksekte duran Mu’cizatlı Kur'an-ı Azîmüşşan ile beraber (...)”
“Tevafuklu Kur'ânımız -mümkünse- fotoğraf matbaasiyle tâbedilsin ki, tevafuktaki lem'a-i i’caziyye görünsün.”
İddia:
"Mucizeli Kur'an" tabiri, "renkli göz" tabirine benzemektedir. Türklerin birçoğu, siyah ve kahverengi gözlü insanlara aşina olduğundan; mavi, yeşil ya da elâ gözlü biri için "gözleri renkli" der. Hâlbuki, kahverengi ve siyah da birer renktir. Bu yanlışa, kanıksamanın neden olduğu açıktır. Renksiz göz olmadığı gibi, diğer Mushaflardan farklı, mucizeli bir Kur'an da olamaz. Çünkü, Kur'an’ın bizzat kendisi mucizedir. "Mucizeli Kur'an" yazdıklarını iddia edenler, ya Kur'an’ın icaz yönünü bilmiyorlar ya da bunu bilmelerine rağmen gözleriyle açıkça görecekleri bir mucize daha istiyorlar demektir. Niyetleri farklı olsa da bunlar bir yönden, peygamberlerin gösterdikleri mucizelerin yanı sıra elleriyle dokunabilecekleri, gözleriyle görebilecekleri... ek mucizeler isteyen müşriklere benzemektedirler."
İtiraz ve iddiaya cevap:
- “Mucizeli Kur’an” tabiri, yeni keşfedilen Kur’an’ın göze hitap eden bir i’caz parıltısını açıkça yansıtan Mushaf’ın fizikî yapısına yönelik bir ifadedir. Bunu anlamaya yanaşmayan kimse, ya art niyetli bir cahil veya gabî bir ahmaktır.
- Efendimizin (a.s.m) başta inşikak-ı kamer, Bedir savaşında bir avuç çakılı yüzlerce düşmanın gözüne girecek şekilde düşmanın ordusuna atıp onları hezimete sevk etmesi gibi, bir çok peygamberin göze hitap eden hissi mucizeleri bizzat Kur’an’da söz konusu edilmektedir. Bu açık gerçeğe rağmen; "Mucizeli Kur'an" yazdıklarını iddia edenler, ya Kur'an’ın icaz yönünü bilmiyorlar ya da bunu bilmelerine rağmen gözleriyle açıkça görecekleri bir mucize daha istiyorlar demektir. Niyetleri farklı olsa da bunlar bir yönden, peygamberlerin gösterdikleri mucizelerin yanı sıra elleriyle dokunabilecekleri, gözleriyle görebilecekleri... ek mucizeler isteyen müşriklere benzemektedirler...” değerlendirmesinde bulunanlar, eğer haricilik sara nöbetine tutulmamışlarsa, ön yargı fanatiğinin kurbanıdırlar. Ayrıca bu ifadeler, bu sözü söyleyen beylerin "şirk" takıntısı olan ve Vahhabi olmayanları müşriklikle suçlamaktan çekinmeyen haricî bozuntusu günümüzdeki bedevî zihniyetin meftunu ve mecnunu olduklarını göstermektedir.
- Mucizeli Kur’an’da yer alan kelime tevafuklarının ilk etapta göze hitap etmesini sağlaması için öngörülen bir rengi “mucizenin kendisiymiş” gibi algılamaları, mucizenin kendisi ile, mucizeye dikkat çeken sinyalin rengini fark etmemek, manevî renk körlüğüne sahip olduklarını göstermektedir. Aslında atın kişnemesini bülbülün sesi ile karıştıran bu gibi heriflerin sözleri, cevap bile verilmeye değmez.
“(...) lâfzullah üzerinde vâki tevafukatın göze çarpacak ve nazarı celbedecek şekle ifrağ edilmesi ve bazı kelimelerde görünen manidar tevafukatın güzellikleriyle meydana çıkarılması hakkında vâki Üstadımın fikirlerine haddim olmayarak yine Üstadımdan aldığım kuvvet ve cesaret ile iştirak ediyorum.” Husrev.
“Sevgili Üstadım... Bu hafta hatt-ı destinizle pek çok zahmet çekerek, bin müşkilât içerisinde yazdığınız bütün Kur'an’daki bütün tevâfukatı gösterir bir nükteyi daha aldım.” Husrev.
“Lâfza-i Celâl ve lâfz-ı Rab tevâfukatı ile kelime tevâfukatını muhafaza etmek suretiyle, bir Kur’ân-ı Kerîm yazılmasını emir buyurduğunuz vakit, pek büyük bir sevinçle kaleme sarılmıştım.” Husrev.
“Sonradan, Kur'an’da 'LÂFZULLAH' ın tevâfukundan çıkan bir lem'a-i i’câzı gösteren yaldız ile bir Kur'an yazdırıldı.”
“Mu’cizatlı Kur'an’ımızı hafızlara okutmak ve onların bazı sehivleri bulmak münasebetiyle onlara yazdığım bir mektubun suretini buna merbut olarak size de gönderiyorum.”
“Bütün bu hâlât yüksekte duran Mu’cizatlı Kur'an-ı Azîmüşşan ile beraber (...)”
“Tevafuklu Kur'ânımız -mümkünse- fotoğraf matbaasiyle tâbedilsin ki, tevafuktaki lem'a-i i’caziyye görünsün.”
İddia:
"Mucizeli Kur'an" tabiri, "renkli göz" tabirine benzemektedir. Türklerin birçoğu, siyah ve kahverengi gözlü insanlara aşina olduğundan; mavi, yeşil ya da elâ gözlü biri için "gözleri renkli" der. Hâlbuki, kahverengi ve siyah da birer renktir. Bu yanlışa, kanıksamanın neden olduğu açıktır. Renksiz göz olmadığı gibi, diğer Mushaflardan farklı, mucizeli bir Kur'an da olamaz. Çünkü, Kur'an’ın bizzat kendisi mucizedir. "Mucizeli Kur'an" yazdıklarını iddia edenler, ya Kur'an’ın icaz yönünü bilmiyorlar ya da bunu bilmelerine rağmen gözleriyle açıkça görecekleri bir mucize daha istiyorlar demektir. Niyetleri farklı olsa da bunlar bir yönden, peygamberlerin gösterdikleri mucizelerin yanı sıra elleriyle dokunabilecekleri, gözleriyle görebilecekleri... ek mucizeler isteyen müşriklere benzemektedirler."
İtiraz ve iddiaya cevap:
- “Mucizeli Kur’an” tabiri, yeni keşfedilen Kur’an’ın göze hitap eden bir i’caz parıltısını açıkça yansıtan Mushaf’ın fizikî yapısına yönelik bir ifadedir. Bunu anlamaya yanaşmayan kimse, ya art niyetli bir cahil veya gabî bir ahmaktır.
- Efendimizin (a.s.m) başta inşikak-ı kamer, Bedir savaşında bir avuç çakılı yüzlerce düşmanın gözüne girecek şekilde düşmanın ordusuna atıp onları hezimete sevk etmesi gibi, bir çok peygamberin göze hitap eden hissi mucizeleri bizzat Kur’an’da söz konusu edilmektedir. Bu açık gerçeğe rağmen; "Mucizeli Kur'an" yazdıklarını iddia edenler, ya Kur'an’ın icaz yönünü bilmiyorlar ya da bunu bilmelerine rağmen gözleriyle açıkça görecekleri bir mucize daha istiyorlar demektir. Niyetleri farklı olsa da bunlar bir yönden, peygamberlerin gösterdikleri mucizelerin yanı sıra elleriyle dokunabilecekleri, gözleriyle görebilecekleri... ek mucizeler isteyen müşriklere benzemektedirler...” değerlendirmesinde bulunanlar, eğer haricilik sara nöbetine tutulmamışlarsa, ön yargı fanatiğinin kurbanıdırlar. Ayrıca bu ifadeler, bu sözü söyleyen beylerin "şirk" takıntısı olan ve Vahhabi olmayanları müşriklikle suçlamaktan çekinmeyen haricî bozuntusu günümüzdeki bedevî zihniyetin meftunu ve mecnunu olduklarını göstermektedir.
- Mucizeli Kur’an’da yer alan kelime tevafuklarının ilk etapta göze hitap etmesini sağlaması için öngörülen bir rengi “mucizenin kendisiymiş” gibi algılamaları, mucizenin kendisi ile, mucizeye dikkat çeken sinyalin rengini fark etmemek, manevî renk körlüğüne sahip olduklarını göstermektedir. Aslında atın kişnemesini bülbülün sesi ile karıştıran bu gibi heriflerin sözleri, cevap bile verilmeye değmez.